hesabın var mı? giriş yap

  • bugün yaşanan versiyonu tamamen takdir-i ilahidir.
    yetkililer nereden bilebilir ki trafik kazası olacağını?
    elbette son derece inanılması güç bir olay olan bu kazanın kaldırılması da uzun sürüyor.
    hani deseniz ki istanbul sık sık trafik kazası yaşanan bir şehir, amenna, hepimiz kızalım yetkililere.
    ancak en son kazanın 1953 yılında yaşandığı bir dostluk, barış, kardeşlik ve sevgi kentinden söz ediyoruz. lütfen eleştirirken bunu da göz önüne alın, yapıcı eleştirin, edebsizlik yapmayın.

  • "bu siteden hemen cikabilirsiniz tesekkurler" olarak algiliyorum ben bunu ve memnuniyetle cikip gidiyorum.

  • he lan işimiz yok marcao satılsın diye mesai yapıyorduk. adam milyonların gözü önünde gencecik çocuğu dövdü ama bunlara göre rakip takım taraftarları suçlu. bu kadar omurgasız nasıl olabiliyorsunuz hayret doğrusu.

    -en çok favlanan entryim bu olmamalıydı.

  • genelde çok ilgiyle takip edilen anime/manga türü. içinde aksiyonu bol japon geyiği olmazsa olmaz bir şey. bakıldığında son dönemde bleach, naruto, one piece iyi örnekler. bir de bu tür için erkekler için diye belirtilmişler ki evet kızlar için şeker kız candy var yeter diyor, bol aksiyonlu shounenlerimize geri dönüyoruz.

  • başıma birsey gelmeyecekse kars /selim ilçesinde öğrencilere yaptırdik bu robotları biz. meslek lisesi öğrencisi bunlar sadece. ki sen zamanında iş başvurusu yaptığımda bana aselsan'a mühendis alıyormuş gibi mülakat ayini duzenleyen bir şirketsin. fakir ama gururlu bilişim öğretmeni kız serzenişi değil bu. liselerarasi bilim fuari minvalinde robot yapmışsın. bari step motor kullanmasaydın da hızlı hareket edeydi.

  • araya milletvekili sokmuşlar da öyle süleyman soylu'ya ulaşıp sorunu çözmüşler.

    yani buradan araya vekil sokamayan, bakana ulaşamayan işletmelere rahatça çöküleceği anlamı çıkmaz mı sayın bakanım? arada bakan, vekil olmadan hukuk devreye girmiyor mu?

  • bir aydınlanma halidir ve bu hal başta kısa süreli bir yıkım getirse de sonradan yerini ‘’olsun lan, ben böyle iyiyim’’ demeye bırakıyor. en azından benim hayatımda böyle tezahür etti.

    bir arkadaşımla konuşuyoruz, diyor ki ‘’hatırlıyor musun hani erdal vardı, o da seninle aynı dönem mezun oldu. işte o sonra mimarlığın üstüne antropoloji okudu şu anda meksikada’da zapatistalarla ilgili araştırma yapıyor’’ mideme bir yumruk iniyor ama hala nefes alıyorum.

    başka gün okuldan birine rastlıyorum, ne var ne yok rutininden sonra, nerde çalışıyorsun soruları başlıyor. ben nihayet mesai saatleri insani, maaşı iyi bir işe girmişim, yıllarımı nasıl beş paraya ziyan ettiğimi anlatıyorum, o ‘’evet haklısın, ben de sonunda kendime geldim ve gelecek ay kanada’da sinema okumak için yola çıkıyorum’’diyor. ben buldumcuk olmuşken o bıkmış bile. yolunu çizmiş, hedefe nişan almış. ben hala aybaşına kaç gün kaldığını hesaplıyorum. o an sırtıma bir bıçak saplandı. zar zor çektim, yaşamaya devam ettim.

    en son da bir arkadaşın amerika’da bir üniversitede ders vermeye başladığını öğrendim. benden iki yaş küçük bu adam şu an orda ben de burada onun yazdığı makaleyi okuyorum. bir an kendimden geçmişim.

    ilk şoku atlattıktan sonra, durdum düşündüm. ne ki bu şimdi? tamam, onlar özel ama ben de harika punch yaparım mesela. içen cennete gider gelir. birkaç kişiyi gülmekten işetmişliğim vardır, hep anlatırlar. ne işe elimi atsam öyle veya böyle tamamlamışımdır. belki çok sıradan şeyler bunlar, belki benim gibi milyonlar var ama huzurluyum olduğum yerde.(sanırım hala prozacların etkisindeyim) canım istese ben de giderim*ama ben burada olmayı seçtim. sıradan insanlar ordusunun yıkılmaz bir neferiyim artık. mutfakta punch yapıyorum.