ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
erdoğan'ın doğum gününün törenlerle kutlanması
-
doğum gününü bilmem de, ölüm yıl dönümleri tüm dünya'da şölenlerle kutlanacaktır.
debe editi : (bkz: güvendik ilk-orta okulu yardım kampanyası)
başörtülülerin ülke içinde barınmasına karşıyım
-
(bkz: internete mağara bağlatmak)
ecevit'in yemişim siyasetini gel otur rahşan pozu
-
bünyede çorapları çıkarıp kırlara doğru koşma etkisi yaratmıştır. şu güzel havada hapsolduk amk şirkete. :(
http://i.imgur.com/4zgcqze.jpg
evrendeki en büyük sayı
-
-dindar bünye için 1;
-felsefik bünye için 0;
-matematikçi için tanımsız;
-13 yaşındaki bünye için 18;
-32 yaşındaki biri için 45;
-45 yaşındaki biri için 40 sonrasındaki tüm yaşları;
-bill gates için sahip olduğu paranın her zaman bir dolar fazlası;
-aşk adamı için sevgilisiyle olan mesafe;
-tembel öğrenci için bulunduğu zaman diliminin, tenefüs saatine olan uzaklığı..
(bkz: daha gider bu)
1988 yılındaki orta-3 eğitim seviyesi
-
nostalji güzellemesi sevmiyorum ancak şu kısmı vurgulamak istiyorum; o zamanlarda hatta 90'larda da orta halli anadolu lisesinde okuyan bir öğrencinin geleceğe dair umudu vardı. eğer çalışır ise başarılı olabileceğini istediği mesleği yapabileceğini biliyordu. temel motivasyon da buradan kaynaklanıyordu aslında.
şimdi orta okulundan üniversiteye kadar bakın kimsenin bir umudu yok. en iyi liseyi en iyi üniversiteleri okusan ne olacak ki? sen 5000 tl maaş için kıvranırken, o parayı 15 saniyede burnuna pudra şekeri olarak çekenler var.
bu ülkenin şuanda en yoksul ve yoksun kesimi eğitimli kesim sanıyorum. eğitime yapılan yatırımın(elbette başkaca çok artıları olmakla birlikte) ekonomik anlamda neredeyse hiç karşılığı yok. yani mesele o yıllarda iyi eğitim vardı bu yıllardaki eğitim kötü değil sadece. bu çocukların güzel bir geleceğe inanmalarını sağlayamadıktan sonra vereceğiniz eğitimin içeriğinin pek bir önemi yok maalesef.
2 hafta tam kapanmacılar
-
(bkz: kapanak şövalyeleri)
22 mart 2021 bist'in devre kesmesi
-
çocukları bistten alalım.
ferhan şensoy
elvis
-
son zamanlarda izlediğim en iyi biyografik film.
büyük şöhret, elvis the pelvis'in doğumundan ölümüne dünyadaki yolculuğu öyle iyi kurgulanmış ki filmin uzun süresi bile insanı yormuyor.
coğrafyanın kader olduğunu bi kez daha ifade ettikten sonra, dehanın kimi nerede ne zaman hangi şartlarda ele geçireceği de belli olmuyor. burada deha kim tartışılır, bence iki yönlü bi olgu. albay da deha, elvis de. aradaki fark, birinin müzik, eğlence ve kendi gibi olma üzerine kurguladığı o renkli dünyasına karşın diğerinin şeytani fikirlerinin bir an bile durmak bilmediği ticari ve asla etik olmayan kafası. bu durumda deha kim tekrar tartışılabilir.
doğduğu yerden sosyoekonomik koşullar nedeniyle ayrılmak zorunda kalıp, siyahilerin mahallesine "iltica" eden elvis ve annesinin birliktelikleri annenin ölümüne dek gösteriliyor. filmde de sıkça ifade edilen, batının country, ve siyahilerin rhythm and blues melodilerinin beyaz bir insan tarafından gospel tarzına da yakın bir şekilde ifade edilebiliyor olması elvis'i bu kadar farklı kılan şey. ve tabiki onu kendisi yapan dansı, elvis the pelvis :)
bu filmin en iyi makyaj, en iyi kurgu, en iyi erkek oyuncu, en iyi kurgu, en iyi kostüm, en iyi yardımcı erkek oyuncu ve en iyi yönetmen kategorilerinde adaylığı zorlayacağını düşünüyorum. dilerim birkaç tanesinde de, eğer gerçekten diğer rakiplerine göre hak ediyorsa, ödül almasını çok isterim.
(bkz: austin butler) müthiş müthiş müthiş