hesabın var mı? giriş yap

  • arkadaşlar ciddi anlamda ben böyle depremi nadir yaşadım diyebilirim. tahmini büyüklük 5.2 falan.

    edit: lan benim gibi jeoloji mühendisine kurban olun. deprem büyüklüğünü hissiyatımla ondalıklı bildim anasını satayım.

  • başıma bir kez gelmiştir.
    elime tutuşturulan bir tek gül ile gözüne far tutulmuş tavşan gibi kaldım. tam bana bu gülü veren yakışıklıya adını soracakken 'sakatlar derneği için sattığımız bu gülü almak ister misiniz?' lafını duydum. dumura uğramış bir şekilde o an sadece 'ne kadar?' diyebildim. 'gönlünüzden ne koparsa' dedi çıkartıp 10tl verdim ama içim acıdı be sözlük. ömrü hayatımda uzatılan tek çiçeğe de parasını ödedim ya la.

  • kovulmasını claudio ranieri ile bir tutmak oldukça yanlış, birincisi, ranieri'nin kovulması leicester'ın hemen şampiyon olduğu senenin sonrasında yaşadığı küme düşme korkusundan kaynaklanmıştı, leicester, ranieri kovulana kadar potanın birkaç basamak üstünde geziyordu. ikincisi, leicester city'nin şampiyonluğu her ne kadar muhteşem bir hikaye de olsa, bundan onlarca sene sonra konuşulacak da olsa, o sezonun getirdiği olağanüstü şartlarla beraber gelmiş tesadüfi bir başarıydı. tesadüfi derken küçümsediğim anlaşılmasın, bu gözlerin gördüğü en absürt başarı hikayelerinden biridir ancak sürdürülebilir bir durum değildi.

    pochettino ise beş sezon boyunca bu takımı ilmek ilmek işleyerek, normalde orta sıra oyuncusu olarak kaybolup gidebilecek kişileri en üst seviye futbolcu haline getirerek, belirli bir futbol anlayışı oturtarak, kısacası planlı bir şekilde şampiyonlar ligi finali gördü ve tottenham hotspur'u, ingiltere futbolundan bahsederken herkesin diline pelesenk olmuş top 6'in bir parçası haline getirdi.

    bu noktada pochettino'nun kovulması (eğer kovulduysa) tottenham yönetiminin çok net bir şekilde aptallığıdır. 5-6 sene önce everton ile aynı seviyede olan takımın adı en üstte anılıyorsa en çok bu arkadaşın payı vardır. bu sezonki düşüş, seneye belirli futbolcuları göndererek ve yeni bir yapı kurarak rahatlıkla yeniden yukarıya dönüş hikayesine çevrilebilirdi, her ne kadar puan ve oyun olarak çok yetersiz kalsa da, tottenham'ın bu sezon şampiyonluk sonrası leicester city gibi küme düşme durumu yoktu, en kötü ihtimalle avrupa dışında kalırdı bu takım.

    temennime gelecek olursak, umarım jose mourinho peşinde koşmaz da arsenal mauricio hocamın kafasını çelmeyi başarır ve wenger sonrası beklenen yapıyı kurmaya yönelik bir adım atar. hem de ezeli rakibinin tarihinin en iyi hocalarından birini çalmanın keyfinden bahsetmiyorum bile.

  • ben çağdaş bir ebeveynim arkadaşım! her ne kadar çocuk daha çağdaşlığımı gösterebileceğim yaşa gelmediyse de ben kendimi biliyorum. çocuğumla arkadaş olacak, onunla dertleşecek, gece gezmelerine birlikte çıkacağız bunları biliyorum, ben çağdaş bir babayım arkadaşım.

    ama ne oluyor, nasıl oluyor bilmiyorum ama benim de dahil olduğum geniş bir çağdaş baba grubu yeni doğan çocuğunun kırkı çıkana kadar (kırkı çıkmak) hurafelerin esiri oluyor ya da bir tek ben böyleyim ama genelleme yapınca kendimi daha rahat hissediyorum. aman çocuğun üstünden bir şey verme, kırkı içinde her banyo suyuna saçı güzel olsun diye tarak, el işi güzel olsun diye tığ koy, banyo suyunu elekten geçir su kırk delikten geçsin, kovaya yumurta kabuğundan kırk kere su doldur bahtı güzel olsun. bezlerini gece atma, çamaşırlarını gece dışarıda bırakma, burnunu sık burnu güzel olsun, kulağının üstüne yatır kepçe olmasın ve daha neler neler. çağdaş baba olma yolundaki ilk adımlarımda hurafelerin bayrak taşıyanı oluyorum farkında değilim.

    aynı çağdaş baba yine aynı hurafelerin izinde. resmen kayınvalidem ile hurafe yarıştırıyorum. o diyor ki “bizde çocuğun kırklık suyuna tuz konmaz, ben diyorum ki yanlış biliyorsun azıcık tuz koyup koltuk altına ayaklarına süreceksin ki ayakları, teri kokmasın. o diyor ki çocuğun göbeğini boş bir alana göm içi ferah olsun ben diyorum ki hayır üniversite bahçesine gömelim ki bir ayağı okulda olsun. kendimi tanıyamıyorum, gece kayınvalidesi ile oturup çay içerken hurafe tokuşturtan bir oldum.

    ben çağdaş bir ebeveynim arkadaşım, çocuğun kırkı içindeki banyo suyuna soğan kabuğu koyup, “duruluk, geldiği yere gitsin murdarlııık” diyecek biri değildim. biraz daha büyüsün bakalım, sanırım içimdeki çağdaşlık henüz açığa çıkmaya hazır değil.

  • mercek bulutu (ufo bulutu) genellikle dağ veya vadi gibi fazlaca yükselti farklarının olduğu kesimlerde oluşurlar. bu gibi yerlerde etkili olan rüzgarlar esiş yönlerinde çıkan engeller sebebiyle engellenirler ve eğer yeterli kuvvette hızları varsa bu engellemeler, basınç farkları yaşanmasından dolayı bu alanlarda girdaplar yaşanmasına sebep olurlar. şayet rüzgar yeterince kuvvetli ve uzun süre etkili olursa mercek bulutları denilen merceksi bulutlar oluşmaya başlar. bu bulutların oluşması için rüzgarın sadece kuvvetli ve sürekli esmesi yeterli olmaz. önemli olan rüzgarın kuvvetli, sürekli ve farklı kuvvette esmesidir. işte bu üç etmen bir araya geldiğinde muazzam görüntüye sahip mercek bulutlarının oluşmasını sağlar.

  • bir fps manyaklığı. takıntı bir yerde. şarjörü illa 30 görecek. 29 olursa öleceğini düşünür. counter'ı çok oynamış kişilerde görülür. tek mermiyle adam öldürmüşlüğü vardır.