ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
çanakkale jöleli kafayla kazanılmaz
-
tam disari cikma asamasinda oldugum ve anneme bi miktar jole sordugum anda karsima cikan talihsiz aciklama.
- al yavrum
- vazgectim anne, kilicimi getir bana.
mahmud efendi hazretlerinin büyük kerameti
-
"allah için yola çıkanı allah yolda bırakır mı?"
bildiğim kadarıyla peygamberin torunu çölden çıkamamış orada aç susuz ölmüştür.
demek ki allah için yola çıkmamış, allah yolunda olan yezid'miş çünkü yezid yolda kalmadı, her işi rast gitti.
edmund hillary
-
trekking turlarında, yurt dışı seyahatlerinde yüzlerce fotoğraf çekip hemen facebooka koyanları görünce aklıma hep edmund hillary'nin everestin zirvesinde kendi fotoğrafını çektirmemesi aklıma gelir. bizim idrak edemiyeceğimiz noktada bir mütevazilik ya da başka bir şey.
almanların mükemmel bir millet olması
-
çalışırken son derece disiplinli, kuralcı, ama eğlencede asla kural sınır tanımamalarından kaynaklanır.
bizde ise tam tersi amk çalışırken asla kural tanınmaz, iş eğlenceye geldi mi, kuralına göre eğlenmeye çalışırız, o yasak, bu günah vs. saçma sapan düğünlerimiz de buna güzel bir örnektir.
korsan film indirene hapis cezası
yeşil yandıktan sonra en erken korna çalma rekoru
-
yeşil yandıktan sonra önünde başka araba olmadığı halde kornaya basan taksiciye ise bu rekorun yanında bir de huni hediye edilir.
sabah insanları
-
ne kadar ileri gidebileceklerini merak ediyorum. sabah erken kalkıp, işe gitmeden biraz tenis oynayan, sonra duşunu alan insanlar var. o arada fırınlar da açılmış oluyor (!) taze ekmekle kahvaltısını ediyor, kahvaltı sonrası biraz gazete keyfi, sonra iş. ve bunu yapanlar öle ne yaptığını bilmeyen insanlar değil. misal, ne kadar ölçüdür bilmiyorum ama, aralarında ünlü holdinglerin üst düzey yöneticileri de var.
yanlış anlamayın, yargılamıyorum, her konuda kendimi kaynak eser zannetmiyorum. ama iddiam odur ki bu kadarı artık sabah insanı olmak falan değil. ne sabahı yahu? hangi sabah? bir önceki günün insanı bunlar.
okan bayülgen'in nusret gökçe'ye attığı tweet
-
şuan ekşi sözlük'e bakıp, gündem oldum mu lan acaba demiyorsa ben de hiçbir şey bilmiyorum.
sözlükçülerin karşılaştığı efsane yobazlıklar
-
istanbul'da sene 2005 veya 2006. rahmet enişteyle notere gittik. evde yaşlı var, vekalet işlemleri için eve getireceğiz noteri. noter eniştenin kafasındaki kasketi görünce "bu ne böyle? gavur icadı şapka takmışsın" diye azarladı. sonrasında ise gavur icadı bilgisayarından çıkarttığı kağıtları ve gavur icadı tükenmez kalemini alıp, gavur icadı arabasına bindi. laf söylesen kelimeler kifayetsiz, siksen yetersiz.
taksim'de çocuğunu tasmayla gezdiren anne
-
çocuğun daha rahat gezmesini iki koluyla daha rahat hareket etmesini sağlayan bir yandan da çocuk (bakın çocuk diyorum) olduğu için kontrolü kendinde tutan kadın hareketi. takılan tasma değildir bir kontrol mekanizmasıdır ama çocuk bebek aksesuarları konusunda kısıtlı bir bilgiye sahip olunca böyle ön yargılar çıkabiliyor.
bu sayede çocuk at gibi koşturabiliyor ilerleyebiliyor devamlı bir el dayanak ihtiyacı hissetmiyor, iki elini de rahatça kullanabiliyor ama sınırları daha olgun muhtemelen bir ebeveyn tarafından kontrol ediliyor. bebek aksesuarları asansöre itelediğiniz bebek arabası ve markalı biberondan ibaret değildir çok farklı aksesuarlar ve çok farklı çocuk yetiştirme yöntemleri mevcuttur. ama türkiye'de değil tabi.