hesabın var mı? giriş yap

  • var mısın yok musun izlerken "lan niye hep en alttaki 500.000'ler önce açılıyo, bi gün de aradaki bi 500.000'in açıldığını görmedim, vay canına lan" diye şaşırmak. saniyelik lan ama, alo saniyelik olm, olur öyle yani bence.

    edit: guijarra uyardı 500.000ler en alttan diil en üstten başlıyomuş açılmaya. ne desem bilemedim. çok komplike bi yarışma heralde bana göre.

  • görsel
    görsel
    görsel
    son zamanlarda bir olaya bu kadar üzüldüğümü hatırlamıyorum, sizi bu devletin memuru yapana da, sizi muhendis yapan üniversiteye de sizi yetiştiren aileye de lanet olsun.
    -ali gündüz 1986 ankara, iş müfettişi
    -semih soyalp, 1986 ankara. tai’de elektrik mühendisi.1 taksirli yaralama.
    -ilker karakaş, 1987 malatya, 2 suç kaydı var.
    benzer o.cocuklari aramızda geziyor.
    görsel

  • mevcut kamuoyu baskısına "30 yıldır bekliyoruz madeni açmak için.3-5 ay daha bekleriz." diyecek kadar açgözlülüğünü beyan eden birisi:
    https://twitter.com/…tatus/1376455908088287234?s=19

    herif çizgi film kötüsü gibi resmen.
    böyle klişe kötü tiplemesi olur ya,aklına çok kötü bir plan gelir hemen ardından pis bir sırıtışla ellerini ovuşturur ve kahkaha atmaya başlar.herif tam o klişe kötülük tiplemesinin vücut bulmuş hali.para hırsı gözünü öyle bir kör etmiş ki yansımasını söylem ve hareketlerine bakarak anlayacağın seviyede bir yozlaşmışlık.

  • şimdi bir atölyemiz olduğunu düşünelim. metal parçalar üretiyoruz. 1 tezgahımız var, tek başımıza çalışıyoruz. 1 firmadan sipariş alıyoruz. 1 tedarikçiyle çalışıyoruz. normal sıradan metal doğrama atölyesiyiz yani.

    her dönemki sipariş miktarımız belli. atıyorum eylül ayı için 1000 parça sipariş aldık. 1000 parça üretecek kadar hammadde alırız ve 1 ay içinde 1000 parça üretiriz. ayda 20 gün çalışıyorsak günde 50 parça üretiriz. ay sonunda elimizde 1000 parça olur, firmaya göndeririz. girdiler, sipariş büyüklüğü, çıktılar, dönemler, işgücü, maliyet vs. her şey zaten belli ve çok basit. bakkal gibi deftere notlar alarak bile yönetilebilir. bu girdileri, işgücünü, çıktıları yönetmesi için bu işin eğitimini almış birini çalıştırmamıza gerek yok.

    şimdi bir de büyük bir ilaç fabrikamız olduğunu düşünelim. aylık 20 milyon kutu ilaç üretip satıyoruz. onlarca farklı firma için yüzlerce farklı ilaç üretiyoruz. hepsinin hammaddelerini farklı farklı tedarikçilerden alıyoruz. her gün 15-20 tane tır yanaşıyor depoya. her gün bir sürü farklı hammadde çeşidi geliyor ve bunların tam zamanında ürün haline getirilip firmalara gönderilmesi gerekiyor. ki bu yazılan birkaç cümle bir fabrikadaki süreçlerin özetinin özeti bile olamayacak kadar basitleştirilmiş halidir.

    işte bu noktada arkadaşlarım bu karmaşık olayların yönetimi üzerine eğitim almış birilerini işe almanız gerekir. endüstri kelimesinin sanayi kelimesiyle eş anlamlı olduğunu düşünürseniz daha iyi kavrayabilirsiniz.

    yani endüstri mühendisliği, sanayi üretiminin çok büyük ölçekli hale gelmesi ve artık bir uzman tarafından yönetilme ihtiyacı oluşması sonucu ortaya çıkan bir mühendisliktir. üretim mühendisliği ya da üretim yönetimi mühendisliği olsaydı daha uygun olurdu.

  • öncelikle belirtmek zorundayım ki bahse konu olan mesaj kuvvetle muhtemel sadece benim için komik, pek yarmayacak sizi yani.

    ben 11 ve 9 yaşlarında 2 çocuğu olan, 34 yaşında bir kadınım. çocuklarımın arkadaşları arasında pek sevilirim. elimden geldiğince kendi çocuklarıma nasıl davranıyorsam, arkadaşlarına da öyle davranırım. karşımdakilere bebe muamelesi yapmam, adam yerine koyarım yani. bazen onlarla parka çıktığımda muhabbet ederiz, aramızda mesafeli bir samimiyet vardır...

    bu yıl çocuklar anneannelerinin yanında okula gidiyor. işsizim ben şu sıralar, bütün gün evde depresif depresif tek başıma oturuyorum. sadece kitap okuyup, sözlük kurcalıyorum. böyle zamanlarda içimden kimseyle konuşmak gelmez, ne telefona bakarım ne de kapıya... hoş banka, turkcell ve sigara bıraktırma merkezi dışında arayan da yok ya, neyse...

    çocuklarımın arkadaşlarından biri (onur diyelim adına) 10 yaşında, beni ekstra sever. böyle hafiften bir hayranlık besler. çocuklar evde olmasa da ara sıra kapıya gelip sohbet etmek ister. öyle havadan, sudan, derslerden, okuldan, can sıkıntısından falan bahseder kapıda, ben de dinlerim. ama şu son birkaç haftadır kapı çalındığında servise gelen apartman görevlisine bile kapıyı açasım yok. dolayısıyla gelen çalıp çalıp geri dönüyor. tabii onur da kapıyı çalıp çalıp geri dönüyor.

    bugün evde oturup yine dakikaları sayıyordum ki telefonuma bir mesaj geldi:

    gönderen: onur

    mesaj: naber:)

    len bu ne? fahriye abla gibi hissettim kendimi birden!

  • kendi elinle hazırladığı sözlük yazarı modelinin hışmına uğramış. yapma etme diyerek sözlüğü terk eden yüzlerce iyi yazarın arkasından el sallayıp, ''işimdeyim gücümdeyim'' modunda takılmıştı. nazmiye demirel'in söylediği gibi ''hayata tersinden bakan herkesin buluştuğu yer değil artık ekşi sözlük''. hayata tersinden az bir şey bakana dava açıldığı, ''sen sus lan denişik'' diye saldırıldığı yer.

    az bir şey uzun yazı okudu mu kafası karışan, türkiye'de ortalama hakim düşüncenin ötesinde bir şey duymak, okumak, dinlemek istemeyen insanların çoğunluk olduğu bir yer burası. onun içindir ki, kendi kurduğu platformda, 'her şey benim bilgim dahilinde' dediği sözlükte değil, bambaşka yerlerde otisabisinin yazılarının linkini paylaşıp bir anlamda o'nun savunmasını yapıyor.

    aslında o da ''denişik'' ve onun da susturulması lazım. şimdilik acun gibi kısa yoldan köşe dönmede rol modeli olduğu için idare ediliyor. yarın ne olur bilinmez.

  • olması gereken lise eğitimini almış her hangi bir insan evladının rahatlıkla cevaplayabileceği soru.

    lakin, bu ülkede doğa bilimleri öğretimi bile bile, özellikle, kasten verilmediği için antin kuntin fikirler uçuşur insanların kafasında.

    güneş yok olursa sırasıyla şunlar olur:

    (1) tüm güneş sistemi dağılır.
    güneşin yok olduğu anda güneşin etrafında dönen tüm cisimler son bulundukları yörünge noktasından geçen teğete yakın bir açıyla uzay boşluğunda düz bir hareketle yol almaya başlarlar. kuvvetle ihtimal, dönme tarafına doğru hafif bir sapma olur.

    ilgili müfredat konusu:
    (bkz: merkezkaç kuvveti)
    (bkz: yerçekimi)
    (bkz: newton kanunları)

    (2) dağılan gök cisimlerinin bir kısmı çarpışır
    elbette yörünge düzlemleri ve cisimlerin birbirine uzaklığı ile kütleleri etki edecektir buna. ama, hemen hepsi, yarısı ya da dörtte biri gibi bir şey söylemek sanırım olası değil. bir sürü simülasyon yapmak lazım. keza, ne kadar bir süre içinde olacağını da pek söyleyemeyiz.

    ilgili müfredat konusu:
    (bkz: yerçekimi)
    (bkz: newton kanunları)

    (3) dünya karanlığa gömülür
    güneş kaybolduktan yaklaşık 8 dakika sonra dünyada sadece yapay ışık kaynakları kalır ve dünya baka bir yıldızın yörüngesine giresiye kadar karanlığa gömülür.

    ilgili müfredat konusu:
    (bkz: ışık hızı)
    (bkz: güneş sistemi)

    (4) dünya soğur
    hemen soğumaz, zart diye donup kalmayız. zira, q=mc(d(t)) formülüne göre dünya mevcut ısısını hemen kaybetmez. kalıcı bir buzul çağına girmemiz dahi ayları alabilir.

    ilgili müfredat konusu:
    (bkz: ısı)