ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
neden zorunlu kimya dersi tartışılmıyor
-
pozitif bilimlere tepki olarak doğmuş adamın lakırdısı.
onur şener'in ölümünde yargısız infaz
-
3 kisi oldurmek 1 kisi oldurmekten daha fazla ceza gerektirir. bir kisi bunu yapsa kendini kaybetti dersin. ulan 3 kisisiniz biriniz de demedi mi beyler mal misiniz? veya ne haliniz varsa gorun ben bu suca ortak olmam diyip kalkip niye gitmiyor. istek parcani calmadi diye adami oldur. sonra abartiyorsunuz. olum sizin bu dunyada yatacak yeriniz yok. annen seni dogurmamis sicmis.
nejat işler'in 84 gün sonra ilk fotoğrafı
18 mart 2019 erdoğan'ın mansur yavaş açıklaması
-
cumhurbaşkanı recep tayyip erdoğan, mansur yavaş için ''mansur yavaş, seçimlere girebilse dahi, seçimden sonra bunun bedelini kendisi ödeyeceği gibi bedelini ankaralılara da ödetme durumuna düşürür'' demiş.
kaynak
bu açıklamayla bir bakıma mansur yavas'ın belediye başkanlığını kazandığı kabul ediyor ve kulak çekmeye çalışıyor. başka bir kapıya çıkmaz bu yorum.
yazarların paraları yetmediği için alamadığı şey
doğa rutkay'dan naci görür'e tepki
-
tipik bir doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar tepkisi.
'anneyiz, nefes alamiyoruz' demis kizimiz.
iste tam olarak bu sebeple zaten korkman lazim adama cemkirmek yerine.
canlı yayında havlayan eylemci
-
"şu andan itibaren gezi parkı dışısın"
top sakalla özdeşleşmiş kişiler
-
(bkz: celal şengör)
ekonomik kriz görmemiş ekşicinin kriz var demesi
-
önemli bir veridir.
bakın, 50 yaşında bir dayınızım. çizgili t-shirt, bol paça gri kumaş pantul ve tokyolar ile dolaşıyorum. kafamda da dyo marka bez şapka var. göğüs cebime de kimlik ve cigara koydum. polis bile kimlik sormuyor. o kadar yaşımla uyumluyum. en büyük zevkim de inşaat seyretmek, sokak röportajlarına dadanıp "akp'li dayı simülasyonu" yapmak ve ağzına kadar dolup taşan kafeleri, iki elim arkamda seyrederek dolaşmak...
50 yaşına kadar pek çok kriz gördüm.
70'leri, o tüp kuyruklarını hatırlıyorum.
1980 darbesini gördü bu gözler.
1994 yılı idi sanırım. yeni mezun olmuştuk. ekonomik kriz patladı. bom! diye. pek çok kişi işsiz kaldı, dolar fırladı, raflardaki malların fiyatı ikiye katladı...
2001 yılındaki anayasa fırlatma krizini de yaşadım. ingiltere'den yeni dönmüştüm. bir de baktım ki, memleket karışmış...
eneeee!! la noliy! dedik.
ama, hiçbirinde insanlar bu kadar rezil şartlarda yaşamadılar.
her krizde fatura emekçilere kesildi ve işsiz kalanlar oldu,
ama ne evsizlik ne de açlık tehlikesi ile karşı karşıya kaldık.
yetersiz beslenme konusu tartışılıyordu ama kıtlık yoktu memlekette.
şimdi ise...
kriz var. öyle bir kriz ki, elektrik, doğal gaz, benzin vs. devamlı zamlanırken, büyük marketler stokçuluk yapmaya başladılar.
bırakın ev araba almayı, ev kiralayamaz, kiraladığımız evde duramaz olduk.
türkiye'nin hiçbir döneminde insanlar bu kadar rezil ve çaresiz bırakılmadılar.
ve birileri halen çıkmış, "teğet geçti. bu kriz nedir ki?" diyor. lan her şeyimizi kaybediyoruz, birader! sen neyin hesabındasın? aloooo! hayırdır!?
korku
-
bir deney yapılmış: aynı yaşlarda, aynı kiloda aynı şartlarda iki kuzu kafese konmuş. yan kafese ise bir kurt. kurdu kuzulardan yalnızca biri görebilmekteymiş. aylar sonra kurdu gören kuzunun zayıfladığı gözlenmiş. kurt kuzuya bir şey yapmıyor olmasına rağmen kuzu yaşadığı korku ve beslenme yetersizliği nedeni ile ölmüş. kurdu görmeyen diğer kuzu ise sağlıkla yaşamaya devam etmiş. bu deneyi yapan ibn-i sina’nın amacı zihinsel durumumuzun, duygular ve tutumlar üzerinde etkilerini araştırmakmış. aslında güvende olmasına rağmen kuzuyu öldüren korkuyu büyütmesi imiş. belli ki varsayımlar ve olma ihtimali ile büyüttüğümüz korkularımız ölümcül olabiliyor.