hesabın var mı? giriş yap

  • devletin kaynaklarının temelini ne oluşturuyor biliyor musunuz? ülkede fakir zengin tüm vatandaşlardan, hemen hemen her vesileyle (telefon konuşması, ekmek almak vb.) toplanan vergiler.

    ne diyordu bu hükümet? kaynaklarımız kısıtlı, devletin malını çarçur edemeyiz, tasarruf etmemiz gerekli demiyor muydu? bu sebeple bir çok kamu kurumunda insanların maaşları donduruldu. hükümet kaynak sağlayabilmek için bir çok önemli kamu kurumunu, kit'leri satışa çıkardı. hatta satmaması gereken şeyleri bile (telekom gibi). gerekçe ne? kaynaklarımız kısıtlı.

    bu ülkede hastaların hatta kanser hastalarının bile ilaç masraflarının devlet tarafından karşılanmadığının haberlerini izledik tv'lerde. devlet kendisine düzenli prim ödeyen vergi mükelleflerine üç kuruşluk ilacı bile alırken kurban pazarlığına girmiyor mu? sebebi ne? devletin kaynakları kısıtlı.

    ülkemiz gelişmekte olan bir ülke, yani tam anlamıyla müreffeh değil. tam olarak batılı toplumların ulaştığı refah seviyesine ulaşamadık. batılı bir ülkede öğrenciye, hastaya, muhtaç durumda olanlara harcanan para miktarı ülkemizde harcanamıyor. bunun sebebi ne? ülkemizin yeterince zengin olmaması. arkadaşlar ülkenin kaynakları çok kısıtlı.

    hükümet zaten kaynak kısıtlılığından bir çok tedbir almadı mı? belli kesimlerden (özellikle ücretlilerden) alması gerekenin çok üzerinde vergi almıyor mu (gelir vergisi + dolaylı vergiler) ? bunun sebebi kaynakların kısıtlı olması.

    şimdi tüm bu kısıtlar altında iken ve ülke olarak maddi durumumuz kötü iken hiç de ihtiyaç olmayan böyle şaşaalı bir yapının inşa edilmesi hükümetin ve rte'nin samimiyetine gölge düşürmez mi?

    ak-saray'ın yapımı bana aylık geliri 3000 bin tl olan 5 çocuklu orta halli bir ailenin babasının sırf keyif için altındaki kendisine her halükarda yetecek olan arabasını (örneğin linea) satıp yerine yığınla kredi borcuna girerek yepyeni üst orta sınıf bir araba (audi a4 veya passat gibi) almasına benziyor. şimdi babaya böyle bir harcamayı neden yaptığını sorduklarında "aileyi daha iyi temsil etmem lazım, ben bu arabaya binerek ailenin itibarını koruyacağım" derse ne kadar aptalca ve bencilce bir açıklama olduğu anlaşılır. bu adama aklı başında her insan "yahu arkadaş senin daha küçücük bir sürü çocuğun (genç nüfus) var. sen halihazırda bunların eğitim, beslenme gibi temel ihtiyaçlarını sağlayamıyorsun. bu arabayı alarak onlara harcayabileceğin ve onların hakkı olan büyük bir miktar parayı kendi keyfin dışında hiçbir anlam ifade etmeyen bir şeye yatırmaya hakkın yok". diye sormaz mı?

    aklım almıyor vallahi aklım almıyor. bencilliklerini, kıroca-çocukça heveslerini bile ülkeye hizmet diye yutturmaya çalışıyorlar ya bir şey diyemiyorum.

    allah aşkına çankaya'nın ne problemi vardı da milyar dolarlık yeri yapma ihtiyacı hissettiler.

    bu ülkede kanuna, hukuka, mahkeme kararlarına en çok uyması gereken hükümet değil mi? neden mahkemenin durdurma kararına rağmen hukuk sistemini ayaklar altına alırcasına, göstere göstere mahkeme kararlarına uymadı? başbakanın, hükümetin mahkeme kararlarını uygulamama gibi bir hakkı var mı? yok kesinlikle ama kesinlikle yok. burası bir hukuk ülkesi olsa adamı öttürürlerdi. inşaatın sahibi olan şahıs da çıkıp tv'den çatır çatır özür dilerdi. ama maalsef ne ülkemiz ülke ne de halkımız halk.

    not: belki anlatım basitçe ve örnekler biraz aptala anlatır gibi oldu ama kusura bakmayın. aklıma geldiği gibi hışımla yazdım.

    edit: muaviye yeni yaptırdığı sarayı nasıl bulduğunu ebu zerr'e sormuş. ebu zerr: eğer kendi paranla yaptırdıysan israf, devletin parasını kullandıysan haramdır demiş. rte çok dindar ya, hep dinden referans alıyor ya burada da muaviyeyi örnek almış anlaşılan.

    edit2: imla

  • "50 yaşındaki" ahlaksız, şerefsiz, haysiyetsiz ve aciz bir yobazın, kızı yaşındaki insana sarf ettiği utanç verici söz. işin en acı tarafı da böylesine çirkinlik dolu ifadeye bile destek veren, "onlar da şort giymesinler canım" diyerek çanak tutan milyonlarca kanı bozukla aynı havayı soluyor olmamız. bu ülkede akıl sağlığını korumak çok zor, resmen açık hava tımarhanesinde yaşıyoruz.

  • can yücel'in şu şiirinden haberi bile olmayan insan beyanıdır

    "zenginlik; sabahları poğaça yiyebilmektir.
    zenginlik; merdivenleri yardımsız çıkabilmektir.
    pencereden bakıp, yoldan geçenleri görebilmektir.
    her akşam kendi kapını kapatabilmektir.
    saçının okşanmasıdır.
    kolundaki saatin geleceği göstermesidir.
    bir sonraki hafta için plan yapabilmektir.
    güzel günleri bekleyebilmektir.
    bazen bir tabak makarnadır.
    bazen iki tane domates ve bir taze ekmektir.
    kendine inanabilmektir.
    zenginlik varlığından mutluluk duyabildiğin herşeydir...
    fakirlikse...
    bir kez tanıyıp,
    sonra yokluğunu öğrenmektir."

  • gunlerdir kardesimin ve arkadaslarinin sop'larini duzeltmekten ici gecmis biri olarak icerikten ziyade sekil-semalle ilgili bir kac nacizane tavsiyem olan omur torpusudur (ben tanimimi yapayim da…)

    ama once su:
    bizim zamanimizda hocalarin bize en buyuk tavsiyesi sop’u bizi calismak istedigimiz konuya iten seyle ilgili kisisel bir hayat tecrubesi, bir olay, bir laf safsatasiyla acmamizdi –hani yani alti yasimdan beri merak ediyorum bu olaylari, icim icimi kemirir durur o gunden beri tarzinda hikaye yazmanin bize sacma gelse de ecnebiyi cok etkileyecegini filan soylerlerdi. ki en cok canimi cikaran ve yazimi sirasinda en cok alkol tukettigim kismisi olmustu kendi sop’umun. simdi dusunuyorum da allasen kim yer ki bunlari, ben o yasimda bile yemezdim, hele ki komite uyesi filan olup da her sene onlarca insanin hayatinda siyaset bilimi doktorasi yapma istegiyle yanip kavrulmalarina yol acacak travmatik tecrubelerini okusam kicimla gule gule bir hal olurum herhalde. neyse, zamane genclerinin sop’larinda boyle kaygilar gormedim ve acikcasi cok seviniyorum. siz gene de saginiza solunuza bir danisin son kararinizi vermeden de sonradan elin zirzobu yuzunden harvard’a neyim alinmadim diye beddualar edilmesin arkamdan…

    evet, gelelim sop’umuzun organizasyonuna:
    - once kompozisyon derslerimizin bir numarali kuralini uyguluyor ve kaaadin en tepesinden baslamiyoruz, birazcik bosluk birakiyoruz.

    - saga dayayacak sekilde tarih atabilirsiniz, hatta atiniz.

    - dear mear kismini ben “dear members of the selection committee” diye yaziyorum, sanki dear sir/madam yazmaktan daha kisisel gibi geliyor, bilemiyorum. bazi bolumler zaten direk olarak hitap etmeniz gereken sahsin adini filan veriyor, aman dikkat!

    - ilk paragraf: oyle langgadanak diye olaya dalmiyoruz. biliyorum cok hevesli ve isteklisiniz bir an once ne kadar muhtesem bir aday oldugunuz anlatmak icin ama sakin, sakin. once genel bir girizgah yapiyoruz. ben sizin bolumunuze sunu bunu calismak icin basvuruyorum, vs denen kisa bir paragraf. opsiyonel olarak ekte de size bu belgeleri gonderiyorum diye bir cumle de eklenebilir.

    - ikinci paragraf: burada bolume basvurmaktaki amaciniz, sizi ilgilendiren sorun nedir, geceleri yastiginiza basinizi koydugunuzda bunun cevabini ogrenmek icin illa ki master yapmaliyim, doktora yapmaliyim diye sizi durtukleyen o uhrevi soru nedir, kisaca acikliyoruz. bu paragrafa ben su anda surada ogrenciyim, ya da mezun oluyorum vs diye baslayip daha sonra egitimim boyunca da (ya da ne bileyim aldigim su derslerde) bu konu kafami karistirdi filan… diye baslamayi, baslatmayi seviyorum ben. ama cok da detaya girmeyiniz, ayrica basvurdugunuz bolumu yikayip yaglamaya gerek yok daha. ilerki paragraflarda yapacagiz butun bunlari.

    - ucuncu paragrafta o alanda calisma yapmak icin yeterli background’unuz oldugunu belirten cumleleri ard arda diziyorsunuz. aldiginiz dersler, gittiginiz kurslar, yazdiginiz paper’lar, stajlariniz, alakaliysa okul disi aktiviteleriniz (misal sozluk yazarligi…) bunlari bir bir anlatiyorsunuz. yalniz tabii ki calismak istediginiz konuyla ilgili olanlari cimbizlayip yaziniz buraya, yoksa kimya doktorasi yapacak adamin bes yasinda resim yarismasinda aldigi odulle pek ilgileneceklerini sanmiyorum komite uyelerinin.

    - dorduncu paragraf: evet derdimizi acikladik, qualification’larimizi siraladik, sirada bolume kabul edildigimiz takdirde neler yapmak istiyoruz, calismak istedigimiz konulari biraz daha detayina inerek anlatiyoruz. burada ne kadar detaya ineceginiz bolumun beklentilerine bakar artik, ama standart 1-2 sayfalik bir sop icin birkac duzgun cumle yeter saniyorum. sonrasinda bu calismak istedigim konular sizin bolume ne kadar da uygun, zaten siz bu isin pirisiniz, sizin bolumde yapilmaz da bunlar nerede yapilir guzel abilerim, ablalarim tadinda bir kac cumle yaziyoruz. aslinda burada amacimiz basvurdugumuz bolumu yikayip yaglamaktan ziyade calismak istedigimiz konularin bolume uygun oldugunun farkinda oldugumuzu belirtmek (pek cok insan basvuru dosyasi iyi oldugu halde sirf calismak istedikleri konulari basvurduklari bolumde calisan olmadigi icin reddediliyor netekim) bazilari belirli insanlarin ismini filan veriyor ama ben biraz killaniyorum bu islerden. belki adam bolumden sepetlenmek uzere, ya da iki seneye emekli olacak. belki adama kil olan insanlar toplasmis komitede. artik bu kismi size kalmis.

    - son paragraf… toparliyoruz: bakin gordunuz iste hevesli, caliskan, cevval bir insanim. sizin bolume kabul edilirsem gece-gunduz calisacagim, kendimi ilim-irfana adayacagim. benden iyi aday nah bulursunuz. bir an once haber verin da ona gore ben de planimi programimi yapayim koduklarim (sinirler iyice lacka olmus artik burada)

    sincerely
    adiniz soyadiniz

    bir kac ufak nokta daha:

    - allasen edebiyat filan parcalayacagim diye kasmayin. bir kere ne kadar uzun cumle kurarsaniz o derece anlatim bozulugu, gramer hatasi vb yapma riskiniz artiyor. hele ki yurt disi basvurusu yapiyorsaniz kendinizi komik duruma dusurebilirsiniz. korkmayin, bolun o cumleleri! dedigim gibi adamlarin derdi sizin ne kadar da uzun ve edebi cumleler kurabildiginiz degil, sadece motivasyonunuz ve birikiminizle ilgili bilgi edinmek.

    - bitirdiginiz bolumden, onceden calistiginiz konudan bambaska isle yapmak pesindeyseniz ikinci ve ucuncu paragraflari biraz uzatmakta hatta ek paragraflar yapmakta beis gormeyiniz. ben bu bolumu bitirdim ama aklimda hep su vardi, ya da kendi bolumumu okurken bir de baktim ki su da cok alakaliymis aslinda vs.. gibi cumlelerle olaya nasil motive oldugunuzu anlatin. daha sonra bu konuyla ilgili birikim edinmek icin ne tur saklabanliklar yaptiniz, sayin dokun.

    - muhakkak ki ingilizcesi’ne guvendiginiz arkadaslariniza, hatta mumkunse hocalariniza okutun. sadece word’un spell-check’ine guvenip de basinizi yakmayin.

    kolay gelsin.

  • topla yapabildiklerini diğerleri yapamadığı için zaten gelmiş geçmiş en iyi futbolculardan birisidir.

    adam sirkte değil, el clasicoda, şampiyonlar liginde, dünya kupasında yapıyordu o hareketleri. santiago bernabeuda ayakta alkışlanıyordu. hem hızlı hem golcü hem asistçi. komple bir futbolcuydu.

  • görsel

    kız mı dersine çok iyi çalışmış? yoksa siz bu kızın tıp ile alakası olmadığını anlayamayacak seviyede misiniz ?

    ameliyata girip dikiş atması, belki daha bilinmeyen şeyler

    biz konudan anlamadığımız için eve tamirci çağırıyoruz, gelen adamın eksik iş yaptığından huylanıp tribe girip ulan bunun böyle olmaması lazımdı herhalde diyoruz, bu sefer işten anlayan birisi gelince, evet yanlış yapılmış kim bu usta? böyle kablomu bağlanır diyor.

    biz bile yeri geliyor anlamadığımız konularda bile huylanırken yıllarca bunun okulunu okuduk diyen siz nasıl anında durumun farkına varmıyorsunuz? hiç mi mesleki sohbet olmadı aranızda?

    eve boyacı geliyor , fırçayı tutma şeklinden bile hemen anlaşılıyor amatör olduğu.

    lise mezunu kız üç beş kitap okuyup, kendini zeki sanan adamlarla aylarca dalga mı geçti?

    o zaman tıp okumak zor değil?

    ya da…

    o bizim meslektaşımız diyip ( burda yine doktor olmadığını anlayamıyorsunuz) eksikliklerini hatalarını açıklarını görmezden gelerek meslektaşçılık yapıp ses çıkartmadınız? e bide karşıdaki kız olunca kapılar açıldı?

    irdelenmesi ve incelenmesi gereken çok şey var.

  • öğlenden beri gerçekleştirdiğim mükemmel aktivite. sebepsiz yere bere karşıma çıktı ve kafama taktım, yedi saattir kafamda. arada çıkarıyorum ev sıcak olmasına rağmen hafif bir esinti geliyor.*