ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
ikea'da beğendiği mobilyayı marangoza yaptıran tip
-
ikea'daki malin aynisini ikea'dan ucuza ozel yaptiriyorsa, marangozun adresini ve telefonunu ihtiyaci olana vermeli. su anda istanbul'da es kaza marangoza isin dussun, basit bir raf yaptiracak olsan "abi mumkun degil 500'un alti olmaz" modunda adamlar. ikea dizayn'ini ikea'dan ucuza yaptiramazsin. bu kadar basit.
facebook'un bitmiş olması
-
elli yas ustu amca ve teyzelerin kazandigi savasin neticesidir.
3 polisin bıçaklı saldırgana arabayı kaptırması
-
amerikada yaşansa bir şarjör kurşun yemişti ve şu an valhalada at sürüyor olurdu.
nijerya'da yakılıp taşlanarak öldürülen kadın
-
afganistan ve pakistan'dan sonra sınır kapılarının sonuna kadar açılacağı bir milleti daha keşfetmiş olduk. ey nijeryalılar siz de gelin bir siz eksiksiniz bu ortadoğu bok çukurunda.
kavga ederken altına sıçan kız
-
beyazlidan beklerken siyahlidan cikmasi buyuk supriz oldu ama..
2 haziran 2021 dolar kuru
-
rte tokenidir, konuştukça pumplanmaktadır.
de'lerin yazılışına takmış güruh
-
odamı yeşile boyamış.
o damı yeşile boyamış.
o, damı yeşile boyamış.
o da mı yeşile boyamış?
yukarıdaki 4 cümlenin anlamı da aynı diyorsanız benim daha söyleyecek bir şeyim yok. de/da, noktalama işaretleri, her ne geliyorsa aklınıza dilde olmasının bir nedeni var işte, niye kullanmamak için bahane üretiliyor anlamıyorum!
sinema tarihindeki en büyük spoiler
-
(bkz: yenilmezler)
sözlükçülerin şu an ihtiyacı olan şey
-
şarj ale
inception
-
açılış sahnesinde kıyıya vurmuş di caprio hakkında arkamda oturan yurdum genç kızının yaptıgı yorumu aynen aktarıyorum:
"canım benimmm ölmemiş işte titanic batıncaaaa!!"
seyfi dursunoğlu
-
az önce erol evgin'e verdiği cevapla kopartmış isim:
e.e.- dediklerin yayınlanmıyor ki bip seyfi. (ritim tutarak) bip bip seyfi bip seyfi
s.d.- dişlerin gidince de s.k seyfi dersin.
yaran sevgili diyalogları
-
-alo aşkım napıyosun
+sağol hayatım iyiyim, evde televizyon seyrediyorum. sen napıosun?
-sen de karı gibi ne oturuyorsun evde anlamıyorum ki...
+birazdan çıkacam zaten arkadaşlarla ya
-kim kim?
+ercan, kamil, ufuk, behzat...
-kesin bi bok yiyeceksiniz erkek erkeğe siz. ne yapmaya nereye gidiyorsunuz bu saatte?
+kızlar da var hayatım
-ne işin var ben yokken kızların arasında senin ha???
+yok öyle değil hayatım, yani bizim arkadaşların sevgilileri falan, boşta kız yok yani
-o daha kötü ya, ne işin var onlar çift sen tek..
+onlar sorun etmiyor ki...
-sen niye etmiyorsun?
+lan ben niye edeyim?
-hoşuna gidiyor galiba...
+sende gel...
-ben gelemem!
+lan o zaman ne yapayım.. manyak mısın?!
-ne biçim konuşuyorsun sen yaaa? kavga çıkarmakta üstüne yok! nereye gidersen git, beni ilgilendirmez...
+tamam o zaman
-nereye gidiyorsun?
+allah belamı versin, bi yere gitmiyorum evde oturacam..
-otur zaten evde karı gibi
+.....
-sana diyorum orda mısın?
lübbey köyü
-
acayip bir atmosfere sahip olan terk edilmiş köy.
bozdağ eteklerinde, çam ağaçlarıyla kaplı yollardan geçilerek ulaşılan, yemyeşil bir vadiye kurulmuş köy. 30 yıldır ise göç vere vere hayalet köye dönüşmüş.
köyün yolu yakınlardaki baraj inşaatı sebebiyle çakıl, toz kaplı. ödemiş'ten sonra mesafe kısa olsa da biraz vakit alıyor ulaşmak.
köyde yaşayan 5-6 kişi kalmış. bunlardan birine rastladım köyde dolaşırken. yaşlıca bir teyze. geceleri çok tenha oluyor buralar, korkuyorum dedi. diyemedim ki gündüzü zaten fazlasıyla tenha teyzecim.
evlerin çoğu bakımsızlık ve yalnızlıktan yıkık, viran. ama hala çok güzeller. taş-ahşap karışımı doğal, geleneksel mimarileri ile güzel bir manzaraya sahip.
yolu ödemiş tarafına düşen olursa, çıkıp gezmelerini tavsiye edebilirim. ilginç bir deneyim olacağına eminim.