ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
bilinen en şaşırtıcı tarihi bilgi
-
deniz kenarında tatil yapma, deniz manzarasına bakma veya denize bakıp huzur bulma fikrinin son birkaç yüzyılda çıkmış olması.
edit: birileri deniz-nehir farkını bilmeden kendince ayar vermeye çalışmış. bu yazıda nehirlerden değil denizden bahsediyor. nehirler tarih boyunca tarımsal sulamada kullanıldığı ve içme suyu sağladığı için için zaten kutsal bir yere sahipti. denizlerle nehirler aynı şey değil. daha en basit coğrafya bilmeden ve okuduğunuzu anlamadan başkalarına ayar vermeye çalışmayın.
100-150 yıl öncesine kadar yazılmış neredeyse hiçbir eserde ve anlatılmış hiçbir hikayede denizden "huzur veren" bir şey olarak bahsedilmez ve deniz manzarası neredeyse hiç övülmez. genelde insanlar için deniz 2 anlam ifade etmiştir. ya ticaret ürünlerinin ve su ürünü yiyeceklerin geldiği bir kaynak ya da düşman askerlerin, işgalcilerin, korsanların, sellerin ve tsunamilerin geldiği felaketler kaynağı.
tarih boyunca insanlar denizi iyilik veya kötülüklerin geldiği tanrısal bir kaynak olarak görmüşler ama hiçbir zaman huzur veren bir manzara veya tatil yapılacak bir şey olarak görmemişler. aynı zamanda deniz kenarındaki araziler tuzlu olduğu için fazla verim vermediğinden köylüler deniz kenarında yaşamayı tercih etmemişler. tarih boyunca krallar ve padişahlar sevmedikleri şahısları ceza olarak hep deniz kenarlarına veya adalara sürgün etmişler.
mesela robinson crusoe ıssız adaya düştüğünde hikaye boyunca hiç deniz manzarasına hayranlıkla bakıp huzur bulmaz. 2 yıl okul tatili kitabında çocuklar hiçbir zaman deniz manzarasının güzelliğinden bahsetmez. ıssız adalarda geçen hikayelerde bile deniz ya felaket kaynağı ya da kurtuluşun geldiği yerdir ama hiçbir zaman manzarasına bakılıp da huzur duyulan bir şey değildir. eski mısır yazıtlarında nil nehrinden bir bereket kaynağı olarak bahsedilir ama akdeniz'den hiç övgüyle bahsedilmez. antik yunan yazılarında dağlar taşlar bile övülür ama denizin verdiği huzurdan hiç bahsedilmez. eski şiirlerde, ilahilerde ve kutsal metinlerde hiç denizin huzur verdiğinden bahsedilmez.
1800'lerden sonra avrupa ve amerika'da zengin kesim deniz kenarlarında arazi satın alıp buralara yazlık villalar ve tatil köyleri kurmaya başlayınca deniz manzaraları kıymete binmeye başlamış. eğlence için plaja gitme kavramı da bundan sonra başlayan bir şey.
kaynak soran olmus.
https://www.smithsonianmag.com/…al-place-180959538/
https://www.washingtonpost.com/…going-to-the-beach/
https://dailyhistory.org/…ory_of_going_to_the_beach
https://www.theatlantic.com/…r-of-the-beach/279175/
2 kasım sabahı mhp'nin tek başına iktidar olması
-
ana muhalefet olmak için erken seçim kararı almalarıyla sonuçlanacaktır.
yaran facebook durum güncellemeleri
-
"22 aralık sabahı şirince'den dönenler için ölü taklidi yapalım, sevinsinler bari gerizekalılar."
ender gelişen osasuna atakları
-
ispanya ligi, alkol koması, bayat cips, televizyon ekranı
takatsizim, puşt hüzün orta sahada hazırlık pasları yapıyor
ortalıkta uyku getirmeyen zavallı akineton hapları
dakikalar geçtikçe real madrid kalesinde bir hayli etkili oluyor
sanki bana ders veriyor ender gelişen osasuna atakları...
decidofobi
-
decidofobi, karar verme korkusudur. karar verme fobisi olan biri için herhangi bir konuda karar vermek, kendi fikirlerine güven duymadığı için imkansız görünebilir. karar verme fobisi olan bir kişiler, karar vermede kendilerine yardımcı olması için başkalarına aşırı derecede güvenebilir. tavsiye için astroloji gibi kaynaklara bile başvurabilirler.
decidofobi, bağımlı kişilik bozukluğu adı verilen daha büyük bir zihinsel sağlık bozukluğunun parçası olabilir. bağımlı kişilik bozukluğunun belirtilerinden biri, karar vermek için başkalarına güvenmektir.
sinemalardaki fahiş fiyat uygulaması
-
kucuk suya 4 , patlamis misira 10 lira isteyen sasirmis insanlardir. sonra ulkede neden sinema kulturu yok...
yabancı dillerdeki türkçe gibi duran kelimeler
ingilizcedeki en güzel kalıplar
-
(bkz: to have van gogh’s ear for music): espriyi anlamissinizdir. muzikten anlamamak...
(bkz: to drink like a fish) : cok icmek ( alkol )
(bkz: elephant in the room) : filmlerde dizilerde bol karsilasacaginiz, ciddi ortamlarda kullanabileceginiz idiom. alenen ortada, konusulmasi gereken bir durumun bahsedilmemesi..cunku genelde rahatsiz edici bir konudur...
(bkz: always a bridesmaid, never a bride) : her ortamda ikinci adam olan ya da en onemli insan olmayan kisiler icin kullanilir.
(bkz: bitter pill to swallow) : kabullenmesi zor bir durum.
ajda pekkan'ın 1973'te şimdikinden yaşlı görünmesi
-
73'te photoshop olmadığındandır.
edit: başlık başa.
ünlü biriyle ilişki yaşamış sözlük yazarları
-
atv nin önünden geçmiştim bi defa, ali kirca haber sunuyordu ben otobusun icinde tavsan gibi bakmistim. tvde ciktim mi bilmiyorum. barbaros bulvarinda.