hesabın var mı? giriş yap

  • sürekli online alışveriş yapan biriyim. bugün bu alandaki rezillik nirvanasını sayelerinde yaşamış bulunmaktayım.

    genelde evde bulunmadığım için gel al noktası olarak a dükkanını seçtim.

    a dükkanı çoktan amazon ile ilişkisini sonlandırmış. benim ve amazonun haberi yok.

    ürünüm a dükkanına bırakılamadığı için kargo şubesinde kalmış. bunun için de mesaj gelmedi. mail ile yetinmişler. teslimatta bir sorun oldu diye. uygulamadan baktım. kargo firması aras ve paketim kargo şubesinde.

    dedim gidip kargo şubesinden alayım o zaman. olur ufak tefek aksilikler. kargo şubesinde ismimi verdim. görevli paketi buldu. paket önümde. şifreyi talep etti. dedim bana şifre gelmedi. uygulamadan baktım şifre yok. mesajları kontrol ettim şifre yok. kimlik göstereyim dedim. şifre gerekiyor dedi. o zaman bi dk dedi. paketle bakışıyoruz, görevli bilgili birine sormaya gitti.

    geldiğinde teslim edemiyorum maalesef dedi. amazonla görüşmeniz lazım bizlik değil dedi.

    amazon müşteri hizmetlerini aradım. dedim ben burdayım, paket burda, siz amazon temsilcisisiniz. paketimi alayım. olmuyormuş, özür diliyormuş.

    sonuç olarak paketime el sallayıp şubeden çıktım. 2 gün beklicekmişim. gel al noktası olan a dükkanının statüsü iptal olacakmış. sonrasında teslimat adresi kargo şubesi olarak değişecekmiş. bana mail gelecekmiş. o zaman şubeden alabilecekmişim. başka yardımcı olmasını istediğim bişi var mıymış. lan buna yardımcı olmadın ki zaten.

    şahsım adına 10/10 rezalet. teşekkürler amazon.

    ekleme: sonuç olarak sorun düzeltilemedi ve kargom geri gitti. ürünü teslim alamadım.

  • adamın biri omuzunda maymunla bara girmiş. barda içkisini yudumlarken maymun da ordan oraya zıplayıp bulduğu herşeyi yiyormuş. bir ara bilardo masasına zıplamış ve herkesin şaşkın bakışları arasında bi tane bilardo topunu yutmuş. barmen "hey! maymununun ne yaptığını gördün mü?" diye bağırmış. "yoo, ne yaptı ki?" diye sormuş adam. "bilardo topumu yuttu!" demiş barmen. adam "hiç şaşırmadım. bu pezevenk gördüğü herşeyi yer" demiş ve hesapla, maymunun yediği herşeyin parasını ödeyip çıkmış.

    iki hafta sonra aynı adam maymunuyla yine gelmiş bara. barda içkisini yudumlarken maymun yine ordan oraya zıplamaya başlamış. barda bulduğu bir yeşil eriği önce kıçına sokmuş, sonra çıkarıp yemiş. bunu gören barmen iğrenerek "hey! maymununun ne yaptığını gördün mü?" diye bağırmış. "yoo, ne yaptı ki?" diye sormuş adam. "barda bulduğu eriği önce kışına soktu, sonrada çıkarıp yedi" demiş barmen. adam "hiç şaşırmadım. bu pezevenk hala gördüğü herşeyi yiyor. ancak bilardo topunu yuttuğundan beri herşeyi önce ölçüyor"

  • abd'yi 80'li ve 90'lı yıllarda yöneten irade günümüzde de halen burada konuşlanmaktadır. ancak hatırlanacağı üzere 2000'lerin başları bambaşka gelişmelere sahne oldu ve abd'de yönetimi elinde bulunduran irade post modern bir darbe ile el değiştirdi. bu paradigma değişiminin sancılarını ülkemiz 10 yıllık bir gecikmeyle yaşamaktadır.

  • is makinesi operatoruyum santiyede. yanima yaklasani 9 metre derine gomerim dedim. o gunden beri yaklasan yok... yemegimi cayimi termosta evden getiriyorum. ama tabiiki yusuf yusuf halindeyim.

  • kazıyı bütünüyle aydınlatamasa da en azından bir ışık tutacağına inandığım bir bağlantıya ulaştım. inandığım diyorum çünkü sadece kişisel görüşüm, bir delile dayanmıyor. british museum'un online arşivinde türkiye başlığında 79 bin eser var ve bunların tam 900'ü 81 ili bulunan ülkenin orta popülerlikteki bir ili olan mersin'in 13 ilçesinden biri ilçesi olan tarsus'a ait. tarihi eserler ile ilgili temel düzeyde bir alakaya sahip herkesin, british museum'un dünyanın her bölgesinde bulunan her yeni eserin ilk alıcısı olmak için büyük bir çabasının olduğunu bilir. yorumu size bırakıyorum.

    https://www.britishmuseum.org/…/search?place=tarsus

  • müstakbel eşimle evlenmek için yanına taşındığımda içinde bir adet eş kişisi, çift kişilik yatak, kablolu tv bağlanmış bir adet antika bilgisayar ve üç çatalla gelen evdi bizimkisi. bir de dışarda yeme artık demem sebebiyle bir yıl kadar önce aldığı ve hiç kullanmadığı uyduruk tencere tava seti vardı ki ben ciddi bir ev aşçısıyım. alet edevat lazım diye çemkirmedim. öyle evlendik, bir yandan tayin bekleyerek.

    garaj üstü, buralarda kaynana dairesi denen bir artı bir minnicik bir evimsi. bazan o da yeter, en azından ihtiyaçlarınız netleşene kadar. yani bir kere evleniyorum diyerek sanki bir daha hiç vaktiniz, naktiniz olmayacakmış gibi ihtiyacım var mı yok mu diye düşünmeden her bir şeyi alıp kendinize yüklenmeyin. mühim olan sizsiniz ve sizin içinde bulunduğunuz şartlar. bana kendi çevremden manyakmısın diyenler de çıktı, hiç canımı sıkmadım. kendileri " eviniz mülk, çıkar kiracıyı otur. bahçedeki bit kadar evin neresine sığacaksınız. bir kere gelin oluyorsun, ne istiyorsan aldır ilerde nazın geçmez. hem yarın çocuğunuz olacak, bık bık vıdı " diye rengarenk yumurtalar yumurtladılar, aldırmadım. tayin gelse, başka yere taşınsak eve zurt diye kiracıyı kim bulacak. altı üstü iki kişi olan bizim için alınmış kervanlar dolusu eşyayı taşıma derdine kim düşecek. ne güzel içinde oturanı var zaten, biz ufak yerden ve gerekirse sadece birbirimizle başlarız ortak hayatımıza diye düşündüm.

    şimdi bakıyorum, iyi ki öyle alel acele ev dayayıp döşememişim. tayin olmadı ama çok daha güzel bir ev bulduk burda. knik arm ve karlı dağları yuva bilmiş insanların ışıkları uzaktan göz kırpıyor bu uğurlu eve. kapalı havalarda bulutlar altımızda kalıyor ve güneş altın başını gösterdiğinde öyle güzel süzülüyor ki ışıklar. kocaman pencerelerden yıldızları izleyerek battaniyelerin altında dürüm yapıyoruz kendimizi uzun kış gecelerinde. yeni taşındık, küçük evde geçen süre zarfında ihtiyaçlar oldukça listeledim ve çoğunu sakin zamanda, çok daha uygun fiyatlara alıp kutularında muhafaza ettim. buna rağmen hala televizyonumuz yok, salonda ışıl ışıl bir noel ağacı ve tombik bir kanepe var sadece. bu sadelik çok hoşuma gidiyor. yeniden evlenmiş gibiyiz. minik evimizi boyadım, şimdi kiraya vereceğiz. onu bunu, hemen şimdi istemek yerine mali kaynaklarımızı düzenlemişim iyi ki.

    yani evlenirken onca telaş arasında güzel huzurunuzu bozmayın, maddi manevi kendinizi cendereye sokmayın. yuva kuruyorsunuz ve madem ömürlük bir yol, uzunca zamanınız var ihtiyaçlarınızı temin etmek için.

    o yüzden eşya derdine düşmeden önce iki gönül bir olun, samanlığı seyran edin gitsin. gerisi kendiliğinden gelir.

  • beşiktaş sizce şampiyon olur mu sorusuna cevap verecek çok az kişi bulabilirken; beşiktaş kesin şampiyon olur tanımına daha çok yorum yapılma durumu.

    yani bir nevi sorma şeklinizi değiştirip sormak istediğinize çok farklı ve fazla cevap alabilirsiniz. aynı zamanda bu sizi sıkıcı olmaktan da kurtarır. örnek:

    -nasılsın?
    "-iyiyim."
    -eee napıyosun?
    "-n'olsun..."

    (kanun tasarısına göre)

    -super görünüyosun?
    "-çok teşekkür ederim, ya aslında bazen iyiyim bazen kötü orta yolu bulamıyorum ehehe."
    -o zaman buna göre bakarsaaam, şu an bilgisayarda komik videolar izliyosun?
    "-hahah bilemedin, eksi sözlükte takılıyorum birşeyler yazıyorum, okuyorum vesaire."

    do you understand me? yeeea...