hesabın var mı? giriş yap

  • gavur bunu da yapti dedirten, insanlari rahatlik budalasi yapma kabiliyeti olan, kullananlari sicak dusuncelere gark eden, hijyen saglama konusunda iddiali olan, japon yapimi yeni model tuvalettir. tuvalette japon devrimi imis ve de avrupa'ya ulasmismis.

    haber icin baglanti: http://www.radikal.com.tr/…11.03.2009&categoryid=79

    baglantiyi tiklayip okumaya usenenler ya da yorumlari gozden kacirabilecekler icin iki yorumu buraya derc ediyorum:

    generalduncan'in yorumu:

    japon ve avrupa tuvaletleri - 10/3/200921:15

    japonların yaptıkları bu tuvaletleri kullandım. kullandığım ilk modelde oturağın sağındaki kontrol panelinde (evet!) erkek ve kadın için farklı yıkama modları vardı. ayrıca su sıcaklığı ayarlanabiliyordu. diğer modelde bunlara ilaveten kurutma özelliği de mevcuttu. aynı saç kurutma makinesi gibi ama çepeçevre sıcak hava üfleyerek kurutuyor. fakat sifonu çekmeden önce kurutmaya basarsanız ortalığın pek de iyi kokmadığını söylemeliyim. her iki modelde de standart olarak uzaktan kumanda bulunuyordu (evet!). yalnız sifonları bizim alıştığımız şekilden uzaktı: arkaya eğiliyor ve borunun üzerindeki bir vanayı açıyorsunuz. bizim haznelerdeki kendi ağırlığıyla akan sudan çok daha şiddetli bir şekilde su püskürerek tuvaleti temizliyor. eklemem gereken şu var ki japonlar buna batı stili tuvalet diyorlar ve batılıların gelip gittiği yerlerde en az bir kabinde bundan bulunduruyorlar. japonların kendileri bu tuvaletleri tercih etmiyor. bizim alaturka tuvalete benzer, yere gömülü bir modeli arkası dönük çömelerek kullanıyorlar. sadece ön tarafta çişin ileri uzaklara sıçramaması için bir koruma bulunuyor. japon tuvaletlerinin bu ileri özelliklerinin bence en yararlı kısmı yakından tanıdığımız taharet musluğu. avrupa tuvaletlerinde bu bulunmuyor. bazı ülkelerde görülen bizet dedikleri ikinci bir yıkama klozeti de yoksa tamamen kuru olarak temizleniyorlar. tabi uygar oldukları için tuvalet kağıdı olmadığı zaman ellerini kullanma gibi bir iğrençlik yapmıyorlar. dolayısıyla bizim kullandığımızdan en az 2-3 misli fazla tuvalet kağıdı kullanıyorlar. japon teknolojik tuvaletlerini ithal etmek yerine sadece taharet musluğu olayını yaygınlaştırsalar bu tüketimi kolayca azaltabilirler çünkü temizliği kolaylaştıran esas etmen bu. kurutma ihtiyacı ikinci planda kalıyor.

    alican_s'in yorumu:

    japon işi tuvaletin potansiyel tehlikesi - 10/3/200920:45

    testislere sıcak hava üflenmesi, üreme hücrelerine zarar verebilir ve hücrelerde mutasyona yol açabilir. üreme organının vücudun dışında olmasının sebebi, spermlerin vücud ısına dayanamamasıdır. tuvalet kağıdından tasarruf edelim derken kısır olmamaya dikkat edelim!

  • adam özetle diyor ki,

    batılılar gelecek, çocuklarınızı öldürecek, kadınlarınıza ve sizi köle haline getirecek. bunun yerine bizi destekleyin, bütün bunları biz yapalım, yetmedi yanında da bir kilo fiyatına iki kilo bal verelim.

  • çocukluğundan beri her gün ağır antrenmanlar yapan siyahi bir futbolcuyu dövebileceğini zanneden malları açığa çıkarmıştır. keşke imkan olsa da teke tek bi bırakabilsek.

    daha sen o ayağını kaldırmadan adam seni hastanelik eder, pipetle çorba içip altına sıça sıça 1 sene yatarsın.

    edit: başlığın başıma kalmasından hoşlanmıyorum.

  • hayatim boyunca gosteri sanatlarina ilgi duydum.
    kendimi hep bir tiyatro sahnesinde ya da nefis bir filmde sahane bir performansla hayal ettim.
    kucuk bir ilkokul ogrencisiyken, okul koridorlarinda kollarindan cekilerek siniflara sokulup bir seyler anlatmam icin israr ederdi insanlar.
    bir keresinde bir sinifin onunde sadece durdugumu hatirliyorum ve onlarin katila katila guldugunu.
    ilk defa 4. sinifa giderken bir tiyatro oyunu icin ogretmenimin hic dusunmeden secmesi, sinif arkadasimin annesini canlandirmak filan, bunlar hep gulumseten detaylar olarak aklimda kaldi.
    iyi bir taklitciydim. hala, arkadaslarim herhangi bir sey izledikten sonra, telefonla arayip.
    "bak bunu iyi izle, senden de izlemek istiyoruz" derler.
    liseye giderken en buyuk hayalim konservatura gidip egitim almakti. ama ailem ve hatta sulalem yuzunden bu hayali gerceklestirmem mumkun degildi.
    oyle icimde patladi yani sahne hayali.
    seneler sonra kizimin okulunda hazirlanan, egitim amacli dans ve drama gosterisinde izledim ilk once arkadaslarimi.
    oldukca amator bir girisimdi ama ayni olcude buyuleyiciydi.
    sozlukten de ve yillarca ayni apartmanda komsuluk yaptigim bilge hatunu cok kiskandim mesela o gosteride izleyince.
    bir sonraki sene yine gerceklesecegini duyunca da biraz tereddutle ben de katildim.
    sifirdan basladik. aylarca on calisma koregrafi calistik gec saatlere kadar.
    gercekten butun yoruculuguna ragmen muthis bir duyguydu.
    ve sahne gunu geldi catti.
    yuzlerce insan karsisina cikacak olma heyecani, becerebilecek miyim korkusu ile..
    ve sahne !
    benim gosterimde; hayatin hizi, mekaniklesmesi insanin ama sonunda elimdeki kagittan okudugum insan oldugumuzu hatirlama ani...
    sadece kopan buyuk alkisi hatirliyorum.
    tabi ki, ozne degildim. zaten dans dramada ozne yok. bir butunun parcasisiniz. bir sorunun, bir cozumun.
    hayatimin en buyuk hayalini gerceklestirmistim. titreyerek ciktigim sahnede baktigimda isiklardan baska bir sey gormuyordum.
    ta ki kizimla birlikte selamlamaya ciktigimda salonda kopan alkis tufanina kadar.
    sanirim, gercek anlamda mutluluk buydu...

    sonra, oyun cikisi bir ogretmenimizin;
    -kizim sizinle tanismak istedi. bir turlu veli oldugunuza ikna edemedim.
    demesiydi o gece ve belki butun hayata yayilacak kuvvetteki gulumseten detay.

    hayatta her sey mumkun...

  • hayatım boyunca gördüğüm en büyük ahmaklığı anlatacağım.

    x bir firma beni aradı. onlara baştan x maaş alıyorum dengi ve üstünü veremeyecekseniz hiç oraya getirtmeyin dedim.

    ikitelli'ye kadar gittim. görüşme bitti işime döndüm. ertesi gün aradılar memnun kaldık vs sonunda maaşı teklif ettiler ufak çaplı şok yaşadım.

    en son sinirlendim ben size şu kadar maaş altında teklif ederseniz oraya çağırmayın demedim mi diye sordum. belki fikriniz değişir diye düşünmeden utanmadan cevap verdi.

    ağzıma geleni söyledim ve kapattım. gerçekten ik çalışanlarının büyük kısmından nefret ediyorum. bu kadar önemli bölüme böyle çapsız insanlar nasıl yerleşiyor aklım almıyor.

    not : böyle bir olay ile debeye girmek istemezdim.

    büdüt : ik personelleri umarım buraları okuyorlardır. çoğu insan ilgili bölümde çalışan arkadaşlardan inanılmaz şikayetçi

  • yeni stadını bitirmek üzere olan beşiktaşımızın ilk 5 hafta ortalığı yıkıp geçireceği sezon. 102 yasında dünyanın en yaşlı kulüp başkanı olma rekorunun haklı gururunu yaşayan aziz yıldırım galatasaray'a laf sokmaya devam edecek, galatasaray ise lucescu ile prensipte anlaşacaktır.