hesabın var mı? giriş yap

  • eskişehir osmangazi üniversitesi:

    + nerede okuyosun?
    - eskişehir'de okuyorum.
    + anadolu mu?
    - osmangazi.
    + hmm. olsun ya eskişehir güzel yer.

  • cinsiyetle alakasız tespittir şahsen bir kadın olarak gümbür gümbür müzik çalarken sağlıklı düşünemiyorum ben de. çok iyi bilmediğim bir yere gideceksem asla müziği açmam. telefonla konuşma kısmına gelirsek, değil tv açıkken, sessiz konuşan iki insan varken bile telefonla konuşamam. ne multitaskingi anacım, bilgisayar mıyız biz?

  • ulan buna da şükredenler var, ben daha kısayım hatundan. dik yürümekten sırtım sikildi bir yıldır, ecnebi tabutu gibi geziyorum sokaklarda. kıza babet giydiriyorum, topuklularını da ben giyiyorum, onlarla yürümek de zormuş amk, ayaklarıma vurdu heb. ama hala dırdır hala laf sokmalar. bak daha beş dakika olmadı, bak ya muhabbete bak;

    ben-bensiz sıkılırsınız ya ben de geleyim

    manita-tamam süper ben bakıcam biletlere

    ben- hobin zaten 1-bilet bakmak 2-kiralık ev bakmak
    sal bilet bakmaya, üç gün bakar sıkılmadan teyzesi

    manita-senin hobilerin 1-boş boş içmek 2-boş boş içmek

    ben- boş boş değil, düşünüyorum ben !!!!1!

    manita-fazla düşünme boyun uzamaz.....ay sen zaten :/

    resmen ibnelik ya, ayıptır.

  • şu donlu gömlekli halimle beni bile sevindirmiş kutlu olay. helal olsun sana coni dep. yediğin ekmek, içtiğin su bal olsun şeker olsun dirhem dirhem et olsun, tereyağlı bal tahinli pekmez dolsun bünyen. helal süt emmiş adammışsın koç yumurtası. inan şu an seni övmeye doyamıyorum coni dep. şu cumartesi sabahında valla duygulandım, billaha duygulandım. vidyodaki yancılara da ayrıca helal olsun. onlar da okulun müdürüyle müdür yardımcısı herhal (hayat bilgisi: müdür yardımcıları müdürlerden her zaman daha kısa, daha tombik ve daha aktiftir). sevap için korsan olmuşlar, gemici olmuşlar.

    ben ilkokuldayken müdür yardımcısı bizi yangın söndürme küreğinin sapıyla döverdi. okulumuza gelen tek ünlü de o zamanki belediye başkanı aytaç durak'tı. hepimize kuru üzümle fındık verip gitti. millete coni dep, bize aytaç durak. ecnebiye keptın sıparov, bize kuru üzüm fındık.

    zalımsın dünya.

  • organ mafyası, çocuk tacizi, işkence, cinayet yetmiyormuş gibi bir de tuncer'in karısı emine var. hikayede kendisinin görevi bütün suçu gizlemek. "ne alakası var efendim tamamen iftira" diyerek her şeyi inkar ediyor.

    bir de skt'si geçmiş 400 koli gofretin ambalajını değiştirip yeniden piyasaya sürme olayı var ki çok orijinal bir fikir gibi geldi bana: "madem kötüyüz bunu da yapalım amk,hem hikaye bütünlüğünü bozmuyor." yani adamlar eleştirmenlerden tam not almak için her boku yapmış gibi.

  • geçti o mmf devirleri. artık biz mmf'ye borç veriyoruz. tabii bay kemal bunları bilmez.

  • beter olsun. hadi bir gün telefonunu sattı, peki diğer gün ne satacaktı? sistemi eleştirmek yerine, olayı eleştiren bir adet toramanın sitemi. umarım insanlıktan nasibini alırsın.

  • mağdurmuş, dolandırılmış, akp'yi senelerdir destekleyen kendisi bile bu haksızlıklara uğruyorsa artık oy vermeyecekmiş.

    bakın ahlakı görün. güce tapmak, rant peşinde koşmak tam olarak bu.

    sadece oy attığı için bile ayrıcalık bekliyor. akp'ye oy atmayan onca insan adaletsizliklere maruz kalabilir bu kafaya göre sakıncası yok.

  • ingiltere rejiminin tarihini bilmeyenlerin hakkında yardırdığı sebep.

    ingiltere, her şeyden evvel bir teamül ve gelenek rejimidir. her şey gradually olarak gelişmiştir burada; işçi, kadın, öğrenci haklarından tutun, demokratikleşmeye kadar. yazılı bir anayasaları bile yoktur. çünkü gelenek, neyin nasıl yapılacağının tarihten belli oluşu, buna mahal bırakmaz.

    ingilizler hanedana saygı duymaz, kraliyet kurumuna saygı duyar. parlamento ve kral arasındaki güç mücadelesinde, parlamento galip gelmiş ve cromwell önderliğinde bir cumhuriyet ilan edilmiştir, henüz on yedinci yüzyılda. fakat daha sonra, alman kökenli başka bir hanedana bağlı prens getirilerek, monarşik düzenin devamı sağlanmıştır. zira ingiliz insanı, muhafazakâr bir mizaca sahiptir. dünyada muhafazakârlığın en güçlü olduğu yer daima ingiltere olmuştur.

    cumhuriyetlerde partili bir cumhurbaşkanı ''ben tarafsızım'' diye gelir ve seni bayağı bayağı taraflı olarak yönetir. fakat kraliyette, gerçekten monark tarafsızdır; tarihten süzülen bilgeliği ve halkının azametini, birliğini ifade eder. bu yüzden ingilizler, var olan düzene çomak sokmanın gereği yok demişlerdir. hatta bunların bir dönemki kralı ingilizce bilmiyordu, başka bir ülkeden getirmişlerdi; prime minister kurumu da böyle doğdu.

    ayrıca ingiltere'de kabinenin kolejyal ve siyasî mesuliyeti 19. yüzyılda doğmuştur, 1215 magna carta'sında değil. ingiltere kralının çok bilimci olduğu, ingiliz halkından olduğu, halkını ezmediği vesaire de saçmalıktır; zira ingiltere kralı ingiliz kökenli bile değildi.

    hülâsa, mesele prensip meseledir. ingilizler gerizekâlı ve cahil olmadığı için, ''krallık ne saçma yeaaaaaaaa'' diye cumhuriyeti ilan etmek yerine, müesseselerin devamına, istikrara ve geleneğin bilgeliğine taraftar oldukları için, başka bir kral getirip başlarına koymuşlardır.