hesabın var mı? giriş yap

  • 1965-75 doneminde cekilen yesilcam melodramlarinda bas erkek oyuncu olarak gormeye alistigimiz kartal tibet in, bu filmleri lead etmekte ve olay orgusunun yaratilarak filmde temponun kurulmasinda oynadigi en kritik rol obsesif bir sekilde yanlis anlama adami olmasidir

    denilebilir ki bir yanlis anlama adami olarak kartal tibet usta olmasa idi yesilcam melodramlari denen turden bahsedilemezdi
    kartal tibet usulu yanlis anlama sureci ise ozetle soyle tanimlanabilir:

    1- oncelikle kartal tibet ile sevgili/ es olan kisi - muhtemelen hulya kocyigit ya da filiz akin- filmde bas kotu kisiyi oynamakta olan erkek tarafindan tecavuz ya da tacize ugramakta iken gorulur

    2-hemen akabinde sevgili/ esin yaptigi hic bir izahat aciklama kesinlikle dinlenmeyerek
    -dunyanin en adi, en asagilik, en igrenc mahlugusun senn !!! defol bu evden!!
    ne istedin bu güzel insanlardannn.!! bu guzel yuvayi bir dakika daha kirlettmeeaa!! defoll!! - seklinde carnihas bir sekilde feryat edilir

    3-sevgili/ es evden kovulduktan sonra -varsa- cocuga annesinin öldüğü mutlaka soylenir

    4- 8-10 yil boyunca yapilan tum olayi aciklama ve uzlasma girisimleri kesinlikle kalasca ve hirt bir sekilde reddedilir
    herkesin yilar boyunca iyice uzulmesi aglamasi dert sahibi olmasi saglanir

    5- oncelikle eski sevgili/ es olmak uzere bir kac kisinin saclarinin beyazlamasi gecen yillar boyunca gozetilecek ana amaclardan biridir

    6- arada korkutuk icilerek zilzurna bir sekilde
    -nnölduuu oooo!! nnnölduuu !! o yokk arrtikkk yokkk yokkkk niaaaa !!!
    - seklinde naralar atilir (bismillah)

    7- velhasil 15 20 sene gecip herkesin hayati mahvolduktan uzuntuden bir kac kisi felc gecirdikten ve saclar iyice beyazladiktan sonra bos bir anda yapilan aciklama dinlenir ve -hay allah oyle mi yanlis anlamisim- gibi tuhaf bir sekilde olaylar ve film bitirilir

    *(ki ee iyi ama neden bunca kan bunca gozyasi demek kalir seyirciye)

  • birinin hayatının değişmesine vesile olduğunuzu görmek bu detaylardan biridir;

    bundan yıllar önce, ben henüz 18 yaşında bir üniversite öğrencisiyken, her zaman gittiğim kuaföre saçlarımı boyatmaya gittim. kuaförüm dünya tatlısı bir insandı, saçımı boyadı ve "sen dur burda ben bir markete gidip geleceğim" dedi ve gitti. birkaç dakika sonra içeri orta yaşlı bir kadın ve genç bir kız girdi, maddi durumlarının çok kötü olduğu her hallerinden belliydi. genç kızın annesi bozuk türkçesi ile bana; "bütün çevre kuaförleri gezdik, çırak lazım mı diye soruyoruz tek tek, kızım iş öğrensin istiyorum, kendini kurtarsın istiyorum ama hiçbirine lazım değilmiş son olarak buraya geldik, inşallah artık bu kapıda yüzümüze kapanmaz" dedi. biraz daha sohbet ettik, kadının en büyük çocuğu buraya getirdiği 16 yaşındaki kızıymış, 3 çocuğu daha varmış ve eşi iki yıl önce vefat etmiş, eşi vefat ettikten sonra kızı okulu bırakıp açıktan devam etmiş ve çeşitli işlerle para kazanmaya çalışmış.

    hikayeleri beni oldukça üzdü ve "yarın sabah gelip başlasın" dedim. onların gözlerindeki o sevinç yıllar geçmesine rağmen hafızamdan hiç silinmedi. ama bir sorun vardı, bir başkasının iş yerine ondan habersiz bir eleman almıştım, sonuçta kuaförüm beni ne kadar severse sevsin onun sadece müşterisiydim. eğer kuaförüm kabul etmezse yarın o genç kız geldiğinde çok daha fazla üzülecekti. bu yüzden o gelmeden planlar yapıp gerekirse ailemden aldığım harçlığın bir kısmını düzenli olarak ona verip, çırağına harçlık olarak vermesini teklif edecektim.

    kuaförüm geldiğinde, nasıl bir tepki vereceğini tahayyül edemeden, konuya direkt "ben buraya bir çırak aldım" diye girdim. şaka yaptığımı düşündü ve gülmeye başladı, ciddi olduğumu anlayınca "olmaz! hırlı mıdır hırsız mıdır bilemem" dedi. ben yalvarmaya ve durumlarının çok kötü olduğundan bahsetmeye devam ettim. sonunda orta yol olarak en azından 15 gün benim hatrım için denemesini teklif ettim. kabul etti ve boynuna sarıldım. sonra elemanından inanılmaz memnun kaldı ve onu kuaförlük okullarına gönderip, bütün sertifikaları almasını sağladı. 3 sene daha o kuaföre gitmeye devam ettim. o kız orada inanılmaz güzel işler başarıyordu ve ben gördükçe mutlu oluyordum. sonra oradan ayrıldım ve bir daha gidemedim.

    bugün fön çektirmek için bilmediğim bir semtte alelade bir kuaför aramaya başladım ve büyük güzel bir kuaför salonu gördüm. kapıdan içeri girdiğimde o yıllar önce gördüğüm küçük kız karşımda duruyordu, durup bana bakakaldı, ben tanıdı mı acaba diye düşünürken boynuma sarıldı ve "sayende" dedi. gözlerim doldu, kuaför salonu onunmuş, iki kardeşini üniversitede okutuyormuş. bütün gün ağzım kulaklarımda gezdim. hayır efendim! fönü beleşe getirdiğim için değil tabi, küçük bir çabamın güzel şeylere vesile olduğunu gördüğüm için.

  • çok zengin olmasına rağmen emlak vergisi vermemek adına evde kalmayıp ucuz ve varoş hotellerde yaşamını sürdürmüş, her gün aynı siyah elbiseyi giymiş insan. bu kadın o kadar cimriymiş ki dediklerine göre elbisesinin yalnızca alt kısmını, yani yerle temas ederek kirlenen kısmını arada bir temizlermiş. sebebi de sabuna para vermek istememesiymiş.

    ned adındaki oğlu dizini sakatlayınca para vermemek için tedavisi yaptrmamış, daha sonra doktorlar kangren olması yüzünden çocuğun bacağını kesmek zorunda kalmışlar.

    hetty green 81 yaşındayken marketteki bir satıcı ile 1 şişe sütün fiyatı için tartışmaya girişmiş. kadın o kadar sinirlenmiş ki kalbi buna dayanamamış ve kalp krizi geçirip orada ölüvermiş.

    sonra ne mi olmuş? ned giden bacağının intikamını alırcasına miras kalan tüm parayı partilerde, tatillerde ve pahalı mücevheratlarda harcamış.

  • siyasi içerikli bir entry girdikten hemen sonra yanarsa insanı tedirgin eder. çünkü birileri size laflar hazırlamıştır.

  • ne yazık ki aynı zamanda birçok öğretiyi yerle bir eden kazanımlardır:

    * kimseye hak ettiğinden fazla değer verme,
    * her önüne gelenin yarasına merhem olmaya kalkma,
    * inanmış görün ama her an tetikte ol,
    * güçlünün yanında yer al,
    * hayatın merkezine kendine koy.