ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
24 saatte 33 koyunu hamile bırakan koç
-
ingiltere'nin northamptonshire yöresinden bir yiğit. hayvanlar aleminin kazanovası. bir de manitalara ulaşmak için çitlerin üstünden falan atlamış.
adamsın randy!
http://www.sabah.com.tr/…e-33-koyunu-hamile-birakti
edit: üzerine düşündüm ve şöyle gerçekleştiğine karar verdim:
- aman allahım randy çok çekici. sanırım dayanamayıp vericem!
- ben de.
- ben de.
- ben de.
- bende! `:sürü psikolojisi esprisi yapmasam ölürdüm:/`
yanlış telaffuz edilen marka isimleri
-
(bkz: claire's) kleirz değil arkadaş ya, kıleersz.
istanbul'da yaşamak
-
bu şehirde dedeleriniz veya onların babaları akıllıca iş yapıp onlardan size, sizi diğer insanların önüne geçirtebilecek kadar bir taşınmaz miras bıraktıysa işte o zaman istanbul dünyanın en güzel şehri oluyor. ama siz dımdızlak kendi çabalarınızla bir şeyler yapmaya çalışıyorsanız da işte o zaman da bu şehrin kaosunda kaybolup gidiyorsunuz.
stockholm sendromu
-
bu sendroma adını veren olay 1973 yılında stockholm'deki başarısız bir soygun girişimi sonucu ortaya cıkmıştır. kreditbanken isimli bir bankayı soymaya kalkan soyguncular kuşatılınca bankada bulunan 4 kişiyi rehin almışlar ve altı gün boyunca direnmişlerdir. altı günü sonunda polis operasyonu sırasında rehineler kurtarılmaya aktif olarak direnmişlerdir. daha sonra ise soyguncular aleyhine tanıklık etmeyede yanaşmamışlardır hatta para toplayıp savunmalarına yardımcı olmuşlardır. bu olaydan sonra psikolojide benzer rehine-rehinci olaylarındaki yakınlaşmaları tanımlamak için kulanılan bir deyim haline gelmiştir.
eşinin sevgilisi tarafından öldürülen koca
-
kadin iki erkekten kolayca kurtulup yeni tokmakcisina dogru yelken acmistir.
yazik olmus kocasına.
empresyonizm ve ekspresyonizm arasındaki fark
-
kelime olarak birbirlerinin zıttı gibi görülseler de aslında fonetikte olduğu kadar kontrast kavramlar değildir bunlar. nesnel değil kişisel olmaları, gerçekleri değil o gerçeklerin algılanış biçimini ön plana çıkarmaları gibi yönlerden dolayı ikisi de avangard akımlar olarak doğmuşlardır. ekspresyonizm, bir bakıma empresyonizmin araladığı kapıyı açarak daha ileri taşımıştır.
ayrıldıkları noktalar ise özellikle şunlardır:
-empresyonistlerin teması genellikle doğa ve manzaradır.
-manzarayı onlarda uyandırdıkları duygu ve izlenimle çizerler ki adları bu yüzden izlenimcilerdir.
-resimler ekseriyetle fludur. bu yüzden resimleri daha çok bir manzaranın akılda kaldığı ya da rüyada görüldüğü hali gibidir.
-gerçeği tamamen değiştirmez, sadece biraz bozarlar. boyutlarla, biçimlerle vs. oynamazlar.
-ışıkla oynamayı severler.
-açık alanda çalıştıkları için resimlerinde kısa ve aceleyle atılmış darbeler görülür.
-ekspresyonistlerin belirgin bir teması yoktur.
-biçim bozma ve abartı elzemdir, estetik kaygıları bulunmaz.
-kalın çizgiler, patlayan renkler kullanırlar.
-çizdikleri subjeye değil, onun çağrışımıyla bir duygu ifade etmeye odaklanırlar. yani subjeyi fikirlerini anlatmak için araç olarak kullanırlar hatta bazen eserde bir subje olup olmadığı bile belli değildir.
-empresyonist eserler melankoli, özlem, yalnızlık gibi daha naif duygulardan beslenirken ekspresyonist eserlerde yıkım, bunalım, korku gibi uç duygular hakimdir. zaten ww1'in buhranıyla başlamış bir akımdır.
-çoğunlukla atölye işi olduklarından eserlerde daha özenli ve artistik darbeler görülür.
kadını bir tür sebze sanmak
-
bundan yıllar yıllar sonra, depeyi -ki artık birçokları "depeyi dede" demeye başlamıştı ona- doktorun yasakladığı rakısını çay bardağında hafif hafif yudumlarken, omzunda daha bugün boyamayı bitirdiği kayığının huzurlu yorgunluğu sızlarken,bi parça daha peynir atıp ağzına, sahilden yüzüne vuran rüzgara yan dönüp yanındaki kadının kırışıklıklarına baktı önce. devleşmiş göbeğini kaşıdı hafif hafif,uzamış beyaz sakallarında dolaştı elleri. hareketlerini izledi kadının, elleri hala narin diye düşündü...hala güzel gülümsüyor dedi kendi kendine. bak hep dudaklarının kenarıyla gözlerinin yanları kırışmış dedi,bu gülmekten oldu işte...bir ömür gülümsettin ya onu olum, derdin de oldu tasan da, kırdığın da oldu kırıldığın da, hem ağladın zırıl zırıl hem gözyaşlarını sildin onun...ama şimdi,hayatın sonlarına yaklaşırken, son nefesini vermeden topladığında hala artı çıkıyor ya...işte şimdi mutlusun dedi...şimdi mutlusun...konuşmaya başladı,sigaradan çatallaşmış sesiyle...
- bence patatessin sen. patates baskısı yapıyosun böyle.
- ?
- bi sarılınca şekil şekil izin çıkıyo ruhuma. sonra domatessin üstelik.
- ?
- neyin içine senden bi parça koysam güpgüzel oluyo birden, tadı sen veriyosun hep. bi de patlıcansın bence.
- ?
- kızdırıp ateşlere de atsam, karnından göğsünü yarıp içine dolmamı bekliyosun. ve taze fasulyesin sonra.
- ?
- minicik minicik yavruların çıktı içinden, her biri bi başka güzel. peki bi de marulsun desem?
- ?
- dışından bi başlayıp uzuuun uzuun içine doğru indikçe daha tatlılaşıyosun, en içinde, en derininde, en göbeğinde, en kimsenin bilmediği yerinde saklısın en güzel halinle.hem kerevizsin...
- ?
- anlamaz herkes öyle neden bayıldığımı sana. kimi burun kıvırır belki, kimi hiç sevmez seni. kimine göre dünyadaki en rezil şeysindir sen hatta...ama en çok nesin biliyo musun?
- ?
- pırasa'sın...çünkü ben en çok pırasayı severim..
devletin kasasındaki parayı sıfırlama derdindeler
-
gelen sıcak para 1 trilyon doların üzerinde . özel sektörle birlikte borç 500 milyar doların üzerinde . gelen sıcak parayı dengelemek için basılan para 2 trilyon tl nin üzerinde . toplanan vergi enflasyonist sistemin ürünü olarak hala %300 lere varıyor . ihracat altın , eoro , gümüş , bakır , petrol üzerinden eskinin 40 milyar doları ne ise hemen hemen o
imf ye borç vardı ama bugün imf nin temsil ettiği ülkelerin bankaları ki ermenistan dahil türkiyedeki kar eden her kuruluşun sahibi .
vatandaşın hane halkı toplam borcu ki yabancı bankalaradır bu rakam , 5 milyar dolardan 150 milyar dolara çıkmış . bunlar ekonomik göstergeler.
ortadoğuda ne kadar ülke varsa sınırlarını kapatmış bize. kuzey afrikada türk uçak ve gemilerine vur emri var ve yaptılar zaten .
ab tamamen askıya alınmış , vatandaşın güvenliği içler acısı. sınırımızda hem terör örgütleri cirit atıyor hem garip bir savaşın içindeyiz.
2 milyondan fazla yabancıyı maaşa bağlamışız . ülkede milyonlarca işsiz var ama yatırım yok . yalan söyleyen bir din adamı 1000 asgari ücretlinin maaşına arabaya biniyor ve utanmıyor .
yargının bağımsızlığı tamamen askıya alınmış ki açık açık da söylüyorlar.
bu rejim bildiğin hitler rejimi
defne samyeli'nin annesi
-
yılların emekçi gazetecisi.
mit tırları haberini yaptı diye vatan hainliğiyle suçlandı. yargılandı, 5 yıl 10 ay hapis cezası aldı. yetmedi, adliye önünde sukiaste uğradı.
yıllardır sorumluluk bilinciyle hem gazetecilik yap, hem de defne samyeli'ye anne ol.
helal sana koca yürekli insan!
türkiye'de kimse çalışmak istemiyor
-
yanlıştır.
doğrusu; türkiye'de kimse bu kadar ucuza çalışmak istemiyor.
kişinin hayali gerçekleşirken heyecan duyamaması
-
bir çeşit yaşarken ölmek...
bazen öyle şeyler yaşanır ki, en çok istediğiniz, yıllardır hayalini kurduğunuz şey gerçekleşirken bakmışsınız içinizde heyecan yok. yaşadıklarınızın, hayalinizle alakası olmasa bile kokusu, pusu size öyle bir sinmiş ki, sizi bir şekilde öldürmüş. eskiden düşüncesi bile heyecanlandırırken, birkaç gün sonra içinde olacağınız hayal su gibi üstünüzden akıyor. içinize geçmiyor, hücrelerinize işlemiyor.
1999 sonrası sigortalıların uğradığı haksızlık
-
haksızlık ve büyük rezalettir.
benden 3-4 yaş büyük biri benden 20 sene önce emekli oluyorsa, yemişim böyle adeleti.
bundan sonra oy moy yok.
kız arkadaşının saçlarını tarayan erkek
-
dedem babaannemin saçını hem tarar hem örerdi. o görüntü hiç silinmez hafızamdan. siyah beyaz bir fotoğraf karesi sanki. çok özledim sizi.
tanım: derin anlamlar yüklenebilecek hareketlerden bir tanesidir.