hesabın var mı? giriş yap

  • eğer haber doğru ise allah bu hükümetin bin belasını versin. zehir zıkkım olsun. buna sebep olanlarin burnundan fitil fitil gelsin. kahır ve azap için de gebersinler.
    korkmuyorum, kuzenim de yazmadı. silivri de istediği kadar soğuk olsun..
    bir hükümet bu kadar mi kendi vatandaşına eziyet edebilir ya! bu ülkeye bela ettiğiniz fetoculerle beraber canınız cehenneme. hepinizin kahır içinde gebermeniz dileği ile..

  • başlığın asıl hali "kyk kız öğrenci yurtlarında kalan öğrencilerin 112 acil servis ambulanslarını gereksiz şekilde meşgul etmesi" olmalıydı ama karakter sınırından dolayı olmuyor tabi.

    bu başlığı 112 acil serviste görev yapan ve defalarca kyk kız yurtlarından bildirilen vakalara ambulans ile gitmek durumunda kalmış bir doktor arkadaşımdan dinlediğim olaylar neticesinde açtım. kendisinin bu şekilde bir talebi olmadı, benle dertleşmek için paylaşmıştı fakat dediğine göre hemen hemen her şehrimizde de benzer durumlar varmış.

    konuyu çok uzatmak istemiyorum, özet olarak aslında hiç bir sağlık problemi olmamasına rağmen tamamen eften püften sebeplerle ve çoğunlukla sadece "drama queen" olmaktan dolayı, ilgi çekmek için baygınlık ve sinir krizi geçirme numaraları ile 112 acil servisten ambulans talep edilmesi olayları çok sık yaşanmaktaymış. öyle ki çoğu zaman ambulans geldikten sonra ambulansa geçince hastaneye gitmesekte olur, biraz duralım sonra geri yurda çıkayım diyenlerin falan haddi hesabı yokmuş. ekseriyetle sevgilimden ayrıldım, çok kötüyüm vs. gibi şeylerle etraftan ilgi çekmek, arkadaşlarına şov yapmak için ambulans çağıran bu sözde üniversite öğrencisi, özde zır cahil tipler yüzünden gerçekten bu ambulans hizmetine o an hayati şekilde ihtiyacı olup bu hizmete erişemeyen insanlar olabilir.

    bu arada kızları itham ediyorsun, kadın düşmanı falan diyeceklere baştan söyleyeyim. erkek yurtlarında ambulans talep edilen vakaların neredeyse hepsi gerçekten acil müdahale gerektiren durumlar oluyormuş. bu da bir dip not. bu ciddi bir konu, kimseyi yermek için falan bu başlığı açmadım.

  • son yıllarda türkiye'de mantar gibi çoğalan, restoran, giyim mağazası, telefoncu, kuyumcu, berber gibi envai türde iş yerleridir. adamlar savaştan kaçıp geliyorlar ve yabancı bir ülkede iş yeri açıp kendi dil ve alfabelerinde tabela asabiliyorlar. hatta bazıları lütfedip de altına türkçe bir iki kelime yazmaya bile tenezzül etmiyor. kendi elleriyle kendi ülkesinin demografik yapısını bozmak, elin yabancısının kendi vatandaşının iş hakkını gasp etmesine müsaade etmek basiretsizlik ve hatta enayiliktir . ne diyelim, her toplum layık olduğu şekilde yönetilir.

    http://i.hizliresim.com/ejzoen.jpg
    http://i.hizliresim.com/qm4qg3.jpg
    http://i.hizliresim.com/vygdgr.jpg
    http://i.hizliresim.com/6nloq7.jpg
    http://i.hizliresim.com/gzpvv2.jpg
    http://i.hizliresim.com/l3yrpj.jpg
    http://i.hizliresim.com/pmy9q9.jpg

    edit: öncelikle almanya'da iş yeri açan türkleri örnek gösteren arkadaşlara, sığınmacı, mülteci, göçmen, oturma izni, çalışma izni, vatandaşlık gibi kavramlar arasındaki farkları öğrenmelerini tavsiye ediyorum.
    almanya, fransa, isviçre vb. ülkeler belirli ihtiyaçlar ve belirli planlar dahilinde bu tür şeylere müsaade ediyorlar. senin amcan almanya'da inşaat işçiliği yaparken alman inşaat işçisi işsiz kalmıyor. ama türkiye'de kayıtsız kuyudatsız bir şekilde ülkeye girmiş, ne idiğü belli olmayan bir suriyeli işçi, türk işçinin yarı yevmiye ücretine çalışarak o işçiyi işinden ediyor. o avrupa ülkeleri sosyoekonomik olarak bizim fersah fersah ilerimizdeler. bizimki gibi işsizliğin tavan yaptığı, gelir dağılımındaki eşitsizliğin had safhada olduğu, eğitimsiz ve vasıfsız kitlelerin olduğu bir ülkede, avrupa ve iskandinav ülkelerine bakıp tatlı hülyalara dalmak komik oluyor. kaldı ki o ülkelerin mülteciler konusundaki tutumu da belli.

    edit2: bazı akbaşlar durumdan oldukça memnunmuş gibi yazıp durmuşlar. ulan, en rahatsız sizsiniz amk. en rahatsız olan o dükkanların komşusu olan esnaflar. en rahatsız olan antep'te, kilis'te o dükkanları yıkan diğer esnaflar. iş arkadaşım bir çomar. tam bir ak trolldür. akp ile ilgili her şeyi canı pahasına savunur. suriye politikasını da mülteci yığınlarının kontrolsüz şekilde ülkeye yığılmasını da savundu. geçenlerde memleketine gitti geldi. suriyelilerin kendi mahallesine kadar geldiklerinden, iğrenç insanlar olduklarından, mahallede problemlerin çıktığından bahsedip durdu. trajikomik bir durum. bu adamlara "al bir suriyeli aile bir hafta allah rızası için bak" desen topukları kıçlarına vura vura kaçarlar.

  • “internet düzenlemesine sansür diyerek karşı çıkanların önce kasetini yayınlayacaksın sonra mikrofon uzatacaksın bakalım hala karşılar mı?”

    link

    aklı çıkmış lan adamın.

  • güneş nükleer tepkimeler ile yandığından ötürü su ve ıslak battaniye ile değil; sadece ve sadece üfleyerek sönebilir. bütün çinliler bi araya gelse güneşi söndürebilir bence.

  • herkes gibi ben de buradaki insanların yaptıkları işleri abartmasıyla çok dalga geçiyorum ama bu tür shitpost'lar burada gerçekten işe yarıyor.

    ilk günlerinden beri üyesiyim, son iki yıldır profilimi düzenli güncellemeye, arada bir de sağa sola yorum yazmaya başladım. mesleğe dair deneyimlerimi uzun uzun anlattığım iki üç makale yazdım. kimse iplemedi.

    dün ilk defa bir shitpost yayınladım. çevirdiğim bir oyun yeni yayına girdi, jeneriğinde de türkçe çevirmen olarak adım geçiyor. binden fazla oyun çevirdikten sonra belki 20. defa falan olan bir şey. bunun ekran görüntüsünü koydum, başladım yazmaya. sanki oturup çeviri yapmamışım da bin orkla savaşıp hüküm dağına ulaşmış dibinden çeviri çıkarmışım gibi anlattım durdum.

    birkaç anahtar kelimeyi hashtag yaptım. bana çok destek olan proje yöneticilerime teşekkür ettim, almanya'daki amcam ve kastamonu'da vatani görevini yapmakta olan halaoğluma selam yolladım falan filan. bildiğiniz linkedin abartması işte.

    bugüne kadar aldığım etkileşimin kaç kat fazlasını 24 saat içinde aldım. tam da ağımda istediğim çeşitli oyun ve yazılım firmalarının proje yöneticileri, ik'cıları falan ekledi bazılarıyla sohbet ettik.

    bunlar parasallaşır mı, yani gerçek bir çalışma ilişkisine döner mi orası belli değil elbette. ama yine de mesleğe dair çok daha bilgilendirici yol gösterici yorumlar makaleleler değil de basit bir shitpost sayesinde kurdum bu kadar ilişkiyi, mutluyum.

    sevdim bu shitpost işini. yarın da evde internet kopuyor diye gidip starbucks'ta çalışmamı sekiz paragraflık bir felaket önleme, "think outside the box" hikayesi olarak pazarlamayı planlıyorum. önümüzdeki hafta da kamp alanından laptop fotoğrafı atıp çevirmenin doğayla iç içe olmasının anlam ve önemi üstüne saçmalarsam daha bu kadar bağlantı kurarım gibime geliyor.

  • abi- ben geldim kardeşim.
    kardeş- .......................
    abi- nasılsın görüşmeyeli, mutlu musun?
    kardeş-........................
    abi- çok sıkılıyor canım. göğüs kafesim kalbime dar geliyor. sence neden?
    kardeş-.........................
    abi- güllerin ne güzel açmışlar öyle. tıpkı sana benzemişler.
    kardeş-.........................
    abi- altı sene oldu be canımın içi yüzünü görmeyeli, sesini duymayalı.seni özledim..gerçekten özledim..
    kardeş-........................
    abi- gitmem gerek kardeşim. yine gelirim. cennet mekan kardeşim. gün olur yanına gelirim..
    kardeş-........................