ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
26 şubat 2017 berceste rezaleti
-
okuması zevkli, akıcı ve akılda kalıcı bir rezalet. 7/10
sürekli geçtiğim bir güzergah olduğu için unutmam da mümkün değil artık.
yol üstü tesisleri zaten amaç olarak "tuttuğunu öp" prensibiyle çalışırlar, uğrayanların yüzde 90'ı bir daha uğramadığı için çirkeflikte ve geçirmede sınır tanımazlar.
açık büfe de yapısı gereği sadece alana aittir, bir çatal da alsan doyasıya geçirme hakları var bu doğru. ama bunu kötüye kullanmadığın sürece dünyanın her yerinde açık büfeye ucundan salça olmaya göz yumulur. hatta çoğu yerde itibar adına istismar edilmesine ses çıkarılmaz. normal bir yerde tek kişi açık büfe alır diğeri menemen bir başkası tost bir diğeri de sucuklu yumurta ama karışık yerler ve sıkıntı olmaz. ama buradaki nüans masadaki herkesin çorbada tuzu olmasıdır ki örneğimizde de olay böyle.
ben olsam ücreti ödemez, müdürü çağırırdım. müdür de olayı çözmezse,"madem ödüyorum ben de yerim" diyerek tüm açık büfeyi talan eder, 2-3 günlük yemeğimi o anda yer, hatta ekmek arası yolluk bile yapardım kendime. arkadaş aşırı kibarmış.
fenerbahçe'nin 27 kez şampiyon olmuş olması
-
28 kez kutlanmıştır.
herkeste olan ben farklıyım hissi
-
ben bunu bir keresinde psikoloğa demiştim de “neyin farklı anlatır mısın?” deyince hönk diye kalmıştım.
sabah 05.00'te kalkıp işe gidecek olmak
-
ben hep sabah saat 9'daki mesaim için saat 8'de uyanıp, duş alıp giyinip, kahvaltı edip, saçı başı şekle sokup, 7 dk.'lık yürüme mesafesindeki işime gittiğim için beni etkilemeyen mesele.
deniz olmayan yerde nasıl yaşıyorsunuz yeaaa.
aha işte böyle.. ne zor dii mi deniz olmayan yerde yaşamak?
cenk & erdem
-
beni bu adamların esprilerinden daha çok güldürebilecek tek şey mehmet ali erbil ile kıyaslanmalarıdır.
mühendisleri sinir eden sorular
-
bilgisayar mühendisliğinde dört yıl lisans iki yıl yüksek lisans eğitiminden sonra bu mesleğe hala anlam verememiş aile büyüklerinin;
- siz formasyon alıp öğretmen olabiliyor musunuz?
sorusu idealist bünyede ağır tahribata yol açabilmektedir.
boncuk oyunu
-
hesse nin en ağır eseri. konu itibarıyla okuru zorladığı gibi, oldukça kalın bir roman. eğer 200 sayfa okuyabilirseniz kurtardınız demektir, en lezzetli sayfalara kavuşursunuz. bireyciliği değil de bireysel olgunluğu anlatıyor kitap. hiçbir öğreti sonsuz değil. insan içsel özgürlüğü seçmişse eğer onu kimse durduramaz. kitabı bitirince sürprizleri de var.
arthur schopenhauer
-
"kim ne derse desin, mutlu insanın en mutlu anı, uykuya daldığı andır ve mutsuz bir insanın en mutsuz anı, uykudan uyandığı andır. insan hayatı, bir tür hata olmalı." schopenhauer
23 mayıs 2018 kordon'da inanılmayacak şey
-
işlerine geldi mi "yeryüzü bize seccadedir" derler, işlerine geldiğinde de çamlıca tepesine cami yaparlar. peki bu iki şeyin ortak noktası nedir? evet bildiniz din gösterisi.
iki rekat tutarlı olsanız da dünya size seccade mi yoksa iki adıma bir cami yaptırmak mı lazım ona bir karar verseniz, insanlar da sizin bu işinize geldiği gibi davranma hastalığınızdan rahatsız olmasa.
babalarının mesleğinden utandırılan çocuklar
-
çocuktuk ufacıktık,
-"baban ne iş yapıyor" dediler
-"ressam" dedim.
-"ha boyacı yani" dediler.
-"hayır ressam, boyacı değil. hem boyacı olsa ne olurki, o benim babam, her haliyle severim onu ben" dedim.
-"ay boyacı olsa ne olur dedi yaaa. boyacı, amele yani, iğrenç..." dediler.
insanlıklarından utandım.
rte'nin beşiktaş'ta öğrenci evine iftara gitmesi
-
beşiktaş'ta öğrenci evi denilince durmak gerekir. bu zamanda beşiktaş'ta ev tutan öğrenci en kötü zengindir zaten. büyük ihtimalle babası da erdoğan'ı tanıyordur. neyse sayın cumhurbaşkanımıza afiyet olsun.
sempozyumda tercüme krizi
-
asıl utanması gereken, bissürü teknik hukuki terimin kullanılacağı belli olan basın toplantısına tercüman olarak öğrencileri görevlendiren sorumlu organizatördür. ayıp ulan, üç kuruş hesap için mi yaptınız bunu merak ediyorum.