hesabın var mı? giriş yap

  • çok zor bir durumu yaşayan insandır.

    ne bileyim hüzünleniyorsun, duygulanıyorsun vs. ama bunları kimseyle konuşamıyorsun. aslında konuşmak istesem de anlatamıyorum, insanları kendi dertlerimle bunaltmayı zaten sevmiyorum. kendi kendine cevap bulamadığın şeyler için başkalarından cevap beklemek zaten saçma geliyor. ama bir yerde birikiyor, atamıyorsun içinden. bir de ben optimist bir insanım, bu durumda daha da zorlaşıyor. hem hüzünlü olup hem mutlu olmaya çalışmak çok zor.

  • 10 aralık 2016 beşiktaş patlamasıda canını yitiren daha 19 yaşında gencecik bir çocuk. ülkeyi yönetenlerin ona layık gördüğü isimsiz bir ölü değil o. bir ismi var, bir ailesi var, bir hikayesi var. hayatının baharında kopardılar onu bu hayattan. geçen sene tıp fakültesini kazanmıştı, büyüyüp doktor olacaktı. artık olamayacak.
    bu son 1 yılda patlamalarda hayatını kaybeden 2. tanıdığım oluyor. siz gerçekten de sadece tanımadığınız insanlar ölecek sanıyor olabilirsiniz, ama tanıdığınız insanlar da ölecek. alışmayın, alıştırmayın. öfkenizi azaltmayın.

  • "ulan peyami safanın yazdığı 100 sayfalık romanı 5tl ye aldım bizim muhtarın yazdığı tek sayfalık ikamet kağıdını 3 tl ye. demek kitap yazsa milyarlar istiyecek pezevenk"

  • bir garip oyuncu.

    eğer bir ülkede,

    bir bilim insanı/ öğretmen/ mühendis/işçi

    (gelen yoğun istek üzerine bu düzeltmeyi gerekli gördük, çünkü burada amaç emeğinin karşılığını alamayan insanlardan bahsetmek idi)

    aylık maaşı ile kıt kanaat geçiniyorken,

    her hangi bir dizi oyuncusu, 2 milyon dolar isteyebiliyorsa her hangi bir reklam başına,

    o ülkede ciddi sorunlar var demektir...

    sustum.

    ---- ekleme ---:

    "dünya üzerinde hiç bir bilim insanı, popüler aktristten daha fazla para almıyor" , diyerek kendi üstün mü üstün zeka seviyelerini ortaya döken ve böylelikle de "evet ben biliyorum ama sen bilmiyorsun. çünkü sen gerizekalısın" diyen 5 yaşındakileri görmüş olduk yine yeniden..

    adam dünden hakarete aç zaten. tey allam. iyi peki, yazalım biz de.

    benim umurumda değil, dünya üzerindeki oyuncuların ne kadar maaş aldığı, benim kapitalist sever, patronların sömürüsünden zevk alan arkadaşım. çarklarda kaybolmuşsun, anladık. çıkmışsın bana hiç tanımadığın ve tanısan belki de nefret edeceğin bir kadını, ölümüne savunuyorsun. neden? çünkü ben, bilim insanının (yani emeğinin karşılığını hiç alamayan insanların) yerlerde süründüğünü söyledim, aldığı ülkemin maaşı ile. yalan değil iken üstelik. şu kadının, bir reklam başına 2 milyon dolar istemesi anormal ya da bizim açımızdan bir mallık sorunsalı değil. ama benim çıkıp, bir bilim insanını savunmam gerizekalılık, öyle mi? gördük senin de parlayan gözlerini...aferin sana...

    ne çok seveni varmış bu pis düzenin. aynen devam edin o vakit bu yolda.

    su katılmamış tikiler sizi...

    ------ ekleme yeniden ----:

    eleştirmenin de bir adabı varmış... sen, çıkıp milyonlar adına, "eşitlik ve adalet" diyen birisine, "geri zekalı" diyeceksin, (çünkü beren saat' i eleştiriyor diye.. neden? çünkü bu oyuncu kızımız , 2 milyon dolar istiyor bir reklam başına, zerre utanmadan ! bak sen ! ) direkt yorumunda. sonra da adaptan bahsedeceksin, öyle mi canım kardeşim ? pardon ama, ülkenin çoğunluğu açlık sınırının altında geziniyor bu ülkede. aç gözünü biraz, bak etrafına.

  • aslına bakarsanız, adam da o hareketi yapacağının farkında değil.

    ilk vurduğunda balona, normalde balonun uzaklaşması gerekirdi.

    balon dizine doğru gelince, röveşeta kaçınılmaz olmuş.

    bence balon suçlu.

    müzik ile daha bir güzel olmuş. buyrun!

    edit: imlâ

    edit 2: video bağlantısı ekleme.

  • harikulade bir ses, enfes bir şarkıcı, arkansas’ın tezenesi.

    abd’nin arkansas eyaletinde 1932 yılında dünyaya geldi. çocukluk yıllarında maddi durumları iyi değildi. ailesi geçimini tarımla sağlıyordu. kendisi de küçük yaşta pamuk tarlasında çalışarak başladı. tam bir adanalı şarkıcı hikayesi bizdeki.

    12 yaşına geldiğinde ilk gitarına sahip oldu. pamuk tarlasından arta kalan zamanlarda gitarıyla vakit geçiriyordu. annesi johnny’deki yeteneği farketti ve ona bir gitar hocası buldu. gitar hocası derslerin bu kabiliyetli çocuğun doğal yeteneğine zarar vereceğini düşünmeye başladı. ve onun serbest olarak çalışmaya devam etmesinin daha iyi olacağını düşünerek dersleri bıraktı.

    günler geçerken hayatının dönüm noktalarından olan kötü bir olay yaşandı. kardeşi jack ile atölyede bir iş yapmaları gerekiyordu. jack dikkatsiz olduğu bir anda atölyedeki elektrikli testere kazası yaşayarak hayatını kaybetti. jonny bu olaydan etkilendi. bu olayı sırtında ömrü boyunca taşıdı. babası olayla ilgili hep johnny’i suçladı. neden bir şeyler yapamadım pişmanlığı da hep oldu.

    1950 yılında askerliğini yapmak için teksas’a geldi. aslında askerlik babasının kötü laflarlarından kaçmak için bir fırsattı. teksas’ta ilk eşi olan vivian liberto ile tanıştı. daha sonra görev yeri olan almanya’ya gitti. askerliği bittikten sonra vivian ile evlenen johnny’nin haliyle para kazanması gerekiyordu. belli bir zaman evleri kapı kapı dolaşıp süpürge satmaya çalıştı. abisinin arkadaşlarıyla amatör bir müzik grubu kurdu. eşi johnny’nin daha düzgün bir iş yapmasını istediğinden bu durumdan memnun değildi.

    cash ve arkadaşları zamanla bir yerde sahne almaya başladılar. arkadaşları bir plak şirketine gitmeleri gerektiğini konuşuyorlardı. elvis presley’i keşfeden ve adını duyurmaya başlaya sun records’un sahibi sam philips’in yanına gitmeye karar verdiler. cash ve arkadaşları sam’in karşısında performanslarını sergilediler. jonny’nin sesi ve karizması yapımcının dikkatini çekmişti. ancak yaptıkları müzik yapımcının pek hoşuna gitmemişti. grup daha sonra iki yeni parçayla sam’in karşısına çıktı. johnny cash “cry cry cry” parçalarını seslendirdi. sam philips’in bu sefer şarkıları da beğendi ve ilk anlaşma yapıldı. johnny cash ve arkadaşları 1955’te cry cry cry ve hey porter kayıtlarıyla profesyonel müzik dünyasına girmiş oldular.

    sun records şirketinden albüm çıkartan johnny cash folson prison blues ile listeleri zorladı. asıl zirveyi gördüğü şarkı ise i walk the line oldu. şarkı country listelerinde 43 hafta zirvede kaldı. iki milyonun üzerinde satış yaptı.

    johnny cash artık sun records’un elvis presley, jerry lee lewis ve carl perkins ile birlikte milyon dolarlık dörtlüsünden birisiydi artık.

    california’ya taşınan cash konserler, kayıtlar nedeniyle aylardır eve gelemediği oluyordu. bu süreçte amfetamin ve barbiturat bağımlılığı artmıştı. sonucunda vivian liberto olan evlilikleri 1966’da sona ermişti. 1967’de june carter ile evlendi. bu dönemde yazdığı ring of fire klasikleri arasına girdi.

    1969 yılında the johnny cash show adıyla bir program yaptı.

    johnny cash o dönemlerde mahkumların koşullarından memnun değildi. folsom hapishanesinde bir konser ayarlandı. johnny cash at folsom adıyla kayda alınan bu konserin albümü 2 grammy ödülü almış olup tüm zamanların en iyi konser albümlerinden biri kabul edilir.

    dönem değiştikçe country ve blues albümleri yerlerini hiphop ve grunge tarzı müziğe bıraktı. modern döneme ayak uydurabileceğini johnny cash tek gitarla kaydettiği geleneksel amerikan parçalarını seslendirdiği “american recordings” büyük ses getirdi ve bir grammy kazandı.
    solitary man

    2003’e gelindiğinde johnny cash çok sevdiği eşini kaybetmişti. bu ölüm onu sarstı. eşinin vasiyetiyle kalan tüm konserlerini tamamladı. ancak eşinin ölümünden dört ay sonra 12 eylül 2003’te vefat etti. son yaptığı parça ise hurt’tı.

    rick rubin johnny cash’in god’s gonna cut you şarkısını tekrar düzenledi. şarkının klibinde kanye west, chris rock, bono, travis baker, jay z, jonny depp gibi bir çok ünlü yer aldı. müzik ve hollywood dünyası kendisine teşekkürlerini sundu böylece.

    johnny cash ve eşinin kendilerine canlandıran joaquin phoenix ve reese witherspoon’u bizzat seçtikleri, jonny cash’in hayatını anlatan walk the line filmi oscar’a aday olmuş bir filmdir.

  • rock müzik dinleyicisinde şöyle bir tavır gözlemlerim ben. bu adamı ortamlarda çalınınca severek dinleriz de düzgün bir müzisyen muamelesi yapmayız. eric clapton tanrıdır ama chris rea handiyse asansör müziği yapmaktadır. itiraf edeyim, ben de bu ruh hali içinde idim. halbuki biraz düşününce bu adamın da asgari bir saygıyı hakettiği noktasına vardım. diyeceğim, chris rea iyidir. dinleyiniz, dinlettiriniz.

  • bir makina, bir elektronik bir de bilgisayar muhendisi otomobil ile yolculuk ediyorlarmis. otomobil issiz bir yolda ariza yapmis. makina muhendisi atlamis;
    -kesin motordandir ben bir bakayim.
    orasina burasına bakmis motorun, ama bir ise yaramamis.
    ardindan elektronik muhendisinin aklina sorunun elektrik aksamindan olabilecegi gelmis. oda uzunca bir sure kurcalamis arabanin biyerlerini ama nafile. sonunda kimsenin yapacak biseyi kalmayinca bilgisayar muhendisi caresiz bir ifadeyle;
    - bence bi inip tekrar binelim...

  • ben de bu konuda mükkemmmel bir örnekle karşınıza çıkmak isterim. yıllar yılı ne tokalar, çoraplar, çamaşırlar, çakmaklar kaybettim, hiç de şaşırmadım. yalnız itiraf etmeliyim ki buzdolabının sebzeliğinin kaybolması, aziz dostlarım, zihnimi bir soru işareti yağmuruna maruz bırakmıştı. buzdolabının sebzeliği yahu, cidden ilginç.