hesabın var mı? giriş yap

  • günümüzdeki araba arkası yazılarının retrospektif filtreden geçirilmiş halidir. muhtemel emsallerini neşretmek zor değildir:

    • medreselim (entelektüel)
    • o imdü yeniçeri (militarist)
    • hatalıysam: tiz kellesi vurula (realist)
    • tek rakibim hezarfen ahmet çelebi (postmodern)
    • huzur islamda ( neo-klasik)
    • padişahım çok yaşa (oportunist)

  • araktır: http://i39.tinypic.com/iefptx.png

    --
    tinypic'e yüklediğim için küfretmeyin. gençler hatırlamaz, 2012'de fazla alternatif yoktu ve tinypic günümüzdeki kadar insanı ifrit etmiyordu.

    bazen linkin kurbağa olduğuna dair mesajlar alıyorum, sanırım dns ile alakalıymış. ama zaten espriyi araklayan araklayana: "south park adile teyze" diye arama yapmanız kafi, karşınıza bir sürü kopyası çıkıyor.

    merak edenler için: espri ilk bu entry'de yapıldı, benden çıktı, en birinci benim. emin olabilirsiniz.

  • hakikaten benim de destek verdiğim durum. yani kullanılamıyor sözlük. zaten buraya reklamdan kazanç getiren kesim okuyucu kesimdir. okuyucu tayfa da esas olarak kaliteli içeriğe geliyor.

    şu anda sözlüğün kapasitesini aşan bir yazar yükü var. içerik kalitesi düşmüş durumda. açılan başlıklar sol frame'de çabucak kayboluyor. şahsen kullanılamaz hale geldi sözlük. geçmiş senelerde böyle değildi.

    amacım elitizm kasmak değil. benden çok daha kaliteli içerik paylaşan çaykaklar vardır ancak bana göre random yazar almak burayı kullanılamaz hale getirdi. benden söylemesi.

    edit : karşı çıkanlar algoritma ile gelen lise bebeleri.

  • imamoğlu'nun öyle bir şey demediğini adı gibi biliyor. sadece seçilmiş cahilliğe ve biata devam etmek istiyor. bilinçli cahilliktir bu. sonumuz hayrolsun.

  • altı yaşında şımarık bir velet... muayenesini yaptım. ilaçlarını yazarken bi türlü durmuyor. türlü şımarıklıklar yapıyor.

    ben: hişş, uslu dur.
    anne: doktor amca iğne yazar bak, uslu dur oğlum.

    azıcık durur gibi oldu, yine bozdu.

    ben: iğne yazıcam haa...
    velet: şaka yaptığını biliyom ki...
    ben: afferim bee... yemedin haa... süpersin...
    velet: yemem ki...

    ilaçları yazdım. annesine nasıl kullanılacağını anlattım ve ifadesiz bir suratla:

    ben: iğneyi de karşı odaya geçiyosunuz, hemşire hanıma yaptırıyosunuz.
    anne: (şaşkınlıkla) iğne mi yazdınız doktor bey???
    ben: evet, iki saattir ne diyorum?
    velet: (dolu gözlerle) neee??? iğne miii???
    ben: (elimi velede doğru yumruk yaparak) yaaa, nası yediiiiin!!!
    anne: ben bile yedim doktor bey!
    ben: nihohahhaaa...

  • avrupa'da orta sinif sedan otomobil kullanimi cok azdir. aile icin ya station wagon'lar satilir, ya da suv tarzi araclar kullanilir. kucuk veya cocuksuz aileler icin hatcback'ler, parali abiler icinse ust sinif alman arabalari vardir. bir de bunlarin ustune son bir kac yildir elektrikli araclar gelir ki, orta sinif artik hizli bir sekilde bu araclara yoneliyor. dolayisiyla turkiye'de statu sembolu olan passat, superb gibi araclari avrupa'da yollarda goremezsiniz. alici kitlesi sifira yakindir. bu araclarin hitap edecek kitlesi yoktur. turkiye gibi otomobil algisinin gelismedigi ulkelerde populer olsa bile turkiye otomobil pazari kucuk bir avrupa ulkesinden hallicedir. burda ki tercihler buyuk resmi degistirmeye yetmez. vw icin gec kalinmis bir karar. muadili olan modeller de seat, skoda gibi markalar altinda uretimi durduracaktir.

    argumanimi desteklemek adina soyle bir bilgi. az once hollanda'nin sahibinden.com'u olan marktplaats'a baktim. orada satilik olan 1150 adet passat'in 880 tanesi station wagon ve kalani sedandi. kabaca hollanda'da ki passatlarin 3/4'u station wagon diyebiliriz.

  • iki yaş daha büyük versiyonu olduğum erkektir. 42 yaşındayım ve hiç evlenmedim. 10 yıldır da yalnız yaşıyorum. istediğim gibi birini bulamadım ama bulmak için çok çaba sarf ettiğim de söylenemez. çevremde de imrendiğim bir evlilik görmedim henüz.

  • abd’de french fries tabelalı bir işletme görmüştüm. bir hat üzerinde sıralanmış çalışanlar kızartmalık hâldeki patatesleri paketten çıkarıyor, kızartıyor, fiyata göre üç boyutta hazırlanarak elde yenebilecek küçük kutulara koyuyor ve nihayet türlü soslar kullanarak müşteriye uzatıyordu. tıka basa dolu bir işletmeydi ki mantığı da ucuza karın doyurmayı sağlayacak patates kızartmasını seri biçimde kızartıp insanlara satmaktı. yürürken, ayak üstü bu patatesi yiyen insanlar da yemek derdini ucuza halletmiş oluyorlardı. kısacası kötü fikir değil, işletme maliyetlerinin altından kalkılabilirse lokmacı furyasının bir benzerini başlatmak size nasip olabilir. bol şans!

  • kalabalık bir yemek masasında sizi tanımayan insanların yatılı olduğunuzu anlamalarına yol açabilir bu alışkanlıklar. masadaki yatılıların tümü kullanmadığı elini masanın altına koyarak yemektedir, şüphesiz ki yemekhanedeki dar masaların yatılı insana kattığı diğer bir alışkanlıktır bu.