ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
star wars episode ii - attack of the clones
-
insani ilk star wars filmi seyrettigi cocukluk yillarina goturen, empire strikes back kadar haz veren, "ah anakin evladim cok yakisiklisin, ama sakin ol biraz" dedirten ve 2005 yilini sabirsizca beklememize yol acan (kim ne derse desin bana gore) cok basarili film.
arabası olmayan erkek
-
bi ev arkadaşım vardı, yaklaşık iki yıl arabasızdı ve bunu sürekli dile getiriyordu. araba olsa var ya garıların amuna goyacaz diye. ailesinin durumu iyidi, iki sene sonra bi geldi pejo 406 altında. eleman sonra bi değişti, upgrade oldu yani. haftasonları, olm arabada kızlar var, in evden diye mesajlar gelmeye başladı. at, avrat, silah yerini araba, avrat, kredi kartına bıraktı. o özgüven patlamasına canlı canlı tanık oldum anlayacağınız. ben mi? ben hem arabasız hem de kelim, bu ikisi bir araya geldi mi belasındır bu ülkede :))
şahan'ın evini korumak için 50 kişi çalıştırması
-
ulan basligi acan ahlaksiz adam, dinlememissin bile. adam gitmis ormancilarla konusmus daglarin icine girmeyin belli yerler belirleyin buralari sogutun demis. adamda gitmis cebinden parasiyla bot erzak malzeme almis onunla ugrasiyor. kufr edecegim dava edip para kazanmaya calisacaksin ahlaksiz.
gravity
-
cnn international'da bir çok kez uzay görevlerinde bulunmuş bir astronotla (bir nevi filmde clooney'in oynadığı karakter gibi biri) yapılan bir bağlantıda, sunucunun ısrarla buradaki süserler gibi "ama şurası burası gerçekçi değildi diyolaa" şeklindeki sorularına şöyle yanıt vermiştir:
"filmde gerçekçi olmayan bir yer arıyorsanız, o da uzayda iki nokta arasında mesafe katetmek o kadar kolay değil, bunu da senaryonu akışı açısından olduğunu sanıyorum, onun dışında yaşanılmayacak, gerçekçi olmayan pek bir şey göremedim..."
uzaya henüz çıkamamış ama tüm olaylara ve fiziğini hatim etmiş arkadaşlara duyurulur.
rte'yi 2 kat hızlandırınca muammer güler çıkması
-
rte'nin konuşmasını hızlandırınca ortaya çıkan durum.
http://www.youtube.com/watch?v=y6ndg9gwjjm
şu videoyu açın, ayarlardan hızı 2 seçin ve karşınızda muammer güler.
edit : video linki uçmuş. herhangi bir konuşmasını hızlandırsanız da olur gerçi ama ben yine de yeni bir link ekleyeyim :
https://www.youtube.com/watch?v=cfbmupcxcya
dışarıdayken etraftan duyulan yaran diyaloglar
-
(kucukyali ulusoy'da otobusten indik, bagaj almaya calisiyoruz, muavin bagaj numaralarini anons ediyor)
muavin: 48 var mi? 48?
kadin1: aa 48 benim, bir saniye gecebilir miyim?
muavin: buyrun hanimefendi. 72? 72'nin sahibi burda mi?
kadin2: ayy 27 vardi benim ama?
muavin: hanimefendi bir dakika bakicaz hepsine sirayla, 54'un sahibi burda mi?
adam1: hah, birinci cinko!
(peki ya adam1'in dayim olmasina ne demeli? utanmayla altina isemek arasinda eglenceye doymak bebegim)
hatunların en güzel oldukları yaş
-
40 yıllık kadın geçmişi olan, dünyayı yemiş bitirmiş ekşici piçlerin tespit ettikleri yaştır. amk ergenleri.
rotterdam'da polisin a haber muhabirine vurması
-
yavsaklar atilan biber gazlarini, tomalari, pompali tufekleri, coplari, iskenceleri, kufuruleri de boyle aninda canli yayinda vermislerdi simdi hatirladim. cok ayip
koç ve sabancı gruplarının hisse satışları
-
kaçırılan nokta satışın yapılmış olması, yani adamlar yüzde 40 artmış bir borsada blok satış yapmışlar, alıcı bulmuşlar. bu negatif olarak yorumlanamaz, aksine pozitif bir gelişmedir.
alan adamlar 600milyon doları heba etmek için almadı heralde bu hisseleri? ucuz olduğunu düşündükleri için aldılar. eğer satmak isteyipte alıcı çıkmasa idi işte o zaman sorun var denirdi.
yaran olaylar
-
bugün akraba kontenjanından askeri havuza gideyim dedim tek başıma. bahsettiğim havuz kartal civarında, cevizli'de. neyse işte orada takıldım tüm gün, çıkışta hedefim mecidiyeköy tarafına dönmek. ama bende yer-yön duygusu olmadığından; yine tüm yollar birbirine benzemeye başladı. ben böyle stresle çevreye bakınırken, o sırada arabaların olduğu kısma doğru ilerleyen bir amca gördüm. yani benim için klasik bir amcaydı, -askeriyeyle alakam yok- meğer o amca paşaymış...
- ee, şey merhaba. böyle düz gidince e5'in geçtiği kapıya mı çıkıyo acaba?
- (çok sinirli bir ses tonuyla) sen nereye gideceksin çocuğum?
- e5'e gideceğim?
- (daha da sinirli) e tamam da kızım, e5'te nereye gideceksin?!!
- şey, mecidiyeköy'e.
- tamam bin arabaya, ben de o tarafa gidiyorum.
- eeöö.. şey evet tamam bineyim.
- binsene evladım!!
- tamam tamam bindim. :/
arabaya bindik gidiyoruz. kapıdan çıkarken "iyi günler komutanım!!" diyen askerlere "sağol asker!!" deniyo falan; böyle değişik diyaloglar... sonra baya yol gittik; yani beraber karşıya falan geçtik köprüden; tüm yolculuk boyunca tek kelime etmedi adam. hala aklım almıyo. ve de hiç gülmedi... ben de gerginlikle bekliyorum "nerede indirecek acaba beni" diye; bi yandan da kafamda tasarladım: inerken "iyi günler komutanım" diyeceğim, böylece adam tebessüm etmiş olacak; günüm güzel geçecek... planlar yapıldı. her şey hazır... bir anda amca arabayı durdurdu. (mecidiyeköy'e gelmişiz; benim yer-yön duyg...) fakat ben nerede olduğumuzu anlayamadığım için panik yaptım o sırada.
- tamam kızım hadi sen burada in.
- ??!! teşekkürler kumandanım.
- hahahahaha kumandanım mı? savaşta mıyız evladım? ahaha.
amca bildiğin yarıldı lan :/
iş görüşmesinde let's continue in english denen an
-
(bkz: oldu o zaman biz kalkalım)
emre belözoğlu'nun mikrofona tokat atması
-
bence olayı asıl özetleyen ismail kartal'ın oradan uzaklaşışıdır.