hesabın var mı? giriş yap

  • çocukluğumdan beri önüme dünya haritası alıp da ezberlemeye çalışan bir garip mahluk olarak, o günlerden bu yana ne zaman görsem üzüldüğüm ülkelerdir bunlar.. haritanın ölçeği küçüldükçe daha çok ülke bu gruba dahil olurken bazı ülkeler vardır ki 1/12903129037019247019247 ölçekli haritada bile isimleri sapasağlam durur..

    özellikle avrupa ve batı afrika'da göze çarpar bu durum.. akla gelen ilk örneği liechtenstein olacaktır, nasıl olmasın? bizim mahalle kadar bir alanda kurduğun ülkeye 13 harfli isim vermeye kalkarsan haritada ismini "liec" diye yazarlar onun da yarısı avusturya'nın üstünde olur.. san marino diye iki kelimelik isim verilir mi lan küçücük ülkeye.. italya'da bir şehir sanar haritaya bakan..

    bu ülkenin vatandaşları rusya'ya bakıp, çin'e bakıp nasıl içlenmesin? kossskocaman alanda çin yazıyor.. ç i n.. yay yayabildiğin kadar.. ç i n.. en fazla china yazar.. o alana ergenekon destanı yazılır ki zaten o taraflarda yazılması tesadüf mü sanıyorsunuz bu destanın.. hıh..

  • sinema hakkında pek bilgi sahibi olmayanların garipsediği konuşmadır. neymiş koskoca kadına fırça çekmiş. birincisi bu fırça değil siz fırça görmemişsiniz, ikincisi yönetmen oyuncu ilişkisini siz ne sanıyorsunuz ki?

    set sınırlarının amiri yönetmendir. istersen oscar sahibi oyuncu ol, 60 yaşında ol, 30 yaşındaki yönetmen gelip ağzına sıçabilir. bu tarz büyük yönetmenler genelde ruh hastası tipler. özellikle stanley kubrick'in filmlerinde baskıya strese dayanamayıp fenalaşan yıldız oyuncuların olduğu anlatılır hep. hatta the shining sırf bu sebeplerden ötürü yarım kalma tehlikesi geçirmiş. nbc'nin de sette çok sert ve çalışması zor bir yönetmen olduğunu söylerler genelde. haluk bilginer gibi bir duayen de dahil olmak üzere oyuncularının bütün mimiklerine karışan bir yönetmen. bu tip bir egemenlik kurmadan mükemmel işler çıkaramazsınız zaten. alfred hitchcock'un dönemin hollywood camiasında da yankı uyandırmış meşhur bir sözü vardır bu konuyla alakalı, "actors should be treated like cattle" der. ister inanın ister inanmayın o bayılarak izlediğimiz kült filmlerin çoğunda sette terör estiren bir yönetmen vardır.

    kaldı ki bennu yıldırımlar'ın zerre incindiğini düşünmüyorum bu durumdan. bilakis kendince ders çıkarmıştır. böyle bir üstadın ağzından dökülen her kelime için varını yoğunu verecek insanlar var.

    bunun dışında mevzubahis konuşmaya gelirsek, tam da nbc nin felsefesini özetleyen bir konuşma olmuş. bu yüzden tarif edemediğimiz bir gerçeklik var bu adamın filmlerinde.

  • çıkması yakındır.

    yürüyedur koca yürekli türk ekonomisi, sayende paramız daha büyük sayılara ulaşacak. dünyanın en büyük para birimine ulaşacağız inşallah. ülkemizi ve milletimizi kıskanacaklar. bizi parçalayamayacaklar.

    tarihimizdeki belki de en başarılı merkez bankası başkanımız diyebileceğimiz, halihazırda da iyi parti genel başkan yardımcısı olan durmuş yılmaz, 500 tl'lik kupüre ilişkin bir tivit attı.

    usta, gönderdiği tivitte, "yanıt yazan ardaşların da belirttiği üzere, yaşanan bunca tecrübeden ve üstlenilen onca maliyeten ders çıkarıp enflasyonu kontrol edip paramızın itibarını sağlayamadık. enflasyon ve dolarizasyonun olduğu ortamda er veya geç büyük küpür kaçınılmaz olur" ifadesini kullandı. (imla hatalarına dokunmadım)

    öte yandan, diğer ekonomistlerden de olayı zenginleştiren açıklamalar geliyor.

    bir başka ekonomi üstadı uğur gürses, cüneyt toros isimli bir üstadın 500 tl'lik kupüre ilişkin sorduğu soruya "enflasyonu kontrol edemeyen her yerde, dolarizasyon olan her yerde kaçınılmaz olarak bir büyük kupür çıkar" şeklinde yanıt verdi.

    aynı soru hakkında, kendisine sorulmamış olsa da bir başka üstadımız burak arzova, "bana sormamışsınız ama dayanamayıp cevap vereyim. kayıtdışılığı daha da artırır. büyük miktarda paranın kolay taşınmasına imkan tanıdığı için" ifadelerini kullandı.

    burak hocam, buradan size sesleniyorum. doğru, size sorulmamış olabilir ancak bilgilendirdiğiniz için ben buradan özellikle teşekkür ederim. sizler bu ülkenin değerisiniz, her bir ifadeniz çok kıymetli.

    *

    iki tane bilgiyi de biz verelim. bunlardan ilki burak hoca'nın yanıtı üzerinden olsun.

    1* bunları okuduktan sonra aklınıza şu sorunun gelmesi gerekir: e madem öyle dolarda niye 100'den yüksek kupür ya da banknot yok?

    işte burak arzova'nın yanıtındaki husus burada çok önemli. dolar dünya parası olduğu için, kayıt dışında da, örneğin uyuşturucu ticaretinde de bu para kullanılıyor. dolayısıyla kara para, bankacılık sistemine, yani kayda giremiyor. girdirmeye çalışan faaliyete 'kara para aklama' (money laundering), bununla mücadeleye 'kara paranın aklanmasıyla mücadele' deniyor. karaparanın aklanmasının önlenmesine (...) dair kanunumuz bilem var. hatırlayın, breaking bad'de walter white parayı hep elden almıyor muydu? depoda walter'ın skyler ile devasa para yığınına baktığı sahneye bir gidelim hemen şuradan. bir noktada saklayacak yer dahi kalmıyor yani. aynısı pablo escobar için de geçerli. pablo escobar'ın yakacak başka bir şey bulamayınca ısınırken dolar yaktığı geyiği meşhurdur. işte eğer siz 1000 dolar değerinde banknot çıkarırsanız, o vakit kayıt dışı ekonomide olanların işini kolaylaştırırsınız. o yüzden de hep 100 dolar var. amaç bu gibi kayıt dışına zorluk oluşturmak.

    (bkz: skyler white'ın düzgün bir eş olduğu gerçeği)

    2- kupür, kupon, kup gibi kelimeler nereden geliyor? farkındaysanız hep bir 'kup' kökü var ve işin arkasında hep 'kesmek'le alakalı bir işlem var.

    evet, fransızca'da 'couper' ('kupe' diye okunur) 'kesmek' demek. kıyafet alırken söylenen "bunun kupu olmadı" dediğinizdeki kup, couper fiilinin isim hali olan une coupe'tur (ün kup) ve 'kesim' demektir. ya da arabalar için 'coupé' (kupe) denmesinin sebebi de 'kesilmiş' anlamına gelmesinden, bu da fiilin üçüncü hâli. hani dört kapı yerine iki kapı falan. öte yandan kupon kelimesi ya da kupür kelimeleri de bu couper'den gelir. banknot'ların aslında büyük rulo kağıtlara basıldığını, ardından kesildiğini de hatırlayın. ya da eski usül tahvillerin kuponlu ödemeleri olurdu, şu anda dijital olsa da yine kuponlu tahvil diye geçiyor. benzer bir husus, gazetelerin daha çok 2000'ler öncesindeki kuponlu hediyeleri için de geçerlidir. bir süre boyunca kuponu kesip, süre sonunda bayiye verdiğinde tencere-tava falan hediye ediyorlardı hatırlayacak olursanız. üstatların tivitlerindeki 'kupür' de buradan geliyor yani. (bkz: le cola)

    hadi bakalım yeni 500'lük banknotumuz da şimdiden hayırlara vesile olsun inşallah.

    selamlar,

    *

    (bkz: kemal derviş'in ekonomik kriz öngörüsü/@dragonlady)

    (bkz: corona virüs ile yeni normal/@dragonlady)

    (bkz: 2020 ekonomik krizi/@dragonlady)

  • aman beşiktaş ve fenerbahçe taraftarları, burada lütfen ''omurgasız, bilmem ne'' diye yazmayalım. yarın öbür gün kendi takımlarımız huzura çıkınca kıvırtmayı beceremeyiz çünkü. maalesef ülkede işler böyle yürüyor, bunun galatasaray'ı, beşiktaş'ı, fenerbahçe'si yok.

    not: beşiktaş.

  • türkiye'nin en uzun süren ve belki de en sevilen dizisi bizimkiler'de cemil içerdi.

    benim adım cemil kimse bana karışamaz diye de bağırırdı camdan.
    ah cemil amca ah... bırak senin birana artık nelere karışılıyo buralarda.

    ne güzelmiş o günler. öyle ya da böyle mutluymuş insanlar.

  • halbuki dolarla da maaş almıyorlardı; neden etkilendiler acaba! demek ki neymiş? bu memlekette dolar artarsa her şey artar ve işte bu yüzden de "dolarla mı maaş alıyorsunuz ki dolarla işiniz olsun" gibi saçma bir cümle kurulmaz; böyle bir cümle kuran da ekonominin başına geçirilmez.
    ekonomik krizin sorumlusu olarak halkımızın yüzde 12si kılıçdaroğlu demiş. sizin de ayrı ayrı bilahare gözlerinizden öperim. dewamke!

  • şu dizideki kuzey karakteri var ya, kadın ikiyüzlülüğünün timsalidir. adam bildiğin on numara hödük ama herkesler ağzının suları akarak izliyor herifi. lan madem bayılıyorsunuz maço adamlara bu kadar, vatanımız membağı lan bunların, öküzden bol ne var memleketimde. ama güzel çankırı'mın kavruk delikanlısı yapsa bu tripleri sümüğünüzü atmazsınız adama, bu sarı sikli yapınca ooovvv beybi.

    ben de niye içlendiysem bu kadar amk.

  • --- spoiler ---

    70. bölümde behzat ç.'nin gözlerini kapatıp 190'la giderken, bir süre sonra aniden yavaşlaması, gerçek bir ankaralı olduğunu ve henüz mobese'ye yakalanacak kadar delirmediğini göstermiştir.

    --- spoiler ---