hesabın var mı? giriş yap

  • söylenene göre los angelesa gittiğinde , los angeles artık bir tanrı bir de krala sahip demiştir. bunu lebron james i kastederek söylemiş. lebron ise buna karşılık bir formasını zlatan’a göndermiş.
    normal insanlar formayı alıp instagrama filan koyar kendi formasının yanına, kendi formasını da karşı tarafa gönderir.
    lakin zlatan bildiğimiz gibi deli olduğu için , lebronun gönderdiği formayı imzalayıp kendisine geri göndermiş.

    edit: los angeles ,welcome to zlatan. afaghdhs…

  • telefonla arayıp, sorup soruşturup bulamadığım arkadaşın. sahilde güneşlenirken yamaç paraşütüyle yanıma inmesi.

  • 2002'deki gerçek enflasyondu bir de. şimdiki gibi %82'yi 32 göstermemişlerdi.

  • sözlükte allahlığa soyunmuş, insanları yargılayan varlıkları gösteren kişidir. bildiğim kadarı ile, insanların ibadetlerini islam dininide sadece allah sorgulayabiliyor. ki kim evinde ne yapıyor onu da sadece o biliyor. bildiğim kadarı ile.

  • evvela genel olarak yapılan yanlışları bertaraf ederek başlayalım:
    birincisi "cafe de paris" adı altında sunulan iki farklı (nasıl desek) çeşni mevcutmuş. bunlardan biri ünlü ve tescilli bir sos olup orijinal formülü sır gibi saklanır olmuş. diğeri ise bu sosa öykündüğünden adını bu sostan alan ve ızgara etlere eşlik etmek için hazırlanan bir tereğayı formülü olup orijinal sostan apayrı bir bünye imiş.

    ikincisi ise yukarıda bahsettiğimiz ünlü sosun adından kaynaklanan bir yanlış değerlendirmeyle fransa kökenli olduğu düşünülse de de kaynağı isviçre'nin cenevre kenti'nde bulunan cafe de paris adlı restoran imiş. rivayet odur ki sosun asıl mucidi iş bu restoran'ın sahibi freddy dumont'un kayınpederi ve bir başka restoran işletmecisi olan (‘restaurant du coq d'or' ) mösyö boubier imiş. boubier'in kızı freddy dumont ile evlendiğinde sosun tarifi bir nevi ceyiz olarak dumont ailesine geçmiş.

    le monde gazetesi bir zamanlar orijinal "cafe de paris sosu"nun gizli malzemesinin tavuk ciğeri olduğunu açıklamış. yanı sıra kullanılan diğer malzemeler taze kekik ve kekik çiçekleri, %19 yağlı krema, beyaz dijon hardalı, tereyağı, su, tuz ve karabiber demiş le monde. ancak ingiliz "the independent", le monde'un "le relais de venise – l'entrecôte" adlı restoranı kaynak gösterek verdiği haberin restoran yetkilileri tarafından doğrulanmadığını duyurmuş sonradan. sonuç olarak sosun orijinal tarifi hala saklı tutulmakta ve sadece lisans sahibi sayılı restoranlarda sunulmakta imiş.

    öte yandan "cafe de paris terayağı" ise aslen daha özgür bir reçete ile üretilebilen ve oda sıcaklığına getirilen tereyağı ile karıştırılan maydanoz, mercanköşk, dereotu, biberiye, tarhun, fesleğen ve kekik gibi kokulu otlar, curry, karabiber gibi baharatlar ve dijon hardalı, kapari, frenk soğanı, arpacık soğan, sarımsak, worcestershire sosu, ve hamsi gibi diğer çeşnilerin karışımını içerebiliyormuş. bütün bu içerikle zenginleştirilen tereyağı tekrar soğutulup donduktan sonra küpler halinde kesilerek servis sırasında pişmiş etin (özellikle antrikot) üzerine yerleştirilirmiş.

    ne yediğimizi bilelim. değil mi efendim?

    http://en.wikipedia.org/wiki/café_de_paris_sauce
    http://www.cafedeparisbutters.co.uk/the-history

  • cnn international'da bir çok kez uzay görevlerinde bulunmuş bir astronotla (bir nevi filmde clooney'in oynadığı karakter gibi biri) yapılan bir bağlantıda, sunucunun ısrarla buradaki süserler gibi "ama şurası burası gerçekçi değildi diyolaa" şeklindeki sorularına şöyle yanıt vermiştir:

    "filmde gerçekçi olmayan bir yer arıyorsanız, o da uzayda iki nokta arasında mesafe katetmek o kadar kolay değil, bunu da senaryonu akışı açısından olduğunu sanıyorum, onun dışında yaşanılmayacak, gerçekçi olmayan pek bir şey göremedim..."

    uzaya henüz çıkamamış ama tüm olaylara ve fiziğini hatim etmiş arkadaşlara duyurulur.

  • kapıda sizi ellili yaşlarda beyaz saçlı bir adamın karşılamasıdır. saçları limon suyu benzeri bir şeyle taranmışsa direk kaçın mekandan. bu baya bir kazık olduğunu gösterir. bir de bu yaşlı adam sizi mahçup edecek kadar saygılıysa mahvoldunuz. düşünsene senin iki katın yaşındaki adam saygı gösteriyor.

  • 301 işçinin öldüğü soma maden kazası davasından şu an hapiste olan tek kişi madencilerin avukatı can atalay.

    25 kişinin öldüğü çorlu tren kazası davasından şu an hapiste olan tek kişi kazazedelerin avukatı can atalay.

  • sarkis çerkezoğlu'nun, metis'in siyahbeyaz serisinden çıkan "hatırlıyorum" adlı kitapta anlattığı enfes hikaye. yakın tarihin özeti bir nevi:

    üç arkadaş var. bu üç arkadaş bir yaz günü yaya olarak yolculuk yapmak zorunda kalıyorlar. biri türk, biri kürt, diğeri de ermeni. ama ermeni olan aynı zamanda papaz. sıcak, bir süre sonra yolda susuyorlar. etrafta su yok. bağların olgun zamanı. "iki salkım üzüm yiyelim de ağzımız ıslansın," diye bir bağa giriyorlar. bağın sahibi bir türk ama onu görememişler. "kaç paraysa veririz," diyerek yemeye başlamışlar. bu sırada bağın sahibi gelmiş. bakmış üç kişi üzümünü yiyor. fena bozulmuş ama üç kişiyle de başa çıkamayacağını düşünmüş. birine bakmış, kıyafetinden ermeni ve papaz olduğu belli. diğerine bakmış, konuşmasından kürt olduğunu anlamış. üçüncüsü de türk.
    dönmüş ermeni'ye, "bak bu adam türk, yesin malımı. benim kanımdandır. helali hoş olsun. bu da kürt'tür ama din kardeşimdir. sen niye yiyorsun benim üzümümü?" demiş. bu laf, üzerlerine sorumluluk yüklenmeyen türk ve kürt'ün hoşuna gitmiş. adam, papazı bir güzel dövmüş. kıpırdayacak hal bırakmamış, yere uzatmış. bağ sahibi biraz sonra kürt'e dönmüş. "müslüman'sın da niye sahipsiz bağa giriyorsun. bu adam benim kanımdan yediyse afiyet olsun, çünkü o türk'tür. kardeşimdir," diyerek bir güzel onu da dövmüş ve yere uzatmış. bu durum türk'ün hoşuna gitmiş. biraz sonra türk'e dönmüş ve "tamam anladık türk'sün, aynı kandanız, aynı dindeniz ama sahibi olmadan başkasının bağına girilir mi?" diyerek türk'e de vurmaya başlamış. türk yumrukla yere yuvarlanınca kürt'e dönmüş ve "biz," demiş "papazı dövdürmeyecektik".