hesabın var mı? giriş yap

  • arda yerine drogba gelip konuşma yapsa daha etkili olur bence.

    edit: başlığı açan arkadaş kaçmış, başlık başa kalmış. ilk entry'de yazan başlık ile aynı. arda gelip türkiye'deki terörü bitirir mi? ben de böyle bir şey demiştim.

  • benim eski iş yerinde bir kadın vardı. durmadan "geliyor olacağım, hı hı, çeync ettirdim ben onları, kontakt kurdum cc ile" gibi şeyler söylüyordu. bir gün dışarıda telefonla konuşurken isteyerek kulak misafiri oldum. "taam siz yiyin ben geç geliyom" derken duydum. o an anladım ki bu lügat sadece mesai bölgesi içerisinde duhul ediyor bünyeye. arta kalan zamanlarda yine salı pazarı, yine metrobüs içi hayat...

  • pozitif çıkalı 11 ay olacak. bazı kokular çok az geri geldi, koku duyum eskisine göre % 20 doğrulukta çalışıyor. 9 aydır sabah akşam gül, limon, karanfil ve okaliptüs yağlarını koklayarak egzersiz yapıyorum ancak çok az ilerleme kaydedebildim.

    akupunktur üzerine yapılan araştırmalarda orta düzeyde de olsa ilerlemeler görülmüş. son çare onu denemeyi düşünüyorum.

    ayrıca hastalıktan sonraki iki ay nefes darlığı ve taşikardi düzenli olarak vardı. yine de hayatımı ve işimi en fazla etkileyen etkisi koku/tat kaybı maalesef.

    uzun süre duyu kaybı yaşayıp belli bir yöntemden fayda görmüş suser varsa lütfen yeşillendirebilir mi?

  • survivor sayesinde hiçbir şeyi öğrenemediysek şunu çok iyi öğrendiğimizi düşünüyorum:

    türk atletler gerçekten iğrenç insanlar.

  • sözlükteki hesabımı kimse bilmiyor. bazen burda yazdıklarımı twitter, facebook sayfamda ''adam iyi yazmış'' diye paylaşasım geliyor.

    sanırım psikolojik sorunlarım var.

  • on yıl falan önce, bir yaz vakti ailecek köydeyiz. o zamanlar babamın en sevdiği çocuğu olan tofaş marka 92 model doğanımızı alıp arkadaşlarla köyün üst taraflarında bir tepeye içmeye gidiyoruz. birkaç kişi daha katılıyor bize sonradan, kalabalığız, içip eğleniyoruz. tam sabahın dört buçuğunda araba yanmaya başlıyor alttan, muhtemelen kuru otlara atılan bir sigara yüzünden. hep birlikte güç bela söndürüyoruz arabayı, motordaki kablolar yanmış, kaporta falan kararmış. sabah altı gibi eve dönüyorum, ne işi varsa o saatte babam avluda karşılıyor beni, dikilmiş bahçenin ortasına, eller arkada bağlı, üstünde atleti, altında çizgili picamasıyla, benim yüzüm falan is içinde, üst baş rezil, kollarımda ufak yanıklar var ama o hiç bakmıyor bile yüzüme, "baba" diyorum, bi yalanlar falan kıvırıcam, fırsat vermeden "sus, içeri git" diyor gözlerini arabadan hiç ayırmadan, içeri giderken anneme sokuluyorum, "ne işi var ya bunun bu saatte ayakta" diye soruyorum, "ne bileyim oğlum, sabahın dört buçuğunda kalktı, içim yanıyor hanım dedi, bir daha da uyumadı, dikildi orda" diyor. ulan diyorum aşka bak, adam telepatik bir bağ kurmuş arabayla, saniyesinde hissediyor, orda yanan ben olsaydım umrunda olmazdı adamın yeminle, devam ederdi horul horul uykusuna ama arabanın lastiği bile inse kalkar sabah dörtte "nefesim kesiliyor hanım" diye.

  • türklerde hakimiyetin kaynağı olarak gösterilen kağanlık simgesi. oğuz destanına göre oğuz han bilge bir şahıs idi. hakimiyeti ilahi menşeden almıştı. yönetme hakkı hükümdara tanrı tarafından ilahi bir lütuf olarak verilmişti. “kut” diye nitelendirilen bu anlayış türk devletlerinde yönetici aileye bağlılığı kuvvetlendirmiştir. kut; devlet, baht, iyilik, talih anlamındadır. tanrının bu yetkiyi vermesini ülüg (kısmet) olarak tanımlarlardı. türk hakanları adete göğün yerdeki temsilcisi gibidir. atilla 451’deki “katalanum savaşından” bir gün önce şaman’ a ; “söyle bakalım yarınki savaşın galibi yada malubu kimdir?” dedi. şaman ; “sen tanrının kılıcısın” cevabını verdi.

    göktanrı inancı bütün türk milletinde hakimdi. tanrı vergisi kut’a sahip olan tahta çıkar görevini yapabildiği sürece orada kalırdı. başarılı olamazsa tanrının kut’u geri aldığına inanılır ve tahttan düşerdi. türklerin ilahi kaynaklı hakimiyet telakkisi başka milletlerinkinden farklıdır. hunlar dan beri hakimiyetin ilahi kaynaklı olduğu kabul edilmekle birlikte hakanlara herhangi bir ulühiyet atfedilmemişti. tanrı tarafından kut verilmiş bir insan kabul edilmektedir. başka kültürlerde kralın şahsıda ilahi meşeli kabul edildiğinden “kral hata yapmaz” fikrini de beraberinde getiriyordu. türk anlayışında ilahi olan görevlendirmedir. hakan iyi veya kötü, bilgili veya bilgisiz olabilir.

    türk hakimiyet telakkisine göre kut babadan oğla geçerdi. kut irsen geçse de buna sahip olabilmek için gerekli başka özellikler vardı. hazarlarda umumi felaketler hakandan kut’un gittiğine delalet eder ve idam edilirdi. eski türklerde hakan devleti töreye göre yönetirdi. yani yönetim hakimiyete kanuni bir mahiyet verirdi. türkler islam’ın kabulünden sonra islamiyet ile çatışmayan geleneklerini devam ettirdiler. kut’a islam-i bir anlam verdiler. onu allah’ın takdiri veya nasibi olarak yorumlamışlardır. islam inancında allah kadir-i mutlak dır. insan nasibinde varsa devlet başkanı olabilir.

    "kut" anlayışı binlerce yıldan sonra bile hayatımızdaki yerini korumaktadır.bayramlarda dostlarımızın bayramını "kut"larız.doğum günlerini "kut"larız.evlilikleri "kut"larız.kut kavramı zaman içinde değişime uğraşa da ilahi kudretini devam ettirmiş ve toplumumuz içindeki temel kavramlar içinde yerini almıştır.iyi dileklerimizi inandığımız yüce güç ile ifade etmek atalarımızdan miras kalan kültürümüzün bir parçası olmasının yanı sıra,ilahi gücün takdirinin hala bu millet üzerinde egemen ve yol gösterici bir unsur olduğunu göstermektedir.ötüken de kağan oturdukça türk milleti için sıkıntı yoktur.tanrı kağana milletini doğru yolda yürütmesi için "kut" vermiştir.
    "kut" kanın kutsallığını sembolize etse de burada kullanılan mecaz, kanın fizyolojisinden ziyade,insan bedeninin tamamını kaplayan ve yol gösterici olan ilahi bir güce tekamül etmektedir.

    "tanrı hepimize kut ve dirlik versin."