hesabın var mı? giriş yap

  • evveet, toplanın gençler anlatıyorum.

    anladığım kadarı ile, atalarımıza ait bu sözün nedeni iki farklı argümanla açıklanmaya çalışılıyor.

    bir grup diyor ki, "tarıma elverişli olmadığı için eskiden değersiz olan deniz kenarı arsalar hep kız çocuklarına verilmiş, o yüzden enişteler zengin olmuş"

    diğer grup ise "yok, kız tarafı düğün/dernek/çeyiz her türlü masrafı görür, erkek tarafından sadece ev istenir" diyerekten atasözümüze anlam yüklüyorlar.

    öncelikle ilk görüşün çok kolay çürütülebileceğini, bahsi geçen deniz kenarı bölgelerin muğla merkezden çok farklı sosyal ve kültürel yapıya sahip olduğunu, bir fethiyeli, bodrumlu, marmarisli, datçalıya "muğlalı" denmediğini, bahsi geçen sözün muğla ve çevresindeki merkeze yakın bir iki ilçeyi kastettiğini açıklamak gerek. ki, zaten birçoklarına göre o sözün orijinali "kız alacaksan ula'dan" şeklindedir. muğla'nın merkez nüfusu, denizin ve deniz ticaretinin etkisi yüzünden bahsi geçen kıyı ilçelerine göre demografik anlamda daha stabil bir görüntü arz eder. muğla bu deniz etkisinden uzak kalmış, bölgeye çok eskiden yerleşen türkmen boylarının nesiller boyu devamını sürdürdüğü bir toplum olarak yapısını korumuştur. diğer ilçeler ise daha karışıktır. ne bileyim, dalaman'da afrika kökenli siyahi vatandaşlar vardır misal. marmaris ve bodrum, adalar ile olan ilişkilerinden dolayı daha akdenizlidir. fethiye desen bölgeye komple yabancı olup daha çok teke yöresinin kültürel özelliklerini gösterir. o yüzden, atasözünde ifade edilen muğla, bugünkü il sınırları ile değerlendirilmemeli, sadece merkez (ula, yerkesik, yatağan vb.) olarak düşünülmelidir. neticede "prim yapan deniz kenarı arsalar" teorisi yanlıştır. kaldı ki, bahsi geçen arsalar sahiplerini 80'li yıllardan itibaren zengin etmeye başladığı için daha eski zamanlara ait "kız alacaksan muğla'dan" ifadesi ile belirtilmek istenen şeyin bu olamayacağı açıktır.

    diğer iddia bu bağlamda daha ağır gelmektedir, fakaat.. evlilik hayatını sadece düğünde getirilen üç beş parça eşyaya, bir iki takıya, düğünde içilecek üç beş şişe rakıya indirgemek hangi akılla izah edilebilir? deniyor ki, "kız tarafı düğünü yapar, erkekten sadece ev istenir".. ev diyorum lan? hayır, erkek tarafından da az şey istenmiyor ki? zaten, bu anlattığım şeyler eski zamana ait feodal adetler. böyle şeylerin üzerinde durulmuyor artık. geçiniz efenim.

    aslında bu iki iddia arasında güme giden gerçek, muğla kızlarının iyi huylu, akıllı, eli yüzü düzgün insanlar oluşudur. menteşe dediğimiz bu bölgede izleri hala açık şekilde görülebilen bir türkmen etkisi ve güzelliği dillere destan türkmen kızları varlığını sürdürmektedir.

    ayrıca bölgenin sosyoekonomik durumunun görece iyi oluşu bu kızları bir de bu yönden cazip hale getirdiğinden, civar bölgelerden (aydın - denizli) çıktığına emin olduğum bu lafın gerçek kaynağını şüpheye yer bırakmayacak şekilde açıklamaktadır.

    hayır, oturduğum yerden sallamıyorum, kendim aldım oradan biliyorum. tuğla falan hikaye, muğla insanı şahane..

    öhöm.. o değil de, fena övmüşüm. hanım okusa şuraları g.tü kalkar yemin ediyorum. aramızda kalsın o yüzden :)

  • bayraksız bir ırkçının yapmaya çalıştığı provokasyonu geri püskürten bir cevaptır. bana kalırsa ilber hoca daha sert bi cevap bile verebilirdi. çünkü önderleri apo'nun da m.ali birand röportajında söylediği gibi bu ve bunun gibiler hoş laftan anlamaz.

    tarihi, bayrağı, vatanı bile belli olmayan, meseleye yekten "dünyada türkler kadar geçmişiyle övünen bir ırk yok, türkler kendi söyledikleri yalana kendileri inanıyor" diye giriş yapması zaten ne denli kompleks sahibi bir ırkçı olduğunu gösteriyor.

  • acun sen buraları bu kadar okuyosan net yazıyosundurda.
    şimdi tek tek ''bunu izleyen maldır'' yazanlara ''sanane lan izleyen izler'' diye söven tipleri tespit etcem ve ardından tayyip'i ve arda'yı pohpohloyan yazarların ortak kümesinden seni bulucam.

  • çok doğru bir tespit. hem uzun boylu hem de kısa boylu kızların yatakta ne kadar aktif olduğunu bizzat görmüş bir kişi olarak onaylıyorum. öğrencilik döneminde iki ev arkadaşımla birlikte süper yeteneksiz olduğumuz için eve gelen kızlar bir arada yatardı, sabah onları uyandırmaya gittiğimde uzun boylu olanlar yattıkları gibi kalkarlar, kısa boylu olanlar dönmüş, dolanmış, üstünü açmış, bütün gece rahat durmamış olduğu belli bir şekilde uyanırlardı.

  • sonuncuyu istiklal marşı için bahçeye çıktığımda bi ergenden duydum:

    "hocam siz çıkmayın dışarı. iki güneş fazla bize"

    gönlümü fethetti kerata.

  • global olarak düşünürsek benim düşünceme göre:
    insanlar robotlaşacak.
    gelişmiş ülkeler marka marka şekil şekil biyonik kol bacak kalp böbrek geliştirecek. kusursuz çalışacaklar.
    diyelim ki sen kolunla maksimum 20 kg kaldırıyosun, bi kol takacaklar sana 40kg hiç zorlanmadan kaldırabileceksin. akşamları şarj edeceksin falan. olacak bunlar. kanada, abd, fransa, almanya bu sektörü coşturacak.

    şimdi de ülkemizde olacak şeylere bakalım:
    4. boğaz köprüsü
    adanaya hızlı tren
    konyaya kainatın en büyük camisi.
    5 kavanoz bal 120 tl olacak.

    edit: bykush uyardı sağolsun kainatmış kahinat değil.