hesabın var mı? giriş yap

  • diyarbakırdan aldğım telefon şarjör çıktı

    1.az önce babamı aradım ve mermi bitti mnıskim konuşamadık, ödemeli tarıyorum şu an ama hıh açmıo :( beyler

  • iç savaşa değil, milli mücadeleye teşvik denir buna yazar arkadaş.

    yıldızlı not*:her kim ki türkiye cumhuriyeti'nin kuruluş esaslarına ters düşecek birtakım işler içerisinde bulunsun, o kişi ve kişiler hakkında gereken cevap akıllardaki şekilde tezahür edecek...

  • bitcoin pizza günü kutlu olsun

    “o pizza bugün 480 milyon 100 bin tl* değerinde…”

    18 mayıs 2010 tarihinde bitcointalk forumunda “laszlo” isimli kullanıcı, birkaç pizza için 10 bin bitcoin ödemek istediğini belirten bir mesaj yayınladı ve ev yapımı ya da herhangi bir pizzacıdan verilecek siparişi de kabul edebileceğini belirtti. sevdiği pizzaları da tarif etmeyi ihmal etmeyen laszlo, diğer kullanıcılardan gelecek cevapları beklemeye başladı. bir kaç kullanıcı ilgilenmiş olsa da pizzalarına kavuşamayan laszlo, nihayet 22 mayıs 2010 günü, 10bin bitcoin ile başarıyla pizza aldığını duyurdu.

    10 bin bitcoin karşılığında 2 adet pizzanın satın alındığı 22 mayıs 2010 tarihi ticari anlamda ilk bitcoin alışverişinin yapıldığı gün olarak kabul ediliyor ve her yıl “bitcoin pizza günü” olarak kutlanıyor. 2010 yılında alınan o pizzaların değeri ise bugün 470 milyon 300 bin tl…

    *10000 btc değeri 21 mayıs günü 15.00’deki anlık btc/tl fiyatından hesaplanmıştır.

    https://www.instagram.com/p/bxwiqj-atwa/

    #bitcoinpizzagünü'nde 2 arkadaşını bu postun altına etiketleyen ilk 200 btcturk kullanıcısına, @dominospizzatr’den yapacağı min. 12.90 tl ve üzeri alışverişlerde geçerli orta boy cazip pizzalar + 1 lt coca-cola menü @btcturk'ten hediye!

  • parmenides'in durağan ve değişmez varlığına karşı, niteliksel değişme olarak oluşun gerçekliğini öne sürmüş olan antik yunan filozofu.

    bilgi bakımından, empirik ya da duygusal bilgiye hiç değer vermeyen herakleitos, gözlerin ve kulakların kötü tanıklar olduğunu öne sürerek, gerçek bir rasyonalizmin savunuculuğunu yapmıştır. çok şey bilmeye, ansiklopedik bir bilgiye karşı çıkan filozof, çok şey bilmenin akıllı olmayı öğretmediğini söylemişti. siyasi alanda, demokrasi karşıtı eğilimlerini, çoğunluk geniş halk yığınlarına karşı duyduğu nefretle birleştiren ve "bir kişinin, yetkin biriyse eğer, kendisi için, on bin kişiden daha değerli olduğunu " söyleyen herakleitos'un metafiziğin en önemli tezi, hiç kuşku yok ki, çatışma ve savaşın her şeyin babası olduğu düşüncesindeydi. ona göre, karşıtların savaşı, varlık ya da oluşun tek ve en önemli koşuludur. zira bu savaş olmasaydı, hiç birşey var olmayacaktı. bundan dolayı, varlıkların doğuş ya da varlığa gelişi, birbirlerine karşıt olan ve dolayısıyla birbirlerini varlıkta tutan karşıtların çatışmasında bağlıdır.

    onun varlık öğretisinin ikinci tezi ise, her şeyin birliğini ortaya koyar. birlik, tıpkı iyonyalı düşünürlerde olduğu gibi, evrenin ilk maddesinden, evrendeki her şeyin kendisinden doğduğu maddi tözden meydana gelir. bu birliği ateşte bulan herakleitos'a göre, ateş, örneğin yoğunlaştığı zaman, nemli hale gelir ve basınç altında suya dönüşür. su donduğu zaman ise, toprak olup çıkar. onun ilk madde olarak ateşi seçmesi, daha çok ondaki oluşu, değişme ve birlikten çokluğa geçiş sürecini en iyi, yakarak ve yıkarak yaşayan ateş ifade ettiği için önem taşır.

    herakleitos birliğin olduğu kadar, çokluğun da hakkını veren bir filozoftur. başka bir deyişle o monist bir filozof olduğu kadar, aynı zamanda bir çokluk filozofuydu. onun çokluk filozofu olmasını mümkün kılan şey ise, oluşu ön plana çıkartmış olmasıydı. herakleitos'a göre, çokluk ya da karşıtlar olmaksızın, varlık ya da oluş olamaz. o, bir yandan da çokluğun birliğine dayandığını söylemekteydi. bundan dolayı, çokluk olmadan birlik, birlik olmadan da çokluk olamaz. evren, aynı zamanda hem bir ve hem de çoktur; bu da oluşla ifade edilir.

    birlikten çokluğa geçiş ve oluş sürecini, ateşle ve dolayısıyla akış düşüncesiyle ifade eden herakleitos'ta bu, onun varlık görüşünün üçüncü temel tezini meydana getirdi: şeylerin sürekli akışı, her şeyin akmakta oluşu, evrenle ilgili en önemli doğrudur. ona göre, evrende kalıcılık ve durağanlık yoktu; her şey değişmekte, yakarak, yıkarak yaşamaktaydı.

    herakleitos kendisinden önceki filozofların boşu boşuna evrende kalıcılık ve süreklilik aradıklarını, oysa evrende kalıcılık bulunmayıp, mutlak bir değişmenin söz konusu olduğunu öne sürmüştü. nehir akıp gittiği için, aynı nehre iki kez giremeyeceğimizi belirten herakleitos'a göre, evrende hiçbir nesne, nesnellerin hiç bir özelliği yoktur ki, değişmeden kalsın. her şey bir başka şeyin yıkımı ve ölümü sayesinde varlığa gelmekte ve daha sonra yok olup gitmektedir. evrendeki tüm öğeler arasında sürekli bir çatışma ve savaş hali vardır ve değişmeyen tek şey, bu değişme halinin sonucu olan kozmik denge durumudur.

    kaynak:

    ahmet arslan, ilkçağ felsefesi tarihi
    léon robin, la pensée grecque
    eduard zeller, grek felsefesi tarihi

  • ceyrek kampanyasi oldugu icin tutmaz.

    sesege'ye takma imkanim olsa tam takarim.

  • istanbul'da sene 2005 veya 2006. rahmet enişteyle notere gittik. evde yaşlı var, vekalet işlemleri için eve getireceğiz noteri. noter eniştenin kafasındaki kasketi görünce "bu ne böyle? gavur icadı şapka takmışsın" diye azarladı. sonrasında ise gavur icadı bilgisayarından çıkarttığı kağıtları ve gavur icadı tükenmez kalemini alıp, gavur icadı arabasına bindi. laf söylesen kelimeler kifayetsiz, siksen yetersiz.

  • kahve demlemenin kilit noktasıdır; zira demlemede kullandığınız tüm parametreler dengeli bir extraction'a (çözünmeye) hizmet eder ya da etmelidir. iyi demlenmiş bir kahve öncelikle ideal bir şekilde çözünmelidir (extract olmak). extraction kabaca; daha da küçük partiküllerin öğütülmüş kahve partiküllerinden su aracılığıyla koparılıp fincana ulaşabilmesini ifade eder. kahve dediğimiz bu çözelti bolca yağ ve asit içerir. doğru veya ideal çözünme verimi için % 18-22 arası değerler tavsiye edilir. bu da şu demek: aslında demlediğiniz kahvenin 5'te 1'i fincana ulaşmalıdır. 20 gram kahve kullandığınızı varsayarsak bunun yaklaşık 4 gramı o bulanık sıcak suyu oluşturmalıdır. o bulanık su da bizim ayıla bayıla içtiğimiz kahve oluyor, yani tanrıların içeceği! (bu arada oranlar espresso-türk kahvesi-filtre kahve gibi farklı klasmanlarda değişir. ben filtre kahveyi baz aldım).

    biliyorum konu sıkıcı o yüzden araya fun fact gireyim. 250ml'lik koca bir fincan filtre kahvenizin sadece %1.5'u kahve. yani geri kalan bildiğimiz su. dolayısıyla kahve demlerken seçtiğiniz su çok şeyi değiştirir. öncelikle; suyun içerisindeki kalsiyum ve magnezyum oranı önemli çünkü pozitif yüklü bu arkadaşlar negatif yüklü kahve partiküllerine bağlanarak onları fincana taşıyor. sudaki kalsiyum ve magnezyumun haddinden fazla olması ya da çok az olması da işleri zorlaştırır ama bu detaylar benim olmayan fizik-kimya dağarcığımın da ötesinde (sadece içiciyim). ama şunu ekleyelim ideal kahve için suyun 7.0ph değeri taşıması tavsiye ediliyor (nötr).

    öğütüm kalınlığı, su sıcaklığı, döküş hızı (ajitasyon), su-kahve oranı extraction'a etki eden diğer önemli parametreler ama bu detaylara girince bir kitap yazmak gerekiyor. o yüzden şimdilik atlıyorum.

    peki çözünme oranını nasıl hesaplarız? ev imkanlarıyla zor çünkü kahvedeki toplam çözünmüş katı madde (tds) tayinini yapan adına refraktör dediğimiz minik cihazın fiyatı yaklaşık 3000 lira. diyelim bu cihazınız var. formül şu olmalı:

    demlenmiş kahve (g) x tds (%) / öğütülmüş kahve (g) = çözünme verimi (%)
    ideal bir örnek verecek olursak = 36 g x %10 / 18 g = %20

    bu oran haddinden yüksek olursa kahvemiz aşırı-çözünmüş olur (over extraction). bu durumda kahvede bitter, yanık tatlar baskın olur. eğer çözünme yeterince gerçekleşmezse de kahvemiz az-çözünmüş (under extraction) oluyor. o zamanda asitler önden çözündüğünden kahvemiz ekşi ve çiğ hissettirir. bazı kahve dükkanları ekşi kahveyi "bunun asiti yüksek" diye size kakalamaya çalışacaktır, oyuna gelmeyin. ama hemen gaza da gelmeyin çünkü nitelikli kahve ağızda dengeli biçimde asidik hissettirmelidir. bu hissi canlılık ya da parlaklık olarak tanımlıyoruz ki iyi kahvede olmazsa olmazdır.

    kahve içmeden güne başlayamayan birçok arkadaş bunları kafaya takmıyor, bazen kıskanmıyor değilim.

  • edit: güzide bir yazarımızın başlığı başıma kalmış!

    bi defa olur anlarım. var çevremizde böyle bir iki istisna. ama yazdığın gibi "birkaç" defa başına geldiyse demek ki sen erkeklerin sana ilgi duymasına aç, arkadaşlarınla arandaki mesafeyi belirleyemeyen bir ilgi şeysisin (sansürlü). hoşuna gidiyor erkekleri kuyruğunda gezdirmek.

    "onun yerinde olsa ilişki için arkadaşlığı çöpe atmazmışmış "(yazarın direk cümlesinden alıntı). bayılıyorum bu evrenin merkezindeyim sanrısında olanlara. adam sevmiş alooo adam arkadaş başlamış ama sonra sevmiş ya." çok samimiydik, hep birlikteydik,herkes sevgili sanıyodu bizi" diyerek belli etmişin kendini. çocuk sana yürümüş sen de hayvan gibi anlamışsın durumu hoşuna gitmiş ses etmemişsin. çekip de bi kenara kardeş bak bende böyle bi durum yok ona göre dememişsin. napsın açıldıktan sonra hala peşinde gezip egona hava mı bassın?
    bir de böyle tipler var mk ya. reddeder. günlük ilgi istihkakını alamaz rahatsız olur. "hayırdır küs müyüz?". ya neyiz, ilgi arsızı dallama. kanka mı olalım? adam nasıl nefret ettiyse senden artık nerdeyse okulu bırakacakmış... başlık sahibi uyuz olduğum kız tipi. bak bak daha ben reddettim de ondan oldu diyor.

    fav sonrası edit: umut kardeşimize umut olalım!(bkz: #66869149)