hesabın var mı? giriş yap

  • 230 köy ile dönemin en büyük aşiret ağalarından. devletin köylüye dağıttığı toprakları hilelerle üstüne geçiren, istanbul'da yaşayan aşiret mensuplarından da adam yollayıp vergi toplayan...

    çok büyük devrimci çok

    zamanın ötesinden gelen ekleme: aynı zamanda başöğretmendir. ee ne de olsa aşiretinin çocuklarını okula yollamayıp kendisi eğitirdi.

  • baslik: benim son başkanm ahmed necdet sezer

    `entry:`

    göreve geldiği ilk gün personel sayısını azalttı. mutfak masraflarını kendi cebinden ödedi.
    limuzin makam aracını reddetti.
    hacettepe hastanesine sivil araçla gidip sıra alarak muayene oldu.
    köşkte mesai düzeni uygulattırdı. saat 17 de guvenlik görevlileri hariç herkesin isi bırakmasını istedi
    cumhurbaşkanına tahsis edilen gocek ve florya ya hic gitmedi.7 yıl boyunca tatile çıkmadı.
    kırmızı ışıkta durdu. özel ziyarette benzin parasını cebinden ödedi .

    simdikilere baktığımda neler kacirdigimi çok iyi anlıyorum .benim son cumhurbaşkanm ahmed necdet sezerdir.

  • sermaye ve güç tarafında olanlar tarafından hiçbir zaman sevilmeyecek, her dönem hakkında kara propaganda ve çarpıtmalar yapılacak olsa da erdemli bir yönetim tarzını ve insani değerleri tanımlayan komün olduğu gerçeği hiçbir zaman değişmeyecektir... kuruluşu 1789'a dayanır.. 1830, 1848 ve 1871 sadece 1789'un devamıdır.. paris komunü ve onun getirdiği fikirler bugün hala emperyalistleri korkudan titretmektedir. üç kuruş için kan dökmekten çekinmeyen kan emiciler bugün hala daha maximilian robespierre'i kabuslarında görmektedirler.. zaten bütün bu karalama ve unutturma girişimleri de bu korkudandır. fakat tüm bunlara rağmen fransız ihtilalinin gerçek sahipleri olan "paris komünü" ve "maximilian robespierre" hiçbir zaman unutulmayacaktır. ölümlerinden yıllar sonra bile insanlık için geceyi aydınlatan bir parıltı olarak aydın zihinlerde yaşamaya devam edecekler..

  • tweet
    tıklamak istemeyenler için:"bize ne oldu?
    maske, mesafe konusunda birbirimize örnektik!"

    ben tanıyorum bu tavrı.
    tablo daha da ağırlaşacak ve şimdiden halka suç atma eğilimine gidiliyor.
    bu vaka artışlarında sebep okullar değil, bakın ben uyarmıştım diyecek.*
    dün de bir tweet attı ve böyle giderse ölüm sayıları 2 hafta içerisinde 4.000'i bulacak dedi. biz kırk kişiyiz, kırkımız da birbirimizi biliriz fahrettin.
    kimse halkı suçlayamaz. böyle bir şey söz konusu olamaz.
    sen ki birçok ülkenin kırmızı listesindesin. ve yine sen, hala deli gibi turistleri alıyorsun ülkene. sen ki halkını eve kapatıp, sonra turistlere çağrı yapan iktidarın mensubusun. sebep? turizm aksın yeter ki.
    milyonlarca aşısız mülteci var ülkee. ben mi aldım bu insanları ülkeye?
    bu risk teşkil etmiyor mu?
    parayı, canın önüne koyup da halka isyan edemezsiniz.
    aşılıyım, korkmayın temalı maskeler bastıranlar her kim ise; bu tablonun mimarları da onlar.
    3 kuruş paraya bu riski alıp, sonra maske vs diyemezsiniz. bir kez olsun kendimizi eleştirmeyi öğrenelim ya. hatayı kabul etmeyi öğrenelim artık hiç mi bir şeyden ders almadık biz.

    ve insanlar virüsten korkmuyor, bu bir gerçek.
    ama niye korkmuyorlar bunu incelemek, irdelemek gerekir.
    kaybettiğine üzüleceğin bir hayata sahip değilsen, ölüm ürkütmüyor insanları.
    aslında bu durum, gerçekten ülkenin en iyi özeti.
    insanların hala pervasızca sokakta olmaları cahilliklerinden değil.
    zenginler tedbir üstüne tedbir alıyorlar. ama belirli bir gelirin altındaki insanlar gerçekten umursamıyorlar.
    bu ülkede 16 milyon insan açlık, 48 milyon insan ise yoksulluk sınırında gelire sahip.
    bu adamları ölümle ürkütemezsin.
    burada sorgulaman gereken tek şey var; o da iktidarın.
    biz bu insanları nasıl bir hayata mahkum ettik ki ölüm bile onları korkutamıyor diyebilmelisin.

  • bir çileğin başından geçenler isimli kısa film tadında bir eser olmuş.

    tanım:çilekli tatlı.

  • ilişkilerinde her zaman mutlu olacak ve karşısındaki insanı da abuk sabuk durumlara düşürmeyecek insandır.
    ilişki başlarken belli stratejilerle- ilişki sanki bir savaş mış gibi- karşısındakinin açığını ya da doğru zamanı beklemez. ne ise odur. alabileceği cevaptan korkmaz. her türlü sorumluluğu üstüne alır ve duygusu neyse açık açık koyar ortaya. baktı ki olumlu yanıt alamıyor, adam gibi vazgeçmesini de bilir. bu her türlü insan ilişkisi için geçerlidir.
    misal bir arkadaşınız var. siz onunla görüşmek istiyorsunuz ama onun vereceği cevabın olumsuz olmasından korkuyorsunuz. bu arkadaşınızla görüşmek için öyle bir durumda olmasanız bile' çok kötüyüm sana ihtiyacım var konuşmamız gerekiyor yanımda olmalısın' gibi stratejilere başvuruyorsanız kendinizi ve o insanla olan ilişkinizi sorgulamanın zamanı gelmiş demektir.
    aşk, arkadaşlık, dostluk, aile ilişkileri strateji üzerine kurulu olmamalıdır. öyle olursa hem karşı taraf hem de kişinin kendisi yıpranır..gereksizdir..rahatsız edicidir.