hesabın var mı? giriş yap

  • muzaffer izgu'nun su an adini hatirlayamadigim bir oykusunde anlatilmistir bu.

    kahramanimiz, otobuse biner. otobus kalabaliktir. yer bulup oturur, kitabini acar. ancak oturacak yer arayan yaslilar ve kadinlarin hedef tahtasi olur, "biz yer ariyoruz, bu oturmus kitabini okuyor" minvalinde soylenirler. bu kez ayaga kalkar, ayakta durdugu yerde rahat okumak icin pozisyon bulmaya calisir, bulur bulmaz da bir eliyle askiya tutunur bir eliyle de kitabini tutar. bu sefer de diger insanlara yaranamaz. "burasi kutuphane mi, git evinde oku, amma israr etti canim" laflari havada ucusur. itiraz etmeye kalktiginda da soforun ve diger baska herkesin tepkisini ceker, darp edilmek uzereyken otobusten kendini zor atar.

    otobuste ondan baska kimse kitap okumamaktadir. buyuk ihtimalle hayatlarinin akisinda kitap okumaya yer de yoktur. bu nedenle adama, belki kendilerinin dahi bilmedigi bir nedenden oturu tepki gostermektedirler.

  • altunizade capitol d&r'da, kitap rafları arasında, 15-18 yaş arası olduğunu düşündüğüm bir hanım kızımız tarafından dile getirilen hayret ve sevinç cümlesi. muhtemelen son 2 yıldır ilk defa kitap okumasına neden olacak bu kutlu olayı giyim kuşam ve prozodi açısından kendisinden ve birbirlerinden ayırt etmenin mümkün olmadığı arkadaşları ile paylaşırken kulak misafiri olduğum kutlu haber.

    aslında bir nevi yardım çığlığı olarak da algılamak mümkün. şu birkaç kelimelik kısacık cümleden bile son 20 yıldır yaşadığımız yadsınamaz mallıklar ile ilgili fikir edinmek mümkün değil mi a dostlar?

    halid ziya uşaklıgil'i tanımıyor veya bu sıradan dizinin bir uyarlama olduğunu bilmiyor olması değil bence mesele. kanımca, çok daha ciddi bir mesele var bu cümlede!

    kitap kavramı, "çıkan", zamanı gelince yeşeren veya düzenli servis edilen bir obje olarak algılanmaya ne zamandan beri başladı?

    turfanda hıyar mı lan bu?

    tamam gazetelerdeki boy boy ilanlardan, marketlerdeki cikletlerin kenarına koyularak satılanına; her televizyonu açtığımızda son yazdığı kitabını kameralara tutarak röportaj veren yazarlardan, dergilerin yanında eşantiyon verilenine, "kitap" ön planda sanki endüstriyel bir ürünmüş gibi algılanmaya başlanmış olabilir. ama bu kadar da mı koptuk gerçeklikten artık?

    bir kitap, bir beste, bir heykel veya resim ne zamandan beri ısmarlama mobilya, kesilmiş çelik veya banttan üretilen buzdolabı muamelesi görmeye başladı arkadaş!

    hani bu ülkenin çocukları manevi değerlere bağlı ve muhafazakar kişiler olacaklardı. hani şanlı tarihimiz ve asil milletimizle gurur duyacaktık. gavur ve gomonist propagandalarından koruyacaktık yavrularımızı. bu yüzden asmadık mı lan sağdan soldan 50 kişiyi. bu yüzen işkence görmedi mi binlerce genç aydın.

    ne oldu gladio'nun pezemenkleri? daha bıkmadınız mı yalan söylemekten? "yanılmışız, her şeyi istediğimiz gibi uyguladık ama sonuç bklediğimiz gibi olmadı. özür dileriz" de demediğinize göre, o söylemlerinizin de hiçbiri sikinizde değilmiş demek ki!

    manevi değeriniz ana akım` :mainstreammedya, milli değerinizwall street` borsası olunca, yine de şükredin bizim gençliğe hıyar ağaları. delikanlılar birbirini dürtüp "kalem ve klavye icat olmuş olum biz de yazabilecekmişiz" diye geyik de çevirebilirlerdi. size kalsa bu ülkeye bilgisayar ekipmanı olarak sadece mouse sokardınız ya...

  • insanlarin barut ficisi seklinde dolanmalari. herkesin para yok,ekonomi kotu derken her evde 2011 2 adet arabaya sahip olmasi. hersey daha pahali olmasina ragmen herkesten once herseye sahip olmaya calisan bir suru insan gormek.
    kimsenin sira bekleme huyunun olmamasi, aptala yatip onunuze gecmeye calisanlar. 2 seritlik yolun aslinda 3 araba icin yapildigi, 27-28 yasin evde kalma yasi oldugu, finansal ozgurluk daha yokken 50bin liraya dugun yapma hevesi. asiri derecede ve acik irkcilik. acik acik baska kultur ve kokenden gelen hakkinda tanimadan konusmak. sifir tolerans.

    ama bunun disinda hizmet sektorunde paraniz oldugunda dunyanin hicbir yerinde alamayacaginiz seviyede hizmet verilmesi, is gucunun inanilmaz ucuza satilmasi, baska ulkelerde yilda yuzbin dolar kazanilan islerin burda asgari ucretin biraz ustunde degerlendirilmesi.

  • ben de burada atıp tutanlar gibi düşünüyordum. gerekirse işi gücü bırakır annemle ilgilenirim diyordum. önce teyzem destek oldu, 4 ay evinde ilgilendi ama annem orada çok mutsuz oldu. sürekli evine gitmek istedi. evi farklı bir şehirde. yanına bir yardımcı buldum, evine yerleştirdim, her haftasonu uzun yol yapmayı da, tek maaşla iki ev geçindirmeyi de göze aldım ama annem yine mutsuz.

    kendi hayatının kontrolünü elinde tutmaya alışkın, hep özgür yaşamış, asla tahakküm altına girmeyecek eski bir bankacı ve ticaret kadını. ilk ay kızı kovdu, azarladı, sürekli bağırıp çağırdı, ağlattı… yalnız kalamayacağını idrak edince bu kez kötü davranmayı bıraktı ama sürekli şikayet etmeye başladı. 3 gündür yemek yemiyor mesela, protesto ediyor kendince ki beslenme onun için ilaçtan bile daha mühim şu an.

    2 hafta önce bir epilepsi nöbeti geçirdi, tekrar etme ihtimali yüksek. sol gözünün üzeri morarmış, konuşamadığı için ne olduğunu söyleyemiyor, sadece düşmediğini veya bir yere vurmadığını, canının da acımadığını söylüyor. yani sorunca 'yok yok' diyor sadece.

    nezle oldu, sürekli uyuyor dedi kız, doktora gitmesi lazım ama asla ikna edilemiyor. gerek yok diyor. hayır istemiyorum diyor.

    kişisel hijyenini yeteri kadar sağlayamıyor ve benden başka kimsenin de yardımcı olmasına izin vermiyor.

    istanbul'da yaşıyorum ben. iyi ve huzurlu olduğum bir işim, kendimle mutlu olduğum bir hayatım, ilgilendiğim hayvanlarım var. her şeyi bırakıp yanına gitsem yine mutlu olmayacak artık bunu biliyorum. onun istediği eski düzen ve özgürlüğü ama bu mümkün değil artık. bunu idrak edemiyor, etse de kabul edemiyor. kaldı ki sadece onun maaşıyla geçinmemiz gerekecek. bu da mümkün değil, sadece aç kalmamamıza yeter, o da belki.

    yanıma alsam, gündüz işteyim yine eve biri lazım. istanbul'da bakıcılar 600 dolardan kapı açıyor. bütün hayatımı ona endekslemem, kendimden tamamen vazgeçmem gerekiyor benim ki ona rağmen her şeye yetebilmem mümkün değil. hijyenini nasıl takip edeceğim? her gün çeşit çeşit yemeğini nasıl hazırlayacağım? evde düşse, bir nöbet geçirse nasıl hastaneye yetiştireceğim?

    işi bıraksam, annem 72 yaşında, kardeşim falan yok. 20 sene her şeyi bırakıp kendimi ona adasam o gittiğinde ben 57 yaşında olacağım. emekli olamamış, bir geliri olmayan, ödemesi gereken bir ev kirası, faturaları olan yalnız bir insan olarak ben ne yapacağım o gün geldiğinde? hayırsızlık denen bu rasyonel düşünme şekliyse kendimle yüzleşip hayırsızlığımı kabul etmem lazım demek ki.

    basit şekilde, acaba düştü mü, yemeğini yedi mi, bir yeri ağrıyor/acıyor mu, pedini değiştirebildi mi… 6 aydır bunları düşünmeden geçen tek bir günüm, uykusuz ve bitkin şekilde uzun yol yapmadığım tek bir hafta sonum olmadı. şimdi onun güvende olacağı ve ihtiyaçlarının karşılandığından emin olacağım bir hayatı onun için yaratmak mı hayırsızlık yoksa şu an yapmaya çalıştığım mı?

    hayırlı evlatların fikirlerini, çözüm önerilerini duymayı samimi olarak çok isterim.

    debe editi: ben bunu yazdıktan 2 saat sonra yardımcımız valizini topladı gitti. :) hafta içi 4 gün 08:00-19:00 annemle ilgilenecek ve evin işlerini halledecek, büyük ırk köpeğimden de korkmayacak birini arıyorum. böyle bir çevresi/tanıdığı olan varsa benimle iletişime geçebilir mi? lokasyon istanbul. teşekkürler.

  • hayata dair gülümseten detaylardan biri. insan böyle aşkları, aşıkları görünce mutlu oluyor.

    -pişt garson.

    hatun: aşkım yapma lütfen noolursun.

    -sen karışma. kardeşim bize iki tane çay getiriyorsun, biri açık.

    garson: tabi efendim.

    hatun: sen çok iyi bi insansın...

    -şşt sakın, sakın. bir daha bu konuyu açarsan seninle konuşmam.

    hatun: amaa, hmpf peki.

    -sakın.

  • ön yazı nedir, nasıl yazılmalıdır?

    ön yazı insanı vezirde eder rezil de eder dersem sanırım abartmış olmam. eğer ki cv'niz bir futbol takımıysa ön yazınız da forvetiniz demektir. gole giden en önemli araç olabileceği gibi maç sonunda hezimet yaşatmış ve saç baş yolduran bir şeyde olabilir. iş başvurularında ön yazı yazmanın neden bu kadar önemli olduğunu yukarıdaki 2 cümlede anlattığımı sanıyorum. peki günümüzde değil iş hayatına daha başlamamış öğrenciler, prof. çalışanlar bile neden ön yazı yazmakta zorlanıyorlar?

    öncelikle ön yazı yazmanın kurallarını ve iyi bir ön yazının sahip olması gereken kriterleri madde madde belirtelim.

    ön yazı nasıl yazılmaz?

    - birinci ve belkide en önemli madde kendinize özgü ve başvuru yaptığınız şirkete özel bir ön yazı yazın. bu ne demek? google'da çıkan ilk ön yazı örneğini copy-paste yapıp her gelen şirkete yollamayın. neden? her gelen başvuruda hep aynı kalıpta aynı cümlelerle yazılmış ön yazı belli bir noktadan sonra ik'cı da ters tepmekte ve ön yazının esas amacını gölgelemektedir. kural-1 özgün bir ön yazı bulun.

    - ön yazı demek bir nevi cv'inizin özeti demektir. yani cv'nizin tamamını ön yazıya aktarmayın ve elinizden geldiğince ön yazıyı kısa tutmaya bakın. ön yazılarınız ik'cılar tarafından okunuyor evet ve ben ön yazılara olduğunca değer vererek okuyorum ama dediğim gibi biyografi yazmıyorsunuz, kısa ve öz yazın.

    - ön yazı bir espri mekanizması değildir ve sizde stand-up yapan bir showmen değilsiniz. yani ön yazınıza ''beni tanıyınca çok seversiniz :)'' gibi cümleler yazmayınız en baştan elenirsiniz.

    - ön yazı da kendinizi överken abartıya kaçmayın. gereksiz mütevaziliğe gerek yok ama abartı övgü cümleleri de başvurunuza egoist, megaloman damgası vurdurmasın.

    - yazınızda azami imla kurallarına dikkat edin. w, q, x'li cümleler kurmayın, sms dili kullanır gibi slm, kib, by yazmayın.

    - belli bir format uydurduktan sonra aynı yazıyı her başvurunuza copy-paste yapmayın. x şirketine başvururken yazınızda y şirketi yanlışlıkla çıkmasın. bu özensizlik ve algısı düşük bakış açısı yaratır ki elenmeniz için başlı başına bir kriter olmaktadır.

    ön yazı nasıl yazılır?

    klasik yaparım, ederim demek yerine şu nedenle yaparım bu yüzden ederim gibi daha somut cümleler kurun. eğer bir satışçıysanız sayısal veriler kullanın. örneğin ''geçen projede satışları %15 arttırdım'' gibi.

    girizgah

    sayın yetkili, eğer isim biliyorsunuz sayın herkese benden cay shakira yok, değerli yetkili ya da riske girmeyerek en sadesi sayın ik yöneticisiyle başlayabilirsiniz.

    konuya giriş

    hangi pozisyonla ilgilendiğinizi, bu ilanı nerede gördüğünüzü kısa cümleyle belirtin yeter. unutmayın! sadece kariyer.netten iş başvurusu yapmıyorsunuz. insan kaynakları çalışanının direkt mail kutusuna gidecek bir başvuruya ön yazı yazıyorsunuz diyelim. böyle durumda;

    ''sayın yetkili/x bey/y hanım, sizinle www.iskur.gov.tr kariyer portalı üzerinden yayınlanan insan kaynakları uzmanlığı ilanı hakkında iletişime geçiyorum.'' gördünüz mü? ne kadar da sade ve amaca yönelik bir giriş.

    gelişme

    dananın kuyruğunun koptuğu yer. en fazla 5 cümleyle kendinizi anlatın. eğer yeni mezunsanız ve iş deneyiminiz yoksa kariyer hedeflerinizden, sahip olduğunuz sertifikalardan, bir profesyonelseniz toplam iş tecrübenizden, sahip olduğunuz yetkinlikleri özet geçerek anlatınız.

    ''x şirketinde satış uzmanı olarak görev aldığım 5 yıl içerisinde, müşteri ile ilişkiler, %20 satış hacmini arttırma, müşteri ziyaretleri gibi yaptığım görevler ve aldığım sorumluluklarımın da yardımı ile, satış yöneticiliği görevini daha üstün bir performans ile yerine getireceğime inanıyorum.'' gibi

    kapanış

    ön yazının en kolay yazılabilen bölümü de burasıdır. vakit ayırdığınız için teşekkür eder ve iyi günler dilerim. saygılarımla. özgeçmişimle ilgilendiğiniz için teşekkür eder, birebir mülakatta yetkinliklerimi anlatmak isterim gibi.

    örnek;

    sayın yetkili, sizinle kariyer.net kariyer portalı üzerinden yayınlanan insan kaynakları uzmanlığı ilanı hakkında iletişime geçiyorum.

    ismim herkese benden cay shakira yok. anadolu üniversitesi iktisat mezunuyum. bu pozisyona aday bir çalışanda ihtiyacınız olduğunu düşündüğüm çoğu özelliği taşıdığıma inanıyorum. insan kaynakları alanında 3 seneye yakın bir iş tecrübem ve konu hakkında sertifikalarım bulunmaktadır.

    yetkinlikler olarak performans değerlendirme sistemi, işe alımın tüm süreçleri, oryantasyon planı hazırlama, turnover raporlama ve işe alım sayaçlarının hazırlanması, eğitim planlama, micro bordrolama, kariyer haritası hazırlama ve çıkış mülakatlarının raporlanmasını gerçekleştirmekteyim. ayrıca ege üniversitesinde insan kaynakları yönetimi alanında yüksek lisansa başladım.

    iş tecrübelerim ve eğitim hayatımla beraber insan kaynakları uzmanlığının görev tanımında yer alan çoğu kabiliyete kavuştum. hedefim doğrultusunda bana deneyim kazandıracak ve bendeki deneyimi de şirketime aktarabileceğim ve birlikte sinerji yaratacağımız bu pozisyona başvuru isteğimi belirtmek istiyorum.

    vakit ayırdığınız için teşekkür ederim;
    saygılarımla.