ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
hatay'daki yıkık bina müteahhitinin savunması
-
o atom bombasini senin gotune sokup patlatmak lazim
4 bira ve çerez alıp eve girmek
-
(bkz: 17 gün boyunca alkol satışının yasaklanması)
4x7+5=33tl
6.4.2017
4×10+10=50tl
14.10.2018
4×12+14=62tl
20.09.2019
4×12+16=64tl
21.04.2020
4x13.75+20=75tl
13.01.2021
4x15+20=80tl
04.04.2021
4x22.25+22.5=111.5tl
04.01.2022
4x30+30=150tl
01.06.2022
4x40+40=200tl
05.01.2023
edit: bira tabi ki kutu carlsberg olarak alınmıştır.
evrenin merkezi
-
yoktur.
dilim döndüğünce açıklamaya çalışayım.
önce iki boyutlu varlıklar hayal edeceğiz ve bunları bir kürenin üzerine yerleştireceğiz. sonra da bu indirgenmiş modele bir boyut daha ekleyip mevcut evren modeline geçiş yapacağız.
diyelim ki bizler iki boyutluyuz. çok çok büyük bir kürenin yüzeyine hapsolmuş haldeyiz. sadece x ve y eksenleri var. bir de zaman ekseni olarak t var. iki cam arasına sıkıştırılmış yaprak gibi düşünelim kendimizi ve külleten bütün varlıkları. veya bu durumumuzu, superman 3 filmindeki iki boyutlu hücrelere hapsedilmiş psikopat tipler gibi de düşünebiliriz. bu küre bizim evrenimiz. küre o kadar büyük ki kürenin yüzeyinde bulunduğumuz konumdan baktığımızda ufuk diye bir şey görmüyoruz. ışık da iki boyuta hapsolmuş durumda. yani doğrusal bir lazer ışını tuttuğumuzda dümdüz ilerliyor diye görüyoruz. bir süre sonra teknolojimiz gelişiyor ve ışığın çekim kuvveti ile eğildiğini keşfediyoruz. yani dümdüz ilerlediğini sandığımız o ışık hüzmesi kürenin merkezindeki çekim kuvveti sayesinde bir eğri çiziyor. kürenin yüzeyine mahkum halde iki boyutlu canlılar olduğumuz için üçüncü boyutta yaşamanın nasıl bir şey olabileceğini tasavvur etmemiz mümkün değil. böyle bir zihinsel egzersiz fiziksel kapasitemizi aşıyor. bu iki boyutlu evrenimize dair gözlemlerimizden biri de ışık hüzmelerini hangi yöne gönderirsek gönderelim eşit mesafelerin ölçülmesi. kürenin etrafında tam tur atabilmiş değiliz. böyle bir şey, fiziksel kapasitemizin çok çok üzerinde. hatta bırakın tam turu, küre yüzeyinin sadece çok küçük bir noktacık kadar kiriş/kesit bölgesini algılayabiliyoruz. öte yandan şayet fiziksel kapasitemiz elverse, gönderdiğimiz ışık hüzmesinin arkamızdan dolanıp, magellan'ın dünya turu gibi başlangıç noktasına varacağını gözlemleyebileceğiz. yani iki boyutlu varlıkların o kısıtlanmış hallerini ancak üç boyutta yaşayan birileri dışarıdan gözlemleyerek anlayabilir. iki boyutlu modelimiz bu şekilde.
[ek/not/edit: iki boyutlu bir evrene dair harikulade bir kurgu için (bkz: flatland)]
gelelim üç boyutlu modele, yani içinde yaşadığımız mevcut evrene. x, y ve z boyutlarımız var. ve bir de t dediğimiz zaman boyutu var. ne olursa olsun, bu boyutlara hapsedilmiş haldeyiz. mevcut üç boyutlu evrenimizde tıpkı bir kürenin yüzeyinde yaşayan iki boyutlu kardeşlerimizde olduğu gibi bir eğrilme/kavis/curvature var ama bunu algılamamız mümkün değil. bir ışık hüzmesi gönderdiğimizde arkamızdan dolanıp başlangıç noktasına geri dönecek. ama evrenimiz o kadar büyük ki bunu gözlemlemek fiziksel kapasitemizi aşıyor. birincisi ömrümüz yetmiyor. ikincisi de aynen iki boyutlu kardeşlerimizin üçüncü z boyutunda ayağa kalkmalarının mümkün olmaması gibi bizim de "üç boyutlu küre yüzeyi"nin dışına çıkıp nasıl bir üç boyutlu yüzeye mahkum olduğumuzu görmemiz imkansız. nasıl bir kısıtlama içinde olduğumuzu ancak ve sadece iki boyutlu indirgenmiş model ile mukayese yaparak ve beceriksizce (çünkü fiziksel olarak kısıtlıyız) bir mukayese yaparak algılamaya çalışabiliriz. elimizden başka bir şey gelmez. bugün vardığımız teknolojik düzey bize ışığın kütle çekim kuvveti ile birlikte büküldüğünü gösteriyor; bu olgu, üç boyutlu evrenin "küresel" (özellikle tırnak içinde yazdım) yapısını tahayyül edebilmek için bir yardımcı ipucu olabilir.
bu yüzden evrenin herhangi bir merkezi yok işte. evrende her nokta evren denen üç boyutlu yüzeyin merkezidir.
bu muydu teşekkürün ey vanlı kardeşim
-
havaalanı yapıp yüksekova'daki dağılımı görse hepten kayışları koparacak akp'li sözü.
sana vurana sen de vur diyen ebeveyn
-
once kendini koru,
sonra ogretmenine soyle,
baktin devam ediyor, sen de vur yumrugu agzinin ortasina.
bu siralama bence en iyisi.
digiturk
coronavirus'ü abartan tipler
-
ben yas olarak bu hastalik karsisinda bagisiklik sistemimin yeterli olacagini dusunuyorum ve kendim icin cekinmiyorum ancak bana bulasirsa bulastirabilecegim yaslilar,bagisiklik olarak zayif durumda olan insanlar,kanser tedavisi sonrasi korunmasiz bir halde olan hastalar ya da kronik rahatsizliklari olan insanlari dusundugum icin ciddiye aliyorum. siz de ciddiye alin amina koyduklarim.
sigara içenler kokuyor yalanı
-
sigara içen kişi hissetmediği için olmadığını düşündüğü kokudur. koku alma duyuları zamanla körelir, tat alma duyusu gibi.
sigarayı 3 gün bırak nevresim takımlarına kadar her şeyi yakarsın, yıkamak bile kesmez, öyle nefretlik bir kokudur.
yaşanmak istenen film ilişkisi tipi
-
(bkz: up)
öğretmen öğrenci diyalogları
-
yazılı sırasında;
- oğlum, arkadaşına soracağına bana sorsana.
- hocam, üçü ne buldunuz?
22 mart 2021 fenerbahçe'nin attığı tweet
-
fb'nin twitter hesabindan atilan tweet. bu donemde bu aciklamayi yapabilmek. helal olsun!!
not: belirtmek gereksiz ama yine de belirteyim, aboubakarspor...
https://twitter.com/…hce/status/1373978367255572485
edit: gördüğüm kadarıyla bu fb’nin kadın haklarına yönelik ilk açıklaması değil. heforshe’ye katılan, bu konulara önem veren bir yönetim anlayışı var. o yüzden önünüze gelen(ya da daha doğrusu işinize gelmeyen) herşeyi “siyaset yapmasın” sığlığına sokmayın.