hesabın var mı? giriş yap

  • bu ay itibariyle saatlik asgari ücret $15.59 oldu. bu da takriben aylık $2500 ediyor. san francisco'da kiraların bu civardan başladığı düşünülürse şehir için pek yüksek bir ücret sayılmaz ama şehir dışında yaşayanlara cazip olabilir.

    san francisco'daki tüm işverenler buna şu kanunlara tabi:

    - işverenlerin işe alımda çalışanların önceki maaşlarını sormaları yasak
    - çalışanlarının maaş bilgilerini başka işverenlerle paylaşmaları yasak
    - 72 saat zorunlu ücretli hastalık izni vermek zorundalar
    - iş yerinde çocuk emzirme için alan sağlama ve gerekli mola izinlerini vermek zorundalar

    en az 20 çalışana sahip şirketler ise bunlara ek olarak:

    - saatlik en az $1.95 değerinde sağlık sigortası imkanı sağlamak zorundalar
    - babalara 6 haftaya kadar doğum izni vermek zorundalar
    - bakım sorumluluğu olan çalışanlar için çalışma koşulları konusunda esneklik taleplerini karşılamak zorundalar

  • uzun uğraşlar sonucu sözlerdeki 3 öğeyi birleştirebildik.yazar ''aşk'' a bir mücevher gözüyle bakmış.ve onu bir ''müze''den çalmak istemiş.tabi yazar çok fazla aşk acısı çektiği için '' yaralı müzesi'' olmuş.yanlız bu girişiminde müzedeki kızılötesi güvenlik sistemine takılmış.e dolayısıyla hareket ederse güvenlik sistemini harekete geçireceği için '' hareket edemem '' demiş yazarımız.ve birleştiriyoruz :

    '' aşk bu kızılötesi yaralı müzesi hareket edemem ''
    serdar ortaç

  • nurdan gürbilek'in kötü çocuk türk'te ağlayan çocuk resmi ile ilgili bir saptaması vardı. bu kitsch resmin 80'lerden itibaren bu kadar çok "trend" olmasında çok temel bir neden var: hepimizin içi çok buruk. içine doğduğumuz ailenin reisi olan baba, şefkatten ve merhametten oldukça yoksun bir profile sahip. genelde kızar, bağırır, döver, aşağılar, ortalıkta görünmez, başına buyruk yaşar, "karıya" gider, çocuklarının rızkını sigaraya, alkole harcar, ortalıktan kaybolur, annemizi gözümüzün önünde aşağılar, döver. babalarımız bizi sevmiyor; bırakın babalar günü şatafatlarını. babası tarafından gerçekten müşfik bir temasa "layık" görülmüş o kadar az çocukluk var ki... baba saldırgan, ruhsuz, sefil bir yabani gibi dolanıyor duruyor. türkiye'nin "paternalist" bir toplum yapısına sahip olduğu düşünülecek olursa, bu babanın gökten zembille inmediği, bizatihi "devlet baba"nın bu özelliklere haiz olduğu görülecektir. biz tepeden tırnağa gudubet bir babaya batmış durumdayız. 2017 senesindeyiz ve hala "acı çekme" bir numaralı trend konusu. instagram'da "yarine kavuşamayan delikanlı"lar için sigaralar yakılıyor, garibanlık öyküleri hot topic oluyor, efkar dolu bitirim ağız tabloid edebiyat dergilerine hit kazandırıyor. mazlumluk, bitkinlik, tepetaklak olmak hala fiyakalı gözüküyor. e bu kadar "patolojik" bir atmosferde sevgi değil, hep intikam, rövanş, meydan okuma konuşuluyor.