hesabın var mı? giriş yap

  • insanlarla anlaşıp anlaşamayacağımı ortaya çıkaran testin değişken elemanı..
    şişe şekline gereken saygıyı göstermiyosa o insanla işim olmaz..

  • az önce edindiğim bilgiler yüzünden beni üzen diyet. sağlıklı yaşamın koşulları buysa çok az ömrüm kalmış hakkınızı helal edin la.

    özellikle kokusuz sıçma konusu çok takıldı kafama. bu gercekten sağlıksız yaşam belirtisiyse ben yıllardır azrail ile elele tutuşup sıçıyormuşum haberim yokmuş.

  • jared diamond çevresel determinizmin bolca ekmeğini yemiştir. helal hoş olsun. buzların erimesinden sonra eşitlenen dünyada nasıl oldu da avrupalılar afrikayı, amerikayı, asyayı gidip fethetti, sömürdü de sömürdü? bunun cevabını çevresel determinizm ile verir. avrasya'da koyun, keçi, sığır gibi eti, yünü, yağı bol uysal hayvanlar yetişirken, afrika ve amerikalarda insanlar lama gibi deve gibi bir derece huysuz hayvanlarla yetinmek zorunda kaldı. avrupalı eti, tavuğu, yumurtayı bol buldu. tükettikçe tüketti. hele bir de buğday, arpa gibi ekimi kolay tahıllar vardı avrasyada. oysa diğer kıtalarda mısır gibi yetiştirmesi zor gıdalar vardı. ne oldu peki? avrasya kıtanın ve iklimin kendilerine kıyak geçmesi neticesinde gıda bolluğu yaşadı. gıda bolluğu nüfus artışını getirdi. nüfus artışı çiftçiliğin haricinde farklı meslek dallarının çıkmasına imkan verdi. farklı meslek dalları sanatı, bilimi doğurdu. çeliği, tüfeği ürettiler. aldılar bu çeliği, tüfeği gittiler amerikalara. bir de yanlarında yerel halkın bağışıklık sahibi olmadığı mikroplar, hastalıklar getirdiler. el kadar avrupalı koca koca kabileleri yok etti. sömürdü, hüküm sürdü. öne geçti. al sana çevresel determinizm.

  • sabah kahve almaya çıktım, önümde de bir tane kız var ama ölüyor tikilikten, kokoşluktan, kezbanlıktan... siz artık hangisini daha çok seviyorsanız. kahvesini söyledi, sonra da geçti oturdu, taktı kulaklığını. adı söylendi, duymadı; birkaç kere daha bu devam edince oradaki bir beyefendi aldı kahveyi ve koydu kızın masasına, tamamen iyi maksatlı:

    - yalnız benim sevgilim gelecek birazdan. (olabildiğince lafı sündürerek)
    + şu arkadaki kadını görüyor musun?
    - evet?
    + hah işte o benim nişanlım, attan inip eşşeğe binmem ben.

    sonra da havalı bir biçimde geçti yerine oturdu. hani lisede birisi laf sokunca "oooo nası koydu lafı", "o lafın altında kalacağına gel benimkinin altında kal" falan denir ya, öyle bir uğultu yükseldi tüm mekandan. kız da kahveyi mahveyi almadan çıktı gitti. hatıra fotoğrafları çekildi, elemana verildi mendil halay başı edildi, onların hesabı ortaklaşa ödendi, iki waffle ısmarlandı, bir başka gün toplanmak için telefonlar paylaşıldı. sabah mutsuz uyanmıştım, vallahi iyi geldi.

    bu da benim anım hüsnü.

  • çok matah bişey olmayan vasat aktivite. malum şahıstan tiksinmedim şu içtiğini herkese duyurma meraklısı ergenlerden tiksindiğim kadar. yazık size...

  • arkadaşlar bu yazılı olmayan kuraldır.

    şampiyon olduysan kendi semtinde eğlenirsin. rakip takımın semtinde eğlenemezsin. beşiktaş'ta, kadıköy'de bu kutlamayı yapamazsın. bu budur. sen şimdi trabzonspor taraftarı olarak bağdat caddesinde şampiyonluk kutlarım dersen senin oradaki amacın şampiyonluk kutlamak değil gövde gösterisi yapmak. bunu da sana yaptırmazlar. yapamazsın yani. etik değil.

    not: beşiktaş.

    edit: trabzona mı gidelim mesajları alıyorum.

    bağdat caddesine de gitmeyiver bir zahmet. istanbul'da semt mi bitti?