ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
marmaray'da iki dakika süren kesintiye sevinenler
-
açılıyor diye dünyayı ayağa kaldıran andavalların neden anlamadığını anlayamadığım durumdur. 1.3 km'lik tünel için dünyada ilk muamelesi yapıp somali'den başbakan getirteceksin, arızalanınca biz demiştik diyenlere andaval diyeceksin.
andavalın bayrak taşıyanı sensin be arkadaşım.
dövmeler sansürlensin
-
dövmelerin sansürlenmesinin değiştirebileceği hiçbirşey yoktur. televizyonda görmeyen sokakta da görecektir dövmeli insanı. sigara için de aynı şey geçerli.
sigara sansürlenirken, dövme sansürlendirilmek istenirken neden kimse silahlar sansürlensin demiyor?
silah; sigaradan ve dövmeden daha öldürücü ve kötü örnek değil mi?
yıllar geçse de akıldan çıkmayan ders terimleri
glow
-
80'lerde geçen bir netflix dizisi.
ama izlemesi pek keyifli. hikaye hem 80'lerde geçiyor, hem çok farklı hem de gerçekten eğlenceli. ilk sezon bir oturuşta bitirilebilir. 10 bölüm var ve 30'ar dakika. hiçbir şeyini bilmesem bile sırf ismine bakıp izlerdim bu diziyi.
neon renkler, kabarık saçlar, vatkalar, rengarenk makyajlar, mayolar... 80'lere dair ne ararsanız var. kadın güreşi fikrini milyon yıl düşünsem aklıma getiremezdim ne yalan söyleyeyim.
--- spoiler ---
"rol yapma" olayı beni utandıran bir şey olduğu için ruth beni her sahnesinde gerdi ilk başlarda. kendimi düşünüp düşünüp kabuslar gördüm. *
--- spoiler ---
atatürk büyük taarruz'u yönetirken yatan adam
-
üst devredir. bu şafaktan sonra o mu savaşsın amk?
başlık başa kalmış. işte şu fotoğrafta sorulan sorunun öznesindeki adamdır.
edit: sürekli link değişiyor, ben de değiştiriyorum fotoyu.
https://cdn1.ntv.com.tr/…de=max&v=20170830090129416
ygs 2015
-
"iyilik yap denize at" demişler ama atamadım. dayanamayıp anlatacağım. kardeşim maltepe'de orhangazi ilköğretim okulu'nda sınava giriyor. saat 9:20'de okula geldik sohbet ediyoruz.
"hayatın bu sınava bağlı değil, rahat ol" geyikleri dönerken anons yapıldı, öğrencilerin sınıflara girmesi gerektiği söylendi.
öptüm, gaz verip yolladım. elimde kahve ile girişin karşısına oturdum, velileri bahçeden şutlayacakları saati bekliyorum.
aksiyon burada başlıyor...
feryat figan bir kız binadan fırladı 'anneeee' diyerek haykırmaya başladı. koşarken bir taraftan da 'orhangazi değil osmangazi' demez mi?
saate baktım 09:44, kız okulun önünde hüngür hüngür ağlıyor, annesi de ağlamaya başlamaz mı?
yemin ediyorum bana bir haller oldu. bir an her şeyi unuttum, bildiğin hayatımın amacıymış gibi yerimden fırladım.
50 metre koşup kızın elinden giriş belgesini aldım, adresi haritada bulup beklemelerini söyledim.
araba 300 metre mesafede, ben günde 2 paket sigara içiyorum ve hayatımın deparını atıyorum.
arabanın ilk sahibi sakarya il emniyet müdürü, 2. sahibine satarken çakarları sökmüşler ama siren duruyor.
dörtlüleri yaktım, sireni çalıştırdım saniyeler içinde okulun önündeyim.
kız ve annesi arabaya atladı, 7 km yol ve 10 dakikadan biraz fazla zaman var.
7 milyar insanın önünde konuşma yapsam dudağım titremez ama adrenalin varille salgılanıyor.
ve evet, 09.58.
okula bir girişim var, padişah saraya böyle girmemiştir.
kız sarılıp öyle öptü ki, master card reklamı aklıma geldi.
"paranın satın alamayacağı şeyler vardır, gerisi için onemliuyarilar"
umarım başarırsın canım, iyi şanslar...
edit: düzeltme
sevgili bulamama sebepleri
-
aramak.
yani bir nevi sevgililik müessesesini tamamıyla yanlış anlamışlıktır sebep.
yalnız doğdun arkadaşım. annen vardı yanında, baban, belki ağabeyin ya da kardeşin, ablan... bu hayatta ilk ailen ve sen olarak var oldun. daha sonra arkadaşların oldu. kimisini sevdin, kimisiyle itişip kakıştın, takıştın falan. tüm bunlar hep doğal süreç olarak gerçekleşti. hiçbirini sırf olsun diye yapmadın.
sonra bir gün o arkadaş demeye dilinin, olmaya ise gönlünün varmadığı insanı gördün; hormonlar altüst oldu. sevdin bu işi. sadece sevdin yani. bir şey arayıp bir şey kurcalamadan. dokunmak istedin. nedenini kendin bile anlamadın. sevgililik kavramını böyle tanıdın işte. "lan olsa ya şimdi burada keşke!" diyerek.
sular aktı köprünün altından, büyüdün falan filan. hayata atıldın. okullar okudun. bir takım bambaşka değerler keşfettin hayata dair. bu esnada ne olduysa oldu, sen sevgililik meselesini sağda solda aranarak bulunan, lan şuraya gidelim belki orada vardır diye kovalanan bir şey sanmaya başladın. olmaması eksiklik, bulunamaması anormal görünmeye başladı. ne boyadı senin gözünü be canım kardeşim? sen neden böyle oldun?
halbuki senin bir hayatın var ve durmaksızın onu yaşamaya devam etsen, sosyal ortamında, iş ortamında, orada, burada, bir yerde işte, biri çıkacak karşına illa; arkadaş demeye dilinin, olmaya ise gönlünün varmadığı biri. ama aramakla olmaz bu. aramak, ancak aklının yapabileceği bir şey çünkü, oysa senin ihtiyacın olan şey sadece yüreğinin yapabileceği bir iş ile bulunacak.
bol şans.
edit: bu entry yazılalı beri geçen uzun yıllar içinde çok mesaj geldi, "kesin mi, bu işe yarıyor mu, bak salacağım bu iş böyle oluyorsa..." minvalinde. tabii lan manyak mısın diye ahkam kestim.
arkadaşlar kandırıldık. arayın sevgili. entry sahibi 37 yaşında, single. eyyorlamam bu kadar.
gökçek'in hortumun sebebini imamoğlu'na bağlaması
-
hortumu normalde kendilerine bağlarlardı, şaşırtıcı durumdur.
dış görünüşün her şey olduğu gerçeği
-
lisede aşık olduğum kız biraz şımarık ve dobraydı. bir gün sınıfta bunun yanında bi arkadaşım sadece kibarlık olsun diye sen de yakisiklisin ha dedi. bu kız bunu duyunca ahahaha bu mu yakışıklı ahahaha falan dedi . o an biraz üzülmüştüm açıkçası.
üzerinden yıllar geçti . büyüdüm, yüz hatlarım daha erkeksi bir hal aldı . epey yakışıklı , görenin dönüp bir daha baktığı erkek oldum . ınstagram hesabim da herkese açık, bu kız bir kaç hafta önce beni takip etmiş. sürekli storylere alev atıyor, mesaj atıp flört etmeye çalışıyor falan. demeyi çok isterdim ama liseden beri tipim pek değişmedi ,yine çirkinim sanırım. sadece biraz serpildim o kadar . geçen bu kıza denk gelince takip isteği attım, hemen engeli basmış . yani bence doğru bir önerme
sözlükçülerin psikolojik durumları
-
"dokunsalar ağlayacaksın ama hiç dokunmuyorlar".
tekrar başlaması istenen diziler
-
(bkz: behzat ç.)
i said yes yazarak yüzük fotoğrafı paylaşmak
-
she said yes yazanlarla evleniyorlar sikinti yok