hesabın var mı? giriş yap

  • ilk entrysini geçen ay yazmış bir çömeze iki yıldır aşık olan bir kızın beyanı.

    olum ne sandın lan sen burayı alayımız şerlok holms, alayımız dedektif gecıt.

  • koyuyor.
    üniversite hayatımın 3 yılını sevgili olarak aynı evde geçirdiğim, yediğimin içtiğimin ayrı gitmediği kadın şimdi başkasına "kocam" diyor. bu ayrı koyuyor, onun "kız isteme", "kına gecesi" fotoğraflarını görmüş olmak ayrı koyuyor.
    ayrı kaldığımız günlerde 3 saatte bir beni arayan ve "çok arıyorum biliyorum ama napayım sesini duymazsam elim ayağım titriyor" diyen kadının şimdi bir başkasına "kocam" demesi koyuyor.
    gece uyurken birden bire beni uyandırıp "noldu aşkım" dediğimde, "sana aşığım" diyen kadının şimdi bir başkasına "kocam" demesi koyuyor.
    bir zamanlar fotoğraflarda beraber güldüğüm insanın şimdi bir başkasına "kocam" demesi koyuyor.
    sonrasında da dört duvar arasına hapsettiğiniz ruhunuz gökyüzünü görmek için çığlık atmaya başlıyor, gökyüzünüz ise hayal kırıklıklarınız yüzünden trafiğe kapatılıyor ve hayatınızda daha bir şeyler konmayacak boşluk(lar) oluyor, dolmayacak boşluk(lar).

    işte "eski" sevgilim evlendiği zaman bana böyle oldu.

  • eski bir hocam şöyle derdi;

    evlenmeyi düşündüğün kadınla evlenmeden önce muhakkak bir kaç gün bile olsa aynı evde yaşa, sabah kalktığında neye benzediğini gör, o gördüğün şeyi sevip sevmediğini sorgula, zira senin aşık olduğun şey bir sinema perdesinden ibaret olabilir.

    hocamın şu an 5. evliliğini yaptığını hesaba katmazsak, ben onun bu görüşüne katılıyorum.

  • tam anlamıyla oksijen israfı. bir kibritle bir binayı yakmayı başarabilmiş bir mal.

    ateşin üstüne kağıt, karton falan atıp söndürmeye çalışıyor bi de. adam o kadar salak ki koca japonya'nın iq seviyesini tek başına 2-3 puan aşağı çekiyordur rahat.

  • abd’de french fries tabelalı bir işletme görmüştüm. bir hat üzerinde sıralanmış çalışanlar kızartmalık hâldeki patatesleri paketten çıkarıyor, kızartıyor, fiyata göre üç boyutta hazırlanarak elde yenebilecek küçük kutulara koyuyor ve nihayet türlü soslar kullanarak müşteriye uzatıyordu. tıka basa dolu bir işletmeydi ki mantığı da ucuza karın doyurmayı sağlayacak patates kızartmasını seri biçimde kızartıp insanlara satmaktı. yürürken, ayak üstü bu patatesi yiyen insanlar da yemek derdini ucuza halletmiş oluyorlardı. kısacası kötü fikir değil, işletme maliyetlerinin altından kalkılabilirse lokmacı furyasının bir benzerini başlatmak size nasip olabilir. bol şans!

  • çok eğlenceli bir durum. size çocuklarıymış gibi davranıyorlar. arabanın arka koltuğunda yolculuk ediyorsunuz, canınız ne isterse o yapılıyor, ne çekerse o alınıyor.
    evlerinde de bir ayrıcalığınız var. en ağır misafirleri sizmişsiniz gibi davranıyorlar bazen, bazen de "oturmaya mı geldin, kalk da bi çay koy" rahatlığına evrilebiliyorlar. birbirleriyle kavga ettiklerinde "yeter la bi susun amk" diyebilecek kadar samimi arkadaşlarınız olan bir çiftin yanında üçüncüyseniz cidden çok eğlenceli. tavsiye ederim.

  • 21.09.2019 tarihli ön edit: arkadaşlar 2 yıldır çalıştığım araç kiralama sektörüne artık veda ediyorum. bugüne kadar yüzlerce arkadaş bilgi almak için, merak ettiklerini sormak için tarafıma mesaj yoluyla ulaştı. güveniniz için ve araç kiralama üzerine konuşurken gelişen güzel muhabbetler için bir teşekkürü borç bilirim. elimden geldiğince, dilim döndüğünce yardımcı olmaya çalıştım. umarım işe yaramıştır bu süreçte verdiğim bilgiler. ancak bundan sonrasında en azından araç kiralama hakkında yardımcı olamayacağımı belirtmek isterim. çünkü bilgilerin, firmaların, kuralların sürekli yenilendiği ve değiştiği bir sektörde geçmişe dayalı bilgilerle yardımcı olmaya çalışmam ciddi mağduriyetler doğurabilir. en sağlıklı yol firmaların kendi web sayfalarından veya çağrı merkezlerinden bilgi almak şeklinde olacaktır. hepinize keyifli kiralamalar (bak bak lafa bak hele) dilerim.

    araç kiralama firmasında çalışan birisi olarak size bazı konularda tüyolar vereyim a dostlar. bu yazacaklarım esenboğa havalimanında yer alan firmalar, müşteri şikayeleri ve tecrübelerden yola çıkılarak oluşturulmuştur.

    *her firmanın araçları kaskolu değildir. hatta ve hatta onlarca firmadan sadece birkaç firma full kasko seçeneğine sahiptir. kiralarken bu hususta dikkatli olun ve kesin teyit alın.
    *ehliyet yaşı önemli. ben 36 aydan düşük ehliyete (ekonomi sınıfı araç için 3 yıldır bizde minimum) araç vermem. erkek kardeşimde dahildir. kendisi 3 yıla yakındır sürekli trafikte. her türlü aracı kullandı ve kazası vs yok. ama ehliyeti 36 aylık değil. rica etti ve ciddiyim olmaz dedim. çünkü çok tehlikeli durumlara gebe bir konu bu.
    *kredi kartınız olmak zorunda. yoksa büyük firmalar araç vermez. findeks vs uzun mesele. detayı merak edenlere bir yeşil kadar uzaktayım. ancak esenboğa'da banka kartıyla vs. araç veren küçük firmalar mevcut. yani imkansız değil kredi kartsız araç kiralamak. ama merdiven altı işletmelere giderseniz çok ciddi sıkıntılara düşersiniz. misal aracı teslim ettiniz geri diyelim. "ama bunun baskı balatayı yemişsin dostum, al sana 3000tl masraf" diyebilirler. çok duyuyoruz bunları.
    *aracı teslim alırken dış kaportaya baktınız ya sadece hah işte onu yapmayın. detaylıca bakıp her problemi not ettirdikten sonra ön cama yönelin. çünkü taş gelmiş ve farkedilmemiş olabilir. ön cam sıkıntısız mı? tamam çok iyi! o zaman döşemelere (koltuk, tavan vs) iyice bakın. baktınız küçük bir sigara yanığı veya leke var; hoooop onu yazdırın. yoksa kuaför masrafı cidden üzebilir sizi. çünkü bir önceki kiralama dönüşü dikkat edilmemiş, görülmemiştir. sizin dönüşünüzde farkedilir. elinizde problemsiz teslim aldığınıza dair imzalı belge var, nasıl kanıtlayacaksınız?
    *kaza yaptınız diyelim (allah korusun) kesinlikle kolluk kuvvetleriyle tutanak tutun. eğer karşı tarafla anlaştıysanız o zaman karşı tarafla tutanak tutun. tutanak yoksa sigorta firması kabul etmiyor ve hoooop 3500tl ekonomik sınıf aracın tamponu için sizden ücret isteniliyor.
    *satışçıya karşı kibar olun. vallaha bak. "merhaba, kolay gelsin...." dediğiniz anda satışçı hem fiyatları aşağı çeker hemde elindeki iyi arabayı vermeye çalışır. çok ciddiyim. misal müşteri geldi ve kaba bir insan. hooop en yüksek km araçlar verilir ve esneklik tanınmaz. hani bu dediğime kızmayın ve yanlış yorumlamayın. yolda giderken güvenliğe, temizlik elemanına, taksiciye falan "merhaba, kolay gelsin, iyi akşamlar, vs..." demek zor değil. cevap alamasanız bile önemli değil. hepimiz insanız.
    *model sormak yerine grup sorun, daha rahat halledilir işiniz. misal "ford focus var mı?" yerine "orta grup dizel araç olarak ne var?" demeniz daha iyi. çünkü sizin lüks olarak gördüğünüz araçları o firma ekonomik olarak kiralayabilir. neler çıkar karşınıza şaşırırsınız.
    *eğer memnunsanız hep bir firmadan kiralayın. çünkü daimi müşteri araç kiralama firmaları için çok önemlidir. daimi müşteri diye hasarın parasını almadığımızı, gecikme ücreti almadığımızı ya da uygun fiyat verdiğimizi çok bilirim. misal 5tl ucuz diye firma değiştirmeyin. uzun vadede aynı firmayla çalışmak daha karlı.
    *a firmasının kiralama koşuluyla b firması çok farklı olabilir. yaptırımlar, kurallar, avantajlar, sigortalar... o yüzden lütfen bu konularda dikkatli olun. sonra "ama a firmasından kiraladığımda farklıydı bu..." demeyin. adı üstünde farklı firma.

    ayrıca;

    (bkz: #73462533)
    (bkz: #72325019)

    edit: millet bilmiş gibi her yere "rent a car kaskosu" yazmış. arkadaşlar öyle bir kasko yok. şehir efsanesi. yok araba takla atsa hemen gelip yenisini verirlermiş. nedenmiş? çünkü rent a car kaskosu varmış. türkiye'nin en büyük filolarından bir tanesi bizde, her yerde ofisimiz var, temsil ettiğimiz marka birçok alanda dünyanın en büyüğü. ama daha "rent a car kaskosu" diye birşey duymadım. yok öyle bir şey. sizin yüzünüzden budget çalışanı arkadaşa soruyorum sürekli. adam yok diyor. payless ve central firmaları beni krikoyla kovaladı "sen gerizekalı mısın, ne full kaskosu!" diye. europcar ve enterprise çalışanları selamı sabahı kestiler lan. garenta ve sixt çıkışta adam toplayıp dövdüler. sebebi hepsiyle aramızda şu dialogların geçmesi

    "abi full kasko var mı sizde? "
    ***
    "hee yok diyorsun. ama herkes var diyor."
    ***
    "öyle küfretmeseydin iyiydi abi. hani hoş olmadı. yüzüme demen ne bileyim incitti beni..."
    ***
    "oha müşteriye basit bir hasar yüzünden firma hissesi satar gibi fatura mı kitlenir. yuh. adam demek full kasko diye tarlaya dalıp gezmiş. ama sizde de insaf yokmuş. o paraya memleketten ev aldı çünkü arkadaşım. evet abi 3+1 hemde. yok tam güney cephe değildi..."

    tekrar ediyorum arkadaşlar; güvence ekleme durumu mevcut. sigorta kapsamı genişletiliyor ve çoğu zaman zaten kolluk kuvveti raporu sonrası sizden para vs alınmayabiliyor. ama full + full güvence kapsamında bile elli tane açıklık kalıyor. sonra kaza yapıyorsunuz "ehehe ehehehe neyse ki rent a car kaskosu vardı" diye düşünüyorsunuz. ve hooop bir hafta sonra servis faturası + hizmet bedeli vs gelince parayı denkleştirmek için organ mafyası numarası aranıyorsunuz. yapmayın, etmeyin. azıcık bilinçli tüketici olun. bakın daha dün konuştum bir firmanın satışçısıyla. adam (yani müşteri) arabayla tarlasında gezmek istemiş. bildiğin (golf ya da polo'du araç) araba kiralayıp tarlasının sağına soluna bakmaya gitmiş. 9000tl fatura çıktı adama. diğeri gidip arkadan çarpmış birisine. kimisi arabayı kaldırıma park etmeye çalışırken alt takımı dağıtmış... adamdan günlük 95tl'ye ford focus kiralayacaksın sonra gidip alt takımı dağıtınca "ama rent a car kaskosu var??" diyeceksin? ya da karşı araca (lüks araca çarptın gidip) 20.000tl hasar verdin sonra "rent a car kaskosu yok mu abi zaten??" diyeceksiniz. mantıklı mı allasen?

  • kendi elinle devletin içine örgütleri, çeteleri sok. o grubun palazlanmasına göz yum "dindar"lar diye. terörist dinci grup darbe girişimine kalkışsın ve 200+ vatandaşı öldürsün.

    bu durum karşısında sorumluluk alıp istifa edeceğin yerde o günü bayram ilan et.

    (bkz: 15 temmuz pişkinlik bayramı)