hesabın var mı? giriş yap

  • uzun seneler boyunca sigarayı bırakmam konusundaki ısrarlarının* ardından nihayet bunu başardığımda geçen şu diyalog:

    + anne nihayet bıraktım ben..
    - neyi, o adını bile anmak istemediğim pis şeyi mi
    +evet
    - allahımmmmmm (çeşitli dualar ve sevinç gösterileri takip eder) dile benden ne dilersen kızım
    +heheh saol anneciğim ama biraz sinir yaptı bende
    - olsun kızım. beni döv. gel beni döv yavrum.

  • internette göktürkçe için çok asılsız ve saçma sapan bilgiler dolanıyor, #119386487 gibi.

    bu tarz saçmalıklara çok denk geldiğim için göktürkçe ile ilgili temel bilgilerden biraz bahsedip öğrenmek isteyenlere ileri düzeyde olmasa da bu dilin temel kurallarını ve bir metni gördüğünüzde nasıl daha anlaşılır kılabileceğinizi anlatacağım.

    -köken-
    öncelikle göktürkçe dediğimiz dil eski türkçedir. eski türkçe dönemi ise yaygın görüşe göre; göktürkçe ve eski uygurcayı kapsar.
    yukarıda bu dile soğdca diyenleri ciddiye almayınız, yapısı, fonetiği, grameri buz gibi türkçedir, göktürkçe soğdca olsaydı (ki bu kadar saçma bir tabir olamaz) şu an türkçe, kazakça, türkmence gibi diller de olmazdı.
    -
    burada anlatacağım kuralların tamamı neredeyse eski uygurca için de geçerli fakat aralarında dönem, alfabe ve yazı türleri farklılıkları olduğundan ve son zamanlarda göktürkçe öğrenmek isteyenlerin sayısı arttığından buraya yazacağım.

    -alfabe-
    göktürk alfabesi ile yazılmış ve eski türkçe olarak değerlendirdiğimiz tonyukuk, bilge kağan ve kül tigin yazıtları 2. göktürk kağanlığına aittir, bu dönemden çok önce ise aynı alfabe ile yazılmış yenisey yazıtlarına rastlarız.
    göktürk alfabesinin kökenine dair birçok görüş var, soğd alfabesi kökenli olabileceği düşünüldüğü gibi, ideografik olduğu için türklere müstakil bir alfabe olduğu da düşünülür. ideografiyi şöyle tarif edebilirim: 'ok' sesini karşılayan tamga ok şeklinde, 'ay' sesini karşılayan tamga ise ay şeklindedir.
    alfabeye “türk runik yazısı” da denir.

    eğer bu alfabeyi öğrenmek istiyorsanız çok rahat bir şekilde öğrenebileceğinizi belirteyim, çok kolay bir mantığı var.
    her sessiz harften iki tane bulunuyor, sesli harflerde ise o/ö, u/ü, ı/i, a/e harflerini aynı tamgalarla ifade etmişler, yani bir kelimede u'mu ü'mü kullanıldığını sessiz harflerden anlıyoruz, mesela; kuz yazmak isterseniz kalın (a)k, küz (güz) yazmak isterseniz ince (e)k harfini kullanıyorsunuz.
    ayrıca ng, ny gibi çift sesli tamgalar da bulunuyor.

    alfabe konusuna temel bir giriş yaptım fakat alfabeden önce dilin temel mantığını öğrenmek daha önemli olduğu için bu bölümü kısa tuttum,
    zaten tde lisans öğrencilerine bile alfabe yerine dilin temel mantığı, ekler kökler öğretiliyor daha çok.

    -söz dizimi ve hal ekleri-
    türkçenin hangi dönemini incelerseniz inceleyin, ilkokulda öğrendiğimiz gibi, yüklem hep sonda özne hep baştadır, bu yüzden temel kuralları ve kelimeleri öğrendikten sonra çoğu cümleyi anlamak çok kolay olacak.
    örneğin türkiye türkçesinde “ben eve gittim” derken eski türkçede “men ebge bardım” deriz.
    hal eklerinde ise işler karışıyor, yönelme hali eki yerine; belirtme eki, çıkma hali eki yerine belirtme eki kullanılabiliyor ama bir giriş yazısı olduğu için bunu şimdilik bilmemize gerek yok.

    -ses denklikleri-

    türkçenin tarihi ve çağdaş lehçelerinde birbirleri arasında düzenli ses denklikleri vardır, bu da göktürkçeyi temel düzeyde öğrenmek isteyen biri için en önemli konu.
    örneğin: kazakça: jol iken t. türkçesinde: yol'dur yani buna göre türkiye türkçesinde y ile başlayan her kelime kazakçada j ile başlar.

    gelelim türkiye türkçesi ve göktürkçeye, ilk baktığınızda size yabancı gibi görünen kelimeleri bu denklikler sayesinde anlayabilirsiniz:

    - eski türkçe t ile başlayan kelimeler, t.türkçesinde çoğunlukla d ile başlar: tod- (doymak), teñiz (deniz), tolı (dolu)

    - eski türkçe k ile başlayan kelimeler, t. türkçesinde g olur: köz (göz), kel- (gel-), kün (gün)

    -eski türkçede söz içi veya sonu d vardır, t. türkçesinde ise bu y'dir. tod- (doymak), adak (ayak), bod (boy)

    -çok heceli sözcüklerde g sesi korunur: sarıg (sarı), katıg (katı)

    - b sesi söz başında ve söz ortasında korunur, bu t. türkçesinde v'dir. ebir- (evirmek), bar- (varmak), eb (ev).

    -yapım ve çekim ekleri-
    bir çoğuna türkiye türkçesi sayesinde hakimiz.
    mesela bazı yapım ekleri:
    il-lig 'ili olan, devletli' (yukarıda söylediğimiz gibi sonda g harfi var, batı türkçesinde bu ek -lı -li haline geliyor) (-lig: isimden isim yapım eki)

    yaş+a - bildiğimiz yaşa-. ( -a: isimden fiil yapım eki)

    çekim ekleri:
    beg+ler (beyler) ogıl+ an (çocuklar) (-n lar-ler'le birlikte eski türkçe çokluk eki)

    bun+suz (sıkıntısız) (bun:sıkıntı)

    ufak bir giriş yaptık şimdi bu kurallar ışığında bir cümleyi inceleyelim:

    bu yolun yorusar yaramaçı tedim, yerçi tiledim.

    şimdi bu cümlede çok rahat anlayabileceğimiz kelimeler var, bunlar; bu, yol ve yer.

    yukarıda bahsettiğimiz kurallarda ne demiştik “söz başı t korunur” yani tedim: dedim, tiledim: diledim oluyor.

    aslında cümlede geçen yaramaçı da çok tanıdık, “yaramaz,iyi olmaz” demek.

    yerçi'nin karşılığı ise yerci yani “yere hakim olan, kılavuz” demek.

    peki tonyukuk burada ne demek istemiş: “bu yoldan yürümesek iyi olacak dedim, kılavuz istedim.”

    gördüğünüz gibi bazı kelimelere ve kurallara hakim olunduğunda anlamak çok da zor değil, zaten hepsi halen kullandığımız kelimeler.

    şimdi başka bir cümleye bakalım:

    türük bodun için tün udımadım, küntüz olurmadım.

    yine aynı ses denkliklerini düşünürsek: bod>boy haline gelir, o zamanki anlamıyla ise “halk”.
    (u)n ise belirtme hali durumu eki “halkı”.

    tün ise hâlâ dilimizde kullanılan bir kelime aslında, gece demek ama biz geride kalan gün anlamında 'dün' diyoruz. yine aynı şekilde t>d

    udımak ne olabilir o zaman? söz içi d korunur demiştik d>y değişimini unutmayın: udımadım yani “uyumadım”.

    küntüz zaten çok kolay: gündüz, k>g

    olurmadım ise oturmak fiilinin eski hali.

    artık anlamak zor değil, değil mi? “türk halkı için gece uyumadım, gündüz oturmadım.”

    kısaca bir giriş yapıp, bazı temel meselelere değindim, yazdıklarım göktürkçe bilmek için tam anlamıyla yeterli sayılmaz fakat öğrenmek isteyenlerin veya merak edenlerin belli bir oranda işine yarayacağını düşünüyorum. belki çok daha ayrıntılı bir yazı yazabilirim çünkü cümleleri daha iyi anlayabilmek için eklere de hakim olmak gerekiyor.

    düzeltme: yazım

    edit:bir bilgi hatası giderildi

  • sorun muz oranının azlığı değil, binde bir oranda muz içeren ürünün muzlu ibaresi ile satılabilmesidir.

    içinde kakao olmayan çikolata, muz olmayan muzlu puding, çilek olmayan çilekli pasta yemeye çok alıştık.

  • sarıyer demirciköy mezarlığında ikindi namazından sonra gerçekleşen olay..
    39 yaşında kalp krizi sonucu vefat eden arkadaşımızın cenazesinde 11 yaşındaki oğluna, son kez görmesi için babasının yüzünü gösterdiler. haliyle çocuk babasının ölüsünü görür görmez kıyameti kopartıyor..
    ondan sonra imam olacak lavuk "rabbim bize taşıyamayacağımız acılar verme" diyerek dua etmeye başladı. be yavşak sen bir çocuğa ömrü boyunca taşıyamayacağı acıyı verdin.. bırak babasını canlı hatırlasın çocuk, ne gösteriyorsunuz ufacıcık çocuğa babasının ölüsünü? sen mesleğin gereği her gün ölü görebilirsin sana göre normal bir şeydir de, çocuk ulan bu çocuk..

    ilkokul 5'e geçtiğimizde abi kardeş 2 sınıf arkadaşımız boğulmuştu, annemi dinlemeyerek cenaze evine gittim arkadaşlarımı son defa göreyim dedim. 10 yaşımdan 14 yaşıma kadar arkadaşlarımın yüzleri gözümün önünden gitmedi, her gece gözümün önüne geldi.. şimdi o çocuğu düşününce kalbim sıkışıyor resmen.. umarım benim yaşadığımı yaşamaz..

    çocukları öldürmeyin...
    çocuklara ölü göstermeyin...

  • tek bana ikiyüzlü ve sinsi gelmiyordur umarim. anne olunca melek oldugunu sanan kadinlardan. ama gecmisin hafizasi vardir hep!
    sen de, hamile bir karisi olan evli bir adamla iliski yasadin berguzarcim. her boka duyar kasma lutfen. bu arada sadece kadini suclayan biri asla degilim, asil suclu evli olan kisiydi.
    neyse bunu ilahi adalet dusunsun. yol uzun..

    edit: ilk karisi kimdi diye soran arkadaslar oldu. halit ergenc baska biriyle evliydi ve karisi hamileydi. ona ragmen olaylar gelisti ve kadin cocugu aldirdi/ayrildi.
    google amcaya sorun cikar zaten

    edit 2: simdi sozlukte baktim, esra erol'a destek verdigi paylasimi gordum, soyle basliyor " dun gece yavrulari uyuttuktan sonra arkadasimin programini izledim" :)) niye cocuklarini uyuttuktan sonra oldugunu belirtme ihtiyaci duyuyorsun ki. kim olursa olsun bu turk kadınlarındaki onceligim yavrularim tavrini cok sıkıcı buluyorum. annelik kutsal degildir oncelikle onu bir ogrenelim. ha madem kutsaldiysa hamile kadin kocasından ayirilmaz.
    edit 3: sıkcı yazmisim duzelttim. cokca da devrik cumle olmus affedin gencler.