hesabın var mı? giriş yap

  • ahlak bekçileri gelmeden önce yazayım.
    önce direkt savcılığa yanında güvendiğin bir avukat (mümkünse feminist bir kadın) ile git.
    siteye mesaj at ve dava açacağını söyle. ve davanı da aç ciddi ciddi.
    pezevenklere yer sağlamanın bedelini ödesin ibneler.
    ondan sonra o bilgim yok diyen ibneye de ayrı bir dava aç.
    çok genişlemeden sadece savcılık ve bir avukat ile yaptıkları şantajları bir taraflarına sokarsın onların.

    korkma. ciddiyim korkma.
    burada gelip sana ahlak dersi verecek ibneler geceleri o sitelerde ezik ezik gezen piçler. kim kime ahlak dersi verecekmiş herkes kendine baksın.
    dediğim gibi çok duyurmadan ve korkmadan savcıya git.

    edit: ülkemizde görme engelli insanlarımız için rehber köpek uygulaması için lütfen destek olalım.

  • pek çok madde ekleyebileceğim tavsiyelerdir. zira ömrümün bir kısmı bu güzel mekanlarda geçmiştir.

    1- spor salonuna gelmeden 1 saat önce kesinlikle birşeyler yiyin. bu süre 1 saatten kısa ve 3-4 saatten uzun olmasın.
    2- spor salonuna gelmeden önce kesinlikle şekerli besinler, çikolata ve şeker yemeyin. aksi taktirde kan şekeriniz düşebilir ve kendiniiz yerde bulabilirsiniz.
    3- kişisel hijyene aşırı önem veriyorsanız 2 tane ter havlusu kullanın: birisi terinizi silmek için, diğeri ise oturacağınız veya yatacağınız aletin üstüne sermek için.
    4- yürüyüş bandında egzersiz yaparken karşıya doğru bakın. yere doğru bakarsanız başınız dönebilir ve yere düşebilirsiniz. yürüyüş bandında egzersiz yapmak parkurda yürümek veya koşmaktan farklıdır.
    5- hocaların verdiği idmanlara kesinlikle uyun. vücut bir bütündür. "bende biraz kol, az karın kası çıksın yeter" diye düşünmeyin. eksik bıraktığınız bölgeler ileride spor yaparken size sıkıntı çıkarabilir veya saktlanabilir. sonuçta kaslar birbirleriyle bağlantılı çalışır.
    6- imkanınız varsa pazartesi ve salı günleri normalden biraz daha erken spor salonuna gelin. en yoğun günlerdir ve herkes aynı saatte gelir. (484798472348732 tane salonda test ettim, durum bu.)
    7- setler arasındaki dinlenme süreniz maksimum 45 saniyedir. oturup insanlarla muhabbet ederseniz, kaslarınız soğumaya geçer ve yaptığınız idmandan verim alamazsınız.
    8- eksik gördüğünüz bölgeleri kafanıza göre çalıştırmayın. program bir bütündür ve bütün oalrak yazılır. (bkz: 5. madde)
    9- haftada en az 3 kere gelin.
    10- sporu hayat rutininize dahil edin. eğer 3 gün üst üste gelmezseniz, 4. gün sporu bırakmanız muhtemeldir. dolayısı ile sporu hayatınızda bazı şeylerin önüne almanız gereklidir.
    11- spor yaparken su için. su içmek vücudunuzun hidrolize uğramasını engeller. maden suyu içebilecek imkanınız varsa daha iyi olur. (soda değil, maden suyu...) vücudunuzun kaybettiği mineralleri geri alırsınız.
    12- kalın giyinip terlemeye çalışmayın zira amacımız terleyerek değil, fazla kalorileri yakarak kilo vermektir. olan size olur.

    verebileceğim çok daha fazla tavsiye ve bilgi var lakin yoruldum. iyi sporlar...

  • 1678'de venedik'te doğdu. babası st. mark kilisesinin orkestrasında çalan usta bir kemancıydı. vivaldi henüz kendi eserleriyle ün kazanmadan önce babasıyla birlikte ikili keman konserleri verdi ve bu konserler tanınmasında da büyük ölçüde etkili oldu.

    bir papaz eğitimi alan antonio vivaldi 1703 yılında resmen papazlık görevine atandı. ama aynı yıl başka bir işe daha girdi. ospedale della pietà adındaki bir kızlar yetimhanesinde keman öğretmeni oldu. buradaki görevi yetim ya da sakat kızlara keman çalmayı öğretmek ve onlara konserlerde seslendirmeleri için her ay iki konçerto yazmaktı. venedik'teki yetimhanede verilen bu konserler bir süre sonra bir gün konseri veren kızlarla tanışmak üzere katıldığı bir yemekten sonra, ayrılırken "bu çirkin kızların tümüne aşık" olduğunu yazar. bir süre sonra kent seçkinleri de kızlarını bu aynı yetimhane okuluna göndermeye başladılar. vivaldi daha sonraki yaşamının hemen hemen tümünü burada geçirdi. ne var ki operaya olan ilgisi onu sık sık venedik'ten uzaklaştırıyordu. 1710 yılında opera yazmaya başlayan vivaldi bundan sonra kendini özellikle opera yazmaya verdi. bilinen 49 operasından 22'si saklanıp bugüne kadar gelmiştir.

    opera, her ne kadar vivaldi için önemli olsa da, bugün vivaldi'nin önemi bestelediği keman eserlerinde yatar. çok usta bir çalgıcı olan vivaldi'nin keman çalışını izlemiş olan alman gezgin johann friedrich armand von uffenbach onun için "kimse bugüne kadar böyle çalmadı ve bundan sonra da çalamaz" diyordu. yolculukları yüzünden pieta'dan ayrılan vivaldi, bu zamanlarda bile yetimhane için konçerto yazmayı bırakmadı. yaklaşık 230'u keman için olmak üzere, 450 konçerto yazmıştır. vivaldi operalarını sahneletmek üzere gitmiş olduğu viyana'da 27 temmuz 1741 yılında öldü. bundan sonra bütünüyle unutulmuş görünen vivaldi'nin adı yüzyılımıza dek pek tanınmadı. ancak 1920'den sonra yapılan araştırmalar sonucunda vivaldi'nin yüzlerce eseri gün ışığına çıkmaya başladı. ve 1960'lara gelindiğinde vivaldi özellikle "dört mevsim"i ile dünyanın en büyük bestecilerinden biri olarak kabul edilmeye başlandı.*

    edit: opera sayısının son hali 45, keman konçertoları da 240.*

  • ali uçar kardeşimizi kendi zavallı kekoluğuna kurban eden kızın isminin ve fotoğraflarının ifşa olması yüreğimizi soğutacaktır. bu tarz kız müsveddeleri rezil edilmedikçe halkımızın güzel insanları aşağılanmaya devam edecektir. bu konuda benim gibi düşünen çok arkadaşım olduğundan da eminim.

    terliklerimizi giyip izbanda kitap okuyoruz editi : #50566071

  • bir program için 20bin lira alıyordu, gözleri doluyordu, ağlıyordu nihat hoca. bu kadar mal insanı bir arada ilk kez görüyordu bu sene de yolunu buluyordu. şeklinde hikayeler anlatacak muhteremin marifeti.

  • annem an itibariyle bursa'da haftada ortalama 5 kişinin korona pozitif çıktığı bir tekstil fabrikasında ihtiyacımız var diye korka korka çalışıyor. bugün döviz artışı sebebiyle günlük yevmiyesinden çok zarar ettiğinden haberi olmadan çalışıyor garibim.

    babam evde emekli. maaşı günlük 9 dolar gibi bir rakama tekabül ediyor ki kendisi şanslı sayılabilir. o da bugün maaşından tl bazında iki gün kaybettiğinden habersiz.

    ben evden çalışıyorum işe gireli 8 ay oldu. işe girdiğimde 1000 dolardan fazla maaş alıyordum. döviz artışı sebebiyle bir kaç aydır alamıyorum. ayda 400 dolar kaybım var ortalama. 8 ayda toplam 3200 dolar kaybetmişim. yani güncel kurla sadece 8 ayda 25.000 tl'yi hükümetin propaganda bültenine vermişim.

    ağustos ayında nişanlandım önümüzde düğün var ve sadece 8 ay gibi kısa bir zamanda cebimden 25.000 tl yi hükümetin politikaları almış. anamın babamın ve benim emeklerimize yazık olmuş. bu adamlara oy verenlere ve hala savunanlara hakkımı helal etmiyorum.

    işte öyle bir kurdur.