hesabın var mı? giriş yap

  • restoranda kuver açılır
    lokantada masada ekmek dolu bir kova ve birkaç şişe su olur

    restoranda paltomuzu vestiyere asarız
    lokantada paltomuzu yandaki sandalyeye koyarız

    restoranda masa hazırlanır / hazırdır
    lokantada masa ıslak bezle silinir

    restoranda yemekten sonra çay, kahve ne arzu ettiğimiz sorulur
    lokantada fazla sorulmaz, çay zaten getirilir

    restoranda çeşit çeşit tatlı olur
    lokantada kemalpaşa ve sütlaç olur

    restoranda garsondan hesabı rica ederiz,
    lokantada "usta günahımız neymiş bilelim" deriz.

  • an itibariyle başlattığım kampanya.

    bu nedir hocam?

    debe editi:
    sayın kıymetli, devletli, haşmetli kanzuk ve sözlük yönetimi, bu kadar suser durumdan rahatsız olduğunu söylemiş. eski temaya dönüş için bir seçenek sunsanız insanlara fena olmaz sanki.

    ankete de bir oy verelim (bkz: #58819875)

    sözlüğün eski muhteşem günlerinden bir kare
    foto için @allah standarttan ayirmasin' a teşekkürler.

    konuyla ilgili güzel bir entry

    bir yazarın çözüm önerileri

    anket devam ediyor

    --- spoiler ---

    1. eski tema daha güzeldi
    4591 votes (85%)
    2. yeni tema daha güzel
    812 votes (15%)
    5403 total votes

    --- spoiler ---

    bir çözüm yolu daha (bkz: ekşi normalleştirici/@sahtepetrucci)

  • paketlerin üstüne öldürür süründürür yazmak uzun süredir sigara üreticilerinin hedef kitlesi olarak belirlediği yeni yetme gençler üzerinde hiçbir etki yaratmayacaktır. o yaşlarda ölüm çok uzak bir kavramdır. hızlı yaşa genç öl sloganını benimsemiş çocukların asiliklerini sergilemeleri için bir fırsat doğurmuştur yeni kampanya. elinde sigara öldürür yazan paketi ağzına dayayıp bir sigarayı dudağının kenarına sıkıştıran, tek eliyle açtığı zipposunun ateşine önce kısık gözlerle bakan, kafayı hafif yana eğip sigarasının ucunu ateşe yapıştırırken tek kaş havada karşısındaki kızı kesen veletleri şimdiden görür gibiyim.

    sen yaz o paketin üstüne "atlama tütüne, koyarım o g.tüne" diye bak bakalım alıyo mu bi daha.

  • doğru demiş. sen kopya cekemeyesin, sınava sen mi yoksa başkasi mi giriyor diye kontrol amaçlı açılıyor.

  • istanbul'da önceden 70 bin dolar civarı olan evler bugün 130 bin dolar civarı. istanbul'da ortalama bir yerde 70 bin dolara ev olmaması bana fiyatın ciddi ciddi şişkin olduğunu düşündürüyor. burada iki ihtimal var, ya dolar baskılanıyor ve 35 lira olacak ya da ev fiyatları ortalama %40 düşecek. ilerleyen zamanda 2+1 evlerin yine 70 bin dolar civarında olacağını düşünüyorum. + - %10 sapma olabilir. bunu yazdığımda bir dolar 19 tl, ortalama bir mahallede 2+1 ev 2.5 milyon... bunu inşaat sektöründe finans ve muhasebe alanında 4 yıl çalışmış biri olarak söylüyorum. bundan sonrasını okumasanız da olur.

    ev almayı ya da yaptırmayı düşünenlere de bazı tavsiyelerim olacak. dinleyen zarar etmez.

    ev alacaklar nakit almamaya çalışsınlar. 8 sene ve üzerinde krediyle alabiliyorlarsa uzun vadede zarar etmezler ama nakit alırlarsa bu ara zarar edeceklerini söyleyebilirim.
    en sağlam sözleşmeyle bile olsa topraktan ev almayın. işler sarpa sarınca en sağlam sözleşme de kurtarmayacak. mahkemelik olsanız ve davayı kazansanız bile zararınızı tazmin edememe ihtimaliniz yüksek. bu tavsiyeme büyük firmalar da dahil. "tapu da şu zaman çıkacak ama o zaman da %30 civarı artar" filan derler, itibar etmeyin. iskânsız evleri de almamanız daha iyi olur. bitmeden daire satan adamlar iflas yoluna girdi demektir. şansınıza size denk gelirse üzülürsünüz.
    toprak sahibi olup bir müteahhitle anlaşacak olanlara da bu fikirlerini şimdilik ertelemelerini öneririm. yine onlar da sadece banka teminatı verebilen müteahhitlere güvenebilirler, onun dışında en sağlam sözleşmeler bile işler kötüye gittiğinde sizi kurtarmayacak. banka teminatı verebilecek müteahhiti de biraz zor bulursunuz.
    ille de bir sözleşme yapacaksanız tecrübeli bir avukata hazırlatın sözleşmenizi.

    -brüt m2 ifadelerinden uzak durun. net m2 yazsın. "ama proje hazır değil şu anda, net m2 yazamam, yaklaşık net 80 m2 civarı olur" filan derler de isterlerse bilirler. pek şaşmayacak bir hesap söyleyeyim, %15 daha iyisi olabilir ama verilen brütün %22'si kadar kaybolur genelde. yani brüt m2 x 0.78 = net m2 diye bilin. brüt hesabı daire tesliminde bazı firmalar "bahçede 12 m2, otoparkta 10 m2, merdivenlerde 3 m2 payın var" filan diyebiliyorlar, aman hee...
    -teslim edilen evin vaat edilen evin net m2'sinden küçük olması halinde her m2 için dolar bazında bir tazminat maddesi olsun. istanbul'da ortalama bir mahalle için benim önerim şu anda 2 bin dolar civarı.
    - "inşaatın teslim süresi ruhsat tarihinden sonraki 18 aydır" gibi bir madde olur ama bu maddeyi müteahhitler kötüye kullanabilir. ruhsatı 2 senede almazsa ya da alamazsa o iki sene 3.5 seneye döner. müteahhitler anlaşmayı yapıp sizi bağlıyorlar. sonrası keyiflerine kalmış... belki de proje halinde başkasına satacaklar, bilemezsiniz.
    - haklı sebeplerle cayma şartı belirtin, "ruhsatın belirlenen sürede alınamaması" veya sözleşmedeki bazı şartlara müteahhitin uymaması gibi.
    - iskân belirlenen sürede alınamıyorsa daire başı aylık 150 dolar civarı bir tazminat maddesi de olsun.
    - arsanıza ev yaptıracağınız zaman arsanın olduğu belediyenin imar müdürlüğüne gidin önce. "burası bizim, buraya kaç m2 inşaat yapılabilir diye" sorun. taks, kaks, gabari gibi bazı teknik terimler var yapılacak binanın taban oturumunu, kat alanını ve yüksekliğini belirleyen. toplam inşaat alanını bilirseniz payınıza düşecek olanı nete yakın bir şekilde bilirsiniz. bunu bilirseniz de konuştuğunuz müteahhiti tartabilirsiniz. sizi kafakola almak için önceden fazla metraj vaat edip anlaşmayı yaptıktan sonra "belediye o kadar inşaata müsaade etmiyor" diyebilir.

    - "proje çıktığında anlaşmada yazılı olan brüt ve net m2'den fazlası olması halinde müteahhit ve toprak sahipleri çıkan fazla alanı aralarında hisse oranlarına göre paylaşırlar" maddesi de mutlaka bulunsun."

    - müteahhitler teknik şartnamenin dışına çıkmak isteyebilirler. bunun da en kolay yolu "tadilat projesi" denen projedir. belediyeye tadilat projesi vermek için de sizin onayınıza ihtiyaç duyulsun. vereceğiniz vekalette bir sürü yetki olacak. "her seferinde uğraşmayalım" diye geniş tutmayın vekaletin sınırlarını. mümkünse herkesin, değilse aranızdan en az 2 kişinin birden onayına ihtiyaç duyulsun sözleşme değişikliklerinde.

    - tevkil yetkisiyle, yani vekil tayin ettiğiniz kişinin başkasını vekil ataması hakkıyla bir vekalet vermemeniz çok daha iyi olur.

    - bedelsiz cayma şartları içinde sizden habersiz yapılan ve sizi zarara uğratan işlemler de olsun.

    - sözleşme yaptığınız firma, inşaatı teslim edene kadar projeyi kendi kuracakları bir firmaya bile devredemesin. muhtelif zamanlarda farklı sözleşmeler imzalayacak olabilirsiniz, anlaştığınız firmanın ilk sözleşmesindeki unvanı neyse sonraki sözleşmelerdeki unvanı da aynı olsun.
    "xyz inşaat limited şti" ile "xyz inşaat, elektronik, san,tic.ltd.şti" sahipleri aynı olsa bile aynı şirket değildir. bu tip şeyler ileride baş ağrıtır.
    -"falancanın tanıdığıymış, çok sağlam adamlarmış" filan geçin bunları.
    - istanbul'da ortalama bir mahallede kat karşılığı sözleşmelerde genelde %50-50 paylaşım olur.
    18 dairelik bir inşaatta müteahhit %44-56 gibi bir paylaşımın üzerine ilave olarak bir dairenin o günkü satış bedelinin %50'si kadar size nakit ödese bile kâr edebilir. nereye kadar esneyebileceğini bilin...

    - müteahhitin payına ipotek koyun, işleri yaptıkça ipotekleri kısmi olarak kaldırın. en son ipoteği de iskânı alınca kaldırın.

    -ipotek tesisi tapu dairesinde yapılır, sözleşmede ipotek maddesinin olması müteahhitin payının ipotekli olduğunu düşündürmesin size. sözleşmeden sanırım en geç 6 ay içinde bu ipoteği tesis etmek gerekir.

    - müteahhitler biraz ibne varlıklardır, güvenmeyin. işini hakkıyla yapan iyi bir müteahhit bulursanız üzmeyin. yüz bulduklarında zarar edeceksiniz demektir bunu da unutmayın.

    bu dediklerimi kabul edecek müteahhit de vardır, "onu diyen bol keseden sallamış" diyen de olabilir. birkaç sene önce bir yakınımız tavsiye istemişti. burada yazdıklarımı ona da söyledim. 4-5 müteahhitle görüştü, şartları kabul edenle anlaştı. yakın zamanda da teslim aldılar evlerini.

    bakın istanbul'un ortalama mahallelerinden bahsettim. lüks bir mahallede mesela bağdat caddesi'nde filan müteahhitin payı %30 civarıdır.ne dediğimi iyi anlamış olduğunuzdan emin olun. son tavsiyem de borçlu eniştenin, oynak kayınçonun, kumarbaz evladın getirdiği adamlara da şüpheyle yaklaşın.

    7-8 sene önce bize kayınpederinin vekaletiyle gelen biriyle anlaşıp 300 bin lira verdik... sonra inşaattan vazgeçildi, bir sene sonra paramızı 300 bin olarak geri istedik. görüşmeye kayınpeder geldi, yaşlı bir hacı... "ben 150 bin aldım, 150 bin veririm, neye göre 300 bin istiyorsunuz?" dedi... meğer damat aradaki parayı iç etmiş... adamın diğer çocukları da duyuyor bunu, bir sürü tantana...

    velhâsıl kelâm... dikkatli olun arkadaşlar...

  • kaldirimdan yayalarin ustune surerek gitmeleri. isine gelince ben motorlu tasitim bana saygi gosterin, isine gelince kaldirima cik insanlarin uzerine surup korna calarak dat dat dat diye git.

    motorlu tasitsan kaldirimda isin ne arkadaşim?

  • kisa bir animi anlatacam.

    cafede oturup cay iciyoruz. turlu simariklar yapiyor guluyor arada beni de gulduruyor. cay soyledik. seker atip karistiriyordum ki eli carpti cayi oldugu gibi uzerime doktu. bacaklarim yandi bitti kul oldu. neyse soku atlattim sicaklik normale dondu gozgoze geldik. birden aglamaya basladi. numaradan da degil. bildigin gozlerinden yaslar bosaliyor. sasirdim ne yapacagimi bilmiyorum. herkes bize bakiyor. bir de aglarken diyor ki her sey beni buluyor, cok sanssizim, cok mutsuzum falan. ayaga kalktim arkasina gectim lutfen aglama bu benim hatam benim sucum dedim. resmen sucu uzerime aldim ve bunun icin bana bu olayla ilgili tek kelime bile etmedi.

    gereksiz simarikligi yuzunden uzerine cay dokulup kavrulan ben! aglayan o! ozur dileyen ben!

    diyecegim o ki cok tehlikeliler. cook! cirkin olsun benim olsun.

  • yönetmenlik koltuğunda ilk uzun metrajını çeken maggie gyllenhaal'un oturduğu, oyuncu kadrosunda olivia colman, jessie buckley, dakota johnson, peter sarsgaard ve paul mescal'ın yer aldığı film.

    film, dünya prömiyerini yaptığı 78. venedik film festivali'nde "en iyi senaryo (maggie gyllenhaal)" ödülünün sahibi olmuştur.

    film, bir üniversite profesörünün gittiği yaz tatilinde geçmişindeki sırlarla karşılaşmasını ve anneliğinin ilk dönemlerinde hissettiği duygu karmaşasını konu alıyor. filmde olivia colman, hayatına giren yeni insanlar sonucunda bir kaosun içerisine sürüklenen üniversite profesörü leda'ya hayat verirken; dakota johnson ise leda'yı deniz kenarında gören ve bütün olayların başlamasına vesile olan nina karakterini canlandırıyor.