ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
teyze kızı amca kızı dayı kızı hepsi caiz
teoman'ın daha 17 dediği kızların bugün 30 olması
-
teoman'ın 2000 yılında çıkardığı "onyedi" adlı şarkısında bahsi geçen kızların bugün 30 yaşında olması durumu.
acı gerçek hatta acımasız gerçek.
fiat multipla
-
alçak ve düz kaput tasarımıyla birlikte ön camın alt kısmının çıkık tasarlanıp bu kısma far yerleştirilmiş ön görüntüsü (hem burunda, hem de kaputun bittiği yerdeki ön farları ile), orantısız hatları, kaput gibi alçak yan omuz çizgisine rağmen çok yüksek yan cam alanı nedeniyle (doğal olarak) maruz kaldığı kötü eleştirilerin ardından makyajlanıp biraz daha düzgün bir çehreye kavuşan otomobil...
makyajla birlikte eli yüzü düzün iki adet ön farlara, ön cama kadar yükselen ön kaputa sahip olmuştur.
kanımca d sütunundaki (arka yan kelebek camının arkası) kavisli tasarım da değiştirilseymiş iyi olurmuş.
yine de rakipleri arasından bir başarı sergilemesi zor.
(bkz: opel zafira) (bkz: toyota corolla verso) (bkz: renault scenic) (bkz: ford focus c-max) (bkz: volkswagen touran) (bkz: daha gider bu)
avrupa'da meyveyi taneyle alıyorlar
-
muzun kilosu 1 euro
portakal 2 euro
çilek bahçesinden gidip toplayabilirsin kilosu 3 yada 4 euro ( bahçede yemek serbest )
kiraz bahçesinden gidip toplayabilirsin 4 euro kilosu ( bahçede yemek serbest )
şeftali kilosu 2 euro
armut 2-3 euro arası.
kavun 2.5 euro tane
karpuz 2-4 euro arasi tane
üzüm kilo 3 euro
egzotik meyve olan avakado tane 1 euro
avrupa halkı parası yetmediği için değil, kendisine yetecek olan neyse onu alıyor. isteyen kasayla alıyor, kimseye engel olmuyorlar. adam tek başına yaşıyor, 2 portakal bir muz alıyor. bizim türkler gibi, 7 nüfus bir evde yaşamıyorlar. avrupa'da yaşayan türklerin dolapları doludur. derin dondurucuları et, tavuk vs doludur. kilerleri var burdaki evlerin genelde ve kilerlerde bakliyat, atistirmalik vs doludur.
avrupa halkında böyle eve gıda stoklama olayı yok biz türkler gibi. adamlar hem israf etmiyor, hem ihtiyacı kadar alıp taze tüketiyor. markette 10 tane ekmek alınca sizin yabancı olduğunuzu anlıyorlar avrupa ülkelerinde. adamlar markette yarım ve çeyrek kavun, karpuz satıyorlar ve tek yaşayan insanlar bunu alıyor ve koca karpuzu alıp, çürütüp çöpe atmıyor.
maalesef bizim çomarlar, ömür boyu çomar kalmaya devam edecekler. bu çomar tayfasını en iyi anlatan söz budur;
insanoğlu nâziktir, ağır sözü kaldırmaz, eşek dersin kızar da, bin sırtına aldırmaz!
edit: malın biri "türkiyeden daha pahalı. kuru çevirince pahalıya geliyor" yazdı. yukarıda bu çomarlar, ömür boyu çomar kalacak demiştim dimi.
hacet gideren adama tecavüze yeltenen eşek
600 tl maaşla yapılabilecekler
-
kufur dagarcigi genisletilebilir.
türkiye'nin en güzel kızlarının olduğu il
-
askerlik yaptığımız ildir.
evlenmek için 15 bilezik 1 set isteyen kız
-
(bkz: bonservis)
baykar'ın 1000 ev bağışlaması
-
helal olsun. vergilerimiz sayesinde verilen devlet desteklerinin diğer savunma sanayii şirketleri yerine kendilerine aktarılması sonucu türkiye'nin en büyük savunma sanayii şirketi haline gelen baykar, vergilerimizden aldıkları payın bir kısmını yine bizim için harcıyor. kendilerine teşekkür ediyoruz.
edit:
gelen tepkiler ve aldığım bilgiler üzerine bir iki noktaya değinmek gerekiyor.
öncelikle devletin baykarı desteklediği konusunda resmi gazete dahil birçok kaynak var, uydurma bir bilgi değil. ancak öğrendiğim kadarıyla bu sektördeki diğer şirketlere de benzer destekler sağlanıyormuş.
ek olarak da bu ülkeden milyarlar kazanmış tüm şirketlerin böyle zamanlarda benzer destekler vermesi gerektiğini düşünüyorum. bu verilen destekler maddi olarak da önemli, diğer şirketlere örnek olması açısından da önemli. hepsinin bu ülkeye, bu insanlara borcu var. tekrardan tebrik ediyor ve devamının gelmesini diliyorum.
semavi dinlerdeki ortak kişi adları
acun ılıcalı
-
muhabirliğinde fransadayım diye kadıköy de bir evden canlı yayına bağlanıp sürünüyorum şarkısı eşliğinde konuşabilecek yüzsüzlüğü sahip olan bir adam tabii ki aldığı yasa dışı bahis reklamlarının suçunu hollanda rejisine atacak. hiç şaşırılacak birşey değil. adam yaptığı sahtekarlıkları yüzsüzlükleri başarı hikayesi gibi anlatabilecek karaktere sahip sonuçta. reklamını yaptığı yasadışı sitelerin tamamı kuzey kıbrıs menşeili türk siteleri. ama ne hikmetse hollanda rejisi hiç işi yokmuş gibi dijital reklam yerleştirmiş. insanları salak yerine koyma pervazsızlığı çok sevdiği rte abisinden sirayet etmiş kendisine belli ki.
nescafe gold
-
ben size özet geçeyim:
-kahve çekirdekleri önce diğer kahvelerdeki çekirdekler gibi "kavrulur".
-büyük kazanlarda sıcak su ile karıştırılıp içilebilir kahve elde edilir
-daha sonra elde edilen sıvı kahve daha yüksek "konsantrasyona" ulaşması için daha çok kaynatılır ve ileride sıcak suyla buluştuğunda yeterli konsantrasyona ulaşması için "seğreltilir".
-bir sonraki aşamada elde edilmiş yüksek konsantrasyonlu kahve ya "dondurularak" ya da "yüksek güçlü havayla kurutulur
-son olarak da belli bir ölçüde olmaları için parçalanır.
buraya kadarı "normal" görünüyor. fakat şöyle saçmalıkların olması mümkün:
-en düşük kaliteli kahve çekirdiklerinin kullanılması. kahve içernler bilirler ki toprağın yapısı, nerede yetiştirildiği, ne kadar kaliteli üretildiği ve en önemlisi nasıl kavrulduğu vs gibi onlarca faktör kahvenin kalitesini etkiler. en kötü kahve çekirdeği ile en kalitelisi arasındaki fiyat farkları 10 hatta bazen 50 kat fark ederken sizce nestle veya jacobs gibi firmalar bu tarz granül kahvelerde en kaliteli çekirdeği mi kullanır yoksa, "kaliteli kahve" olarak satılamayacak kalitedeki çekirdekleri mi?
-bu yolla üretilen granül kahvelerin içindeki kafein miktarı düşer. kafein kimyasal olarak sentezlenip üretilen bir üründür. bir çok ilaç ve ürünün içerisinde kimyasal sentezlenmiş kafein bulunur. bir de kardeşi vardır, o da taurin. o da besi hayvanlarının barsaklarından elde edilir ve kafein ile benzer özellikler gösterir. içtiğiniz energi içeceklerinin içindeki aktif maddelere bakarsanız orada taurin ve kafein görürsünüz. onların hiç biri "organik" değildir. kimyasal yöntemle üretilebilinir.
-işte zurnanın zırt dediği yer budur. içtiğiniz bütün granül kahveler kimyasal sentezlemeye üretilmiş kafein ve taurin ile "güçlendirilir". yani siz aslında organik bir madde değil, laboratuvarda sentezlenen "kopyasını" içersiniz.
-esas saçmalık ise başkadır. organik kahve kesinlikle "kaynatılmaz!". kaynatılan kahvenin bütün kimyasal tadı değişir. en basit ifadesiyle "daha acılaşır" fakat gerçek kahve tadını alamazsınız. daha güçlü ve etkili olur ama damağınızda bırakacağı "lezzet" normal bir kahveden çok farklıdır! misal arapların içtiği "mırra" kahvenin saatlerce kaynatılıp "çamura" dönmüş halidir. gene aynı şekilde en iyi türk kahvesi "kaynama/taşım" noktasına geldiğinde ateşten çekilir. kahve "kaynadığı" andan itibaren bütün tadı ve kimyasal yapısı değişir.
-yukarıda bahsetmiştim bütün granül kahvelerin içindeki fazla suyun buharlaşması için uzun uzun kaynatıldığını. işte o işlem sırasında kahve hem gerçek tadını kaybeder, hem de bir sürü kimyasal değişikliğe uğrar. daha iyi anlatayım. %90'ı boktan çekirdeklerden üretilmiş kahvenin içine %10 kaliteli kahve katıp aromasını arttırırlar fakat kalitesi artmaz.
-son olarak, kahvenin en büyük düşmanı "oksidasyondur". yani hava ile buluşan kahve zamanla deforme olur. marketten satın alınan granül kahveler "nitrojen ile paketlenir". bu yöntem paket açılana kadar onu korur fakat paketi açıp havayla ve oksijenle buluştuğu anda bozulmaya başlar.
-bu nedenle eğer illa granül kahve içecekseniz olabilecek en ufak paketi almanız şarttır. paketleme ücretleri nedeniyle de ambalaj küçüldükçe fiyat artar. 50 gr'lık en pahalı granül kahve aslında "gerçek" kahveden daha pahalıya satılır. ucuz olsun diye büyük boy alırsanız o granül kahveyi korumanın tek yolu onu "tekrar vakumlamaktır". bunu yapmadığınız zaman granül kahve her dk tadını ve kalitesini daha da kaybeder!
özetle granül kahve :
-en kalitesiz çekirdeklerden yapılır
-üretim sürecindeki tüm işlemler gerçek kahve tadını bozar
-en önemlisi üretici firmalar ve onların gıda mühendisleri o granüllerin kimyasal yapısını istediği gibi kontrol edip, çeşitli kimyasal etkentiler ile içtiğiniz kahvenin tadını kontrol ederler.
işte bu nedenle sürekli aynı markayı içenler üretici firma "formülünü ve katkı maddelerini" değiştirdiğinde oluşan farkı anlarlar.
gene bu nedenle farklı firmaların ürettiği granül kahvelerin tadı değişir. bu başlıkta tartışılan markanın son dönemde tadının değişmesinin sebebi de tek bir şey olabilir :
üretici firma daha karlı bir yöntem bulmuştur ve bu nedenle kaliteyi düşürmüştür. ya da formülün kalitesini "bilerek" düşürmüşlerdir.
bunun arkasındaki en temel mantık da "bunlar zaten bizim ürettiğimiz kahveden başka her şeye benzeyen 'şeyi' zaten farkında olmadan içiyorlar, daha boktanını versek bile içecekler" zihniyetidir.
gerçek kahve pahalı bir zevktir. insanlar bu lezzeti en üst seviyede yaşamak için hem para hem de emek harcarlar.
granül kahve ise "idareten veya mecburen" içilen kimyasal bir üründür. tüketirken bunu bilirsek, en azından "ne şekilde kazıklandığımızı" biliriz.
trabzonspor akyazı stadı
-
katar emiri'nin posterinin asılı olduğu, içinde ilk okunan marşın katar milli marşı olduğu ve şuanda kuran tilaveti yapılan stat. stadın türkiye cumhuriyeti'nde bulunduğuna dair söylentiler var.
inanmadığı dinin mabedi yanınca üzülen tip
-
aziz nesin'e sorulan soru ve kendisinin verdiği cevap belki birşeyler anlatır;
"alevi değilsin ki sana ne oluyor?” dedi. "insan değilsin ki sana nasıl anlatayım" dedim.
kendisini bağlamayan ne varsa yanıp yıkılsın düşüncesinde ki insanlar umarım birgün gerçek sevgiye iyiliğe kavuşur.
murphy yasaları
-
işlerin ters gitmesi için düz gitmesinden daha çok neden vardır...