ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
ailenin komik kısa mesajları
-
annemin süperşifre almaya niyetlenerek attığı sms'tir.
"şifre" yazar ama bunu 2222'ye göndermek yerine, rehberin başında yer alan sivaslılığı ve otoparkçılığı ile meşhur ağır abi bir aile dostuna atar, şifre gelmedi diye bu işlemi tam 12 kez tekrar eder, şifre olarak " sen kimsin gardaş, sigecem şifreni ha!" diye cevap gelir. ailemizin en süper şifresini böyle alırız.
bill finger
-
1914-1974 yılları arasında yaşamış bir çizgiroman çizeri ve bob kane ile birlikte batman karakterinin yaratıcılarındandır.çizgiroman tarihçisi ron goulart tarafından comic book encyclopedia adlı eserde de kendisine geniş bir şekilde yer verilmiştir.bill finger,bob kane'e sadece batman karakterinin yaratılmasında yardım etmekle kalmamış the joker,the penguin,catwoman,two-face ve the riddler karakterlerinin doğuşunda da aktif rol almıştır. bill finger,aynı zamanda detective comics karakterlerinden biri ve justice league ekibinin önemli üyelerinden green lantern'in maceralarının bir bölümünü de yazan kişidir.
debe editi
-
keşke debe olan entyler editlendikten sonra debelikleri düşse de bu gereksizliklerden kurtulsak. editini entrynin başına koyan adam bile var:
(bkz: #51830848)
borcunu hatırlatmazsan hatırlamayan tip
-
sorumsuz lavuğun tekidir.
bu adamın daha komplike bir türü de sen cebindeki üç kuruşu vermiş ve bir süre idareli gitmeye çalışırken; bu param yok diye ağlayan yavşak ona buna yemek ısmarlar, sigarasından da taviz vermez.
senin gitmek isteyip de "neyse kalsın şimdi çok gerek yok" dediğin bütün konserlere gider, tatilini yapar.
bir süre sonra zaten borç zaman aşımına uğrar; sen de paranın gelmeyeceğini anlayıp hesaplarını bu yönde revize edersin.
ayrıca
(bkz: alacağını istemenin borç istemekten daha zor olması)
8 nisan 2015 tarihli leman kapağı
-
öf...
öf ki ne öf...
o karikatürden bunu anlayana laf da anlatılmaz ama dur ben bir deneyeyim.
leman'ın zoru trabzon ile değil.
leman'ın zoru silah ile insanları öldürmek isteyenle.
azıcık akıl ve veya azıcık izan yeter aslında...
ekleme: lan karikatürde katilin trabzonlu olduğunu gösteren en ufak bir belirti bile yok.
debe eklemesi: http://www.eksiduyuru.com/…8/iyi-bir-insan-araniyor bi' bakın la belki iyi bi'şiler olur.
dizi tarihinin en ezik karakterleri
-
(bkz: beşir)
15 temmuz'da cumhurbaşkanı sezer olsa ne olurdu
-
bırak 15 temmuz olayının yaşanmasını ülke zaten bu duruma gelmeyecekti.
ayrılık
-
bazı şeyler kitaplarda, filmlerde, şarkılarda karşımıza çıktığında kalbimize dokunuyor, hoşumuza gidiyor, duygulanıyoruz, empati yapıyoruz. gerçek hayatta benzer durumlarla karşılaştığımızdaysa kurgudakine benzer şeyler yaşayan insanlara tahammül edemiyoruz... ne garip değil mi?
aylardan beri çeşitli aşamalardan geçiyorum. inkar ettim, isyan ettim, kendimi dağıttım, bol bol ağladım, okudum, eve kapandım, kendimi dışarıya attım... çoğunu da tek başıma yaptım. yolu hala yarılayamadım.
“güçlüyüm bak, böyle de eğleniyorum hah hayyy!” diye oynamadım. arabeskleşmedim, şarkılarla, sosyal medya mesajlarıyla laf sokmadım, haber alabileceğim, haber taşıyabilecek tanıdıklarla görüşmedim ama yine de zaman zaman tesadüfler sonucu, zaman zaman merakıma yenik düştüğümden dolayı öğrendiğim her yeni bilgi canımı biraz daha yaktı.
hediyelerde, anılarda, fotoğraflarda soykırım yaptım. bazı fotoğrafları silmeye kıyamadım, o kadar güzellerdi ki... baktım olmuyor, gittim kendime yeni bir telefon aldım doğum günümde, o kıyamadığım fotoğrafların olduğu telefonu gözlerimi kapatıp fabrika ayarlarına döndürdüm, oğluma verdim. çok sevindi çocuk.
bugün pazar ve evde oturuyorum. en şen kahkahalarda bile içindeki kırıklıkları gizleyemeyen bir kadınla harcanamayacak kadar kıymetli bir gün büyük şehirde. ben de oturdum, bilgisayarımın damarlarına sızmış geçmişin son kırıntılarını temizliyorum. bütün o gezilerdeki, bütün o güzel fotoğrafların iki kişilik olması haksızlık. bir fotoğrafı iphoto’da kesiyorum. öyle güzel gülümsemişim ki... ama ne yapsam da omuzumda kalan eli çıkartamıyorum. o kadar şey yaşadım, o kadar aşamadan geçtim, hiçbir şey bu el kadar koymadı... metin altıok'un şiiri geliyor aklıma, sezen aksu’dan dinliyorum...
şimdi biraz ağlayacağım. arka arkaya birkaç sigara içeceğim. bir mola vereceğim ve sonra temizliğe devam edeceğim. dezenfektanlarla girişeceğim, parlatmaya çalışsam da biliyorum bazı lekeler hiç silinmeyecek. olsun. 21. yüz yıla yakışır bir hızda olmasa da yavaş yavaş, sakin sakin ilerlemeye devam edeceğim. gün gelecek, kendimi kendime yaptıklarımdan dolayı affedeceğim.
omzumda bir kesik el ki hala durmadan kanar...
tayt giyip çamaşır yıkayan bursalı damat
-
çocuğa zaten istemediği şey yaptırılmış.haber yapıp milyonlarca kişiye bunu yaymak sosyal zorbalıktır. bilin istedim.
yaran facebook durum güncellemeleri
-
hadi kekliği düz ovada avladın.. kanadını kanadına da bağladın, tamam eyvallah.. karşısına geçip şıkıdık şıkıdık niye oynuyosun lan?