hesabın var mı? giriş yap

  • ürünlerinin üretim kaynakları altında-arkasında yazmaktadır. kesinlikle vasat altı değildir.

  • sanırım şöyle bir olayla eşdeğerdir.

    bundan 3-4 yıl önce öğrenci evinin en geç uyuyan bireyi olarak bir gece sabaha karşı inanılmaz bir açlığa karşı mücadele veriyordum. tipik öğrenci evinden bilineceği üzere genelde dolap boş olurdu. fakat o gecenin asıl trajedisi mutfakta kemirilecek kauçuk bile olmamasıydı yani tam bir somali göçmeniydik o akşam. oturduğumuz semtte de o saatlerde açık hiçbir yer olmadığını da biliyordum.
    açlığın verdiği inanılmaz araştırma yetisini kullanarak mutfağın ekstrem bir köşesinde memleketten getirdiğim bir torba kabuklu badem buldum. herhalde kebap bulsaydım mutluluğum bundan farklı olmazdı. karar vermiş, oracıkta bütün torbanın dibine inecektim. fakat gecenin o derin sessizliğinde bademleri örtüyle, pamukla bile sarıp kırmaya kalksam başta ev ahalisi olmak üzere özellikle alt kattaki 0-3 desibel sese duyarlı yarasa aytene yakalanacak ve yine nezih apartman sakinleri tarafından tepki alacaktık.

    her neyse asıl konuya gelelim;
    kaptım badem torbasını, aldım elime çekici çıktım sokağa, ankara’yı bilenler bilir diğer büyük şehirlerin aksine geceleri derin bir sessizlik hakimdir. sokaklarda tek bir kişi dahi göremezsiniz.. (hele ki o saatlerde)
    oturdum bir sokak lambasının altına başladım bademleri kırıp yutmaya, öyle bir ritm tutturmuştum ki son 20 kilometrekare içerisinde ses çıkaran tek şey benim kırmızı saplı çekicimdi.

    sabah ezanı okunmuştu ve -camiye gittiğini düşündüğüm- yaşlı bir dayı önümden geçecek şekilde sokağın ucunda belirdi. adamın karşılaştığı manzaradan hoşnut olmadığı irileşen gözlerden anlaşılabiliyordu. dayı bana yaklaştıkça gözlerini benden ayıramıyor, tespihini daha bir hızla çekiyor ve yolun karşı kaldırımına yakın durmak için çaba harcıyordu.
    kendimi kötü hissettiğimden olacaktır ki iyi niyet gösterisinde bulunma zorunluluğuna kapılıp, bademlerimi paylaşmak istedim
    “dayı badem yerm...” gibi bir cümleyi tamamlayamadan, yaşından ötürü son 30 yıldır koşmadığını düşündüğüm bünye bir anda depara yeltendi sonrasında camiye sığındığını gördüm.
    aradan 5 dakika geçmeden bir polis aracı içindeki 4 polis memuru ile sanırım beni etkisiz hale getirmek amacıyla olay yerine gelmişti. galiba şikayet edilmiştim.
    polislerden biri,
    “bırak elindekini ne yapıyorsun burada” dedi.
    pozisyon itibariyla içinde bulunduğum durumun izahını yapacak kelimeleri sıralamam o an mümkün değildi ve..
    “badem yiyorum” demekle yetindim.

    polisler ilk şoku atlattıktan sonra durumu anlatmam ile birlikte benim aslında normal bir insan olduğuma ya da en azından hayatımın bir döneminde olabileceğime kanaat getirdiler. ben de bir avuç badem verdim aslan parçalarına dünyalar benim oldu. gittim yattım.

  • bi halttan haberi olmayan dangozlar toplanmış üfürüyorlar. bir tanesi de boykot çağrısı yapmış ahahah. hayatım o turların potansiyel müşteri kitlesi sen değilsin zaten, yabancı gruplar.

    bu fiyatlar senelerdir pek değişmedi. fiyatlar euro üzerinden belirlenir, euro üzerinden sunulur. hatta son yıllarda euro üzerinden kademeli bir şekilde ucuzladı bile. eskiden 140-150 euro olan uçuşlar şimdi 100 euro civarında. ama türk lirası değer kaybettikçe o fiyat 300 de olur, 600 de olur. sen de burdan bik bik edersin.

    gelelim fiyatlandırma sisteminin nasıl çalıştığına. balon işi esasen bir ekstrem spordur ve oldukça maliyetlidir. her bir balonun uçuşu kalabalık bir ekip tarafından gerçekleştirilir. ekip ne kadar tecrübeliyse o kadar güvenle uçarsınız. tecrübeli ve kaliteli personel siz beyaz yakalılar gibi aylık 3000 tl'ye çalışmaz, maliyetlidir. balon dediğiniz şey de en nihayetinde belirli güvenlik standartlarını taşıması gereken malzemeden üretilir. o da pahalıdır. örneğin üzerinde şirket logosu taşıyan sıfır balon almak isterseniz yaklaşık 150-200 bin euro civarında bir parayı ödemek durumundasınız. bir şirketin ticari faaliyet gösterebilmesi için en az 5 balona sahip olması gerektiğini düşünürseniz sadece balonlar için yaklaşık 1 milyon euro civarında bir yatırım maliyeti var. bu maliyeti ikinci el ve logosuz balonlar kullanarak biraz aşağı çekebilirsiniz ama çoğu firmada böyle bir durum yoktur. bakın daha yatırılması gereken teminat ve harçlardan bahsetmedim bile.

    ikinci olarak sigorta konusu. bu ekstrem spor kapsamında bir aktivite olduğu için hayvani sigortalar yapılır. biz şurada 1000 tl'lik trafik sigortasından yaka silkiyoruz, varın siz düşünün bu sigortaların bedellerini.

    üçüncüsü ise iş modeli. bu turlara müşteri sağlama kanalı çoğunlukla acente-rehber ya da acente-otel şeklindedir. müşteriler çoğu zaman bunlar tarafından bulunur. ve bunlara ciddi komisyonlar ödenir. çünkü bir rehber ve acente tek seferde 40 müşteri birden gönderir. bir otel bir günde buna yakın sayıda müşteri bağlayabilir. o yüzden hiç kimsenin senin gibi münferitlere ihtiyacı yoktur.

    2018 yılı itibariyle otel, acente, rehber vb aracıların balon firmasına ödediği kişi başı ücret 90 euro yani 450 türk lirası civarında. üstüne de piyasa tarafından yazılı olmayan bir anlaşma ile belirlenmiş bir pay koyarlar ve müşteriye satarlar. aradaki farkı da komisyon olarak alırlar. balon firmaları çoğu zaman münferit müşteriye daha düşük fiyat vermez. çünkü 2 tane dingile tur satabilmek için asıl müşteri kaynağı olan aracıların işine taş koymak istemez.

    bütün bunların yanısıra balon dediğiniz şey her mevsim ve her hava koşulunda uçabilen bir şey değil. kışın müşteri olmaz, uçmaz. rüzgar çıkar uçmaz. hatta sabah son dakika da sert rüzgar başlar parasını kredi kartıyla tahsil ettiği tüm müşterilere bir de elden nakit geri ödeme yapar. hem güvenlik hem de maddi riski yüksektir. işletme giderleri yüksektir. yılda uçuş yapabileceği gün sayısı sınırlıdır.

    kısacası bu tür aktiviteler lüks aktivitedir. herkes yapsın diye düzenlenmez. paran varsa uçarsın. yoksa sabah 6'da kalkar fotoğrafını çekersin. paran yetmiyorsa balon şirketine kızacağına önce seni üç kuruş parayla çalıştıran patrona sonra da cebindeki parayı euro'nun 5'te birine eşitleyen hükümete kız.

    edit: aradan 4 yıl geçmiş. burada yazdığım bazı şeyler aynı kalırken, bazı şeyler de kökten değişmiş. 2022 yılındaki güncel durumu okumak isterseniz sizi şuraya alalım: (bkz: #135214806)

  • bira şişesi kapağının içinde plastik bir parça vardır.

    --- spoiler ---

    çoğu hafta pazar günü bile çalışan ve madalyaları koyacak yer bulamayan ben, dünyanın öbür ucundaki proje ortağına, whatsapp aracılığyla işle ilgili bir şey sordum. gelen cevap bir kasa bira fotoğrafıydı. çünkü günlerden cumartesiydi.

    --- spoiler ---

    o lastik parçaya, conta denir.
    o kapağa da, contalı kapak!