hesabın var mı? giriş yap

  • eski bir lc waikiki satış danışmanı olarak bela okuduğum kadındır. kabinlere ped yapıştıranlar, donu yırtılırcasına osuranlar, soğan gibi ter kokanlar .... insanlıktan soğuttular beni allahın belaları.

  • " virüs çin'deyken allah belalarını verdi, aynı virüs bize gelince alllah bizi imtihan ediyor "

    son zamanlarda gördüklerim arasında en iyilerden *

  • (bkz: dutch)
    (bkz: netherlands)
    (bkz: holland)

    eski ingilizce'de dutch, insan topluluğu/halk anlamına geliyordu. hollanda ve almanya bir zamanlar kutsal roma imparatorluğu'nun parçası olduğu için dutch (ve tabi deutsch) o topraklardan gelen insanları tanımlamak için kullanılırdı. high dutch, imparatorluğun dağlık bölgesindeki (günümüz almanyası) insanlar için kullanılırken low dutch da daha düzlük yerlerin (günümüz hollandası) insanlarını tanımlıyordu.

    imparatorluk içinde ise düzayak yerlere netherlands yani alçak (nether) topraklar (lands) deniyordu. bu isim o kadar sık kullanılır olmuştu ki 1800'lerin başında bağımsız olan hollanda krallığının resmi adı oldu.

    holland ise eski ingilizce'de ağaçlı topraklar (holt land) anlamına gelirdi ve hollanda'nın kuzeyini tanımlıyordu. günümüzde ise hollanda'nın 12 bölgesinden 2'si olan noord-holland ve zuid-holland olarak kullanılmaktadır.

    günümüzde ülkenin ingilizce adı netherlands iken, hollanda'da nederlands olarak kullanılır. ingilizce'de hollanda'da konuşulan dile hala dutch denmektedir ki dutch kelimesinin dolaşımda olmasının birinci sebebi de muhtemelen budur.

    ülkeye hollanda diyen diller:
    - arnavutça
    - arapça
    - çince
    - danca
    - estonca
    - farsça
    - ibranice
    - izlandaca
    - japonca
    - lehçe
    - macarca
    - makedonca
    - sırpça
    - slovakça
    - swahili dili
    - türkçe
    - vietnamca
    - yunanca

    ülkeye netherlands diyen diller:
    - afrikanca
    - almanca
    - belarusça
    - bulgarca
    - felemenkçe
    - hintçe
    - isveççe
    - korece
    - letonca
    - litvanca
    - norveççe
    - rusça
    - tayca
    - ukraynaca

    ülkeye bambaşka bir şey diyen diller:
    - çekçe: nizozemi / nizozemsko
    - endonezce: belanda
    - fince: alankomaat
    - fransızca: pays-bas
    - galce: yr ıseldiroedd
    - irlandaca: an isiltir
    - italyanca: paesi bassi
    - ispanyolca: paises bajos
    - katalanca: països baixos
    - portekizce: paises baixos
    - romence: tarile de jos
    - slovence: nizozemska

    #iyibilgi: hollanda nüfusunun %78,6'sı hollandalı, %5,8'i ab vatandaşıdır. bu ikisi dışında en yüksek nüfus %2,4 ile türk nüfusudur.

  • hala degersizlestirmeye calisiliyor filan diye sayiklanmis.

    bu adamin yazdiklarinin icindeki yanlislari gosteren iki tane entry yazdim, karsiligi sessizlik. yazdiklari degerli mi ki degersizlestirmeye calisalim ?

    kendisi cahil, hayranlari kendisinden de cahil.

  • bir çocuğun, ilerde kimle evleneceğine dair ebeveynleri tarafından başka birilerine söz verilmesinden bahsettiği argümanıyla savunulan insan. evet baya normalmiş adamın söylediği ya, biz kafadan bacaklılar bu kadar modern ve akla yatkın söyleme nasıl tepki göstermişiz allasen

  • gramofonlar harika görüntüsüyle aklınızı çeliyor, biliyorum. ancak durum o kadar romantik değil, şöyle bir durum var:

    33'lük, 45'lik ve 78'lik olarak 3 çeşit plak vardır. bu sayılar plakların dakikadaki dönme sayısıdır. yani 45'lik dediğiniz plak, 1 dakikada 45 kez dönen bir tablada çalınması gerektiği için 45'liktir. bir 45'liği gereğinden hızlı dönen bir tablada çalarsanız, sanatçı aniden sivrisineğe evrilir. gereğinden yavaş çalarsanız da ajda pekkanhasan mutlucan tadında dinlersiniz. yani her plak, gereken ayarda çalınmalıdır. 45'lik çalacaksanız, pikaptan 45'lik seçeneğini seçmelisiniz.

    33'lük olanlar, "long play", "uzunçalar" veya kısaca "lp" dediğimiz en büyük ebatlı plaktır. bir albümü komple içinde barındırabilir.

    45'likler ise iki yüzünde de birer şarkı barındırır (genellikle). toplamda 2 şarkı alırlar yani. en küçük plaklar 45'liktir.

    78 devir olanlar da her yüzünde birer şarkı barındırır ancak onu özel yapan şey "taş plak" olmasıdır. 33 ve 45'likler, eğilip bükülebilen bir plastik iken, 78'lik olanlar sert bir malzemeden yapıldıkları için "taş plak" adını almışlardır. bu plaklar en eski plaklardır ve hem sert olup hem de hızlı döndüğünden, biraz gürültülü çalarlar. bunun koleksiyonu apayrı bir olaydır. 2. dünya savaşı'ndan sonra hammadde bulmakta zorluk çekildiği için, 1950'lerden sonra taş plaklar ortadan yavaş yavaş kalkmış, yerine teknolojnin de gelişmesiyle 33 ve 45'lik dediğimiz plastik plaklar gelmeye başlamıştır. yani aslında ortalama bir dinleyicinin aradığı albümler genellikle 33 ve 45'liklerin içindedir. taş plaklar çok çok eskide kalmışlardır.

    şimdi ben bunu neden anlattım? şuraya bağlamak için:

    gramofonlar sadece 78 devir çevirirler, devir ayarları yoktur. yani sadece ve sadece taş plak çalarlar. mesela 80'lerde basılmış bir albümü gramofonla çalamazsınız. illa eski taş plak olacak.

    buna karşın pikaplar 33 ve 45'lik plakları çalarlar. dünyada en yaygın olan, genel kullanıcı için önerilen de budur. 78'lik (yani taş plak) çalan pikaplar da vardır. bende bir tane var ama ben onunla fazla taş plak dinlemiyorum. zira taş plak, iğneyi hemen eskitmekte.

    bu arada piyasadaki ucuz gramofonların geneli hint malı olup, müthiş dandiktirler ve sadece dekor için alınabilirler. iyi bir gramofon 600 dolar civarından başlar. (yazı güncelliği korunsun diye dolar olarak verdim)

    sonuç olarak "düşük bütçeyle" plak işine girmek isteyip "ne alsam" diye düşünen dostlar, pikapla başlamalı. ileride gramofon fantezinizi ayrıca gerçekleştirirsiniz belki.
    yoksa ben de isterim hem dinlemeye hem bakmaya doyamayacağınız bir patheniz olsun.

    zeki müren'in 1951 yılında basılan ilk plağı olan (elbette taş plak) çıkış şarkısıyla yazımı bitiriyorum. çok ender bulunan bu plak, benim koleksiyonumda da mevcut ancak alınan kayıt benim değil, kaydı alana teşekkür ediyoruz. bendeki bu plağı ise sergilenmek üzere bu hafta ünlü bir müzeye bağışlıyorum. bunun sevincini de paylaşmış olayım. (havasını atmış da olabilirim)

    bol müzikli günler dostlar.
    (bkz: plak ile diğer müzik dinleme yöntemlerinin farkı/#87128609)

  • ana hikayeden açılan ve uçları kapatılmayan yan hikayeler yüzünden puan kırdım. onun dışında genel hali fena değil ama daha iyi alternatifleri varken tercih edilmez.

    imdb : 6.5/10
    tür: biyografi/dram

    edit : silip kaçmış. kötü değildi lan :(

  • "bir insan, aci cekmenin kaderi oldugunu gordugu zaman, acisini kendi gorevi olarak kabul etmek zorunda kalacaktir; bu onun tek ve essiz gorevidir. aci cekerken bile evrende essiz ve yalniz oldugu gercegini kabullenmek zorunda kalacaktir. hic kimse onu acidan kurtaramaz ya da onun yerine aci cekemez" der.

    aciyla en aci sekilde butunlesmemiz gerektigini anlatan, auschwitz'deki nazi kampi magduru, avusturyali psikiyatr, logoterapist, acilarin adami. marquis de sade gibi acinin hazzini anlatmaz da derinden acinin nasil insani ayakta tuttugu uzerine anlatir. bu yuzden mazosist oldugunu soylemek yanlistir. insanin gercekte ihtiyac duydugu sey aci ile yogrulmus bir hayattir; boylelikle acilarin getirdigi potansiyel olgunlugu cozumleyerek varolus sebebine ulasir.

  • şu durumda bile iyi niyetle frene basıp onca ton makineyi 7-8 metrede durdurup bi de hala kaçıp gitmeyen adama saldırmaya çalışan malların soyu yürümese de olur ya aslında.