hesabın var mı? giriş yap

  • filmde barinan en büyük mantik hatasi meger yilmaz erdogan´mis.
    yeni farkettim.

    behcet necatigil´i canlandiriyor bu adam; necatigil 1916 dogumlu, film 1941´de geciyor, yani sair 25 yasinda.
    yilmaz erdogan 50 yasinda bir adami canlandirir gibi. bir de genc sairler hocam diye hitap ettiklerinden kendisine, aralarinda cok büyük bir yas farki varmis gibi aktarilmis; fakat muzaffer tayyip uslu 1922, rüstü onur da 1920 dogumlu. yani üc sair neredeyse akran.

    46 yasindaki adam 25 yasindaki bir sairi canlandirirken, 30 yasindaki karisi da 17 yasindaki bir karakteri canlandiriyor.
    ailecek bir sorun var.

  • imamoğlu'nu suçlamak için adamı mikail yerine bile koyuyorlar, allah kimsenin başına böyle bir cahillik vermesin.

  • teknolojide bir ku$ak geride kalmalari geregi, oyuna yakla$imlari farkli olan oyuncular, baba dedim ya amca dayi da olur. teknolojiden kastim bilgisayar teknolojisi degil efendim, silah teknolojisi. mesela babalar. bizim pedere red alert 2 ogrettik vaktiyle, kiz karde$imle, ogretmez olaydik. onun zamaninda roket, nuclear missile, chronosphere, iron curtain yok ya takmi$ tanka, piyadeye...
    daldim bir gece odaya, pederle karde$im red alert oynuyorlar, peder soyluyor karde$im yapiyor.

    - baba tamam bissuru tank yapmi$in. azicik da teknoloji yapsak, bak eleman nukleeri dikmi$, $imdi az sonra cakacak, ne war factory kalacak, ne power kalacak, ne barracks kalacak...
    - barracks hangisiydi?
    - bu i$te. asker yapilan.
    - haaa cadir. onemli deil ucuz o gene yapariz. ben bir kac tank daha yapayim dumduz edecem.
    - olmaz boyle hava desteksiz falan.
    - nukleer ne?
    - hani boyle bir roket iniyo, her taraf patliyo.
    - hani her taraf yemye$il oluyo. o mu? adamlar da eriyip gubre oluyo. [daha once yemi$.]
    - baba, gel tech lab yapalim. oradan da chronosphere yapariz, indirip dalariz tanklarla.
    - birak $imdi tank yapalim tank. bak bir yandan da piyade yaptiriyom bol, onlari da agacin altina sakladim. [her agacin altina 3-5 piyade dikmi$ saklaniyolar saniyor.]
    - baba yapmi$in, 20 tane tank yapmi$in.
    - 2 tumen tank yapip rommel gibi dalacam ibnenin haritasina. sen hic yanyana giden 48 tank gordun mu. toprak titrer be toprakkkk! [peder askerligi tankci yapmi$]
    - baba, bak adam az sonra cakacak nukleeri bir milyon olucaz. bak buraya cakacak. her $eyi yan yana dikmi$in. uzak dik dedik ya sana...
    - uzak dikilmez salak oglum. uzak dikersen ikmal etmek zor olur. [cagiralim eski boluk komutanini sana $ilt versin o zaman, iyi ogrenmi$sin.]
    - nuclear missile launched!
    - hah bak cektin rifkiyi. iyi geceler.
    - dur gitme. ne labratuvariydi o?

  • aile ve sosyal politikalar bakanı fatma şahin açıklaması.

    şuradan ve şuradan okunabilir.

    'şahin'in verdiği bilgiye göre 2007'de 775, 2008'de 474, 2009'da 197, 2010'da 101, 2011'de 106 ve 2012'de 24 çocuğun sokakta yaşadığı tespit edildi ve bu çocukların bakanlık hizmetlerinden yararlandırılması sağlandı.'

    'verilen bilgiye göre, 2012’de en çok çocuğun sokakta yaşadığı il istanbul oldu. istanbul’da 15, ankara’da 5, izmir ve samsun’da 2’şer çocuk sokakta yaşıyor.'

    çok güzel değil mi ya? ne güzel bir ülke haline geldik. çiçekler, böcekler falan. çekemeyenler çatlasın. hıh.

    god bless türkiye

  • yapmış olduğum taşıma şekli.

    annesi de böyle tutuyor diyenlere kızanlara cevabım.

    benim yavruların annesi trafik kazasında ölünce bende bunlar kendilerini öksüz yetim terkedilmiş hissetmesin diye çocuk aklımla enselerinden tutup gezdirdim dedem görene kadar.

    dedem kızdı çünkü yavruları anneleri gibi enselerinden ağzımla tutuyordum. acısa ağlarlardı.

  • 2006 senesinde gerçekleşmiştir. anne televizyon karşısında zap yapmaktadır. aniden duraklar.

    a: enchanter, gel çabuk (ekranda sibel can)
    e: ne oldu? (ekrandaki sibel can leopr desenli elbisesinin içinde göbek atıyor. göbeği bağımsız hareket ediyor gibi)
    a: ekrana bak bakayım.
    e: ee?
    a: şimdi ben şu kadar yaşındayım, iki çocuk annesiyim, safra kesesi ameliyatı oldum, falan filan. son 30 yıldır aynı kilodayım.
    e: ee anne?
    a: söyle bakalım, hangimize daha çok benziyorsun?
    e: ?!?!?!
    a: boğazını tut biraz evladım. çok gençsin daha. aa...

    diyete girip 10 kilo verdim sonra evet. zalımsın hayat.

    debe editi: aiyy ilk defa debeye giriyorum. ne mesaj vereceğimi şaşırdım. hayat bayram olsun, dünya barışı, bir de mantı diliyorum. bol soslu.

  • "linç edilmememin tek nedeni, her sözümün alay sanılmasıdır. tek kelimemi ciddiye alsalardı, toplumsal düzen çoktan sarsılırdı" diyen hiciv ustası.

  • ısrarla anlamıyorsunuz arkadaşlar. devletin serbest piyasaya müdahalesi sadece sandığınız gibi fiyat kontrolüyle kalmaz, hayatınızın her yerine girerler, anlamazsınız.

    piyasadaki abartı fiyatların en büyük sorumlusu devlet zaten, aracın bedelinden fazla vergi alıyor. çözüme çok yanlış yerden yaklaşıyorsunuz, sıfır araba fiyatları bu kadar artmasa ikinci elde de kimse öyle fiyatlar çekemez. ülkede doğru düzgün bir ekonomi yönetimi olsa, paramız bu kadar değersiz olmasa zaten bunları yaşamayacağız. böyle bir iktidar altında en son ihtiyacımız olan şey bir de sitelerin kapatılması, devletin olaya müdahale etmesi. o yola girersek birkaç ay içinde kendimizi akp’li tanıdığı olmayanın site bile açamadığı, devletin ikinci elden bile komisyon aldığı bir noktada buluruz.

  • hagaten de turist sozlukculerce belirtilmesi enteresan olmu$ antalya'nin nimetlerinin.. $u anda orda ya$amasam da yillarin verdigi tecrubeyle memleketi tanitalim:

    -2-3 ay suren kopek bayiltan sicagina bir cozum getirebilirseniz, ulkenin en fantastik iklimine kendinizce sahipsiniz demektir. mart'ta yuzmeye, haziranda kayaga, aralik'ta bowlinge gidebilirsiniz. bunu yillardir diyip dururuz biz 07liler ama bir antalyali da yapmaz bunlari, o ayri bir ibneligin konusu.

    -turkiye'nin en spor yapilasi kentlerinden biridir. her mevsim gunun herhangi bir saatinde konyaaltina ko$uya veya yuzmeye gidebilirsiniz. en kotu ihtimalle "bu sogukta iyi cesaret" baki$larina maruz kalir, "ben askerligi afyon'da yaptim haci" baki$lariyla plaseye plonjonla kar$ilik verirsiniz. anti-ornek: ist.da gune$li bir pazar gunu bostanci sahil yolu veya ortakoy-sariyer hatti di$inda bir zaman-mekanda ko$tugunuzda ise herkes size deli veya kapkacci gozuyle bakar. ko$uyu birakin, tenis-basketbol vb. sporlarin kolayligina deginmiyorum bile.

    -firsat olmayabilir veya benim gibi baymi$ olabilirsiniz. ama elinizin (ayaginizin indeed) altinda onlarca superior plaj sizi beklemektedir. merkezdeki plajlardan (lara, konyaalti, buyuk/kucuk calticak, hatta beldibi, olimpos, faselis) gina mi geldi? 2 saat mesafede ka$, belek, alanya, biraz daha giderseniz fethiye sizi beklemekte. alemin en gudik yerleri olan bodrum ve ce$meye ihtiyaciniz yoktur kimi kuzeyliler gibi.

    -$ehrin trafiginin son yillarda iyice bozuldugu dogru. heryerdeki kav$ak yapimlari da can sikmakta. ama ne yaparsaniz yapin en uzak mesafeye en kalabalik gunde 1 saatte varabilirsiniz eli yuzu duzgun bir $ofor veya yaya iseniz. $ehir geni$lese bile abartili yerlere ula$madi daha sinirlari. cok modern olmasa da buyuk$ehirin nimetlerinden yararlanmak bu acidan guzeldir.

    -bir kultur $ehri olarak istanbul olamaz antalya. ama bir izmir bir ankara'yla cok rahat ba$a cikar. konser, tiyatro, opera/bale ve yerli sinemanin en hasini bulacaginiz $ehir burasidir eger ilginiz varsa. malesef universite okuyan antalyalilar pek geri gelmedikleri icin $ehrin orta-genc nufusu nispeten du$uk egitimlidir bu baglamda sanata ilgi genelde ic/di$ turistlerden gelir. onlar da sinemayi sallamadiklarindan; antalya'nin sinemalari dandiktir. sadece ali$veri$ merkezlerinde i$e yarar salonlar bulunur. onlar da ist.dakilere gore ufak tefektir.

    -$ehrin aldigi gocun haddi hesabi yoktur. ba$bakan rte gecenlerde "ist. en cok goc alan yerdir" buyurmu$. bu iyi bir atmasyondur. dogu olsun, karadeniz olsun her mekandan insan bulunur. bunun avantajlari vardir diyemem ama bu "mozaik" icinde istanbul'a nazaran suc orani du$uktur. turkcesi bozuk almancasi mukemmel cogu insan vardir. yerli/yabanci turistlere kusur -paralari varsa- edilmez. mekanlar kisa oldugu icin taksiciler sizi gunduz gunduz itmeye cali$maz.

    -eger ufakliktan beri ant'da ya$iyorsaniz, egitiminiz hic de fena olmayacaktir. gecen yil turkiye birinciliginden du$se de, antalya'nin oss ba$arisi nerdeyse son 10 yildir ilk 5'tedir. bir de saglam liselerden birine girerseniz $ukela olur. akdeniz uni. ise her bolumu ile olmasa da guzide bir egitim kurumudur.

    -alman/misir/israil/rus uluslarindan herhangi biriyle bir i$iniz, ilginiz, talebiniz varsa, ugrayacaginiz kentin plakasi 07, telefon kodu 242 olmalidir. yaz aylarinda sayilari turklerden cok oldugu icin yazin kentin ismi antalia olarak yazilir cizilir.

    yazdigim kimi avantajlarin uzantilari elbette dezavantaj olarak kar$imiza cikar. ama antalyali bir insana istanbul ve izmir di$inda hicbir turk $ehrini begendiremezsiniz. hele o toz toprak dolu ic anadolu mekanlarini.