hesabın var mı? giriş yap

  • 1986 yılında antalya’da bir komiseri öldürerek "katiller kulübü"ne katılan süleyman aktaş, akıl hastası olduğu gerekçesiyle beş yıllığına akıl hastanesine gönderildi. aktaş’ın tek’de elektrik teknisyenliği yaptığı dönemde 30.000 voltluk elektriğe kapılarak akli dengesini yitirdiği iddia ediliyordu.taburcu edildikten sonra memleketi denizli’nin bozkurt ilçesinin çambaşı köyüne yerleşti. aradan geçen üç yılın ardından adam öldürme dürtüleri tekrar hareket geçti ve köyden dört kişiyi öldürdü. ancak bu sefer yeni bir stil bulmuş, kurbanlarını kafalarına ve gözlerine çivi çakarak öldürmüştü. tekrar manisa ruh ve sinir hastalıkları hastanesi’ne kaldırılan çivici, yakalandıktan sonra polise verdiği ifadede "çivi görünce dayanamıyorum, insanların kafalarına çakasım geliyor" demiş ve bir süre sonra hastaneden kaçtığında köy nüfusu, korkup kaçan insanlardan dolayı bin beş yüzlerden beş yüzlere kadar düşmüştü. çambaşı halkının nüfusu ancak, süleyman aktaş’ın taburcu edileceği korkusuyla, hakkında 2000 yılında verilen "ömrünün sonuna kadar gözetim altında tutulmalıdır" raporundan sonra eski sayısına ulaştı.

  • başlık:kaçakus elektrikus

    1.kürt mitolojisinde tanrı.

    kürtçe (bkz: revok kehre) kürt mitolojisinde en önemli tanrıdır. kürtlere özgü en spesifik kültürlerden birisi olan kaçak elektrik kullanmayı başlatan ilk kürtlerden birisidir. elektrik trafolarının tanrısıdır. molotof tanrısı (bkz: molotofus) ve özgürlük tanrıçası (bkz: herus bijeyus)'un oğludur. halay tanrıçası (bkz: şemmameus)'un kocasıdır. (bkz: inşaat tanrısı ameleus), kaçakus'un oğludur.

    en bilinen özelliği her yerden elektrik kaçırabiliyor olmasıdır. bazı efsaneye göre; mardin'den edirne'ye kadar kaçak elektrik çekmiştir.

    tedaş tarafından öldürülen ve sürekli rejenerasyona uğrayan kaçakus elektrikus, bir nevi ölümsüzdür.

  • trafiğe taktım bugün. sırayla tüm şehirler yazılacak buraya. orduda araba kullananla, mersinde araba kullanan zihniyet aynı.
    genel mantık şu şekilde.
    1) ben gideyim de trafik ne olursa olsun.
    2) acelem olmasa bile en hızlı şekilde gitmeliyim. mümkün olduğunca durmadan, frene basmadan gitmeliyim.
    3) benden hızlı veya benden yavaş giden herkes aptal.
    4) tüm noktalarda geçiş hakkı bana ait.
    5) eğer durmam gerekiyorsa madde 2 iptal. iki dakika beklesinler ne aceleleri var.
    6) araba kullanmayan herkes(motorlular dahil) ezik. bu yüzden onlara yol verilmez, öncelik araba kullananların.
    7) sinyal, yol ayrımı öncesi doğru şeride geçme vs. sadece vakit kaybettirir. bunları yapanlar acemidir, ustalar kafasını kullanır.
    8) ben hangi şeritte, hangi hızda gidiyorsam trafik ona göre akmalı. ben en solda 40la gidiyorsam benim sağım 30, onun sağı 20 şeklinde herkes hızını ayarlamalı.

  • bozulmuş olan bir şarabı tespit önemlidir. özellikle ülkemizde şarap yıllandırma konusundaki yanlış bilgiler sebebi ile sık sık şaraplar bozulmakta, ziyan olmaktadır. (bkz: #25009677)

    bir şarabın nasıl bozulabileceğini konuşursak; genellikle güneş alan bir yerde ve hava sıcaksa bir şarap bir ay içerisinde bozulabilmekte. ayrıca yıllandırmaya uygun olmayan bir şarabı uzun bir süre bekletmek de en yaygın olarak kullanılan şarap bozma metodlarından.

    peki şarabın bozulup bozulmadığını nasıl anlayabiliriz? genellikle kırmızı şaraplar ile münasebetim olması sebebiyle sadece onlardan bahsetmem daha doğru olur; önce kadehe sadece bir parmak kadar şarap koyun, iyi ışıklandırılmış düz beyaz zemin üzerinde kadehi yatırarak şarabın rengine bakın (bu işlem şarabın yaşını tahmin etmede de kullanılır ama bu başka bir yazının konusu), nasıl bir şarap olursa olsun renk parlak canlı kırmızı olmalıdır. eğer renkte hafif bir kiremit kahverengiliği algılıyorsanız, ve şarabın rengi biraz donuklaşmışsa, şarap muhtemelen bozulmuştur. ayrıca şarabın içerisinde bozulma durumunda parçacıklar da görürsünüz fakat dikkat, normal sağlıklı şaraplarda da üzümün muhteviyatı sebebiyle bu çökeltiler olabilir. ayrıca şarabı kokladığınızda burnunuz hafif bozulmuş bir koku algılayabilir, ama burası biraz tecrübe gerektirebilir. ve elbette son test, şarabın tadına bakmaktır! bozulmuş bir şarabı bozuk tadıyla da algılayabilirsiniz.

  • arkasına ;) koyulan her söz buna dahildir. konu ne olursa olsun fark etmez. örnek;

    " bazı atomlar bağ kurmak için elektron alışverişinde bulunurken, bazıları da son yörüngelerindeki elektronları ortak kullanırlar ;) "

    tez yazarken kullanılacak sözleri bile adeta bir facebook statüsü gibi gösterir.

  • toki başkanının dengi kiptaş* genel müdürüdür. bir genel müdürlük bir büyükşehir belediye başkanına resmî yazı yazarken arz eder*. hele ki istanbul büyükşehir belediye başkanı bu adam. toki başkanı maçası yerse bir akpartili büyükşehir belediye başkanına laf yetiştirmeye kalksın bakalım ne yapıyorlar. herkes astını üstünü bilecek, haddini bilecek. derdi varsa toki başkanının, çevre şehircilik bakanına arz etsin, sayın bakan bağlansın imamoğlu’nun yayınına. imamoğlu haklıdır. daha devletin hangi kademesi hangi kademesine denk, kim kime cevap verebilir, kim kimle yazışabilir, haberi olmayan zırcahiller de moderatörlük peşinde koşmasın, haddini bilsin.

    not: başlığı da imamoğlu’nun haddini bilmez sözcü tv ve bir genel müdüre had bildirmesi, olarak değiştirin.

    politik doğruculuk, sjw’lik, lakaytlık, küstahlık, haddini bilmezlik yüzünden ne ast kaldı ne üst kaldı ne disiplin kaldı ne düzen kaldı, ayaklar baş oldu bu memlekette. yeter artık!

  • şike yaptığı ortaya çıktığı sezon fenerbahçe puan silme cezası alırsa yarıştan kopmasın diye 34 lig maçında alınan puanlar yarım sayılıp, sene sonunda ekstradan 6 maç yaptırıldı. sonrasında bu ligde bir daha play-off oynandı mı? hayır.

    2011-2012 sezonunun ortasında etik kurulunun demirören tarafından ayar çekilmiş hali bile "şike yoktur" diyemeyince, küme düşme olmasın diye 58. madde bir gecede kimseye sormadan etmeden değiştirildi. ceza alınırsa çekilmesin diye de "erteleme" gibi saçma sapan bir kural eklendi disiplin yönetmeliğine.

    fenerbahçe avrupa'dan 2 yıl men cezası aldı diye yabancı sınırında kısıtlamaya gidildi. "asla kuralda değişiklik yapılamaz, bir kişi bile itiraz etse sıkıntı yaşarız" diye galatasaray'ın itirazları yok sayıldı. ertesi sezon fenerbahçe diego'yu alınca ve cristian'ı göndermekte sorun yaşayınca ne oldu? birden bire tribünde oturacak +1 kontenjanı geldi. kimseye sorulmadı.

    bu ülkede başta federasyonun şimdiki başkanının zamanında başkanı olduğu takım olmak üzere defalarca "kontrat dondurma" diye bir işlem yapıldı uzun süre sakatlanan yabancı futbolcular için. bundan fenerbahçe edu ile, beşiktaş delgado ile yararlandı mesela. ancak galatasaray'ın futbolcusu bruma sezonu kapattığında kendisi için "kontrat dondurma gibi bir uygulamamız yok, kendisinin kontratını feshedin, sonra yeniden imzalarsınız" gibi akıllar verildi.

    son 4 yılda başımıza gelen şu 4 örnek dahi kuralların kimin lehine değiştirildiğini kanıtlıyor sanırım. hala burada dallamalar gelip algı yönetmeye çalışıyor. "sizin fare yakaladığınız kadar..." diye bir laf vardır bildin mi?

  • telefonunu yer atması gözlerden kaçmamıştır.

    nice insanlar tanıyorum ki ; ekranı çizildi diye depresyona girip psikolağa giden, telefon yere düşerken onunla beraber uçuruma atlayan ve belki de telefonu için canını veren...

    helal olsun diyoruz...

  • gunesin merkezinde meydana gelen çekirdek tepkimelerinin oluşturduğu enerji, enerji hücreleri ya da füzyon hücreleri denilen mekanizmalarla taşınırlar yüzeye. bazen bu hücrecikler - gerçekte periyodik olarak - kitlenirler ve milyarlaraca atom bombasına eşdeğer enerji girdaplar şeklinde yüzeye ulaşarak beraberinde yüzeyden kopardığı plazma ile birlikte korona'ya savrulur. savrulan bu maddeler güneş atmosferinde soğuduğu için dünyadan parlak fon üzerinde karanlık noktacıklar olarak gözükürler (bkz: günes lekeleri) ve çoğunlukla az bir kısmı uzaya saçılırken büyük oranda yıldıza geri dönerler.
    enerji yeterince fazlaysa girdap, beraberinde taşıdığı maddeyi güneşin kütleçekiminden kurtarır ve milyarlarca tonluk madde güneş rüzgarlarını oluşturmak üzere gezegenler arası uzaya doğru savrulur. elektron, proton ve benzeri parçacıklardan mütevellit akıntı dünya'ya varınca manyetosfer tarafından durdurulur kısmen, lakin bu koruma uyduları oldukları yerde tutmaya ve dünya yüzeyindeki elektromanyetik sinyallerin içeriklerini korumaya yetmez .

    güneş patlaması gerçekte tüm bu aktivilerin adı iken pratikte aktivitelerin arttığı zamanları anlatmak için kullanılır olmuştur.