hesabın var mı? giriş yap

  • gezi parkında ilk gün polisin yüzüne gaz sıktığı kırmızılı eylemci kadın, tomanın önüne geçip kollarını açan eylemci kadın, başbakana "soru soran" muhabir kadın, başbakana gezi toplantısında hesap soran sendikacı kadın, göstericilerle eylemcilerin arasına girenler kadın, gazdan gözümü açamazken elindeki sütle yanımda bitiverip "ister misin?" diye soran kadın, kadın, kadın.

    diğer yandan, başbakan erkek, içişleri bakanı erkek, vali erkek, yiğit bulut erkek, rok erkek, fatih altaylı erkek...

    delikanlı edebiyatı parçalayan çok tırt var, bir sorunumuz da bu.

    buradan pembeye, çiçeğe, gözyaşına, ana kucağı şefkatine bin selam olsun! gelecekte yeşerecek filizin tohumu sizden toprağa serpilecek.

  • uzun yıllardır var olmayan sistemdir. eskiden normal yazı ile yazar, ayrıyeten güzel yazı yazma dersi diye bir derste el yazısı yazmayı öğrenirdik. birkaç senedir direkt o güzel yazı denen garip yazıyla yazmayı öğretiyorlar ve öğrenciler de bok gibi yazıyor doğal olarak.

  • benim bebeğim yok ama bu gözler neler gördü...

    uçuklu dudağı ile 4 aylık bebeği öpmeye çalışan mı
    evden gelip ayakkabısını çıkardığı gibi bebeğe elini uzatan mı

    bebek konusu kibarlık kaldırabilecek bir durum değil... anne & baba risk alma şansına da sahip değil illa ki içeri girer girmez uyarmak durumunda ki kontrolü dışında bir şey olmasın. ben alınırım gücenirim diyorsan bebekli eve gitmeyeceksin... bir yıl geçsin sonra gider rahat rahat seversin.

  • tarihini şöyle bir inceleyeyim dedim de, gerçekten çok ilginçlikler var.

    mesela bu ülkedekiler almanca konuşmalarına rağmen, avusturya'yı 3. reich bünyesine katan adolf hitler,* nedense buraya saldırmıyor. ikinci dünya savaşı esnasında aynı türkiye gibi büyük bir dirayetle tarafsız kalma başarısını gösteriyorlar:[türkiye'nin 1945'te savaş nerdeyse bitmiş iken bm'de avantaj sağlamak için savaşa müdahil olmasını saymazsak]

    savaş esnasında, manyak bir askeri birlik gelir, ülkeyi pardon sarayı yağmalar diye bütün hazine ve kıymetli eserler londra'ya güvenli yerlere taşınıyor. avrupa'nın göbeğinde oldukları için kraliyet ailesi dahil kıtlık sıkıntısı çekerken, kızıl ordu'dan kaçan 500 askeri sovyetler birliği'ne teslim etmiyorlar. bu adamları kendileri aç olmalarına rağmen misafir ediyorlar, koruyorlar. hatta doğu bloğu ülkelerinden çekoslovakya ile yaşadıkları sorunların başlangıcı buna dayanıyor.[tabii arada arazi anlaşmazlıkları da mevcut]

    savaş sonrasında çöken ekonomiyi düzeltmek için kralları, ata yadigarı leonardo da vinci tablolarını satıyor ve bu satışlardan elde edilen gelirler, ülkenin iktisadi kalkınma programları için harcanıyor.

    en başa dönersek, devletin kurulma hikayesi çok ilginç. kralları kutsal roma imparatorluğu döneminde meclis'ten sandalye alabilmek için civardaki birkaç derebeyliğin topraklarını para ile satın alıyor. bu şekilde almanya'ya bağlı özerk bir şekilde otonom elde ettikten sonra, napolyon'un saldırıları ile kutsal roma imparatorluğu yıkılınca, birden bire napolyon ile anlaşalım diyerekten bağımsız bir devlet kuruyorlar ve hala o coğrafyada bir kraliyet var.