hesabın var mı? giriş yap

  • sol framede gorunmesi bile yuzume bi gulucuk kondururken basligina girip hem filme zaman kaybi diyen hemde puana gore oturup film izleyen insan gercegiyle karsi karsiya kaldim

    cok sevdigim guy ritchienin cok sevdigim filmi

  • yılbaşında 20 trilyon benim çeyreklerden birine çıksaydı, gurbet elde para kazanan eşimi arayıp bu soru cümlesini kuracaktım. "ilk uçakla gel, hatta tarifeli uçak bekleme, kirala bir uçak tez evine dön evimin direği" diyecektim. olmadı.

    ha keza, bir kitabım yayınlandığı gün, tek kişilik tiyatro oyununda 2 dakikadan uzun alkışlandığım gün, bölüm müdürü olarak atandığım gün, kendime manzaralı bir ev satınaldığım gün kurmak istediğim cümleydi. olmuyor anasını satayım. şu cümlenin hakkını verecek bir olay yaşayamıyorum.

    bari çocuklarımı dünyaya getirdiğim gün kullanayım dedim. onda da anestezi yan etki yaptı, burnum acaip tıkandı. en fazla " nefes alamıyorum lan?" diyebildim.

  • 2022 yılında "kameralar çalışmıyordu" diyen mekanın saklayacak bir yalanı vardır.

    mahkeme demek "nasılsa birkaç yıllık mevzu, unutulur gider" demektir.

    inandırıcı olmayan açıklama.

  • garfield and friends'de bir gün garfield kendisini kovalayan sokak kedilerinden kaçarken tesadüfen bir italyan restoranının mutfağına girer. ama burası ona çok tanıdık gelmiştir. derken annesinin sesini duyar, ve anlarız ki, garfield aslında, bir italyan restoranında dünyaya gelmiş bir sokak kedisidir. lazanya ve pizzaya bu kadar düşkün olması da bundandır. annesi onun özel bir kedi olduğunu farketmiş ve garfiled'i, ona daha rahat bir hayat sağlayabilecek bir kişiye bırakmıştır. hatta bu kişiyi, yani jon'u da annesi seçmiştir. yeniden ayrılık sahnesi pek hüzünlüdür, izleyen herkesin gözlerinden yaşlar akar.

  • tişörtünde "ı <3 mom" baskısı olan sevimli çocuk. hevesi kursağında kalmıştır. güldüm yalan yok ama aslında bu durum çok üzücü. çocukların yaratıcılıkları, merakları bilinçsiz insanlar tarafından eften püften sebeplerle baltalanıyor. bırakın döksünler, saçsınlar, öğrensinler ne zararı var ya? çocukların bütün uğraşları boşmuş, gereksizmiş, yaramazlıkmış gibi davranılıyor. bırakın bi nefes alsınlar üzülüyorum vallahi.

  • oyuncak bakacağım zaman oyuncakçılara hep "benim bir yeğen var yaramaz, ona bakıyorum" diyorum ama kendime alıyorum hep. yeğenim de yok zaten.

    ara sıra muhabbet de kuruyorlar "kız kardeşinin mi erkek kardeşinin mi oğlu?" filan diye. genellikle "ablamın oğlu" diyorum.

    bazen de kızı oluyor tabi. ama o zaman bir de üstüne üstelik ne çeşit bir kızın oyuncak elektrikli testere filan sevdiğini açıklamak zorunda kalıyorum.

    dayı olmak zor iş.

  • kazıyı bütünüyle aydınlatamasa da en azından bir ışık tutacağına inandığım bir bağlantıya ulaştım. inandığım diyorum çünkü sadece kişisel görüşüm, bir delile dayanmıyor. british museum'un online arşivinde türkiye başlığında 79 bin eser var ve bunların tam 900'ü 81 ili bulunan ülkenin orta popülerlikteki bir ili olan mersin'in 13 ilçesinden biri ilçesi olan tarsus'a ait. tarihi eserler ile ilgili temel düzeyde bir alakaya sahip herkesin, british museum'un dünyanın her bölgesinde bulunan her yeni eserin ilk alıcısı olmak için büyük bir çabasının olduğunu bilir. yorumu size bırakıyorum.

    https://www.britishmuseum.org/…/search?place=tarsus