hesabın var mı? giriş yap

  • sayın imparator sevgili fatih terim avrupa şampiyonası sonrasında yapılan eleştiriler ve duyduğu hakaretler için az önce kırgın olduğunu ifade etti.tam hayret edicektim ki sonra dedim ki dur yahu manyakmısın sen ? 24 takım arasında en çok primi alan futbolcusuda maçı bırakmıştı.

    vallahi oturduğum yerden bir gülme aldı beni.

    ülkenin yarısından fazlası açlık sınırının altında , çalışma şartları 3.dünya ülkesi seviyesinde , insanlar yapamadıkları iş için aşağılanıyor , dayak yiyor hatta kurşun yiyor bu ülkede.dünyanın hangi ülkesinde yıllık 3.5 milyon avro alan bir teknik direktörün halka kırıldığını gördünüz?

    bu nedir yahu ? bizim suçumuz ne ? bir tane yahu bir tane empati sahibi alçakgönüllü bir adam yokmu bir kurumun başında?

    bu hayatta adalet olduğuna inan varsa lütfen yeşillendirsin benide inandırsın.

    terim'in maaşı

    edit : (bkz: oğuzcan'ın sesine kulak ver)

  • liseye başlayana kadar bütün notlarım 5ti. türkiyenin *en iyi fen liselerinden birinde okudum. türkiyenin en iyi üniversitelerinden birinde kimya, işletme, sanat tarihi okudum. yaptığım projeler hep en iyi oldu, en güzel planlama ve yönetimleri ben yaptım. modern hayatın insana sunduğu, bir ailenin çocuğuyla övünebileceği pek çok şeyi başardım.

    ama cahilim.

    okumadım, örneğin. ne rus edebiyatını, ne italyan klasiklerini okudum. yonetmen bilmem. foucault'yu yeni öğrendim, aya sofya'ya yeni gittim. balık tutmayı bilmem, balık temizlemeyi bilmem. yemek yapmayı bilirim ama bir sebze fidesi dikmişliğim yok. baraka yapmayı bilmem, tuğla örmeyi bilmem, taş dizmeyi bilmem, kerpiç karıştırmayı bilmem. yılın hangi vakti buğday ekilir, hangi vakti vakti hasat edilir bilmem. dağlık yerde yere tuz döksen akrep gelirmiş, bunu da bilmezdim. ateş nasıl yakılır bilmem. gözlerimiz kaç yaşında kırışır, saçlarımız kaç yaşında beyazlar bilmem. hamile insan kaç aylıkken midesi bulanır, ya da ayakkabılarını nasıl bağlarlar bilmem. bir bebek ne yer bilmem. sakız likörü nasıl yapılır, rakı nasıl yapılır, gar sabunu nasıl yapılır bilmem. turşu nasıl kurulur, onu da bilmem. reçel sevmem ama reçel nasıl kaynatılır bilmem. yoğurt, peynir nasıl yapılır, ekmek fırınları sabah kaçta açar, o denizdeki algler nasıl diş macunu kutucuklarına sığar bilmem. testi nasıl yapılır, kaç gün kurutulur bilmem. domates, patlıcan kurutmayı da bilmem. ormana dalsam, hangi mantar zehirlidir, hangisi yenir anlamam. yıldızlara bakarak da, yosunlara bakarak da yönümü bulmayı bilmem. güneş kreminin derideki radikalleri tutarak uv sonucu çıkan zararlı radikallerle eşleşmeyi önlediği için kanserden koruduğunu bilirim de, hangi çiçeklerin güneş sevdiğini bilmem.

    çok zaman harcamışız çünkü. değerli olduğunu düşündüğümüz şeylerle çok zaman harcamışız. öğrenmemişiz, öğrenmemiz engellenmiş. bir bilginin değeri, sınav sorusu olma ihtimaline göre belirlemiş. biz de cahil kalmışız.

    ekleme: eğer hala bu entrynin teorik bilgi eksikliğinden yazıldığını düşünüyorsanız, lütfen eleştirilerinizi kendinize saklayın. zira dünyada yoğurtdun sütten yapıldığını bilmeyen yoktur. fakat önemli olan o nokta değil, önemli olan modern zamanın pratiklerimizi ve önceliklerimizi değiştirmesi. ha bir de, bu entryi sevenlere naçizane tavsiyem, halikarnas balıkçısı-mavi sürgün'ü okuyun. mutlaka okuyun. işte o zaman beni, hayatı, denizleri daha iyi anlayacaksınız.

    adettendir, debe editi: (bkz: bostanıma dokunma)

  • bir yanım " herşeyi boşver , yan gel yat " derken diğer yanım " hay ağzını öpeyim ne güzel dedin öyle " diyor.

    debe editi : teşekkürler ekşi sözlük ahalisi , teşekkürler türkiye , teşekkürler uzak diyarların insanları .. bali bir iyiliğim dokunsun .. ama önce uyuyayım :)

  • haftasonu izlediğim filmdir. coen kardeşler yine güldürmüştür. filmin içeriği hakkında konuşacak bir şey yok llewyn davis tüm diğer coen kardeşler karakteri gibi bir kaybeden; ya da yetenekli olmasına rağmen "kazanamayan" diyelim. şanssızlıklar peşini bırakmaz... film bir fargo değildir ama oldukça karamsardır. evet hepimiz biraz llewyn davis'iz aslında.. onlardan farklı olduğumuz için başarısız ya da ezik gözükme potansiyelimiz her an vardır. zaten o çok marjinal ünlüler de biraz başarılı olmasa llewyn davis olacaktır sadece şans yüzlerine gülmüştür.

    bu arada film aynı zamanda bir yol hikayesi de barındırmakta. müzikleri ve atmosferi ile oldukça güzel bir film. üzücü olan coen kardeşler yaş ilerledikçe sanırım dünyaya pesimist bakmaktalar. artık umut içermekten ziyade "kaybederiz madem ve zaten, bari ruhumuzu koyup kaybedelim" alt metni ortaya çıkmaya başladı. evet feci ziyade buruk ama bir o kadar da komik bir hikayedir. izlenilmesi tavsiye edilir.

  • işte 15 temmuzu engelleyen gerçek vatansever komutanlarımız bu komutan gibi olanlardı. çomarlar atletle tank durdurduğunu sansın hala.

  • buradan izlenebilecek taşak geçme olayı.

    şu aşağılamayı izleyip üzülmeyen, hala akp'yi savunan biri nasıl türk olabilir, nasıl onurluyum diyebilir kendine?

    edit: adamlar gelen tepkilerden korkup özür dilemek zorunda kalmış. görsel

    yani paramızı bu rezil hale getiren akp'ye tepki göstermiyorlar, gidip bunu gösteren adamları bulup tehdit ediyorlar. gel de kafayı yeme bu beyinsizlerin yaşadığı ülkede. vallahi çıldırmama az kaldı benim. sinirden kendimi öldüreceğim bir gün bu akpliler yüzünden.