ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
kafe ve restoranlara 45 dakika sınırı getirilmesi
-
garson: beyefendi 5 dakikanız kaldı hızlı yerseniz sevinirim
müşteri: tabi hemen yiyip kalkıyorum(hamburgerden büyük bi ısırık alır)
sizin de gözünüzde canlanmadı di mi? bunun grisi yoktur siyah ya da beyazı vardır. restoranlar açıldığında bu yasağa riayet edilmeyeceiğini hepimiz biliyoruz. sorarlarsa 45 dk dersin ne olucak
karadeniz'de çay hasadını bilen genç yok
-
çay toplamayı bilen rizeli genç olarak gülümseyerek okuduğum boş açıklamadır.
istanbul'da yaşıyoruz, her sene annem daha çok politik nedenlerle (hiç sormayın bu kısmı) gidip gelir köye kendi keser 50 yaşına geldi hala devam ediyor.
geçen sene çocukluktan beri gitmediğim köye gittim hem gezi hem çay için.
bu çay toplama işi yapılacak iş değil onu anladım. bayırda ayakta zor durarak iki büklüm güneşin altında saatlerce çay kesmek, sonra sırtında bu çayı bayırdan yukarı taşımak adeta ölüm. hayır para da etmiyor değmiyor emeğine kesinlikle. bunu yapana kadar millet çok daha az emek harcayarak şehirde aynı parayı kazanıyor böyle olunca köyde hasat edilmeyen nice çaylık boş kalıyor. bakan millete laf edeceğine koşulları iyileştirsin, kimse tarım stratejik iş para kazanmasak da üretmek için köle gibi çalışalım demez.
14 haziran 2021 sedat peker tweet'i
-
içimin yağları eridi tweet’leri okuyunca. bu adamın yaşadığını öğrenince sevineceksin deseler “laan bırak” derdim halbuki. *
aziz sancar
-
sen bilimde çığır aç, geceni gündüzüne katıp çalış ve sonunda dünyanın en önemli sağlık sorunlarından birine çözüm bul, insanlığa katkı sağla ama sana gelen ilk soru kürt musun arap mısın olsun. ve bu soruya kızdığın için de tek yaptığı yemek içmek tuvalete gitmek gibi yaşamsal fonksiyonları gerçekleştirmek olan adamlar tarafından ırkçı diye yaftalan. insanların büyük bir kısmı gerizekalı. tüm kalbimle inanıyorum buna.
evde topuklu ayakkabı ile dolaşmak
yaran diyaloglar
-
iş arkadaşlarından biri ev alınca hep beraber hayırlı olsun'a gidilir. ortamda 60 yaşlarında bir adam ve yarı yaşındaki ikinci karısı da vardır. bir diğer arkadaşın 5-6 yaşlarındaki meraklı kızı ise herkesi tek tek sormaktadır, o kim, bu kim, senin adın ne, falan filan. meraklı ufaklık genç kadının yaşlı adamla evli olduğunu öğrenince sağa bakar, sola bakar, sonra soruyu yapıştırır:
- abla herkes kocasıyla evleniyor, sen neden babanla evlendin?
dayanamayıp kahkaha atmasaydım iyiydi, amca şimdi benden nefret ediyor sanırım.
konfor alanından çıkmaya cesaret edemeyen insan
-
insanı gelişmiş ülkede hissettiren tanımlar vardır. bunlardan birisi de "konfor alanı".
evine 2 ay maaş girmediğinde aç kalacak, bakın sıkıntı çekecek sorunlar yaşayacak demiyoruz burada "aç kalacak" diyoruz, kişilere hangi konfor alanından bahsediyorsunuz.
sevdiğim işi yaptım para kazandım, hobimi mesleğe çevirdim, birikimle bir start-up'a yatırım yaptım, sıkıcı 9-6 işimi bıraktım freelance çalışmaya başladım, memurluğu bıraktım küçük bir yerde kafe açtım falan fıstık... bunlar bu ülkede azınlık. yok mu? var ama senin aileden durumun yoksa kusura bakma da bokumu yaparsın bunları.
hepimiz diken üstündeyiz, hepimiz. diken üstünde olmadığımız bir gelecekte konuşuruz bu konfor alanından çıkmayı.
zengin semtlerin ortak özellikleri
-
çok fazla otobüs geçmiyor olması. gidin bakın bağcılara. 5 dakikada bir otobüs bulursunuz. ama bir tarabyaya, bir nişantaşına gidemezsiniz. iyi ki fakiriz yoksa saatlerce otobüs bekleyecektik asşdlaişsldi.
soma a.ş. işletmecisine 250 milyon tl ikramiye
-
şaka gibi ama değil
13 mayıs 2014 soma maden ocağı patlaması faciasından sonra işletmelerde iyileştirme yapılması için mecliste çalışmalar yapılmıştı.
yapılması gereken iyileştirmeler işverene fazladan külfet olduğu için bu parayı devlet bizim vergilerimizle ödeyecek. işverenin cebinden para çıkmayacak.
yani şu demek oluyor. devlet para ödemezse işveren o iyileştirmeyi yapmaz. kazalar, ölümler devam eder
chp'nin emekli ikramiyesi için kaynak nerede diye soranlara gelsin. işte devletin kaynaklarını böyle harcamazsanız herşey hallolur.
kaynak
benim vergimden bunlara giden her kuruş haram olsun.
sözlükçülerin en tuhaf takıntıları
-
marketlerde satılan şu 32'lik falan kocaman paketli tuvalet kağıtları var, onları satın alamıyorum. sanki her gören "oha lan, o nasıl bir sıçmak öyle" diye düşünecekmiş gibime geliyor, utanıyorum. ikililerden alıp çıkıyorum.
neden zorunlu kimya dersi tartışılmıyor
-
(bkz: aferin çok doğru düşünmüşsün)