ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
şahan gökbakar
-
dünkü videosunda ve bugünkü yaptığı yayınla bölgedeki yerlere acil müdahale için yardım istemektedir.
bazı ünlülerin bana dokunmayan yılan bin yaşasın tavrında olduğu şu günlerde elinden geleni fazlasıyla yapmaktadır.
var ol şahan gökbakar.
tesbih dar gömlek bilek üstü dar pantolon modası
-
türk usulü delikanlı erkeğin default giyim tarzı.
babet çorapla giyilmiş ayakkabı* ve dar kesim pantolonun arasından gözüken kapkalın, bol kıllı ayak bileklerinin gözükmesi esas alınır.
dar kesim gömleğin üzerine yine dar kesim bir yelek, muhteşem yüzyıl usulü bir hipster sakalı ilaveleri ile delikanlı plus paketine geçiş yapılabilmektedir.
mehmet ali öz
-
adam.
bu adam emekli imam. bu adam mahalli tarih araştırmacısı. bu adam cumhuriyet tarihçilerinin yapamadığını yapmış, atatürk'ün osmanlı belgelerine göre soy kütüğünü çıkarmıştır.
2001-2014 yılları arası sultanbeyli'den sabah namazından sonra çıkar ve sultan ahmet'e devlet arşivlerine araştırmaya gidermiş. bu adama türk tarih kurumu tarafından ödül verilmeli. onlar yatmış bu abi çalışmış.
adına üstad deyip bu temiz insan ve soyuna çamur atmaya çalışanlardan dolayı bu kitabı yazmış... üstad'lara diyor ki "bütün arşivler istanbul'da gidin araştırın".
bu adam sivas'lıdır.
küçük kardeşe sen evlatlıksın demek
-
dayım yaptı bunu bana.
annem ve babam boşandığında 3-4 yaşındaydım, büyükbabamın evinde yaşamaya başladık. annemler 3 kardeş ve en küçükleri olan dayım benden sadece 9 yaş büyük. dayı yeğenden çok abi-kardeş gibi büyüdük. bilumum sosyal, fiziksel, kimyasal ve psikolojik deneylerin üzerinde yapıldığı zavallı bir kobaydım ben.
evdekiler beni sürekli dayıma emanet ederlerdi. ben 5-6 yaşlarındayken o da 14-15 yaşlarındaydı işte. neyse ikimizin de iki tekerlekli bisikleti vardı ama benim caddede sürmem yasaktı tabii. bir gün evden dükkana giderken benim bisikletimi kendisinin bisikletinin arkasına bağladı, güya öyle daha güvenli oluyormuş. asıl amaç tabii ki itlik yapmak. başladı pedala basmaya, son sürat gidiyoruz. dükkanın önüne geldiğimizde küt diye frene bastı, ben uçtum tabii.
bir gün dükkanda sigara içerken yakaladım, kimseye söylemeyeyim diye ağzıma zorla sigara sokup ağlata ağlata bana içirdi. nasıl bir zihniyetten bahsettiğim kısaca anlaşıldı sanırım.
neyse, konuya gelirsek... samatya'da yaşıyoruz. 80'lerin ortaları, ben 5-6 yaşındayım. komşularımızın çoğu ermeni. dayım bir gün beni kenara çekti ve önemli bir şey anlatması gerektiğini söyledi. bazı belgeler bulmuş. aslında ben ermenistan'a göç eden bir komşunun çocuğuymuşum, adım da evrim değil evrommuş. "ben annemin çocuğuyum" diye ağlamaya başladım ama hayatımın geri kalanında bana evrom diye seslendi. ben de uzun yıllar boyunca evlatlık olduğuma inandım. dayımın sadistliği yüzünden 5 yaşımda oyunu, sokağı bırakıp kendi kendime okumayı söktüm. bütün evi deli gibi taradım senelerce evlatlık olduğuma dair belgeleri bulmak için.
birkaç yıl sonra belgelerin kömürlükte saklanmış olabileceğini söyledi, bütün bir yazı kömürlükte belge aramakla geçirdim. annem ne kadar "yok kızım öyle bir şey" dese de adam bana evrom diye seslenmeye devam etti. mahallenin müslüman çocukları kuran kursuna giderken ben de gitmek istedim, ailem izin vermedi. "ermeni olduğum için herhalde" diye düşünüp gizli gizli kiliseye gidip mum yakmaya başladım. dayım bir süre sonra hikayeyi "sen üzülme diye ermeni bir aile dedim ama aslında mahalledeki arsaya çadır kuran çingenelerden almıştık seni, evrom ermeni ismi değil, çingene ismi" diye değiştirdi. çocukluğum kimlik arayışı içinde geçti.
iyi tarafından bakarsak 5 yaşındayken okumayı öğrenmiş, geniş bir hayal gücüne sahip, farklı etnik gruplara ve dini inançlara saygı duyan ve erkeklerle mücadele etmek gerektiğini çekirdekten öğrenen bir insan olmamı sağladı dayım.
tsk'nın hamile kadını öldürmesi
-
çayırın üstünde yaralı ve yarısı flu bir kadın resmi paylaşmak olayın doğruluğunu göstermez.
orası neresi, kadın gerçekten öldü mü, gerçekten hamile mi, gerçekten tsk saldırısında mi öldü, bunların kaynağını ver, sonra beraber çemkirelim tsk'ya.
aksi iftiraya giriyor, o topa sizin gibiler girer ancak.
funda özkalyoncuoğlu'nun hepimize köpek demesi
-
kendisine köpeğin ne olduğunu sorun, uçan bir hayvan cevabı gelebilir.
volkan demirel
-
toplu taşıma aracında bacağını 180 derece açan adam bu. dolmuş tıka basa doluyken sağ şeritten 5 km/saat ile giden minübüsçü bu. yollar babasının tarlasıymış gibi fink atan taksici bu. yolda yürürken omuz atıp "önüne baksana lan" diyen adam bu. sıra numarası almadan "yoo bör şöy sorocom yoo" diyen adam bu. her sorunu parasıyla yahut iri cüssesiyle çözeceğini zanneden adamın ta kendisi. parası olmasaydı iri cüssesine güvenirdi. bugün gözüne kestirip tartaklamaya çalıştığı yarı boyundaki sabri sarıoğlu gibi bir vücudu olsaydı cebinde taşıdığı emanete güvenirdi. bu tip egosu boyundan kat be kat büyük adamların boylarının da uzun olması çekilmez bir dert gibi gözüküyor. volkan için yapılacak bir şey yok artık galiba. bu yaştan sonra karakterini törpüleyebileceğini düşünmüyorum. maç boyunca takındığı kışkırtıcı tavrı anlamak mümkün değil. kendisi tam anlamıyla, paranın, hırsın, dev egonun tanımı. her gün bu tip insanlarla karşılaşıyoruz. yan yana yürüyoruz. aynı binalara giriyoruz. volkan ile aynı ortamda bulunma ihtimalimin epeyi düşük olmasına inanın şu an çok seviniyorum.
çocuklar arasındaki yaran diyaloglar
-
apartmanın bahçesinde;
- ercaaaan (yırtınarak)
- ne var
- benim annem var ya, ishal oldu
apartmanın üst katlarından bir çığlık duyulur.
çocukların kaymaklı bisküviyi açarak yemesi
-
tamamen içgüdüsel bir davranıştır. oğlumdan biliyorum. ilk defa kremalı bisküvi yediğinde bunu yaptı. hayretler içinde kaldik. biz öğretmedik. nerden biliyor lan bunu.
kendisine sorduk. neden öyle yiyorsun diye, yarım yamalak konuşması ile cevapladı velet.
- e öyle yenir ki bu.