hesabın var mı? giriş yap

  • avrasya anket firması sahibi kemal özkiraz'ın şu youtube yayınında açıkladığı anket..

    yayın akarken yazdığım için hatalar varsa haber verirseniz düzeltirim..

    sonuçlar özetle şu şekilde.

    soru: cumhurbaşkanlığı seçiminde oy verdiğiniz adayın seçimden sonraki performansını nasıl buldunuz?

    erdoğan'a geçen seçimde oy verenler için:
    başarılı: % 63
    başarısız: %17
    ne başarılı ne başarısız: %20

    muharrem ince'ye geçen seçimde oy verenler için:
    başarılı: %9,9
    başarısız: %78
    ne başarılı ne başarısız:%11,9

    (diğerlerini yazmaya üşendim)

    soru: muharrem ince parti kurarsa oy verir misiniz?
    oy veririm: %1,9

    soru: önümüzdeki cumhurbaşkanlığı seçiminde 1. turda sadece recep tayyip erdoğan ile abdullah gül aday olursa kime oy verirsiniz?

    tayyip erdoğan: %42
    abdullah gül: %33
    kararsız/hiçbiri: %24

    soru:önümüzdeki cumhurbaşkanlığı seçiminde 1. turda sadece recep tayyip erdoğan ile ali babacan aday olursa kime oy verirsiniz?

    tayyip erdoğan: %42
    ali babacan: % 35,2
    kararsız/hiçbiri:%22,9

    soru : önümüzdeki cumhurbaşkanlığı seçiminde 1. turda sadece recep tayyip erdoğan ile ahmet davutoğlu aday olursa kime oy verirsiniz?

    tayyip erdoğan: % 42,3
    ahmet davutoğlu:%32,1
    kararsız/hiçbiri: %25,6

    soru: önümüzdeki cumhurbaşkanlığı seçiminde 1. turda sadece recep tayyip erdoğan ile abdullatif şener aday olursa kime oy verirsiniz?

    tayyip erdoğan: %41,3
    abdüllatif şener: %39,1
    kararsız/hiçbiri: %19,6

    soru: önümüzdeki cumhurbaşkanlığı seçiminde 1. turda sadece recep tayyip erdoğan ile ilhan kesici aday olursa kime oy verirsiniz?

    erdoğan: %41,3
    kesici: %39,4
    kararsız/hiçbiri: (bunu söylemedi)

    soru: önümüzdeki cumhurbaşkanlığı seçiminde 1. turda sadece recep tayyip erdoğan ile meral akşener aday olursa kime oy verirsiniz?

    erdoğan: %42
    akşener: %40,1
    kararsız/hiçbiri: %17,9( bunların çok büyük kısmının hdp seçmenleri olduğunu söyledi)

    soru: önümüzdeki cumhurbaşkanlığı seçiminde 1. turda sadece recep tayyip erdoğan ile kemal kılıçdaroğlu aday olursa kime oy verirsiniz?

    erdoğan: %41,4
    kılıçdaroğlu: % 40,6
    kararsızlar/hiçbiri:( söylemedi)

    ( kemal kılıçdaroğlu hem iyi parti secmeninden tuluma yakın oy alıyor , hem de hdp secmeninden çok yüksek oy alıyor dedi)

    soru: önümüzdeki cumhurbaşkanlığı seçiminde 1. turda sadece recep tayyip erdoğan ile muharrem ince aday olursa kime oy verirsiniz?

    erdoğan: %42,7
    ince: %35,9
    kararsız/hiçbiri: %21,4

    soru: önümüzdeki cumhurbaşkanlığı seçiminde 1. turda sadece recep tayyip erdoğan ile ekrem imamoğlu aday olursa kime oy verirsiniz?

    erdoğan: %40,8
    imamoğlu: %43,7
    kararsız/hiçbiri: %15,5

    soru: önümüzdeki cumhurbaşkanlığı seçiminde 1. turda sadece recep tayyip erdoğan ile mansur yavaş aday olursa kime oy verirsiniz?

    erdoğan: %40,4
    yavaş: %41,1
    kararsız/hiçbiri: (oran olaraksöylemedi ama şunu ekledi; mansur yavaş'ın ismini söylediğimizde kararsızlar 3 puan artmış. bu da kürt seçmen, hdp seçmeni, dedi.)

    edit: firma sahibi, anketin finansmanını hiçbir yerden destek almadan, sadece youtube gelirleri ile gerçekleştirdiğini aktardı.

  • kaç yıldır hayatımızın içinde olan rte'ın gülüyor oluşuna şaşırdım resmen, bir garibime gitti. sanırım ilk defa kendisini gülüp kıkırdarken görüyorum.

  • öğretmen: ...işte arkadaşlar, talas savaşı sonucunda matbaa müslümanların eline geçmiş, bu savaşla birlikte matbaa ilk defa çin'in dışına çıkmıştır.
    öğrenci: hocam bu çinliler salaklarmıymış da savaş alanına matbaa ile gelmişler.
    öğretmen: çık dışarı, çııık...

  • 1951 yılında distant drums adlı filmde private wilhelm adlı karakterden çıkmış ses efeğidir. dünyadaki en ünlü ses efeği ve en çok filmde geçenidir.

    buyrun geçen filmlerin listesi:

    distant drums" (1951)
    charge at feather river" (1953)s" (1951)
    the command" (1954)
    them!" (1954)
    a star is born" (1954)
    land of the pharaohs" (1955)
    the sea chase" (1955)
    helen of troy" (1956)
    sergeant rutledge" (1960)
    pt 109" (1963)
    harper" (1966)
    the green berets" (1968)
    the wild bunch" (1969)
    chisum" (1970)
    impasse" (1970)
    the scarlet blade" (1974)
    hollywood boulevard" (1976)
    star wars" (1977)
    more american graffiti" (1979)
    the big brawl" (1980)
    the empire strikes back" (1980)
    raiders of the lost ark" (1981)
    history of the world: part i" (1981)
    swamp thing" (1982)
    poltergeist" (1982)
    return of the jedi" (1983)
    indiana jones and the temple of doom" (1984)
    explorers" (1985)
    howard the duck" (1986)
    nutcracker: the motion picture" (1986)
    spaceballs" (1987)
    willow" (1988)
    the star trek adventure" (universal studios, ca, 1988)
    always" (1989)
    indiana jones and the last crusade" (1989)
    three fugitives" (1989)
    legion of iron" (1990)
    gremlins 2" (1990)
    beauty and the beast" (1991)
    mom and dad save the world" (1992)
    batman returns" (1992)
    aladdin" (1992)
    reservoir dogs" (1992)
    matinee" (1992)
    evening class" (1993)
    a goofy movie" (1995)
    toy story" (1995)
    runaway brain" (1995)
    die hard: with a vengeance" (1995
    dante's peak" (1996)
    hercules" (1997)
    the second civil war" (hbo, 1997)
    the fifth element" (1997)
    lethal weapon 4" (1998)
    small soldiers" (1998)
    star wars: episode i - the phantom menace" (1999)
    little mermaid ii" (direct-to-video, 2000)
    thirteen days" (2000)
    the kid" (2000)
    golden dreams" (disney's california adventure, 2001)
    just visiting" (2001)
    tomcats" (2001)
    osmosis jones" (2001)
    planet of the apes" (2001)
    the majestic" (2001)
    star trek: the motion picture - the director's edition" (2001)
    wet hot american summer" (2001)
    life or something like it" (2002)
    the salton sea" (2002)
    spider-man" (2002)
    star wars: episode ii - attack of the clones" (2002)
    scorched" (2002)
    the lord of the rings: the two towers" (2002)
    confessions of a dangerous mind" (2002)
    cradle 2 the grave" (2003)
    agent cody banks" (2003)
    peter pan" (2003)
    tears of the sun" (2003)

  • martin scorsese'nin son filmi killers of the flower moon filmi vizyona girdiğinden beridir herkesin gözbebeği. gerçi film aslında bir streaming filmi ama ülkemin sinema severleri filmi övüp duruyor.

    fakat hakkında onlarca şey okuduğum filmde kimse merak edip perde arkasına bakmamış.

    eskiden filmler izleyenlerde araştırma merakı uyandırırdı.

    film, amerikan tarihinde önemli bir yeri olan osage cinayetlerine odaklanıyor.

    osageler, petrol bulup zenginleşen bir kızılderili kabilesidir.

    yerli amerikalılar ile avrupalı yerleşimciler ve onların kuzey amerika yerli halkını büyük ölçüde yerinden eden torunları arasındaki ilişkinin uzun tarihinde, pek çok adaletsizlik ve trajedi yaşandı.

    zaman geçtikçe, şiddet ve ihlal edilen anlaşmalar, yalan, kötü muamele ve katliam hikayeleri giderek daha fazla gün yüzüne çıkmaya başladı.

    ancak 1920'lerde osage kabilesinin pek çok üyesinin öldürülmesiyle ilgili olaylar günün manşetlerinde yer almasına rağmen, amerikan tarihinin bu rahatsız edici bölümü uzun süre büyük ölçüde bilinmiyordu.

    1920'lerde amerikan kamuoyu, oklahoma'daki osage nation'da ortaya çıkan bir cinayet gizemiyle şaşkına dönmüştü. petrol zenginlikleri nedeniyle osageler dünyanın kişi başına düşen en zengin halklarından biri haline gelmişti. 1921'de osage ulusu'nun üyeleri öldürülmeye başlandı ve meselenin özüne inmek için fbı'ın olaya dahil olması gerekti.

    yönetmen martin scorsese, 2023 yapımı killers of the flower moon filminin temeli olarak yazar david grann'in olaylara ilişkin araştırmalarını kullandı.

    kitap

    görsel

    beyaz yerleşimin genişlemesi nedeniyle batıya, kansas'a itilen ve yollarına devam etmeleri için baskı altında olan osageler, 1865'te kendi rezervasyonlarını satın alan birkaç kızılderili halkından biri oldu.

    cherokee'lerden, delaware büyüklüğünde bir kızılderili bölgesi (daha sonra ki adı oklahoma olacaktı) satın aldılar.

    arazi büyük ölçüde kayalık, engebeli ve verimsizdi ve osageler buranın beyazların pek ilgisini çekmeyeceği sonucuna vardı.

    görsel
    görsel

    yanılıyorlardı.

    1890'larda topraklarında petrol keşfedildi. 1906 tarihli osage tahsis yasası uyarınca, arazinin maden hakları abd hükümetinin emanetinde tutuldu, ancak maden kiralama hakları osage'lere ödendi ve onlar da hızla zenginleşti.
    görsel

    1920'lere gelindiğinde osage topraklarındaki kuyular, bugünün yılda yaklaşık 400 milyon dolarlık petrol eşdeğerini üretiyordu.

    görsel
    görsel
    görsel

    osage'lerin geleneksel yaşam tarzı kökten değişti. çadırların yerini hizmetlilerin çalıştığı konaklar aldı. osage lüks otomobiller (bazen birkaç otomobil) satın aldı ve şoförler kiraladı.

    beyaz oportünistler ve dolandırıcılar, kongreyi etki altına aldılar ve osage'lerin petrol konusunda beceriksiz olduklarına dair evraklar hazırlatıp osage'lerin adına kendilerini petrol kuyularına ve ticaretine vasi atadılar.
    görsel

    osage ulusu'nun her üyesinin bir tapu hakkı vardı, bu da ulusun gelirinden pay anlamına geliyordu. ölüm halinde haklar yakınlarına geçiyordu.

    bir ailede meydana gelen bir dizi ölüm, bir komplo şüphesini uyandırdı ve 1920'lerin başlarında toplum genelinde meydana gelen cinayetler, terör hükümdarlığı olarak bilinmeye başlandı.

    mayıs 1921'de anna brown adında bir osage kadını, pawhuska-fairfax yolundaki grayhorse yakınındaki bir vadide, başının arkasından vurulmuş olarak bulundu.

    görsel

    brown'ın hakları annesi lizzie q. kyle'a geçti.

    yaklaşık iki ay sonra lizzie de uzun süren hastalığa yenik düşerek ölmüştü. (zehirlenme şüphesi vardı.)

    görsel

    şubat 1923'te lizzie'nin yeğeni henry roan arabasında başından vurulmuş halde bulundu.

    bir aydan biraz daha uzun bir süre sonra, lizzie'nin kızlarından biri olan rita ve bill smith ile kocası, evlerinin bombalanması sonucu hayatını kaybetti.

    hayatlarından endişe ederek, etrafı bekçi köpekleriyle çevrili bu eve taşınmışlardı.

    anna, lizzie ve rita'nın hakları, lizzie'nin geriye kalan tek kızı mollie'ye geçti; mollie, oklahoma'ya göç etmiş yakışıklı ama fakir bir teksaslı olan ernest burkhart ile evliydi.

    pawhuska-fairfax bölgesindeki pek çok kişi gibi burkhart da, "osage tepeleri kralı" olarak bilinen, tefeci bankacılık ve ticari çıkarlara sahip, varlıklı bir sığır çiftçisi olan amcası william k. hale'e borçluydu.

    yerel kolluk kuvvetleri artan cinayetleri çözemediğinde, osage kabile konseyi, mayıs 1924'ten itibaren j. edgar hoover tarafından yönetilen fbi'ın öncüsü olan soruşturma bürosu'ndan gelen yardım için federal hükümete başvurdu.

    hoover, eski bir teksas korucusu olan thomas white'ı soruşturmayı yönetmekle görevlendirdi.

    cinayetlerin arkasında roan için sahte bir hayat sigortası poliçesinden yararlanarak 25.000 dolar toplayan hale'in olduğuna ikna olan white, kanıt bulmak için üç gizli ajanı (john burger, frank smith ve john wren) gönderdi.

    mayıs 1926'da adi bir suçlu olan kelsey morrison, hale tarafından anna brown'u öldürmek için tutulduğunu itiraf etti. ifadesi ayrıca, hale tarafından mollie kyle ile evlenmeye zorlanan burkhart'ın da kendisini onun tapu haklarını devralacak ve ardından aile üyelerinin öldürülmesine katılacak konuma getirdiğini de içeriyordu.

    sonuçta hale, burkhart ve başka bir suç ortağı frank ramsey cinayetten suçlu bulundu ve ömür boyu hapis cezasına çarptırıldı, ancak sonunda şartlı tahliye edildiler.

    60'tan fazla kişinin hayatına mal olan osage cinayetlerinin gölgesinin hâlâ oklahoma'nın osage ilçesi üzerinde asılı durduğuna inanılıyor.

    işte olaylar bundan ibaret.

    kaynak; kitap, linklenmiş sayfalar... resimler getty ımages haber kaynakları yahoo'dan bulunmuştur.

    edit: streaming olayına değinmemin nedeni; boğa boğa filmi festivalde gösterilince "streaming filminin festivalde ne işi var" diyen sinema yazarlarının apple tv+ filmi övmesinden... lafım onlara.

  • 10 saniye. 400 metrelik bir binadan atladığınızda, yere düşene dek geçecek olan zaman.

    o gün dünya ticaret merkezi'ne gitmişsiniz. büyük ihtimalle iyi bir işte çalışıyorsunuz. geleceğe dair hayaller kurarak evden çıkmışsınız. büyük ihtimalle o sabah, o gün öleceğinizi düşünmüyorsunuz.

    camın kenarındasınız. içeride boğucu bir duman var. aşağı inme şansınız yok. itfaiyenin gelme imkanı yok. helikopterle kurtarılma imkanınız yok.

    o gün öleceğinizi biliyorsunuz artık.

    aşağıdaki insanlara bakıyorsunuz. yalnızca size bakan noktalar görüyorsunuz, o kadar küçükler. 400 metre aşağıdaki insanlar yaşayacak.

    10 saniye. rüzgar yüzünüze vuracak, kulaklarınızda basınç oluşacak. üşüyeceksiniz. muhtemelen yere düştüğünüz an, canınızın yandığını fark edene kadar ölmüş olacaksınız.

    atlamasanız dumandan zehirlenecek, yanacak ya da betonların arasında kalacaksınız.

    ------

    bu korkunç bir psikoloji. ilk olarak "neden ben" dersiniz, kabullenemezsiniz.

    "onca insan varken, hatta karşıdaki binadaki insanlar yaşayacakken neden ben?"

    rüyadaymışsınız gibi gelir. sanki o anı yaşayan siz değilsinizdir. sonra havadaki zehir, ciğerlerinize dolduğu an gerçekle yüzleşirsiniz. o anda, oradasınızdır, karar vermek zorundasınızdır ve hayat size yalnızca bir seçenek sunmuştur; 10 saniye.

    evimde, bilgisayarın karşısında o insanların psikolojisini anlamaya çalışıyorum. sadece düşünmek bile içimi ürpertiyor. beni korkutan şey ölüm değil, bu hayatın bir gerçeği. sadece çok kısıtlı bir an içinde ölüm şeklinize karar vermek zorunda kalma psikolojisi bu. doğduğunuzdan o yana, sizinle birlikte olan yaşama içgüdünüzü kaybediyorsunuz bir anda.

    yapabileceğim en iyi şey, hayatta olmayan sevdiklerime 10 saniye içinde kavuşabileceğimi düşünmek olurdu herhalde. gözlerimi kapardım ve kendimi boşluğa bırakırdım.

    edit: doğrudan benim yazıma atfedilmiş olmasa da, yine de "amerikalılar ölünce duygu sömürüsü, ıraklılar ölünce bir şey yok" gibi düşünenlere birkaç şey söylemem gerek. çaresiz insanların ölümle yüzyüze gelmesi ile ölen insanların nüfus kağıdında yazan vatandaşlıkların bir ilgisi olduğunu düşünmüyorum. hala bu konuda bile nasıl rövanş edebiyatı yapılabileceğini aklım almıyor.