ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
hamza hamzaoğlu
-
takımı yönetme şekli şöyle olan teknik direktör.
vücudunda arapça yazılar çıkan bebek
-
bir de türkçe altyazılısı çıksa da bunun biz de anlasak dedirten bebektir.
tadım yok
-
- bir de çekirdek alayım.
- tabii. (horş şorş)
- açık çekirdek olmasın ama. tadım yok mu?
- tadım yok abi.
- hiç mi yok?
- hiç tadım yok abi.
- hayırdır? ekonomik krizden mi?
- yok abi, hep böyle. hiç tadım olmadı ki şimdiye kadar.
- kız meselesi mi?
- nerden bildin be abi? evet, öyle. ömrümü verdim, o hala mal da mülkte.
- gözlerinden belli. leblebisi var mı peki tadımın?
- o da yok abi. açık var. zaten leblebi çerez değildir ki abi.
- olur mu? birayla iyi gidiyor.
- hayırdır abi bir derdin mi var? bira mira?
- öyle.. herkesin bir derdi var. tamam açık olsun. 200 gram.
- leblebilerimiz güzeldir abi. çifte kavrulmuş.
- tadımınkiler kaçta kavrulmuş biliyor musun?
- bilmiyorum abi. dedim ya hiç tadım olmadı burada.
- peki ilerde olacak mı?
- allah bilir abi.
- allah distribütörlüğe mi başlamış, ne diye onu karıştırıyorsun?
- karıştırmıyorum abi. nasıl karıştırayım ki hem. sadece leblebi istedin.
- doğru sen de haklısın.
- leblebiyle lebleyi elbette karıştıracağım abi. tek denemede 200 gramı tutturamayabilirim.
- kaç yıllık leblebicisin?
- leblebici değilim abi, kuruyemişçiyim.
- kaç yıllık kuruyemişçisin peki?
- 40 yıllık kuruyemişçiyim.
- peki böyle muhabbet gördün mü?
- görmedim.
- son
- evet katılıyorum.
- credits.
kendimden full performans verim alamıyorum, çok iyi değilim, sakinim, durgunum, birazcık da yorgunum anlamında bir deyiş.
ssg'nin microsoft'ta sözlükten bahsetmesi
-
gates- sözlük hangi platformda çalışıyor?
ssg- windows 2003 server
gates- iyi seçim. kutlarım.
ssg- fazla serial var mı sizde?
gates- efenim?
ssg- işletim sistemi diyorum oldukça seri çalışıyor maaşallah.
17 aralık 2021 dolar kuru
-
yakında günde 5 tl artmaya başlayacak kurdur.
türk halkı 20 sene boyunca sırf arapça kuran okuyor diye sınırsız yetkiler verdiği eğitimsiz vahabi islamcıların faturasını ö de ye cek.
o işin kaçarı yok.
özlem özden
-
akp gibi karı; sevilmiyor ama gönderilmiyor da.
bağırsak kanseri
-
kurtulanlar arasına adımı yazdırmama az bir vakit kalan illet hastalık
gururla ve sevinçle edit: tahlil sonuçları geldi. kurtuldum!!!
(ama diyete bir süre daha devam etmem gerekiyormuş)
11 yıl sonra gelen edit: lan her şey düzeldi, iyi gidiyor falan derken bu meret bu sefer belden aşağı vurdu. sağ testisi aldırdık. hasta yatağımdan bildiriyorum.
büdüt: en beğenilen entrim bu ya, kaderime mi küssem, ssg'ye mi sövsem bilemedim.
türk erkeğinin rus kadını hayranlığının sebepleri
-
rus kadınlarının güzel olması.
otobüste yan koltukta oturanın yer değiştirmesi
-
hadi simdi sorarim size, hanginiz bu hüznü yasamadiniz?
otobuste bir kac bos yer vardir, yaniniza biri gelip oturmustur. fakat bir sure sonra gozu baska koltuga kayar, kalkar gider oraya oturur. iciniz o anda ciz eder, "neden ama neden?" seklinde bir anlik dusunursunuz. hatta soyle caktirmadan -arkada baska bir seye bakiyormuscasina- bakarsiniz kalkip giden kisiye ve onun gozlerindeki "aslinda sorun sen degilsin bebegim inan, burasi daha rahat, senin yanini daha fazla hakedecek biri de cikacaktir karsina bir gun" diyen ifadeyi gorursunuz, kabullenirsiniz bu klise iliski cumlesini.. ne de olsa hayatinizda daha once de duymussunuzdur bu lafi, tebessum eder donersiniz tekrar. ama icinizi bir huzun kaplar, hele ki bir baska kisi de yaniniza oturmayip pas gecmisse, bazi seyleri kendinizde aramaya baslarsiniz. hayatinizi sorgularsiniz, neden ben iliskilerde yapamiyorum dersiniz. yan tarafta sizle birlikte isiklarda durmus diger otobusteki birbirini tanimayan ama o yolculuk icin bile olsa sinerji yaratmis ciftleri gorursunuz. gozunuzden bir yas suzulur ve belli belirsiz bir laf dokulur agzinizdan;
-bir daha kahvaltida pastirma yersem iki olsun!
captain america civil war
-
harika olmuş. kişisel marvel filmleri sıralamamda the avengers ve captain america the winter soldier'dan sonra en iyi film olarak yerini aldı.
(fragmanlar ve cast harici spoiler içermez)
bir defa başta rdj ve chris evans olmak üzere kadronun tamamına yakını çok iyi oyunculuk çıkarmış. tek şikayetim martin freeman'dan yana. yine klasik, nev-i şahsına münhasır jest ve mimikleriyle görüyoruz kendisini. ayrı parantezi hak eden oyuncular ise t'challa karakterine can veren chadwick boseman. t'challa'nın aksanı, gerektiği yerde olması gereken duyguyu yansıtması falan on numara. ve elbette canımız spider-man'imizi sonunda olması gerektiği gibi oynayan tom holland. spidey/peter parker'ın bu filmde henüz gençliğinin verdiği fırlamalığı ve bir yandan da neler olup bittiğine tam emin olamamaktan kaynaklanan şaşkınlık durumları çok güzeldi.
senaryo ve kurguya gelirsek film uzun olmasına rağmen izleyiciyi pek sıkmadan, gerekli yerde aksiyonu, gerekli yerde espriyi ve gerekli yerde plot twist'i vererek tam dağılmak üzere olan konsantrasyonu yeniden toparlıyor. sanırım sadece 1 yerde hafif sıkılır gibi oldum, onun sebebi de malum sahneyi fragmanlar ve tv spot'lar ile zaten tamamen vermeleriydi. ilk kez izliyor olsam sanırım sıkılmazdım.
salona girerken en korktuğum şey filmin bir captain america filminden ziyade avengers filmi olacağıydı, zira sinemaya giderken yolda soundtrack albümünü dinlediğimde de cap temalarından çok avengers temaları vardı ancak beklediğim gibi pek olmadı. avengers filmin çok merkezi bir noktasında bulunmasına rağmen russo kardeşler bunun bir captain america filmi olduğunu da çok iyi yansıtmış. fakat bazen filmde öyle olaylar oluyor ki "bu da yapılır abime be?!" demekten kendinizi alamıyorsunuz. yapılan team cap ve team iron man promosyonlarının bir sebebi varmış ve bu sebep sadece iki takımın birbiriyle çarpışması değil.
filmin zayıf noktalarına gelirsek;
bir kere kötü karakter sıkıntısı çoğu marvel filminde olduğu gibi dikkat çekiyor. daha doğrusu kötü karakter sıkıntısı değil de, baş kötünün motivasyonu diyelim. bu filmde de bu motivasyon çok ama çok zayıf kalmış.
müzikler bu sefer pek etkili değil. iron man'deki ac/dc tonlarını zaten beklemiyordum ama en azından the avengers'ta veya captain america the winter soldier'da akılda kalan tınılar vardı. bu filmde ise aklımda kalan en ufak bir nota yok açıkçası.
herkes aunt may'i çok beğenmiş ancak ben pek beğenmedim. bir kere marisa tomei bu karakter için biraz fazla genç gösteriyor. bunu toparlayacak bir diyalog yazmışlar aslında ama yine de ben eski, beyaz saçlı, tonton may hala'yı sevenlerdenim.
klasik olarak filmin artı ve eksilerini listeyelerek entry'i tamamlayayım.
artılar:
+genel olarak senaryo
+klasik team up filmi kafasından uzaklaşmaları
+oyunculuklar
+t'challa / black panther / chadwick boseman
+malum plot twist ve sonrası
+çizgi romanda yaşanan bazı olaylara güzel giriş yapmaları
+havaalanı sahnesi!!!
+spider-man / peter parker / tom holland
+her cap. filminde olduğu gibi bunun da marvel sinema evrenini derinden etkileyecek bir film olması.
eksiler:
-kötü karakterin motivasyonu
-aunt may
-müzikler
-fragmanlarda çok fazla sahne gösterilmiş olması
-filmin en başındaki sahnelerden birindeki iğrenç cgi (arabalı sahne)
filme puanım da 8,5/10
tesla'nın irma fırtınası güncellemesi yapması
-
tesla model s 60(d) ve model x 60(d)'lerde gecerli apdeyt. tikat ettiyseniz 60kwh modeller icin gecerli. olay su sekilde isliyor: tesla'nin 60kwh pili yok. 60kwh olarka satilan modellere de ayni 75kwh enerji kapasiteli pilleri takiyorlar, ancak yazilim pilin kapasitesini sinirliyor. haliyle aracin satis fiyati da daha dusuk. tesla, tahliye bolgesindeki 60'lik araclarinin yazilim limitini gecici bir sure icin kaldirarak firtinadan kacanlara fazladan ~50km menzil veriyor. bu apgreydi cepten satin alip 60'lik teslanizi kalici olarak 75 yapmak isterseniz hediyesi $5k.
igod
-
ayarin allahini aldigim programdir..
me:
i think you are pathetic.
god:
you are the one talking to a computer.
çağrı merkezi diyalogları
-
- iyi günler, x hayat ve emeklilik.. nasıl yardımcı olabilirim?
- iyi günler hanımefendi.. babamı çok kısa bir süre önce kaybettik.. babam, annemi sigorta ettirmiş sizin kurumunuzdan.. siz de her ay babamın hesabından çekiyormuşsunuz sigorta miktarını..
- sigortalı numarasını alabilir miyim?
- 4 8 15 16 23 42 (değildi tabii canım.. verdim işte numarayı..)
- bilgilerinizi kontrol ediyorum.. bilgiler ekranıma geldi, buyrun siz devam edin..
- peki.. şimdi benim size iletmek istediğim şu; babamın banka hesaplarını kapatacağız biz.. bu yüzden artık sigorta ettiren kısmına benim adımın ve hesap bilgilerimin geçmesini istiyorum.. neler yapmam gerekiyor bu değişiklik için?
- evet anlıyorum.. yalnız benim sigorta ettiren kişi ile görüşmem lazım, bu değişikliği onaylamam için..
- hanımefendi anlatamadım sanırım.. sigorta ettiren kişi babamdı, kendisi vefat etti..
- anlıyorum ama prosedür gereği o'nunla görüşmemiz gerekiyor..
- bence anlamıyorsunuz hanımefendi.. babam öldü diyorum, siz kendisi ile görüşmek istediğinizi söylüyorsunuz?!?
- hanımefendi prosedürümüz böyle, onu iletiyorum size.. sigorta ettiren kişi ancak bu değişikliği gerçekleştirebilir..
- şaka mısınız siz hanımefendi? ayrıca böyle bir hizmetiniz varsa, babamla görüşebilmek gibi, ben de faydalanmak isterim!
- pardon, ben onu demek istememiştim..
- neyse hanımefendi.. ben başka bir şekilde çözerim sorunumu, çok sağolun, çok yardımcı oldunuz..
terbiyesizleşmeyi kendime yakıştıramadığım için bitirdim görüşmeyi.. ardından, daha üst birimlere ulaştım.. yukarıdaki konuşmayı tüm detayları ile anlattım.. böyle durumlarda bir b planının olmamasından dolayı, zaten hali hazırda bir acısı olan insanların, bir de böyle saçmalıklarla karşılaşmasının ne kadar can sıkıcı olduğunu ilettim.. özür dilediler, sorunu çözdüler nihayetinde.. ve sonra bana call center'da görüştüğüm kişinin adını sordular.. hatırlamıyorum dedim.. ekmeğinle oynamak istemedim ama er ya da geç, seni bir gün bulacağım yasemin!