hesabın var mı? giriş yap

  • allah belanızı versin.

    adam aile geçindiriyor. milyonlarla vergiyi cebine indirenlere, kaldırımı gasp edenlere, belediyelere para yedirip iş gördürenlere gücü yetmeyen zabıta gariban bir adama artistlik yapıyor.

    aldığınız maaş haram zıkkım olsun size..

    ayrıca baston kullanma sebebi 15 temmuz darbe girişiminde yaralanmış olmasıdır.

    adaletinizi .....

    amirinizi de ayrıca .....

    edit: 15 temmuz gazisi değilmiş. dün bütün sosyal medyada bu şekilde bilgi verildi. yanlış bilgi için özür dilerim.

  • yönetim kurulu başkanının kişisel görüşü diye bir şey olamayacağını bilmeyen şirketin geri vites açıklaması. istifa etmelidir.

  • ilk kez gidenlerin kültür şoku yaşamalarının doğal olduğu şehir. muhtemelen ilk kez kültür görüyorlar çünkü.

    ayrıca her yer leş gibi, hepimiz pislikten kokuyoruz.

  • tamamiyle gramer kurallarına uygun olan soru cümlesidir. ingiliz ingilizcesinde read, study yerine kullanılabilir.

    zoge: oxford advanced learner's dictionary'den örnek iki cümle:

    she's reading for a law degree.

    i read english at oxford.

    akıllı olun.

  • en uzun mesafe uçuşu 1,5 saat süren ve bu kadar sürede portakallı ördek veya somon füme tarzı allafortafonik ikramlar yerine çay ve kek verdiği için uçuş kalitesinin düşük olması ile suçlanan firma. öldünüz amina koyim çay içip kek yemekle, klasınız sarsıldı.

  • "cahil bir toplum, özgür bırakılıp kendine seçim hakkı verilse dahi hiçbir zaman özgur bir seçim yapamaz. sadece seçim yaptığını zanneder. cahil toplumda seçim yapmak, okuma yazma bilmeyen adama hangi kitabı okuyacagını sormak kadar ahmaklıktır! böyle bir seçimle iktidara gelenler, düzenledikleri tiyatro ile halkın egemenliğini çalan zalim ve madrabaz hainlerdir!"

  • ikili ilişkilerin her türlüsünde, yaşanmış ilişki sayısı arttıkça kişi doygunluğa ulaşır. zamanla çocuksu duygular gider, yerine konuya daha profesyonel yaklaşan biri gelir. ve dolayısıyla bahsi geçen kişinin naifliğinden eser kalmaz geriye.

    başlıktaki "fazla" kısmı her bünyeye özel bir şekilde başka bir rakama veyahut sayıya evrilebilir ancak önünde sonunda herkes için bir limit vardır kanımca. buradan yola çıkarak, bir süre sonra kişinin saf duygularının kaybolacağını, daha kolay vazgeçeceğini ve daha hedefe yönelik oynayacağını düşünüyorum. tabii bu durum saf kötü veyahut saf iyi şeklinde nitelendirilemez. zira zamanla kaşarlanan insan kalbi ve zihni, eskiye nazaran daha dirayetli olur, ne istediğini bilir ve ona yönelik davranarak eskisi kadar kırılmaz. ama diğer taraftan da ilişki mevzularının henüz başında yaşadığı duyguların naifliğini, saflığını asla bulamaz insan. hissettiği heyecanı bir daha kolay kolay yakalayamaz; bu kimilerine göre bir kayıptır, kimilerine göre ise bir sürecin başlangıcıdır.

    bir insanın karşılıksız bir şekilde onu seveceğini düşünen bir kişi, ilişkilerden ilişkilere koştukça bunun asla olmayacağını, olsa bile yalnızca ailesinden bu sevgiyi göreceğini anlar. bunu görünce ister istemez naifliğini kaybeder. o güzel, narin duygular yerini sertleşmiş bir tabakaya bırakır; ilişki yaşadıkça, yani yeni insan tanıdıkça bu tabaka sertleşir de sertleşir. her geçen yeni bir çizik atar, üstünü kapatmak için daha sert bir katman yaratır insan zihni.

    bu durum iyi midir kötü müdür bilemem; sanırım bazen iyidir, bazen kötüdür, kişinin bu duruma nasıl baktığıyla, hangi karakterde olduğuyla alakalıdır. geçmişe özlem sürekli akıllarda dönen bir şeydir. ve diğer taraftan, insan eski hâline hasret duyabileceği gibi, "oha ben ne salakmışım!" da diyebilir.

    zamanla sertleşen insan, eski zamanları hatırladıkça genç dimağında kurduğu ve saf sevgiyle dolu olan ütopyanın gerçek olmadığını görünce hayal kırıklığına uğrar. ama çok geçmeden bunların çocukça düşünceler olduğunu aklından geçirir ve dünyaya adapte olmak için güçlü durmak gerekir, der. aksi takdirde doğal seçilimvari bir rüzgarla elenip gitmesi işten bile değildir. insanlar genellikle elenip gitmek istemezler. o yüzden insanların çoğu adapte olmak için müthiş bir çaba sarf eder; bazısı ayak uydurmayı başarır, bazısı da başaramaz işte. arafta bir yerde naifçe gezinirler ayak uyduramayanlar.

  • ev arkadaşımın beni en sinir eden hareketiydi. uzun ömürlü olsun diye kullanmıyordu. fakat hiçbir zaman bir kere bile kullandığını görmedim. galiba ölümsüz olmasını istiyordu.

  • (bkz: 18 aralık 2012 odtü olayları)
    bingöl üniversitesi senatosu tarafından duyurulan basın bildirisinde geçen ifade.

    "(...) doğu ve güneydoğu üniversiteleri olmak üzere tüm üniversitelerimize çok önemli ve anlamlı destekler sağlaması takdirle karşılanması gerekirken, sayın başbakanımıza bu nevi muamelenin reva görülmesini doğru bulmadığımızı türkiye kamu oyu ile paylaşmak istiyoruz."

    bu bildirinin imzacılarından üçünün soyadı da baydaş. üniversite senatosundan;

    prof. dr. gıyasettin baydaş (rektör)
    prof. dr. burhanettin baydaş (üye)
    yrd. doç. dr. abdulvahap baydaş v. (üye)

    bu adamlar ağızlarına bilim lafı alıyorlar.