hesabın var mı? giriş yap

  • yedi yıl önce ülkemizde polisler, ali ismail korkmaz'ı döve döve öldürdüler. döve döve. hiçbir suçu, günahı, yanlışı yoktu. daha iyi bir yaşam istediği için öldürüldü.

    almanya'da gerçekleşen bilmediğim bir olay üzerinden nefret kusacak değilim. ama o zamanlar tepki göstermeyenlerin şimdi dış güçler demesi de gülünç olur. kendi ülkesinde medeniyet olmayan bizler, başka ülkelerin asayişlerine had bildirebilecek mertebede değiliz.

  • biri bu saçmalığa artık dur desin be. yemeği verin geçin. ne bu eziyet, şov merakı.
    geçen bir mekana girdik yemekten sonra tatlı yiyeceğiz. neyse tatlı geldi garson 20 dakikada anca servis edebildi baklavayı. almış çatalı bıçağı masaya, tabağa her yere vuruyor adam tempo tutmamızı, alkış yapmamızı bekliyor. çok içinde kaldıysa baterist olsaydın kardeşim, kadıköy’de liseli gruplarla sahneye çıkardın.
    kız arkadaşım da o ara telefonu çıkarmış videoya alıyor bu garsonu vaaay, süper ya, çokiiiiiyyy, ahahaha gibi tepkiler veriyor. (büyük şehirde ortam görmüş anadolu köylüsü gibi)
    yemin ediyorum o an hem yiyeceğim tatlıdan tiksindim, hem hayatımın aşkı dediğim kadından.

  • 7.62mm çapında, 102 santim boyunda, şarjörle beslenen ve hava ile soğuyan, barut gazının geri tepmesi, irca yayının ileri itmesiyle yarı otomatik veya otomatik olarak atış yapabilen piyadenin temel muharebe silahıdır.

    edit: bu tanımda geçen irca kelimesinin yanlış, doğru kullanımının ise icra olduğu yönünde birçok mesaj aldım. irca “ rücu etmek, döndürmek, çevirmek, yerine geri getirmek” manasına gelen arapça kökenli bir sözcüktür. burada da bahsimize konu olan yayın tam olarak bu görevi ifa etmesinden mütevellit doğru kullanımı tabii olarak icra değil ircadır.

  • 14. yüzyılın ilk yarısında avrupa'da yaşamak belki de sıradan insanlar* için en zorlu çağ ve coğrafyaydı.

    batı roma'nın çöküşü sonrası akın akın gelen göçler sebebiyle durmaksızın yapılan savaşlar, peşine yaşanan bubonic plague*, iberya'da müslüman akınları sebebiyle kan ağlayan avrupa'da, 1000-1300 yılları arası sular biraz durulmuştur. medieval warm period* ve artık göçlerin sona ermesi sonucu kurulan feodaliteyle birlikte oturan stabil siyasi konjonktür, nüfusun 38.5 milyondan 73.5 milyona yani neredeyse ikiye katlanmasını sağlamış. (iklim grafiği)

    14. yüzyılda ise avrupa nüfusu tekrar yarı yarıya azalmış, bunun başlıca sebebinin ise 1257'de endonezya'da bulunan samalas yanardağı'nın patlaması olduğu düşünülmektedir. milattan sonra tambora ile birlikte gözlemlenen en büyük patlamaymış. vei* ölçeğine göre 7 büyüklüğündeymiş.

    bu patlama sonucunda çin'in sichuan ve yunnan bölgelerinde salgın hastalıklar vuku bulmuş ve moğol hanı möngke bile bu hastalıktan yakasını kurtaramamıştır. moğollar'ın çin fethi gecikmiş ve bu payeye kubilay han vakıf olmuştur.

    aynı zamanda kore ve japonya'da da kıtlık baş göstermiştir. kore'de büyük bir tahıl kıtlığı görülmüş ve sonucunda moğollar'a vassal olmuşlardır. japonya'da da durum benzerdir. budizm'in bir kolunu kuracak olan rahip nichiren, dönemi şöyle anlatmıştır:

    "son yıllarda, imparatorluğun her köşesini etkileyip tüm ülkeye yayılan garip olaylar, kıtlık ve salgın hastalıklar var. öküzler ve atlar sokaklarda cansız bir şekilde yatıyor. nüfusun yarısından fazlası yaşamını yitirdi ve her ailede biri yas tutuyor."

    zaten bu 1300-1350 arası öyle lanet bir dönem ki avrasya'da önce buzullar kıtanın çoğunluğu kaplamış. 1300'lerde kuzey avrupa'da sıcak bir yaz görülmemeye başlamış, radyokarbon testleri bitkilerin buzul yüzünden öldüğünü gösteriyormuş. 1315-1317 arası ise o kadar çok yağmur yağmış ki fransa kralı x. louis, low countries'e yaptığı seferi yarıda kesmek zorunda kalmış. çünkü o bölgeyi, olduğu gibi sele kapılmış ve bataklık halinde bulmuş.

    avrupa'da tarlalarda çalışacak kimse kalmamasından dolayı hayatta kalabilen serfler, lordlara karşı birtakım haklar elde etmiş. etmiş etmesine ancak önce dondan, daha sonra ise durmak bilmeyen yağmurlardan dolayı yiyecek kıtlığı had safhaya ulaşmış. o kadar ki ingiliz kralı ii. edward, kırsalda bulunan st. alban katedralini ziyarete gittiğinde kendisi ve şurekası için ikram edilecek bir ekmek bile bulunamamış.

    tam her şeyi atlatıp rahat nefes alacağız derken asya'dan(en eski örnekler kırgızistan'da bulunmuş), daha doğrusu cani bey han'ın genoalıları* kuşatırken, mancınıkla vebalı askerleri düşmana fırlatmak suretiyle önce kefe, oradan da italya ve avrupa'ya taşınan kara vebayla birlikte nüfusun 3'te 2'si kırılmış. hastalığın yayılım haritası

    fransa ve ispanya'nın bazı kırsal kesimlerinde 1300 öncesindeki popülasyon yoğunluğu günümüzde bile erişilememiş durumdaymış.

    gel gelelim, kara veba'nın da ortaya çıkışında en önemli etkenin, meşhur tambora patlamasının sebep olduğu little ice age'ten önceki küçük buz çağı olduğu düşünülüyormuş. havaların soğuması sebebiyle(bkz: yukarıdaki iklim grafiği) hastalıklı pirelere sahip fareler, insanların korunaklı barınaklarına hücum etmiş ve dolayısıyla hastalığın insana geçişi gerçekleşmiş. evet fareler değil, farelerin taşıdığı red rat flea cinsindeki pireler bu hastalığı taşıyormuş. (bkz: adi sıçan piresi)

    bütün bu felaketler sonrasında deliye dönen insanlar, günahları yüzünden bunların olduğunu düşünerek kerbela'da yapıldığı gibi kendilerine işkence etmeye başlamış ve tanrıdan merhamet dilenip kefaret ödemişler. o kadar moda haline gelmiş ki kendini sokaklarda kırbaçlamak, kilise önce ses çıkaramamış. daha sonra dönemin kutsal roma imparatoru iv. karl'ın "aman hocam bunlar kendilerini deli gibi yaptı" ısrarıyla papa bu bedel ödeyen bdsmcileri heretic ilan etmiş...görsel görsel

    e haliyle avrupa insanları, kilisenin üst üste yaşanan felaketlere karşı işlevsizliğini görünce, kilise otoritesini ilk sorguladığı dönem bu dönem olmuş. bu kadar felaket yaşayıp din adamlarından bir fayda göremeyince kiliseye karşı ilk isyanlar baş göstermiş. önce ingiltere'de lollard hareketi (bkz: john wycliffe), sonra bohemya'da* hussite hareketi (bkz: jan hus) kilise otoritesine karşı ayaklanmış. bütün bu hareketler elbette martin luther ve reformasyon'a temel oluşturmuş.

    edit: imla ve birtakım düzeltmeler.

  • halkı kin ve düşmanlığa tahrik eden ve açıkça iç savaş söylemi barındıran çağrıdır. ülkeyi yönetemedikçe hırçınlıkları, düşmanlıkları daha da ortaya çıkıyor.

    hesabını gizlediği için şu şekilde paylaşıyorum:

    "birkaç gündür atmosfer gezi ayaklanması öncesiyle aynı. erdoğan kendi tabanıyla kalıcı bir iletişim ağı kurup tabanını her daim hazırda bekletmeli. ihtiyaç duyması halinde tabanını hızlıca sokağa sevk edebilmeli. her şey bir emrine bakar, biz hazırız."

    "bir emrinle ölmeye bile hazırız!
    @rterdogan"

    ortada herhangi bir şey yokken ülkeyi sokağa dökme tehdidinde bulunan bu adamın yargılanması gerekmektedir. eleştirel bir tweet atınca anında soruşturma başlatan savcılar bunun için neyi bekliyor?

    edit:

    görsel

    görsel

    görsel

    edit 2: bunun diğer twitter sayfası da şuymuş: furkancerkes. belirten @vayager altin plak nickli yazar arkadaşa teşekkür ederim.

    debe editi: bu hesabın kendisine ait olmadığını iddia etmiş. peki şunlar ne olum? hesabı kapatıp bunları silmişsin de nereye kadar bunu yapacaksın?

    görsel

    görsel