hesabın var mı? giriş yap

  • alman teknik direktörümüz var. rakibimizin ana dillerinden biri almanca. basın toplantısına çıkıyoruz almanca bilen çevirmen yok.

    çevirmen "ben ingilizce biliyorum almanca konuşursanız çeviremem" diyor. luksemburglu gazeteci almanca soru soruyor, kuntz almanca cevaplıyor. biz de beypazarı kurusu gibi bekliyoruz "bunlar ne diyorlar acaba?" diye. çevirmen "next question" diyor.

    baştan aşağı rezalet bir futbol idaresi var bu ülkede.

  • 93m ile mecidiyeköy'den zeytinburnu tarafına ilerliyorum. sağımda, pencere kenarında bir kız oturuyor. önümde en son durakta binmiş bir kız oturuyor. onun yanında da bir erkek ama belli fırlama biraz. bu kişiler, bir birlerine tamamen yabancı.

    e5'te seyir halindeyken sağ tarafımızda, çok alakasız bir yerde, havai fişekler patlamaya başlıyor, tabii herkes dönüp izlemeye başlıyor. o arada ön çaprazımdaki fırlama, yanındaki kıza dönüyor birden ve "bak sen yanıma oturdun diye havai fişek gösterisi yaptırıyorum" dedi, herkes gülmeye başlıyor ve ben o arada havai fişeklere doğru sağa dönüyorum, tabii doğrultu olarak yanımdaki kıza bakıyorum da zannedilebilir. o anda kız benim ondan tarafa baktığımı görünce bana dönüp "o kadar zaman oldu, yanımda oturuyorsun, hiç havai fişek patlatmadın" dedi. bu arada hal-i hazırda gülmekte olanlar yerlere düşmeye başladılar. ben ne diyeceğimi bilemez halde, kem küm ettim biraz. insana böyle de yüklenilmez ki!

  • dev bir yanlış anlaşılma olmuş hakkında, hemen açıklama yapayım.

    sert, bol rakılı kadeh demek değildir, kendini komser sanan polislerimizin yakıştırması nedeniyle böyle sanılmaktadır.

    işin aslı odur ki, pavyoncu ve kulüpçü abilerimizin mekanlarını denetleyen ya da ziyaret eden düşük rütbeli polis kardeşlerimizin gönlünü hoş tutmak için icat edilmiştir bu komiser dublesi. mekanda iki kadeh bir şey içip pek de para ödemeye yanaşmayan bu güzel abilerimiz sipariş verdiğinde şöyle der şef garson. ''oradan abime bir viski ver yavrum, komser dublesi olsun''

    işte bu komiser dublesi demek, diğer masaların bıraktığı artıklardan oluşan içkiler demektir. masalarda kalan şişe ve bardak diplerinden özenle ayrıştırılan rakı, viski, votka ve benzeri içkiler ''komser dublesi olsun yavrum'' söylemiyle bu arkadaşlara çakılırmış. hem çevresel geri dönüşüm hem de kanunsal geri dönüşüm yapılıyor gibi düşünün. ne güzel, ne bilinçli yıllarmış ahh aaah.

    kaynak: ankara ve mersin'de görev yapmış emekli gerçek komiserler, emniyet müdürleri ve kulüpçüler.

  • sorusunu 7 yıllık diye cevaplayıp şok ettiğim kız.

    edit: debe'den selamlar, takip ettiğim ve yönlendireceğim bir kampanya yok üzgünüm. varsa hayırlı bir şey paylaşayım.

    edit 2: tıp okumadım, öğretmen de değilim. 4 senelik fizik bölümüyle 7 yıl mücadele ettim.

  • bugün yıldızdağı kayak merkezinde gerçekleşmesi beklenen ve haftalar öncesinden duyurulan, ilan panolarına asılan sivas konserine, konser alanında olmasına rağmen soğuğu bahane ederek sahneye çıkmayan, profesyonellikten uzak davranan kişinin sebep olduğu rezalettir. sivas'ta ocak ayında nasıl bir hava bekliyordu da vazgeçti acaba? hayatında hiç konsere gitmemiş, hiç kayak merkezi görmemiş yüzlerce çocuk otobüslerle 60 km yol gittiler, saatlerce soğukta beklediler ama beyefendi üşümekten korktuğu için sahneye çıkmadı. görsel böylelerini şımartıp para kazandırmamak lazım.

    çocuktu lan gelenler, belki bir daha hiç böyle bir imkan bulamayacak. ne hevesle, ne heyecanla beklediler bugünü.

    ön edit: bazıları bu havada konser mi olur, karda sahneye mi çıksınlar diye konuşuyor. 3 hafta önce 25-26 aralık tarihlerinde reynmen, tuğçe kandemir vs geldiler hava -25 idi, yılın en soğuk günleriydi. paşalar gibi çıktı işlerini yaptılar, alkışlandı gittiler. diyelim ki teknik sorun var; illa müzik gerekmez, eline mikrofonu alıp kısa bir konuşma yapmak, bir özür dilemek, en sevilen bir şarkısını çalgısız da olsa söylemek bu kadar zor muydu? gelenlere saygısızlık değil mi bu? bu havada sahneye çıkılmaz demiş. playback teklifini dahil kabul etmedi. hala gelmiş sabunluyorsunuz.

    edit: arkadaşlar, konser halka açık, ücretsiz
    bir konserdi. valilik bütçesiyle, çocuklara ocak ayı etkinliği şeklinde düzenlendi ve herkese açıktı.

    rider falan bilmem ama kendisini bekleyen o kadar insan varken, hiç yoksa çıkıp, eline mikrofonu alıp bir iki kelam edebilirdi, etmedi. sahneye hiç çıkmadı.

    kayak merkezi, yani sivas valiliği de konuyla ilgili açıklama yaptı;

    twitter

    --- spoiler ---

    1- kamuoyuna duyurulur
    saygıdeğer misafirlerimiz sizlerin güzel bir zaman geçirmeniz amacıyla soğuğa rağmen ekipler dün geceden beri çalışarak sahne kurulumları gerçekleştirilmiştir.

    şehrimizin güzel sanatlar lisesi öğrencileri aynı şartlarda ve aynı teknik ekipmanlarla,başarıyla konser icra etttiler. maalesef konser saatinden 1 saat geçmesine rağmen sahneye çıkılmamış olup kar yağışı bahane edilerek..

    3- kullanacakları cihazların kıymetinden bahsetmişler bu zor şartlarda konser için tesisimize gelen misafirlerimizi üzmüşler ve tepkisini çekmişlerdir. bizler programın icra edilebilmesi için playback dahil alternatif tekliflerde bulunmamıza rağmen tarafımıza izahı yapılamayan..

    4- teknik eksiklikten dolayı programın yapılamaması açıklaması, şartları zorlamalarına rağmen sahneye çıkamadıkları açıklaması tamamen çarpıtmadan ibarettir. çünkü cihaz ayarları için sahneye dahi çıkılmamıştır..

    5- bu durum gösterdi ki bundan sonraki her türlü organizasyonumuzda topluma ve hayranlarına daha fazla saygı duyan, cihazlarından çok sevenlerine değer veren, zaman ayırarak etkinliklere gelen sevenlerine saygı duyan sanatçılarımızla sizlerin karşısında olacağız.

    tekrar saygı ile sizlerden özür dileriz.

    --- spoiler ---

  • sıcak bir yaz gecesi, yazlıktayız...
    odamdayım uyku tutmuyor, vakit de geçmiyor, derken telefonuma bir mesaj "uyudun mu prenses?"...
    hemen cevap yapışıyor "uyku tutmadı, yanıyomm çok sıcak!"...
    ardından beklenen cevap öttürüyor telefonumu "odama gelsene"...
    yüzüme pis bir sırıtış dalga dalga yayılıyor ve en doğal halimle odasına dalıyorum...

    ablam benim yaa, uyumak bilmeyen bebesini nihayet uyutmuş ve sigarasını yalnız içmek istememiş..

    sonrasında bi mesaj daha geliyor "sessiz konuşun eşşolueşekler, torunlar uyuyor" *

  • istanbul'da bir fabrikada çalışmaktayım burada yaklaşık 10 beyaz yakalı olarak çalışıyoruz. ben işe gireli 8 ay oldu ve ben yeni mezun bir mühendisim. 19 mayıs günü resmi tatil olduğu için bu hakkımı kullandım ve işe gelmedim. işverenimin bu konuyla ilgili bir şikayeti olmadı bana karşı fakat başka beyaz yakalı bir arkadaş kendi işini yetiştiremediği için 19 mayıs günüde işe gelmiş. şimdi bu arkadaş güya benden rütbeliymiş 5 yıldır çalıştığı için ve o geliyorken ben niye gelmemişim diye beni şikayet etmiş.

    işte tam olarak sorun bu. işverenine ben niye geliyorum diye şikayet edemeyip başkasını o niye gelmiyor diye şikayet ediyor. bütün beyaz yakalılar birbirinden içten içe nefret ediyor fakat kimse yüzlerine karşı söyleyemiyor bunu. iki yüzlüler.