hesabın var mı? giriş yap

  • geçen gün show tv'de odtu'deki sınıf arkadaşlarıyla söyleşi yapmışlar bu genç mecişının/illuşinistin... aman yarabbi. yok uğurlu sayın ne dedi, 7 dedim, sırtını açtı 7 dövmesi vardı, yok derste elinden ateş çıkardı, yok 07'imi büktü, yok mm binasındaki sinemadan dana sürüsü çıkardı, yok bozuk para istedi, verdim, havada tuttu, yok kayıtların ilk günü sisteme girebildi bilmem ne.

    işte bu çocuğun numarası bu dostlarım. bakın dikkat buyurun bu çocuk nereli? iranlı... işte türkiye böyle böyle iran oluyor. gördüğünüz gibi yılların bilim yuvası çökenek köyü'ne dönmüş. yarınlarımızın teminatı koskoca tasarım öğrencileri paramı aldı havada döndürdü, yok derste elini şıplattı ateş çıkardı diye dile gelmişler, konuşuyorlar. işte bu adamın asıl numarası bu... müspet bilimle yoğrulması gereken genç dimağlara sihiri ve büyüyü zerk etmek. çok da ileri geri konuşmak istemiyorum: sonuçta oğlanın gözü velfecir okuyor, duasını okur, sandalyesiz oturur pozisyonunda gezer dururum allah korusun. nihayetinde bilemiyorum da yani, o hali tavrı... ne bileyim... işinde iyi ve yetenekli bir çocuk belki ama milyonların önüne çıkarken bir traş olmaması... gerçekten bilemiyorum...bana güven vermiyor. yarın bir gün canlı yayında çelik kasadan muammer kaddafi'yi falan çıkarırsa bu oğlan, ondan sonra uğraş dur. hayır kaddafi bu, gel desen gelmez git desen gitmez çünkü.

  • 69 kez söylenmiş. 70. kez de söylenir. (bkz: juninho)

    lyon'da fransa liginde frikikten gol atmadığı takım yok adamın. sadece frikikten hepsini sıradan geçirmiş.

  • liseye başlayana kadar bütün notlarım 5ti. türkiyenin *en iyi fen liselerinden birinde okudum. türkiyenin en iyi üniversitelerinden birinde kimya, işletme, sanat tarihi okudum. yaptığım projeler hep en iyi oldu, en güzel planlama ve yönetimleri ben yaptım. modern hayatın insana sunduğu, bir ailenin çocuğuyla övünebileceği pek çok şeyi başardım.

    ama cahilim.

    okumadım, örneğin. ne rus edebiyatını, ne italyan klasiklerini okudum. yonetmen bilmem. foucault'yu yeni öğrendim, aya sofya'ya yeni gittim. balık tutmayı bilmem, balık temizlemeyi bilmem. yemek yapmayı bilirim ama bir sebze fidesi dikmişliğim yok. baraka yapmayı bilmem, tuğla örmeyi bilmem, taş dizmeyi bilmem, kerpiç karıştırmayı bilmem. yılın hangi vakti buğday ekilir, hangi vakti vakti hasat edilir bilmem. dağlık yerde yere tuz döksen akrep gelirmiş, bunu da bilmezdim. ateş nasıl yakılır bilmem. gözlerimiz kaç yaşında kırışır, saçlarımız kaç yaşında beyazlar bilmem. hamile insan kaç aylıkken midesi bulanır, ya da ayakkabılarını nasıl bağlarlar bilmem. bir bebek ne yer bilmem. sakız likörü nasıl yapılır, rakı nasıl yapılır, gar sabunu nasıl yapılır bilmem. turşu nasıl kurulur, onu da bilmem. reçel sevmem ama reçel nasıl kaynatılır bilmem. yoğurt, peynir nasıl yapılır, ekmek fırınları sabah kaçta açar, o denizdeki algler nasıl diş macunu kutucuklarına sığar bilmem. testi nasıl yapılır, kaç gün kurutulur bilmem. domates, patlıcan kurutmayı da bilmem. ormana dalsam, hangi mantar zehirlidir, hangisi yenir anlamam. yıldızlara bakarak da, yosunlara bakarak da yönümü bulmayı bilmem. güneş kreminin derideki radikalleri tutarak uv sonucu çıkan zararlı radikallerle eşleşmeyi önlediği için kanserden koruduğunu bilirim de, hangi çiçeklerin güneş sevdiğini bilmem.

    çok zaman harcamışız çünkü. değerli olduğunu düşündüğümüz şeylerle çok zaman harcamışız. öğrenmemişiz, öğrenmemiz engellenmiş. bir bilginin değeri, sınav sorusu olma ihtimaline göre belirlemiş. biz de cahil kalmışız.

    ekleme: eğer hala bu entrynin teorik bilgi eksikliğinden yazıldığını düşünüyorsanız, lütfen eleştirilerinizi kendinize saklayın. zira dünyada yoğurtdun sütten yapıldığını bilmeyen yoktur. fakat önemli olan o nokta değil, önemli olan modern zamanın pratiklerimizi ve önceliklerimizi değiştirmesi. ha bir de, bu entryi sevenlere naçizane tavsiyem, halikarnas balıkçısı-mavi sürgün'ü okuyun. mutlaka okuyun. işte o zaman beni, hayatı, denizleri daha iyi anlayacaksınız.

    adettendir, debe editi: (bkz: bostanıma dokunma)

  • ing. specialty coffee

    kahve tadımlarında 80 ila 100 puan arası almış, yüksek kaliteli ve üst sınıf kahveleri tanımlamak için kullanılır. yani aslında türk halkının daha aşina olduğu gourmet* kahve demektir. ne var ki hem türkiyede hem de dünyanın genelinde her önüne gelenin gourmet yada premium kelimelerini piyasaya çıkardıkları her ürünün üstüne yazması yada satarken bu şekilde pazarlaması sonucu bu 80 ve 100 puan arası alan kahvelere specialty coffee yani nitelikli kahve denmesine karar verilmiş, çok da iyi olmuş. zira bir bakıyorsun adam gourmet kahve satıyorum diye şirket kuruyor, sonra kalkıp tatsal açıdan doğru dürüst bir puanlama sistemi bile olmayan robusta kahve içeren harmanları dayayıp al sana gourmet diyor. negzel, ne hoş, ne kolay para..

    herhangi bir kahvenin nitelikli kahve sınıfına girebilmesi için, onlarca kahve tadımcısı tarafından tadılıp puanlanması ve neticede 80 ila 100 puan arası bir skor elde etmesi şarttır. size nitelikli kahve yada gourmet kahve sattığını söyleyen kişi yada şirketlerden satın aldığınız kahvenin puanlamasını bir sorun, hönk diyorlarsa (ki buyuk ihtimal diyeceklerdir) başka bir hedefe yönlenin.

    daha fazla bilgi için (bkz: scae) ve (bkz: scaa)

    edit: canlan yuvarlan

  • esmere güzel yakıştırmasını yapanlar bu kadınları gördükten sonra söylemiş olabilirler. yaşadıkları coğrafyanın hakim fenotipinin en güzel numuneleridir bunlar. genelleme yapmayı sevmesem de bir kaç tane istisnası dışında tanıdıklarım zeki, eğlenceli, dost canlısı, ve sadık kadınlardır. yoklukta zorlukta öyle terk edip de gitmezler. inanılmaz bakımlı ve kendine bakmayı baktırmasını iyi bilen kadınlardır. siyahın tonları, genellikle kumral bir yüzde estetik gerektirmeden en doğal güzellikte bu kadınlarla anlam kazanır. manzarasını izlemeye doyum olmaz. en belirgin hatları, kalem gibi kaşları, canlı canlı ve fer fer bakan gözleridir. ortadoğu'nun sert ve acımasız iklimi bu kadınların yüz hatlarını da keskinleştirmiştir, yuvarlak yüzlü ve kemersiz burunlusu azdır, çoğu da bu yüzden burnuna estetik yapar. ben keskin yüz hatları, kalem kaş, kömür göz ve belirgin elmacık kemikleri sevdiğimden,tüm bu özellikleri barındıran iran kadınları bana ayrı bir güzel gelirler.

  • üç kuruş maaş için üç kuruşluk insanların ağız kokusunu çeken genç bir kızın sonunda patlaması. insanları işlerinden nefret ettirerek çalıştırın, öfkelerine yenildikleri ilk anda da kaydedip işten attırın. yav ne kötü insanlarsınız.

  • o nasıl bi boğaz manzarası ben ankara'daki evimden daha iyi boğaz manzarası görebiliyorum..